Gravatar Profilim
Avukat Burak Demir Profil Fotoğrafı
Avukat
Burak Demir
Boşanma Avukatı

Boşanma Sebepleri: Türk Medeni Kanuna Göre

Türk Medeni Kanunu (TMK), boşanma sebeplerini özel ve genel sebepler olarak düzenler. Boşanma, evlilik birliğinin mahkeme kararıyla sona erdirilmesi işlemidir ve TMK’da bu sebepler, evlilik birliğinin çekilmez hale gelip gelmediği açısından mutlak ve nisbi olarak sınıflandırılır. Bu yazıda, TMK’da öngörülen boşanma sebepleri, Yargıtay kararları ışığında ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır. Anahtar kelime olan boşanma sebepleri, yazının temel odak noktasıdır ve her bir sebep, hukuki dayanakları, şartları ve yargı süreciyle birlikte incelenecektir.

Boşanma Sebepleri Nelerdir

Genel ve Özel Boşanma Sebepleri

Boşanma sebepleri, TMK’da genel ve özel sebepler olarak ikiye ayrılır. Özel boşanma sebepleri, belirli bir olguya dayanırken, genel boşanma sebepleri daha geniş bir kapsam taşır ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını içerir. Özel boşanma sebepleri, TMK’nın 161 ila 165. maddelerinde düzenlenmiştir ve şu şekilde sıralanabilir:

Özel Boşanma Sebepleri

Genel Boşanma Sebepleri

Genel boşanma sebepleri ise TMK m. 166’da düzenlenir ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması ya da fiili ayrılık gibi durumları kapsar. Bu sebepler, mutlak veya nisbi olarak sınıflandırılır. Mutlak sebeplerde, hâkim evlilik birliğinin çekilmez hale gelip gelmediğini değerlendirmeden boşanma kararı verebilirken, nisbi sebeplerde bu değerlendirme yapılır.

Zina Nedeniyle Boşanma Davası

Zina Kavramı ve Hukuki Dayanağı

Zina, TMK m. 161’de düzenlenen özel ve mutlak bir boşanma sebebidir. Eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi, zina olarak tanımlanır. Bu fiil, evlilik birliğinin sadakat yükümlülüğüne aykırıdır ve diğer eşe boşanma davası açma hakkı verir. Zina, yalnızca cinsel ilişkiyle sınırlıdır; duygusal yakınlaşmalar veya flört bu kapsamda değerlendirilmez.

Zina Nedeniyle Boşanma Davasının Şartları

Zina nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gerekir:

  1. Zina Fiilinin Varlığı: Zina, eşlerden birinin üçüncü bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesiyle gerçekleşir. Yargıtay, bu fiilin ispatlanmasını titizlikle değerlendirir. Örneğin, tanık beyanları, yazışmalar veya otel kayıtları gibi delillerle zina kanıtlanabilir.
  2. Evlilik Birliğinin Devam Etmesi: Zina fiili, evlilik birliği devam ederken işlenmelidir. Evlilik öncesi veya sonrası fiiller bu kapsamda değerlendirilmez.
  3. Dava Açma Süresi: Zina fiilini öğrenen eş, fiili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde ve her halde zina fiilinden itibaren 5 yıl içinde dava açmalıdır. Bu süreler, hak düşürücü sürelerdir ve geçmesi halinde dava hakkı ortadan kalkar.
  4. Affetmeme: Zina fiilini affeden eş, bu sebebe dayalı boşanma davası açamaz. Affetme, açıkça ifade edilebileceği gibi, zımnen de (örneğin, birlikte yaşamaya devam etme) gerçekleşebilir.

Yargıtay Kararları ve Zina

Yargıtay, zina fiilinin ispatlanması ve süre koşullarına uyulması konusunda katı bir tutum sergiler. Örneğin, bir Yargıtay kararında, erkeğin başka kadınlarla ilişki kurmayı yaşam tarzı haline getirmesinin haysiyetsiz hayat sürme olarak değerlendirildiği, ancak zina fiilinin ayrı bir boşanma sebebi olarak da ileri sürülebileceği belirtilmiştir (Yargıtay 2. HD. – 2023/1389 E., 2024/7710 K.). Başka bir kararda, kadının başka erkekle ilişkisinin zina olarak kabul edilmesi için süreklilik aranmadığı, ancak haysiyetsiz hayat sürme için bu koşulun gerektiği vurgulanmıştır (Yargıtay 2. HD. – 2023/9150 E., 2024/3738 K.).

Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma

Hukuki Dayanak ve Kapsam

TMK m. 162, eşlerden birinin diğerine karşı hayata kast etmesi, pek kötü davranışta bulunması veya onur kırıcı davranış sergilemesi durumunda boşanma davası açılabileceğini düzenler. Bu sebep, mutlak bir boşanma sebebidir ve evlilik birliğinin devamını imkânsız kılan ciddi fiilleri kapsar.

Şartlar ve Örnekler

  1. Hayata Kast: Eşin diğer eşin hayatına yönelik kasıtlı bir saldırı gerçekleştirmesi, hayata kast olarak değerlendirilir. Örneğin, silahla tehdit veya bıçakla yaralama girişimi bu kapsamdadır.
  2. Pek Kötü Davranış: Fiziksel veya psikolojik şiddet içeren davranışlar, pek kötü davranış olarak kabul edilir. Örneğin, sürekli şiddet uygulama veya ağır hakaretler bu kapsamda değerlendirilir.
  3. Onur Kırıcı Davranış: Eşin onurunu zedeleyen, toplum nezdinde küçük düşürücü fiiller, onur kırıcı davranış olarak sınıflandırılır. Örneğin, eşe yönelik aşağılayıcı sözler veya alenen hakaret bu kapsamdadır.
  4. Dava Açma Süresi: Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış fiilini öğrenen eş, 6 ay içinde ve her halde fiilden itibaren 5 yıl içinde dava açmalıdır.
  5. Affetmeme: Fiili affeden eş, bu sebebe dayalı dava açamaz.

Yargıtay Kararları

Yargıtay, bu tür fiillerin evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini kabul eder. Örneğin, bir eşin diğerine fiziksel şiddet uygulaması, TMK m. 162 kapsamında boşanma sebebi oluşturur. Ancak, fiilin ağırlığı ve sürekliliği, hâkimin kararında etkili olur.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma

Suç İşleme Sebebiyle Boşanma

TMK m. 163, eşlerden birinin küçük düşürücü suç işlemesi durumunda diğer eşin boşanma davası açabileceğini öngörür. Küçük düşürücü suçlar, toplum nezdinde yüz kızartıcı kabul edilen ve bireyin onurunu zedeleyen suçlardır. Örneğin, zimmet, rüşvet, dolandırıcılık ve hırsızlık bu kapsamdadır.

Şartlar

  1. Suç Fiilinin Varlığı: Suç, kasten işlenmiş ve küçük düşürücü nitelikte olmalıdır. Taksirle işlenen suçlar bu kapsamda değerlendirilmez.
  2. Hukuka Aykırılık: Suç fiilinin hukuka aykırı olması gerekir. Meşru müdafaa gibi hukuka uygunluk sebepleri varsa, fiil boşanma sebebi oluşturmaz.
  3. Evlilik Sonrası İşlenmesi: Suç, evlilik birliği sırasında işlenmiş olmalıdır. Evlilik öncesi suçlar bu maddeye dayanak yapılamaz.
  4. Evlilik Birliğinin Çekilmez Hale Gelmesi: Suç fiili, evlilik birliğini davacı eş için çekilmez hale getirmelidir. Hâkim, tarafların sosyal statüsünü ve suçun etkisini değerlendirir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay, yağma suçunun (Yargıtay 2. HD. – 2023/10034 E., 2024/6285 K.) ve özel belgede sahtecilik suçunun (Yargıtay 2. HD. – 2024/4317 E., 2024/5645 K.) yüz kızartıcı suçlar olduğunu ve TMK m. 163 kapsamında boşanma sebebi oluşturduğunu belirtmiştir. Ancak, evlilik öncesi işlenen suçların bu kapsamda değerlendirilemeyeceği vurgulanmıştır (Yargıtay 2. HD. – 2023/5401 E., 2024/2040 K.).

Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma

Haysiyetsiz hayat sürme, eşlerden birinin toplumun genel ahlak normlarına aykırı bir yaşam tarzını sürekli olarak sürdürmesini ifade eder. Örneğin, sürekli kumar oynama, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, veya toplumca ayıplanan bir meslekle iştigal etme bu kapsamdadır.

Şartlar

  1. Haysiyetsiz Hayat: Davranışların toplumsal ahlak kurallarına aykırı olması gerekir. Tek seferlik fiiller bu kapsamda değerlendirilmez.
  2. Süreklilik: Haysiyetsiz hayat, bir yaşam tarzı haline gelmeli ve süreklilik göstermelidir.
  3. Kusur: Davranışlar, eşin kendi iradesine ve kusuruna dayanmalıdır.
  4. Evlilik Sonrası: Haysiyetsiz hayat, evlilik birliği kurulduktan sonra sürdürülmelidir.
  5. Evlilik Birliğinin Çekilmez Hale Gelmesi: Davranışlar, evlilik birliğini davacı eş için çekilmez hale getirmelidir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay, erkeğin başka kadınlarla ilişki kurmayı yaşam tarzı haline getirmesinin haysiyetsiz hayat sürme olarak değerlendirildiğini ve boşanma sebebi oluşturduğunu belirtmiştir. Ancak, kadının başka erkekle ilişkisinin haysiyetsiz hayat sürme sayılabilmesi için süreklilik gerektiği vurgulanmıştır (Yargıtay 2. HD. – 2023/9150 E., 2024/3738 K.).

Boşanma Sebepleri

Terk Nedeniyle Boşanma

Hukuki Dayanak

TMK m. 164, eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla ortak konutu terk etmesi veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemesi durumunda boşanma davası açılabileceğini düzenler. Terk, özel ve mutlak bir boşanma sebebidir.

Şartlar

  1. Ortak Hayata Son Verme: Eşin ortak konutu terk etmesi veya diğer eşi ayrılmaya zorlaması gerekir.
  2. Kasıt: Terk, evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmeme amacı taşımalıdır.
  3. Süre: Terk fiili, en az 6 ay sürmeli ve bu süre boyunca ortak hayat kurulamamalıdır.
  4. İhtar: Terk eden eşe, noter veya mahkeme aracılığıyla ortak konuta dönmesi için 2 ay süre veren bir ihtarname gönderilmelidir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay, aynı ihtar kararına dayalı ikinci bir terk davası açılamayacağını (Yargıtay 2. HD. – 2009/1912 E., 2009/5348 K.) ve ortak konutu terk ettiren eşin bu sebebe dayanamayacağını (Yargıtay HGK – 2013/1688 E., 2015/1032 K.) belirtmiştir. Ayrıca, ortak konutun bulunmaması durumunda terk davasının reddedileceği vurgulanmıştır (Yargıtay 2. HD. – 2008/20693 E., 2010/2231 K.).

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma

Hukuki Dayanak

TMK m. 165, eşlerden birinin akıl hastası olması ve bu durumun evlilik birliğini diğer eş için çekilmez hale getirmesi durumunda boşanma davası açılabileceğini düzenler. Bu, özel bir boşanma sebebidir ve tıbbi raporlarla desteklenmelidir.

Şartlar

  1. Akıl Hastalığı: Eşin akıl hastası olduğu, sağlık kurulu raporuyla kanıtlanmalıdır.
  2. İyileşme İhtimalinin Olmaması: Hastalığın kronik ve kalıcı olduğu tıbbi raporlarla doğrulanmalıdır.
  3. Evlilik Birliğinin Çekilmez Hale Gelmesi: Hastalık, evlilik birliğini diğer eş için çekilmez hale getirmelidir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay, çelişkili tıbbi raporların giderilmeden karar verilmesinin usule aykırı olduğunu (Yargıtay 2. HD. – 2023/5968 E., 2024/4469 K.) ve akıl hastası eşe kusur yüklenemeyeceğini (Yargıtay 2. HD. – 2022/11023 E., 2023/2093 K.) belirtmiştir. Ayrıca, hastalığın iyileşme ihtimalinin araştırılmaması bozma nedeni sayılmıştır (Yargıtay 2. HD. – 2022/9903 E., 2023/400 K.).

Şiddetli Geçimsizlik (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması)

Hukuki Dayanak

Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 166. maddesi, evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunda boşanma davası açılabileceğini düzenler. Bu, genel bir boşanma sebebidir ve nisbi nitelik taşır. Hâkim, evlilik birliğinin taraflar için çekilmez hale gelip gelmediğini değerlendirerek karar verir. Evlilik birliğinin sarsılması, özel boşanma sebeplerine dayanmayan durumlarda sıkça başvurulan bir gerekçedir ve geniş bir kapsama sahiptir.

Şartlar

Evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gerekir:

  1. Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması: Taraflar arasındaki geçimsizlik, evlilik birliğini sürdürülemez hale getirmelidir. Bu, tarafların ortak hayatı sürdürme iradesinin kaybolması veya ciddi anlaşmazlıklar nedeniyle evliliğin işlevselliğini yitirmesi anlamına gelir. Örneğin, sürekli tartışmalar, sadakatsizlik, güven kaybı veya ilgisizlik bu kapsamda değerlendirilebilir.
  2. Çekilmezlik: Evlilik birliği, davacı eş için çekilmez hale gelmelidir. Hâkim, bu değerlendirmeyi yaparken tarafların sosyal, kültürel ve ekonomik durumlarını, evliliğin süresini ve varsa çocukların durumunu göz önünde bulundurur.
  3. Kusur Araştırması: Genel olarak, evlilik birliğinin sarsılmasında kusur aranır. Ancak, TMK m. 166/4 uyarınca fiili ayrılık durumunda kusur araştırması yapılmaz. Kusur, maddi ve manevi tazminat ile nafaka taleplerinde önemli bir rol oynar.
  4. Fiili Ayrılık (TMK m. 166/4): Daha önce açılan bir boşanma davasının reddinden sonra 1 yıl boyunca (Fiili Ayrılıkta Süre Şartı 3 Yıldan 1 Yıla İndirildi – AYM Kararı) ortak hayat yeniden kurulamamışsa, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilir ve boşanma kararı verilir. Bu durumda, kusursuz eşin boşanmak istememesi bile davanın reddi için yeterli değildir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay, evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle açılan davalarda kusur ve çekilmezlik unsurlarını titizlikle inceler. Örneğin, bir kararda, fiili ayrılık şartlarının oluştuğu ve kusur araştırmasına gerek olmadığı belirtilerek boşanma kararı onanmıştır (Yargıtay 2. HD. – 2024/823 E., 2024/8012 K.). Başka bir kararda, akıl hastası eşin davranışlarının iradi olmaması nedeniyle kusur yüklenemeyeceği ve evlilik birliğinin sarsılmasının ispatlanamaması halinde davanın reddedileceği vurgulanmıştır (Yargıtay 2. HD. – 2022/11023 E., 2023/2093 K.).

Boşanma Davalarında Ortak Hususlar

Boşanma Davalarının Türleri

Boşanma davaları, çekişmeli ve anlaşmalı olarak ikiye ayrılır. Çekişmeli boşanma davaları, tarafların boşanma veya yan talepler (nafaka, tazminat, velayet) konusunda anlaşamaması durumunda açılır. Anlaşmalı boşanma davaları ise tarafların boşanma ve sonuçları üzerinde mutabık kalarak mahkemeye başvurmasıyla gerçekleşir (TMK m. 166/3). Anlaşmalı boşanma, daha hızlı sonuçlanır ve genellikle özel boşanma sebeplerine dayanmaz.

İspat Yükü

Boşanma davalarında ispat yükü, iddiasını ileri süren tarafa aittir. Örneğin, zina veya terk nedeniyle boşanma davasında, bu fiillerin gerçekleştiği delillerle kanıtlanmalıdır. Deliller arasında tanık beyanları, yazışmalar, tıbbi raporlar, noter ihtarnameleri ve diğer belgeler yer alabilir. Yargıtay, delillerin somut ve inandırıcı olmasını şart koşar. Örneğin, terk nedeniyle boşanma davasında ihtarnamenin usulüne uygun gönderilip gönderilmediği titizlikle incelenir (Yargıtay 2. HD. – 2009/1912 E., 2009/5348 K.).

Dava Açma Süreleri

Özel boşanma sebeplerinde genellikle hak düşürücü süreler öngörülmüştür. Örneğin, zina ve hayata kast fiillerinde 6 ay (öğrenmeden itibaren) ve 5 yıl (fiilden itibaren) süre sınırı bulunur. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme davalarında ise makul bir süre içinde dava açılması gerekir; aksi halde Yargıtay, fiilin kabullenildiği yorumunu yapabilir. Genel boşanma sebeplerinde ise süre sınırı bulunmaz.

Affetme ve Müsamaha

Tüm boşanma sebeplerinde, fiili affeden veya müsamaha gösteren eşin dava açma hakkı ortadan kalkar. Affetme, açıkça ifade edilebileceği gibi, zımnen de gerçekleşebilir. Örneğin, zina fiilinden sonra eşlerin birlikte yaşamaya devam etmesi, affetme olarak değerlendirilir. Yargıtay, bu konuda özellikle haysiyetsiz hayat sürme davalarında müsamaha gösterilmesini dava hakkının kaybı olarak yorumlar.

Boşanma Davalarının Sonuçları

Boşanma kararı, evlilik birliğini sona erdirmenin yanı sıra çeşitli hukuki sonuçlar doğurur. Bu sonuçlar, maddi ve manevi tazminat, nafaka, çocukların velayeti ve mal rejiminin tasfiyesi gibi konuları kapsar.

Maddi ve Manevi Tazminat

TMK m. 174, boşanma nedeniyle maddi veya manevi zarar gören eşin tazminat talep edebileceğini düzenler. Maddi tazminat, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşme veya maddi kayıp yaşanması durumunda talep edilir. Manevi tazminat ise boşanma sürecinde yaşanan duygusal zararlar için ödenir. Örneğin, özel belgede sahtecilik suçundan boşanma davasında kadına 1.000.000 TL maddi ve 800.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir (Yargıtay 2. HD. – 2024/4317 E., 2024/5645 K.). Ancak, akıl hastalığı nedeniyle boşanmada kusur aranmadığından tazminat talepleri sınırlıdır.

Nafaka

TMK m. 175, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek eşe nafaka bağlanabileceğini düzenler. Nafaka, ekonomik duruma ve ihtiyaçlara göre belirlenir. Akıl hastası eşin ekonomik durumu uygunsa, nafaka ödenmesi de mümkündür.

Çocukların Velayeti

Boşanma davalarında çocukların velayeti, çocuğun üstün yararı gözetilerek karara bağlanır. Akıl hastalığı nedeniyle boşanmada, akıl hastası eşin velayet alması genellikle mümkün değildir. Diğer boşanma sebeplerinde ise hâkim, tarafların durumunu ve çocuğun ihtiyaçlarını değerlendirir.

Mal Rejiminin Tasfiyesi

Boşanma kararıyla, eşler arasındaki mal rejimi tasfiye edilir. Türkiye’de yasal mal rejimi, edinilmiş mallara katılma rejimidir (TMK m. 202).

Boşanma Davalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Hukuki Destek

Boşanma davaları, hukuki ve duygusal açıdan karmaşık süreçlerdir. Özellikle akıl hastalığı, terk veya suç işleme gibi özel sebeplere dayalı davalarda, aile hukuku alanında deneyimli bir boşanma avukatının desteği önemlidir. Avukat, delillerin toplanması, tıbbi raporların hazırlanması ve usul kurallarına uyulması konusunda rehberlik sağlar.

Hemen Ara 0532 561 94 30 WhatsApp Sizi Arayalım
×

    Sizi Arayalım

    KVKK ve Aydınlatma Metni’ni okudum, kabul ediyorum.