Gravatar Profilim
Avukat Burak Demir Profil Fotoğrafı
Avukat
Burak Demir
Boşanma Avukatı

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) özel bir boşanma nedeni olarak düzenlenmiştir. Evlilik birliğinin sürdürülemez hale gelmesine yol açan akıl hastalığı, eşlerden birinin ruhsal sağlığının ciddi şekilde bozulması durumunda boşanma davası açılmasını mümkün kılar. Bu yazıda, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının hukuki dayanakları, şartları, yargılama süreci ve dikkat edilmesi gereken noktalar detaylı olarak ele alınacaktır.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Nedir?

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunu Madde 165’te düzenlenen özel bir boşanma sebebidir. Bu madde, eşlerden birinin akıl hastası olması ve bu durumun evlilik birliğini diğer eş için çekilmez hale getirmesi durumunda boşanma davası açılabileceğini öngörür. Ancak, bu tür bir dava açabilmek için kanunda belirtilen belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, evlilik birliğinin korunması ilkesine rağmen bireylerin ruhsal ve sosyal refahını gözeten bir düzenlemedir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası

Akıl Hastalığının Tanımı ve Hukuki Kapsamı

Akıl hastalığı, kişinin zihinsel ve ruhsal dengesini ciddi şekilde bozan, günlük yaşamını ve sosyal ilişkilerini sürdürme yeteneğini etkileyen sağlık sorunlarını ifade eder. Hukuki açıdan, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında, hastalığın tıbbi olarak teşhis edilmiş olması ve uzman raporlarıyla kanıtlanması şarttır. Örneğin, şizofreni, bipolar bozukluk veya ağır depresyon gibi durumlar, mahkeme tarafından akıl hastalığı olarak değerlendirilebilir. Ancak, geçici ruhsal bozukluklar veya tedavi edilebilir hafif durumlar bu kapsamda genellikle kabul edilmez.

Türk Medeni Kanunu’nda Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma

TMK madde 165, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının temel dayanağıdır. Bu maddeye göre, eşlerden birinin akıl hastası olması, hastalığın iyileşme ihtimalinin bulunmaması ve bu durumun diğer eş için ortak hayatı çekilmez hale getirmesi durumunda boşanma kararı verilebilir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasının Şartları

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için kanunda öngörülen üç temel şart bulunmaktadır. Bu şartlar, mahkemenin boşanma kararını verebilmesi için mutlaka sağlanmalıdır. Aşağıda bu şartlar detaylı bir şekilde açıklanmaktadır.

1. Eşlerden Birinin Akıl Hastası Olması

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında ilk şart, eşlerden birinin akıl hastası olduğunun tıbbi olarak kanıtlanmasıdır. Bu, yalnızca bir doktorun teşhisiyle değil, resmi sağlık kurulları veya adli tıp uzmanları tarafından hazırlanan raporlarla doğrulanmalıdır. Mahkeme, hastalığın varlığını ve ciddiyetini değerlendirmek için genellikle bir sağlık kurulu raporu talep eder. Örneğin, eşin şizofreni veya ileri düzey paranoid bozukluk gibi ciddi bir akıl hastalığına sahip olduğu raporlarla ispatlanmalıdır.

2. Akıl Hastalığının İyileşme İhtimalinin Bulunmaması

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında ikinci önemli şart, hastalığın iyileşme ihtimalinin olmamasıdır. Kanun, geçici veya tedaviyle düzelebilecek rahatsızlıkları bu kapsamda değerlendirmez. Mahkeme, hastalığın kronik ve kalıcı olduğunu belirlemek için uzman görüşlerine başvurur. Örneğin, tıbbi raporlarda hastalığın ilerleyici olduğu ve tedaviyle düzelmesinin mümkün olmadığı belirtilirse, bu şart sağlanmış sayılır. Ancak, modern tıbbın sunduğu tedavi yöntemleriyle iyileşme ihtimali varsa, mahkeme boşanma talebini reddedebilir.

3. Ortak Hayatın Diğer Eş İçin Çekilmez Hale Gelmesi

Üçüncü şart, akıl hastalığının evlilik birliğini diğer eş için çekilmez hale getirmesidir. Bu, subjektif bir değerlendirme gerektirir ve mahkeme, hastalığın evlilik ilişkilerine olan etkisini inceler. Örneğin, akıl hastası eşin agresif davranışları, diğer eşin güvenliğini tehdit etmesi veya evlilik birliğinin manevi ve maddi yükümlülüklerini yerine getirememesi gibi durumlar çekilmezlik olarak değerlendirilebilir. Mahkeme, bu şartın varlığını tespit etmek için tanık beyanları, tıbbi raporlar ve diğer delilleri dikkate alır.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Yargılama Süreci

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, diğer boşanma davalarından farklı olarak daha fazla tıbbi ve hukuki inceleme gerektirir. Yargılama süreci, delillerin toplanması, uzman raporlarının hazırlanması ve mahkemenin kanaatinin oluşması aşamalarını içerir. Aşağıda bu süreç adım adım açıklanmaktadır.

Dava Açma Yetkisi ve Görevli Mahkeme

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, yalnızca hastalığın diğer eş için evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini iddia eden eş tarafından açılabilir. Davaya bakmakla görevli mahkeme, aile mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise eşlerin son altı ay içinde birlikte oturdukları yer mahkemesidir (TMK madde 168). Dava, dilekçe ile açılarak mahkemeye sunulur ve dilekçede akıl hastalığına dayalı boşanma talebi açıkça belirtilmelidir.

Delillerin Toplanması ve Tıbbi Raporların Önemi

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında en kritik delil, tıbbi raporlardır. Mahkeme, eşin akıl hastası olduğunu ve hastalığın iyileşme ihtimalinin bulunmadığını doğrulamak için genellikle Adli Tıp Kurumu’ndan veya bir sağlık kurulundan rapor talep eder. Bu raporlar, hastalığın teşhisini, süresini, tedavi geçmişini ve prognozunu detaylı bir şekilde içermelidir. Ayrıca, diğer eşin çekilmezlik iddiasını desteklemek için tanık beyanları, varsa hastane kayıtları veya psikiyatri raporları da sunulabilir.

Hâkimin Vicdani Kanaati ve Delillerin Serbestçe Değerlendirilmesi

TMK madde 184’e göre, boşanma davalarında hâkim, delilleri serbestçe değerlendirir ve vicdani kanaatine göre karar verir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında hâkim, tıbbi raporları ve diğer delilleri inceleyerek evlilik birliğinin çekilmez hale gelip gelmediğini değerlendirir. Ancak, hâkimin takdir yetkisi sınırsız değildir; karar, somut delillere ve Yargıtay içtihatlarına dayanmalıdır. Örneğin, Yargıtay, hastalığın evlilik birliğine olan etkisini değerlendirirken diğer eşin yaşam koşullarını ve ruhsal durumunu da dikkate alır.

Yemin ve İkrarın Hâkimi Bağlamaması

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında, TMK madde 184 uyarınca, tarafların ikrarı veya yemin önerilmesi hâkimi bağlamaz. Bu, davanın kamu düzeniyle ilgili olması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasının öncelikli olması nedeniyledir. Örneğin, akıl hastası eşin hastalığını kabul etmesi veya diğer eşin çekilmezlik iddiasını doğrulaması, hâkimin kendi kanaatini oluşturmasını engellemez.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasının Sonuçları

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası kabul edilirse, evlilik birliği sona erer ve boşanmanın hukuki sonuçları devreye girer. Bu sonuçlar, maddi ve manevi tazminat, nafaka, çocukların velayeti ve mal rejiminin tasfiyesi gibi konuları kapsar.

Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında, kusur aranmaz çünkü akıl hastalığı bir kusur olarak değerlendirilmez. Bu nedenle, akıl hastası eş aleyhine maddi veya manevi tazminat talebinde bulunulamaz. Ancak, diğer eş, boşanma nedeniyle maddi veya manevi zarar gördüğünü kanıtlarsa, mahkeme uygun bir tazminata hükmedebilir. Örneğin, akıl hastası eşin tedavisi için yapılan harcamalar maddi tazminat gerekçesi olabilir.

Nafaka ve Çocukların Velayeti

Boşanma kararıyla birlikte, çocukların velayeti ve nafaka konuları da karara bağlanır. Akıl hastası eşin velayet alması genellikle mümkün değildir, çünkü çocuğun üstün yararı önceliklidir. Mahkeme, sağlıklı eşe veya uygun görülmesi halinde üçüncü bir kişiye velayet verebilir. Ayrıca, akıl hastası eşin ekonomik durumu uygunsa, diğer eşe veya çocuklara nafaka bağlanabilir. Nafaka miktarı, tarafların ekonomik durumuna ve ihtiyaçlarına göre belirlenir.

Mal Rejiminin Tasfiyesi

Boşanma kararıyla birlikte, eşler arasındaki mal rejimi de tasfiye edilir. Türk hukukunda, yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir (TMK madde 202). Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında, mal paylaşımı bu rejime göre yapılır. Ancak, akıl hastası eşin vesayet altında olması durumunda, mal paylaşımı vesayet makamlarının denetimine tabi olabilir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, hem hukuki hem de duygusal açıdan hassas bir süreçtir. Bu nedenle, dava sürecinde dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır.

Boşanma Avukatı Desteği

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, tıbbi ve hukuki uzmanlık gerektiren karmaşık bir süreçtir. Bu nedenle, aile hukuku alanında deneyimli bir avukatla çalışmak, dava sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için önemlidir. Avukat, doğru delillerin toplanması, tıbbi raporların hazırlanması ve mahkeme sürecinin takibi konusunda rehberlik sağlar.

Tıbbi Raporların Doğru ve Güncel Olması

Davanın başarısı, büyük ölçüde tıbbi raporların kalitesine bağlıdır. Raporların, yetkin bir sağlık kurulu tarafından hazırlanmış, güncel ve detaylı olması gerekir. Ayrıca, raporlarda hastalığın evlilik birliğine olan etkisi açıkça belirtilmelidir. Eksik veya yetersiz raporlar, davanın reddedilmesine neden olabilir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Şartları

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Yargıtay Kararları

Yargıtay, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında önemli içtihatlar oluşturmuştur. Bu kararlar, mahkemelerin nasıl bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini gösterir.

Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma Davasında Çelişkili Raporlar Giderilmeden Karar Verilmesi Usule Aykırıdır

Akıl hastalığı sebebine dayalı boşanma davasında, davalı erkeğin hastalığına ilişkin iki ayrı tıbbi rapor arasında iyileşme imkânı konusunda çelişki bulunmasına rağmen Adli Tıp Kurumu’ndan yeni bir rapor alınmadan karar verilmesi usule aykırıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 165 gereğince akıl hastalığının evlilik birliğini diğer eş için çekilmez kıldığı ispat edilmelidir. Rapordaki çelişki giderilmeden hüküm kurulması eksik inceleme oluşturduğundan, karar Yargıtay tarafından bozulmuştur.

Yargıtay 2. HD. – 2023/5968 E., 2024/4469 K.
“[…] 24.01.2020 tarihli raporda ‘şizofreni, tedaviyle kısmen düzelen, kısıtlanmasını gerektirir akıl hastalığı mevcuttur.’ kanaatine varıldığı, 22.09.2022 tarihli raporda ise ‘hastalığının kalıcı olduğu, mevcut haliyle vasi tayini gerekmediği’ kanaatine varıldığı anlaşılmaktadır. […] Alınan iki rapor arasında hastalığın tedavi ile iyileşip iyileşmeyeceği yönünde çelişki mevcuttur. Bu nedenle raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” […] “Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA […] oy birliğiyle karar verildi.”

Akıl Hastası Eşe Kusur Yüklenemez

Davacı kadının, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 166/1’e dayalı boşanma davasında, davalı erkeğin %80 oranında kronik şizofreni hastalığı nedeniyle davranışlarının iradi olmadığı, bu sebeple kusur yüklenemeyeceği tespit edilmiştir. Akıl hastalığı sebebiyle kusur yüklenemeyeceği için, taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ispatlanamamış ve boşanma davası reddedilmiştir. Temyiz üzerine Yargıtay kararı onamıştır.

Yargıtay 2. HD. – 2022/11023 E., 2023/2093 K.
“[…] kusur esasına dayalı evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında, akıl hastası olan ve bu nedenle davranışları irâdi olmayan davalı erkeğe kusur yüklenemeyeceğinden, davanın reddine karar verilmesinin usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu […]” […] “Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere […] göre usul ve kanuna uygun olup […] kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.” […] “Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının […] ONANMASINA […] oy birliğiyle karar verildi.”

Akıl Hastalığının Geçici Olup Olmadığının Araştırılmaması Bozma Nedenidir

Akıl hastalığı sebebine dayalı boşanma davasında, davacı kadının hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığı hususunda alınan sağlık raporlarında açıklık bulunmaması nedeniyle, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 165 gereği boşanma şartlarının oluşup oluşmadığı yeterince araştırılmamıştır. Tam teşekküllü hastaneden yeni sağlık kurulu raporu alınmadan karar verilmesi eksik inceleme oluşturduğundan hüküm Yargıtay tarafından bozulmuştur.

Yargıtay 2. HD. – 2022/9903 E., 2023/400 K.
“[…] davacı-davalı kadının hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığı yönünde herhangi bir açıklama bulunmadığı, bu nedenle raporun 4721 sayılı Kanun’un 165 inci maddesi kapsamı karşısında yetersiz olup hüküm vermeye elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. […] tam teşekküllü devlet hastanesi veya üniversite hastanesinden […] sağlık kurulundan rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir.” […] “Temyiz edilen hükmün […] BOZULMASINA oy birliğiyle karar verildi.”

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Şartları Gerçekleştiğinden Karar Onanmıştır

Davacı kadının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 165’e dayanarak açtığı boşanma davasında, davalı erkeğin bipolar bozukluk hastalığının 20 yıl boyunca devam ettiği, iyileşemez nitelikte olduğu ve ortak hayatı çekilmez hâle getirdiği resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmiştir. Ayrıca kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Temyiz üzerine Yargıtay kararı onamıştır.

Yargıtay 2. HD. – 2023/903 E., 2023/4004 K.
“[…] 03.02.2016 tarihli sağlık raporunda davalıda ‘Bipolar Bozukluk’ denilen ruhsal hastalığın bulunduğu, bu hastalığın 20 yıl boyunca devam ettiği, iyileşemez durumda olduğu ve evlilik birliğini yürütmeye engel nitelikte olduğunun belirlendiği, […] bu hastalık nedeniyle 4721 sayılı Kanun’un 165 inci maddesinde yazılı her iki koşulun da gerçekleştiği anlaşılmıştır.” […] “Temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup […] kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.” […] “Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının […] ONANMASINA oy birliğiyle karar verildi.”

Hemen Ara 0532 561 94 30 WhatsApp Sizi Arayalım
×

    Sizi Arayalım

    KVKK ve Aydınlatma Metni’ni okudum, kabul ediyorum.