Akıl hastalığı sebebine dayalı boşanma davasında, davacı kadının hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığı hususunda alınan sağlık raporlarında açıklık bulunmaması nedeniyle, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 165 gereği boşanma şartlarının oluşup oluşmadığı yeterince araştırılmamıştır. Tam teşekküllü hastaneden yeni sağlık kurulu raporu alınmadan karar verilmesi eksik inceleme oluşturduğundan hüküm Yargıtay tarafından bozulmuştur.
Yargıtay 2. HD. – 2022/9903 E., 2023/400 K.
“[…] davacı-davalı kadının hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığı yönünde herhangi bir açıklama bulunmadığı, bu nedenle raporun 4721 sayılı Kanun’un 165 inci maddesi kapsamı karşısında yetersiz olup hüküm vermeye elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. […] tam teşekküllü devlet hastanesi veya üniversite hastanesinden […] sağlık kurulundan rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir.” […] “Temyiz edilen hükmün […] BOZULMASINA oy birliğiyle karar verildi.”
T.C. Yargıtay Başkanlığı – 2. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2022/9903
Karar No.: 2023/400
Karar tarihi: 24.01.2023
İNCELENEN KARARIN
TARİHİ : 15.02.2018 – 27.03.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/136 E., 2021/35 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine; erkeğin akıl hastalığına dayalı olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı- davacı erkek vekili tarafından tümüyle istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
- DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1980 tarihinden itibaren evli olduklarını, davalının müvekkiline psikoljik ve fiziksel şiddet uyguladığını en son 2017 tarihinde çiftliğe gelen haciz nedeniyle tartıştıklarını davalının fiziksel şiddet uygulayarak müvekkilinin parmağını kırdığını, hastaneye giden müvekkiline merdivenden düştüğünü söylemesi ve şikayetçi olmaması hususunda baskı yaptığını- tehdit ettiğini, davalının psikolojik ve fiziksel şiddeti nedeniyle müvekkilinin psikolojisinin bozulduğunu ilaç kullandığını, maddî ve manevî olarak oğlunun yanına sığındığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasın nedenine dayalı olarak boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
- CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadın için akıl hastalığı teşhisi konulduğunu, ilaç kullanmaya başladığını, evden kaçtığını ve bazı günler gece vakti mezarlıkta kaldığını, davalı kadının yüzünde morarmalar olduğunu ve daha çok konuştuğunu, en son olayda müvekkilinin davalı kadının davranışlarında değişiklik farkettiğini, hastahaneye gitmek için jandarma ve ambulansı aradığı sırada kadının sobanın maşası ile müvekkilinin başına vurduğunu müvekkilinin evden ayrılmak için kapıya yöneldiğini ancak kadının müvekkilinin arkasından giderken merdivenlere takılarak düştüğünü, müvekkilinin bir şey oldu mu diye kadının yanına gittiğinde kadının müvekkiline soda şişesi fırlattığını, müvekkilinin muhtara giderek olanları anlattığını daha sonra ambulans ve jandarma geldiğini, kadının tedavi edildiğini ve sakinleşmesi sonucu tutanak tutularak köyden ayrıldıklarını, kadının elinin şişmesi üzerine hastaneye gittiklerini, müvekkilinin eşinin yanında refakatçi olarak kaldığını, müvekkili eve eşya almaya gitmişken kadının oğlu ile hastaneden çıkış işlemlerini yaptığını ve oğlunun yanına gittiklerini, ertesi gün jandarmanın arayarak beyanını değiştirdiğini ve şikayetçi olduğunu söylediğini, müvekkilinin evlilik süresince zor durumlarda kaldığını, kadının hastalığını sineye çektiğini, kadının boşanma davası açmasını anlamlandıramadığını iddia ederek öncelikle özel boşanma sebebi olan akıl hastalığı nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini olmadığı taktirde terditli olarak evliliğin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına ve müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî 100,000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadına zaman zaman şiddette bulunduğu, hakaret ve tehdit ettiği, tarafların anlaşamadıkları, kadına bipolar bozukluğu tanısı konulduğu, yedi yıldır hastalığının nüksetmediği, remisyonda olduğunu, hastalığın evliliği çekilmez kıldığının kanıtlanmadığı, kadının sağlık kurulu raporunda vesayeti gerektirir hastalığının bulunmadığının bildirildiği, akıl hastalığına dayalı davanın koşulları oluşmadığı, tarafların tarla ve maddî konular nedeniyle tartıştıkları, birbirlerine hakarete varır sözler söyledikleri, erkeğin kadını darp ettiği, kadının parmağının kırıldığı, hastane sürecinde kadını yalnız bıraktığı, bir daha bir araya gelmedikleri son olaya kadar taraflar evliliği devam ettirdiklerinden birbirlerini affettikleri, bu durumun kusurda değerlendirilmeyeceği, kadının kusurlu sayılabilecek başka bir olayın olmadığı, davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile; asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, davacı-davalı lehine takdir edilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 550,00 TL’ye çıkartılmasına, boşanma kararı kesinleştikten sonra nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, erkeğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun (4721 sayılı kanun) 165 inci maddesi gereğince açtığı davasının ve terditli 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesine dayalı davası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
- İSTİNAF
- İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
- İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından verilen hükmün, kusur tespit ,davacı-davalı kadının kabul edilen boşanma davası ve davalı -davacı erkeğin rededilen boşanma davası, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların kabulü ve ATK ‘dan rapor aldırılması yönünden istinaf talebinde bulunarak kararın kaldırılmasını ve asıl davanın reddine, kendi boşanma davasının ve maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
- Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesinin 17.01.2019 tarihli raporunda davacı kadının muayenesi sonucu bipolar bozukluk rahatsızlığının olduğu, beş seneden beridir hastalığının remisyonda olduğu, akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmadığı, ayırt etme gücüne sahip olduğu, vesayet altına alınmasını gerektirecek nitelikle aktif psikopatolojinin saptanmadığının belirtildiği, Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesinin 20.07.2020 tarihli raporunda davacı kadının bipolar bozukluk tanısının bulunduğu, 30 yıldır hastalığının devam ettiği, üç kez yatarak tedavi gördüğü, ilaç tedavisi ve tam iyilik haliyle taburcu edildiği, yedi yıldır hastalığının remisyonda olduğu, bu haliyle hastalığının ortak hayatı çekilmez kılacak nitelikte olmadığının belirtildiği, mevcut raporların usul ve yasaya uygun olduğu, dosyada dinlenen tanık beyanları ve delillere göre davacı-davalı kadının kusurlu davranışlarının tespit edilemediği, bu nedenle akıl hastalığı sebebine dayalı boşanma davası ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yönelik açılan boşanma davalarında Mahkemece verilen red kararının doğru olduğu, kadının davasının kabulünde ve kusur belirlemesinde, boşanmakla eşinin desteğinden yoksun kalacak, kişilik haklarına saldırı oluşan davacı-davalı kadın lehine maddî – manevî tazminat verilmesinde ve ev hanımı olup boşanmakla yoksulluğa düşecek olan kadına tedbir-yoksulluk nafakası verilmesinde ve miktarlarında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davalı-davacı erkeğin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir
- TEMYİZ
- Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı -davacı erek tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
- Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde: davacının akıl hastalığının devam ettiğini, hastaneden alınan raporu kabul etmediklerini yargılama aşamasında itiraz olarak bildirdiklerini istinaf talebinde adli tıptan yeniden rapor alınması gerektiğini beyan etmelerine rağmen taleplerinin değerlendirilmediğini, müvekkiline yüklenen şiddet ve kusuru kabul etmediklerini cünkü en son yaşanılan olayda davacı-davalı kadının atak geçirdiğini ve tanık beyanları ispatlanmış olmasına rağmen ilk derece ve bölge adliye mahkemesince beyanlarının dikkate alınmadığını ve itirazlarını karşılar nitelikte rapor tanzimine gidilmeyerek eksik rapor doğrultusunda hüküm kurulduğunu, bu nedenlerle davacının nafaka ve tazminat talepleri ile boşanma davasının reddine karar verilerek birleşen davadaki boşanma ve tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
- Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar asında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulü, maddî ve manevî tazminat ile kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları, roparların hüküm vermeye elverişli olup olmadığı, eksik inceleme bulunup bulunmadığı, erkeğin akıl hastalığı nedenine dayalı boşanma davasının ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması davasının reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
- İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi hükümleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı ve 165 inci maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 165 inci maddesi, 185 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
- Değerlendirme
Akıl hastalığı sebebiyle 4721 sayılı Kanun’un 165 inci maddesi gereğince boşanmaya karar verilebilmesi için, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi ve akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirmesi gerekir. İlk Derece Mahkemesi’nce Osman Gazi Tıp Fakültesinin 17.01.2019 ve 20.07.2020 tarihli sağlık kurulu raporlarında davacı-davalı kadının hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığı yönünde herhangi bir açıklama bulunmadığı bu nedenle raporun 4721 sayılı kanunun 165 inci maddesi kapsamı karşısında yetersiz olup hüküm vermeye elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. O halde davacı-davalı kadın hakkında tam teşekküllü devlet hastanesi veya üniversite hastanesinden 4721 sayılı Kanununun 165 inci maddesi gereğince, davacı-davalı kadının akıl hastalığı olup olmadığı, mevcut bir hastalık varsa bu hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı konusunda sağlık kurulundan rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir.
- KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgilisine iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.