4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 164 uyarınca terke dayalı boşanma davası açılabilmesi için müşterek konutu terk edenin diğer eş olması gerekir. Davacı erkeğin müşterek konuttan ayrıldığı, dört aylık süre geçmeden ihtar gönderdiği ve eve dönüş çağrısının samimi olmadığı tespit edildiğinden, hem terk hem de evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasının reddine ilişkin kararlar Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay tarafından onaylanmıştır.
Yargıtay 2. HD. – 2023/4378 E., 2024/856 K.
“[…] tarafların müşterek konutundan davalı kadının ayrılmayıp davacı erkeğin ayrıldığı, bu haliyle dahi davalı kadının müşterek konutu terk etme gibi herhangi bir durumunun söz konusu olmadığı […]” […] “temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
T.C. Yargıtay Başkanlığı – 2. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2023/4378
Karar No.: 2024/856
Karar tarihi: 14.02.2024
TARİHİ : 07.10.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalova Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/935 E., 2021/1297 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince terk nedeniyle ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
- DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 26.11.1982 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden ortak iki çocuklarının olduğunu, davalının hiçbir haklı sebebi olmaksızın aile birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmeyerek müşterek evi 28.01.2020 tarihinde terk ettiğini, davalının müşterek eve dönmesi için kendisine ulaşılmaya çalışılmışsa da bu çabalar sonuç vermemiş; ailesine de birçok kere haber gönderilmesine rağmen eve dönmediğini, Davacı’nın 02.07.2020 tarihinde davalının aile konutuna dönmesi için Yalova 5. Noterliği’nin 02.07.2020 tarihli ve 3798 yevmiye numaralı düzenlenen ihtarname ile ihtar talebinde bulunduğunu, fakat davalı gerçeği yansıtmayan sebeplerle ortak konuta dönmekten kaçındığını, davacı iyi niyetle anlayış ve sabır göstererek uyuşmazlıkları gidermeye çalışmışsa da bunda başarılı olamamış ve her geçen gün birbirlerinden daha da uzaklaştıklarını, davalının son üç yıldır müvekkiline ve müvekkilinin rahmetli annesine karşı birçok kez ağır hakarette ve küfürlerde bulunduğunu, davalının üzerine düşen eşlik vazifelerinden sürekli bir biçimde kaçındığını, müvekkilinin haberi olmadan davalı, arkadaşlarıyla birlikte birçok kez konaklamalı il dışına çıktığını, tüm bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL manevî tazminata ve 100.000,00 TL maddî tazminata, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
- CEVAP
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; tarafların 1982 yılında evlediklerini, müşterek iki çocuklarının olduğunu, evi terk edenin müvekkilinin olmadığını, davacının evi terk ettiğini, davacının müvekkiline şiddet uyguladığını, ihtar çeken davacının ihtara kadar ki bütün olayları affettiği kabul edildiğinden bu olaylara dayanarak manevî tazminat talep edilebilmesi de hukukin mümkün olmadığının, müvekkilinin 38 senelik evlilik boyunca son 3-4 sene öncesine kadar davacı eşiyle birlikte pazarcılık yaparak geçimini idame ettirdiğini, pazarcılığı bırakmalarının sebebi ise gelir durumları bir anda değişmiş ve ciddi bir servete bir anda sahip olunmuş olması olduğunu, davacının, dava açtıktan sonra müvekkilinin kaldığı müşterek evin elektrik, su vb faturalarını da ödemeyi bıraktığını, müvekkiline ait kredi kartını da iptal ettirdiğini, müvekkiline maddî olarakta ciddi bir mobbing uyguladığını, 1999 yılından beri yaşadıkları bu müşterek konuta ilişkin (Fevzi Çakmak Mah. Dar Sk. No:16/3 Yalova Merkez/ YALOVA) dava süresince konut tahsisi kararı verilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla terke dayalı açılan boşanma davasının haksız ve hukuki mesnetten yoksun olması sebebiyle reddine, dava tarihinden itibaren olmak üzere müvekkili lehine 2.000,00 TL önce tedbiren, daha sonra boşanma olması durumunda yoksulluk nafakası olarak bu miktarın karar sonrası da devamına hükmedilmesine, yine boşanma kararı verilmesi durumunda 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00TL manevî tazminatın karşı yandan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar davacı erkek tarafından davalı kadın aleyhine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 164 üncü maddesi gereğince terk nedeniyle boşanma davası açılmış ise de; UYAP sistemi üzerinden yapılan adres araştırması neticesinde tarafların 27.02.2007 tarihinden itibaren Fevzi Çakmak Mah. Dar Sk. Kapı No:16/3 Merkez- Yalova adresinde ikamet etmeye başladıkları, daha sonrasında davacı erkeğin 09.03.2020 tarihinde kendi ve eşinin mevcut adresini değiştirerek İsmetpaşa Mah. Fidan Sk. Kapı No:10/9 Merkez/Yalova adresine aldırdığı; dava dilekçesi ekindeki belgelerden de anlaşılacağı üzere davacı erkeğin davalı eşine eve dön ihtaratı göndermeden evvel 12.06.2020 tarihinde PTT vasıtasıyla 50,00 TL yol gideri gönderdiği, eve dön ihtaratını da Yalova 5. Noterliği vasıtasıyla 02.07.2020 tarihinde yaptığı, Yalova 5. Noterliği tarafından gönderilen eve dön ihtaratının 08.07.2020 tarihinde davalı asile bizzat tebliğ edildiği; tüm bu belirtilen sebepler göz önünde bulundurulduğunda 4721 sayılı Kanun’un 164 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği üzere “Boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz” şeklindeki kanuni düzenleme de dikkate alındığında davacı erkeğin yeni ikametgaha adres taşıma işlemini 09.03.2020 tarihinde yaptığı ve bu tarihten itibaren de yeni ikametgahında yaşamaya başladığı; 09.03.2020 tarihinden itibaren dört aylık yasal süre geçmeden 02.07.2020 tarihinde davalı eşine Noter vasıtası ile eve dön ihtaratı gönderdiği, tarihlerden de anlaşılacağı üzere 4721 sayılı Kanun’un 164 üncü maddesinde belirlenen dört aylık süre şartına açıkça uyulmadığı; bununla birlikte tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde davacı erkek ve davalı kadının Fevzi Çakmak Mah. Dar Sk. Kapı No:16/3 Merkez/Yalova adreslerinde ikamet ederlerken davacı erkeğin müşterek konuttan ayrılarak İsmetpaşa Mah. Fidan Sk. Kapı No:10/9 Merkez/Yalova adresinde yaşamaya başladığı, tarafların müşterek konutundan davalı kadının ayrılmayıp davacı erkeğin ayrıldığı, bu haliyle dahi davalı kadının müşterek konutu terk etme gibi herhangi bir durumunun söz konusu olmadığı, ayrıca davacı erkek tarafından davalı kadına gönderilen terk ihtaratının da evlilik birliğini devam ettirme amacıyla gönderilmiş samimi bir terk ihtaratı olarak değerlendirilemeyeceği, terke dayalı boşanma davasının açılmasına dayanak oluşturmak için ihtaratın gönderildiği gerekçesiyle erkek tarafından terk nedeniyle açılan davanın reddine; davacı erkek tarafından açılan davalı kadın aleyhine 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasında ise; taraflar arasında evlilik birliği devam ederken davacı erkeğin davalı eşini, tarafların müşterek konutundan kovduğu ve davacı erkeğin davalı eşini boşanma konusunda tehdit ettiği yapılan yargılama ve toplanan deliller ile sübuta erdiği; bununla birlikte davacı erkek tarafından davalı kadına 02.07.2020 tarihinde evlilik birliğini devam ettirme maksadıyla eve dön ihtaratı gönderildiği, eve dön ihtaratı gönderen tarafın eve dön ihtaratı gönderdiği tarihten önceki davalı eşindeki tüm kusurları affettiği ve bunlara dayanarak davalı tarafa bir kusur izafe edilemeyeceği; bu sebeple 02.07.2020 tarihinden önceki yaşanan olaylardan kaynaklı davalı kadına herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği; davalı kadının herhangi bir kusurlu davranışının da dosya kapsamında sübuta ermediğinden, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve çekilmez hale gelmesinde davalı kadının herhangi bir kusurlu davranışı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
- İSTİNAF
- İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
- İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık ifadelerinin görgüye dayalı olmayıp, duyuma dayalı olduğunu, terk ihtarına rağmen eve dönmeyen eş için önceki olaylara dayanarak boşanma davası açılabileceğini, terk ihtarına rağmen terk eden eş ortak konuta dönmediğinden önceki olayların affedildiği sonucunun çıkartılamayacağını,, önceki olaylara dayanarak boşanma davası açılabileceğini, buna yönelik gerekçenin hatalı olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma sebepleri incelenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
- Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller ile kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re’sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
- TEMYİZ
- Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
- Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
- Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafında açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı kadından kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, erkeğin evlilik birliğinin sarsılması ve terk hukuki nedenli boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davanın ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
- İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 164 üncü ve 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.
- Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
- KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.