Gravatar Profilim
Avukat Burak Demir Profil Fotoğrafı
Av. Burak Demir
Şirketler ve Ticaret Hukuku

Türk Medeni Kanunu

TÜRK MEDENİ KANUNU
Kanun Numarası : 4721
Kabul Tarihi : 22/11/2001
Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarihi: 8/12/2001 Sayı: 24607
Yayımlandığı Düstur : Tertip: 5 Cilt: 41
Durumu: 3/12/2001 tarih ve 4722 sayılı “Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanun”un 22 nci Maddesi uyarınca; yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar,
yürürlükteki tüzük ve yönetmeliklerin Türk Medenî Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerinin
uygulanmasına devam edileceğinden, gerektiğinde “Tüzükler Külliyatı” ile “Yönetmelikler
Külliyatı”nın kanunlara göre (743 sayılı Kanuna göre) düzenlenen nümerik fihriste, 4721 sayılı
Kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan tüzük için ise 4721 sayılı Kanuna göre düzenlenen nümerik
fihriste bakınız.
Yürürlükten kalkmış olan 17/2/1926 tarih ve 743 sayılı Kanunun hükümleri için
“Yürürlükteki Bazı Kanunların Mülga Hükümleri Külliyatı”nın 2. cilt, 1299 uncu sayfası ve
devamına 4721 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılan hükümleri için ise 1304-135 nolu sayfa ve
devamına bakınız.
BAŞLANGIÇ
A. Hukukun uygulanması ve kaynakları
Madde 1 – Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.
Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hâkim, örf ve âdet hukukuna göre, bu da yoksa
kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir.
Hâkim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.
B. Hukukî ilişkilerin kapsamı
I. Dürüst davranma
Madde 2 – Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına
uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
II. İyiniyet
Madde 3- Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin
varlığıdır.
Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet
iddiasında bulunamaz.
III. Hâkimin takdir yetkisi
Madde 4 – Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri
göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.
C. Genel nitelikli hükümler
Madde 5 – Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü
ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.
D. İspat kuralları
I. İspat yükü
Madde 6 – Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını
dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
II. Resmî belgelerle ispat
Madde 7 – Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur.
Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça,
her hangi bir şekle bağlı değildir.
BİRİNCİ KİTAP
KİŞİLER HUKUKU
BİRİNCİ KISIM
GERÇEK KİŞİLER
BİRİNCİ BÖLÜM
KİŞİLİK
A. Genel olarak
I. Hak ehliyeti
Madde 8 – Her insanın hak ehliyeti vardır.
Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil
olmada eşittirler.
II. Fiil ehliyeti

  1. Kapsamı
    Madde 9 – Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına
    girebilir.
  2. Koşulları
    a. Genel olarak
    Madde 10 – Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.
    b. Erginlik
    Madde 11 – Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar.
    Evlenme kişiyi ergin kılar.
    c. Ergin kılınma
    Madde 12 – Onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece
    ergin kılınabilir.
    d. Ayırt etme gücü
    Madde 13- Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da
    bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan
    herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.
    III. Fiil ehliyetsizliği
  3. Genel olarak
    Madde 14- Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur.
  4. Ayırt etme gücünün bulunmaması
    Madde 15- Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü
    bulunmayan kimsenin fiilleri hukukî sonuç doğurmaz.
  5. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar
    Madde 16- Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası
    olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya
    bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir.
    Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden sorumludurlar.
    IV. Hısımlık
  6. Kan hısımlığı
    Madde 17- Kan hısımlığının derecesi, hısımları birbirine bağlayan doğum sayısıyla belli olur.
    Biri diğerinden gelen kişiler arasında üstsoy-altsoy hısımlığı; biri diğerinden gelmeyip de,
    ortak bir kökten gelen kişiler arasında yansoy hısımlığı vardır.
  7. Kayın hısımlığı
    Madde 18- Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı tür ve dereceden kayın hısımları
    olur.
    Kayın hısımlığı, kendisini meydana getiren evliliğin sona ermesiyle ortadan kalkmaz.
    V. Yerleşim yeri
  8. Tanım
    Madde 19- Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.
    Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz.
    Bu kural ticarî ve sınaî kuruluşlar hakkında uygulanmaz.
  9. Yerleşim yerinin değiştirilmesi ve oturma yeri
    Madde 20- Bir yerleşim yerinin değiştirilmesi yenisinin edinilmesine bağlıdır.
    Önceki yerleşim yeri belli olmayan veya yabancı ülkedeki yerleşim yerini bıraktığı hâlde
    Türkiye’de henüz bir yerleşim yeri edinmemiş olan kimsenin hâlen oturduğu yer, yerleşim yeri
    sayılır.
  10. Yasal yerleşim yeri
    Madde 21- Velâyet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve
    babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir.
    Diğer hâllerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır.
    Vesayet altındaki kişilerin yerleşim yeri, bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu
    yerdir.
  11. Kurumlarda bulunma
    Madde 22- Bir öğretim kurumuna devam etmek için bir yerde bulunma ya da eğitim,
    sağlık, bakım veya ceza kurumuna konulma, yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmaz.
    B. Kişiliğin korunması
    I. Vazgeçme ve aşırı sınırlamaya karşı
    Madde 23- Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez.
    Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak
    sınırlayamaz.
    Yazılı rıza üzerine insan kökenli biyolojik maddelerin alınması, aşılanması ve nakli
    mümkündür. Ancak, biyolojik madde verme borcu altına girmiş olandan edimini yerine getirmesi
    istenemez; maddî ve manevî tazminat isteminde bulunulamaz.
    II. Saldırıya karşı
  12. İlke
    Madde 24- Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda
    bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
    Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da
    kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına
    yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.
  13. Davalar
    Madde 25- Davacı, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya
    son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini
    isteyebilir.
    Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da
    yayımlanması isteminde de bulunabilir.
    Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde
    edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde
    bulunma hakkı saklıdır.
    Manevî tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; miras bırakan
    tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.
    Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri
    mahkemesinde dava açabilir.
    III. Ad üzerindeki hak
  14. Adın korunması
    Madde 26- Adının kullanılması çekişmeli olan kişi, hakkının tespitini dava edebilir.
    Adı haksız olarak kullanılan kişi buna son verilmesini; haksız kullanan kusurlu ise ayrıca
    maddî zararının giderilmesini ve uğradığı haksızlığın niteliği gerektiriyorsa manevî tazminat
    ödenmesini isteyebilir.
  15. Adın değiştirilmesi
    Madde 27- Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir.
    Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilân olunur.1
    Ad değişmekle kişisel durum değişmez.
    1 Anayasa Mahkemesinin 22/2/2024 Tarihli ve E: 2023/34, K: 2024/60 Sayılı Kararı ile bu fıkrada yer
    alan “…ve…” ibaresi ile “…ilân…” ibaresi iptal edilmiştir. Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından
    başlayarak dokuz ay sonra (16/2/2025) yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.
    Adın değiştirilmesinden zarar gören kimse, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl
    içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebilir.
    C. Kişiliğin başlangıcı ve sonu
    I. Doğum ve ölüm
    Madde 28- Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.
    Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder.
    II. Sağ olmanın ve ölümün ispatı
  16. İspat yükü
    Madde 29- Bir hakkın kullanılması için bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli
    bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimse, iddiasını
    ispat etmek zorundadır.
    Birden fazla kişiden hangisinin önce veya sonra öldüğü ispat edilemezse, hepsi aynı anda
    ölmüş sayılır.
  17. İspat araçları
    a. Genel olarak
    Madde 30- Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur.
    Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek
    durum her türlü kanıtla ispat edilebilir.
    b. Ölüm karinesi
    Madde 31- Bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa,
    cesedi bulunamamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır.
    III. Gaiplik kararı
  18. Genel olarak
    Madde 32- Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber
    alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların
    başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.
    Yetkili mahkeme, kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye’de hiç yerleşmemişse
    nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu
    yer mahkemesidir.
  19. Yargılama usulü
    Madde 33- Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl
    veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir.
    Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir
    sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır.
    Bu süre, ilk ilânın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır.
  20. İstemin düşmesi
    Madde 34- Gaipliğine karar verilecek kişi, ilân süresi dolmadan ortaya çıkar veya
    kendisinden haber alınırsa ya da öldüğü tarih tespit edilirse gaiplik istemi düşer.
  21. Hükmü
    Madde 35- İlândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı
    haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır.
    Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak
    hüküm doğurur.
    İKİNCİ BÖLÜM
    KİŞİSEL DURUM SİCİLİ
    A. Genel olarak
    I. Sicil
    Madde 36- Kişisel durum, bu amaçla tutulan resmî sicille belirlenir.
    Bu sicilin tutulmasına ve zorunlu bildirimlerin yapılmasına ilişkin esaslar, ilgili kanunda
    gösterilir.
    II. Görevliler
    Madde 37- Kişisel durum sicili, Devletçe atanan memurlar tarafından tutulur. Sicil
    kayıtlarını tutmak ve örnek vermek bu memurların görevidir.
    Yabancı memleketlerdeki Türkiye temsilcilerine, Cumhurbaşkanlığının onayı ile nüfus
    memurluğu yetkisi verilebilir.2
    III. Sorumluluk
    Madde 38- Kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar, kusurlu memura rücu
    2
    2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Dışişleri Bakanlığının
    önerisi, İçişleri Bakanlığının katılması ve Başbakanlığın” ibaresi “Cumhurbaşkanlığının” şeklinde
    değiştirilmiştir.
    edilmek kaydıyla, Devletçe tazmin edilir.
    Tazminat ve rücu davaları, kişisel durum sicilinin tutulduğu yer mahkemesinde açılır.
    IV. Düzeltme
  22. Genel olarak
    Madde 39- Mahkeme kararı olmadıkça, kişisel durum sicilinin hiçbir kaydında düzeltme
    yapılamaz.
  23. Cinsiyet değişikliğinde
    Madde 40- Cinsiyetini değiştirmek isteyen kimse, şahsen başvuruda bulunarak
    mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. Ancak, iznin verilebilmesi için,
    istem sahibinin onsekiz yaşını doldurmuş bulunması ve evli olmaması; ayrıca transseksüel yapıda
    olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunluluğunu (…)3
    bir eğitim ve araştırma
    hastanesinden alınacak resmî sağlık kurulu raporuyla belgelemesi şarttır.
    Verilen izne bağlı olarak amaç ve tıbbî yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme ameliyatı
    gerçekleştirildiğinin resmî sağlık kurulu raporuyla doğrulanması hâlinde, mahkemece nüfus
    sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar verilir.
    B. Doğum kütüğü
    I. Bildirme
    Madde 41- Doğumlara ilişkin bildirimler ve kimliği bilinmeyen bulunmuş çocuklar
    hakkındaki işlemler ilgili kanun hükümlerine göre yapılır.
    II. Doğum kütüğünde değişiklikler
    Madde 42- Kişisel durumdaki değişiklikler, özellikle evlilik dışı bir çocuğun tanınması
    veya hâkimin babalığa karar vermesi, soybağının düzeltilmesi, evlât edinme ya da bulunmuş bir
    çocuğun soybağının belli olması, ilgili kanun hükümlerine göre kütüğe işlenir.
    C. Ölüm kütüğü
    I. Ölümün bildirilmesi
    Madde 43- Ölümlere ilişkin bildirimler ilgili kanun hükümlerine göre yapılır.
    II. Cesedi bulunamayan kişi
    Madde 44- Bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde ortadan
    kaybolursa cesedi bulunamamış olsa bile, o yerin en büyük mülkî amirinin emriyle kütüğe ölü kaydı
    3
    20/3/2018 tarihli ve 30366 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 29/11/2017
    tarihli ve E.: 2017/130, K.: 2017/165 sayılı Kararı ile, bu fıkranın ikinci cümlesinde yer alan “…ve üreme
    yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu…” ibaresi iptal edilmiştir.
    düşürülür.
    Bununla birlikte her ilgili, bu kişinin ölü veya sağ olduğunun mahkemece tespitini dava
    edebilir.
    III. Gaiplik kararı
    Madde 45- Gaiplik kararı, hâkimin bildirmesi üzerine, ölüm kütüğüne kaydolunur.
    IV. Değişikliklerin kütüğe geçirilmesi
    Madde 46- Tescile esas olan bir bildirimin doğru olmadığının tespit edilmesi veya kime
    ait olduğu bilinmeyen cesedin kimliğinin belli olması ya da gaiplik kararının kaldırılması
    sebepleriyle zorunlu olan değişiklikler, ilgilinin kütükteki kaydının düşünceler sütununa yazılarak
    yapılır.
    İKİNCİ KISIM
    TÜZEL KİŞİLER
    BİRİNCİ BÖLÜM
    GENEL HÜKÜMLER
    A. Tüzel kişilik
    Madde 47- Başlıbaşına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir
    amaca özgülenmiş olan bağımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca
    tüzel kişilik kazanırlar.
    Amacı hukuka veya ahlâka aykırı olan kişi ve mal toplulukları tüzel kişilik kazanamaz.
    B. Hak ehliyeti
    Madde 48- Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere
    bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler.
    C. Fiil ehliyeti
    I. Koşulu
    Madde 49- Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla,
    fiil ehliyetini kazanırlar.
    II. Kullanılması
    Madde 50- Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.
    Organlar, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar.
    Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar.
    D. Yerleşim yeri
    Madde 51- Tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça
    işlerinin yönetildiği yerdir.
    E. Kişiliğin sona ermesi
    I. Sınırlı devam etme
    Madde 52- Sona eren tüzel kişinin kişiliği, ehliyeti tasfiye amacıyla sınırlı olmak üzere
    tasfiye sırasında da devam eder.
    II. Malvarlığının tasfiyesi
    Madde 53- Tüzel kişinin malvarlığının tasfiyesi, kanunda ve kuruluş belgesinde aksine
    hüküm bulunmadıkça, terekenin resmî tasfiyesine ilişkin hükümlere göre yapılır.
    III. Malvarlığının özgülenmesi
    Madde 54- Tüzel kişinin malvarlığı, kanunda veya kuruluş belgesinde başka bir hüküm
    bulunmadıkça ya da yetkili organı başka türlü karar vermedikçe, en yakın amacı güden kamu kurum
    veya kuruluşuna geçer.
    Bu malvarlığı olanak ölçüsünde daha önce özgülendiği amaç için kullanılır.
    Hukuka veya ahlâka aykırı amaç güttüğü için kişiliği mahkeme kararıyla sona eren tüzel
    kişinin malvarlığı her hâlde ilgili kamu kuruluşuna geçer.
    F. Saklı hükümler
    Madde 55- Kamu tüzel kişileri ile ticaret şirketleri hakkındaki kanun hükümleri saklıdır.
    İKİNCİ BÖLÜM
    DERNEKLER
    A. Kuruluşu
    I. Tanımı
    Madde 56- Dernekler, gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında
    belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek
    suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır.4
    Hukuka veya ahlâka aykırı amaçlarla dernek kurulamaz.
    II. Dernek kurma hakkı
    Madde 57- Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.
    Dernek kurucularının fiil ehliyetine sahip olması gerekir.
    4
    30/7/2003 tarihli ve 4963 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle bu fıkrada geçen “en az yedi gerçek
    kişinin” ibaresi, “gerçek veya tüzel en az yedi kişinin” olarak değiştirilmiştir.
    III. Tüzük
    Madde 58- Her derneğin bir tüzüğü bulunur.
    Dernek tüzüğünde derneğin adı, amacı, (…)5
    gelir kaynakları, üyelik koşulları, organları
    ve örgütü ile geçici yönetim kurulunun gösterilmesi zorunludur.
    Dernek tüzüğü, kanunun emredici hükümlerine aykırı olamaz.
    Dernek tüzüğünde düzenlenmemiş konularda kanun hükümleri uygulanır.
    IV. Tüzel kişiliğin kazanılması
  24. Kazanma anı
    Madde 59- Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim
    yerinin bulunduğu yerin en büyük mülkî amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar.
    Kuruluş bildiriminin içeriği ve gerekli belgelerin nelerden ibaret olduğu, yönetmelikte
    gösterilir.
  25. İnceleme
    Madde 60- Kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük mülkî
    amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir.
    Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukukî durumlarında kanuna aykırılık veya
    noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya tamamlanması derhâl kuruculardan
    istenir. Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve
    kanuna aykırılık giderilmezse; en büyük mülkî amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin
    feshi konusunda dava açması için durumu Cumhuriyet savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı
    mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir.
    Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmaz ya
    da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmiş bulunursa; keyfiyet derhâl derneğe
    yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne kaydedilir.
  26. Dernek tüzüğünün ilânı
    Madde 61- (Mülga: 4/11/2004-5253/38 md.)
  27. İlk genel kurul toplantısı
    Madde 62- (Değişik: 4/11/2004-5253/38 md.)
    Dernekler, 60 ıncı maddenin son fıkrası gereğince yapılan yazılı bildirimi izleyen altı ay
    içinde ilk genel kurul toplantılarını yapmak ve zorunlu organlarını oluşturmakla yükümlüdürler.
    5
    4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan, ”yerleşim yeri,
    kurucuları” ibaresi, madde metninden çıkarılmıştır.
    B. Üyelik
    I. Kazanılması
  28. Kural
    Madde 63- Hiç kimse, bir derneğe üye olmaya ve hiçbir dernek de üye kabul etmeye
    zorlanamaz.
  29. Koşulları
    Madde 64- Fiil ehliyetine sahip bulunan her gerçek kişi ile tüzel kişiler, derneklere üye
    olma hakkına sahiptir.6
    Yazılı olarak yapılacak üyelik başvurusu, (…)7
    dernek yönetim kurulunca en çok otuz gün
    içinde karara bağlanır ve sonuç yazıyla başvuru sahibine bildirilir. Başvurusu kabul edilen üye,
    bu amaçla tutulacak deftere kaydedilir.
    II. Sona ermesi
  30. Kendiliğinden
    Madde 65- Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin
    dernek üyeliği kendiliğinden sona erer.
  31. Çıkma ile
    Madde 66- Hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye (…)8
    yazılı olarak
    bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir.
  32. Çıkarılma ile
    Madde 67- Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir.
    Tüzükte çıkarma sebepleri gösterilmişse, çıkarma kararına bu sebeplerin haklı sayılamayacağı
    iddiasıyla itiraz edilemez.
    Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma
    kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.
    III. Kapsamı
  33. Üyelerin hakları
    a. Eşitlik ilkesi
    Madde 68- Dernek üyeleri eşit haklara sahiptirler. Dernek, üyeleri arasında dil, ırk, renk,
    cinsiyet, din ve mezhep, aile, zümre ve sınıf farkı gözetemez; eşitliği bozan veya bazı üyelere bu
    6
    30/7/2003 tarihli ve 4963 sayılı Kanunun 32 nci maddesiyle, 64 üncü maddenin bu fıkrada yer alan
    “gerçek kişi” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile tüzel kişiler” ibaresi eklenmiştir.
    7
    4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan ”tüzükte başkaca bir
    düzenleme yoksa,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
    8 30/7/2003 tarihli ve 4963 sayılı Kanunun 33 üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan “altı ay önceden”
    ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
    sebeplerle ayrıcalık tanıyan uygulamalar yapamaz.
    Her üyenin, derneğin faaliyetlerine ve yönetimine katılma hakkı vardır.
    Dernekten çıkan veya çıkarılan üye, dernek malvarlığında hak iddia edemez.
    b. Oy hakkı
    Madde 69- Her üyenin genel kurulda bir oy hakkı vardır; üye, oyunu şahsen kullanmak
    zorundadır.
    Onursal üyelerin oy hakkı yoktur.
  34. Üyelerin yükümlülükleri
    a. Ödenti verme borcu
    Madde 70- Üyelerin ödenti verme borcu tüzükle düzenlenir. Tüzükte düzenleme yoksa
    üyeler, dernek amacının gerçekleşmesi ve borçlarının karşılanması için zorunlu ödentilere eşit
    olarak katılırlar. Dernekten çıkan veya çıkarılan üye, üyelikte bulunduğu sürenin ödentisini vermek
    zorundadır.
    Onursal üyeler ödenti vermek zorunda değildir.
    b. Diğer yükümlülükler
    Madde 71- Üyeler, dernek düzenine uymak ve derneğe sadakat göstermekle yükümlüdürler.
    Her üye, derneğin amacına uygun davranmak, özellikle amacın gerçekleşmesini güçleştirici
    veya engelleyici davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür.
    C. Organlar
    I. Genel olarak
    Madde 72- Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur.
    Dernekler zorunlu organları dışında başka organlar da oluşturabilirler. Ancak, bu organlara
    zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.
    II. Genel kurul
  35. Niteliği ve oluşumu
    Madde 73- Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı üyelerden
    oluşur.
    2.Toplanması
    a. Olağan toplantı
    Madde 74- Genel kurul, tüzükte belirtilen zamanda yönetim kurulunun çağrısı üzerine
    toplanır.
    (Değişik ikinci fıkra: 4/11/2004-5253/38 md.) Olağan genel kurul toplantılarının en geç
    üç yılda bir yapılması zorunludur.
    b. Olağanüstü toplantı
    Madde 75- Genel kurul, yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hâllerde veya
    dernek üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim kurulunca olağanüstü toplantıya
    çağrılır.
    Yönetim kurulu, genel kurulu toplantıya çağırmazsa; üyelerden birinin başvurusu üzerine,
    sulh hâkimi, üç üyeyi genel kurulu toplantıya çağırmakla görevlendirir.
    c. Toplantısız veya çağrısız alınan kararlar
    Madde 76- Bütün üyelerin bir araya gelmeksizin yazılı katılımıyla alınan kararlar ile
    dernek üyelerinin tamamının kanunda yazılı çağrı usulüne uymaksızın bir araya gelerek aldığı
    kararlar geçerlidir.
    Bu şekilde karar alınması olağan toplantı yerine geçmez.
  36. Toplantıya çağrı
    Madde 77- Genel kurul, yönetim kurulunca, en az onbeş gün önceden toplantıya çağrılır.
    Bu amaçla toplantının günü, saati, yeri ve gündemi, (…)9
    üyelere (…)9
    bildirilir.
    Toplantıya çağrı usulü ve toplantının ertelenmesine ilişkin konular, yönetmelikle düzenlenir.
  37. Toplantı yeri ve toplantı yeter sayısı
    Madde 78- Genel kurul toplantıları, tüzükte aksine hüküm olmadıkça, dernek merkezinin
    bulunduğu yerde yapılır.
    Genel kurul, katılma hakkı bulunan üyelerin salt çoğunluğunun, tüzük değişikliği ve
    derneğin feshi hâllerinde üçte ikisinin katılımıyla toplanır; çoğunluğun sağlanamaması sebebiyle
    toplantının ertelenmesi durumunda ikinci toplantıda çoğunluk aranmaz. Ancak, bu toplantıya
    katılan üye sayısı, yönetim ve denetim kurulları üye tam sayısının iki katından az olamaz.
    Genel kurul toplantısı, bir defadan fazla geri bırakılamaz.
  38. Toplantı usulü
    Madde 79- Genel kurul toplantısının açılışından sonra, toplantıyı yönetmek üzere, bir
    başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilir.
    Genel kurul toplantısında yalnız gündemde yer alan Maddeler görüşülür. Ancak,
    toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi yazılı olarak istenen
    9
    (4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Kanunun 38 inci maddesinde; “yerel bir gazete ile ilân edilir ve aynı
    zamanda bir yazıyla” ibareleri madde metninden çıkarılmıştır.) hükmüne istinaden bu arada yer alan
    “yerel bir gazete ile ilân edilir ve aynı zamanda üyelere bir yazıyla” şeklindeki ibare, madde metninden
    çıkarılmıştır.
    konuların gündeme alınması zorunludur.
    (Mülga üçüncü fıkra: 4/11/2004-5253/38 md.)
  39. Genel kurulun görev ve yetkileri
    Madde 80- Genel kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı verir;
    dernek organlarını seçer ve derneğin diğer bir organına verilmemiş olan işleri görür.
    Genel kurul, derneğin diğer organlarını denetler ve onları haklı sebeplerle her zaman
    görevden alabilir.
  40. Genel kurul kararları
    a. Karar yeter sayısı
    Madde 81- Genel kurul kararları, toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğuyla alınır. Şu
    kadar ki, tüzük değişikliği ve derneğin feshi kararları, ancak toplantıya katılan üyelerin üçte iki
    çoğunluğuyla alınabilir.
    b. Oy hakkından yoksunluk
    Madde 82- Hiçbir dernek üyesi, dernek ile kendisi, eşi, üstsoyu ve altsoyu arasındaki bir
    hukukî işlem veya uyuşmazlık konusunda alınması gereken kararlarda oy kullanamaz.
    (Ek fıkra: 30/7/2003-4963/34 md.) Tüzel kişi adına oy kullanacak kişi hakkında da
    yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
    c. Kararın iptali
    Madde 83- Toplantıda hazır bulunan ve kanuna veya tüzüğe aykırı olarak alınan genel
    kurul kararlarına katılmayan her üye, karar tarihinden başlayarak bir ay içinde; toplantıda hazır
    bulunmayan her üye kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her hâlde karar tarihinden
    başlayarak üç ay içinde mahkemeye başvurmak suretiyle kararın iptalini isteyebilir.
    Diğer organların kararlarına karşı, dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davası
    açılamaz.
    Genel kurul kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlar saklıdır.
    III. Yönetim kurulu
  41. Oluşumu
    Madde 84- Yönetim kurulu, beş asıl ve beş yedek üyeden az olmamak üzere dernek
    tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.
    Yönetim kurulu üye sayısı, boşalmalar sebebiyle üye tamsayısının yarısının altına
    düşerse; genel kurul, kalan yönetim kurulu üyeleri veya denetim kurulu tarafından bir ay içinde
    toplantıya çağrılır. Çağrı yapılmazsa, üyelerden birinin istemi üzerine, sulh hâkimi, üç üyeyi
    genel kurulu toplantıya çağırmakla görevlendirir.
  42. Görevleri
    Madde 85- Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu görevini kanuna ve
    dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir.
    Temsil görevi, yönetim kurulunca, üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebilir.
    IV. Denetim kurulu
    Madde 86- Denetim kurulu, üç asıl ve üç yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde
    belirtilen sayıda üyeden oluşur.
    Denetim kurulu, denetleme görevini, dernek tüzüğünde belirtilen esas ve usullere göre
    yapar; denetleme sonuçlarını bir raporla yönetim kuruluna ve genel kurula sunar.
    D. Sona erme
    I. Kendiliğinden
    Madde 87- Dernekler, aşağıdaki hâllerde kendiliğinden sona erer:
  43. Amacın gerçekleşmesi, gerçekleşmesinin olanaksız hâle gelmesi veya sürenin sona ermesi,
  44. İlk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu organların
    oluşturulmamış olması,
  45. Borç ödemede acze düşmüş olması,
  46. Tüzük gereğince yönetim kurulunun oluşturulmasının olanaksız hâle gelmesi,
  47. Olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste yapılamaması.
    Her ilgili, sulh hâkiminden, derneğin kendiliğinden sonra erdiğinin tespitini isteyebilir.
    II. Genel kurul kararı ile
    Madde 88- Genel kurul, her zaman derneğin feshine karar verebilir.
    III. Mahkeme kararı ile
    Madde 89- Derneğin amacı, kanuna veya ahlâka aykırı hâle gelirse; Cumhuriyet savcısının
    veya bir ilgilinin istemi üzerine mahkeme, derneğin feshine karar verir. Mahkeme, dava sırasında
    faaliyetten alıkoyma dahil gerekli bütün önlemleri alır.
    E. Derneklerin faaliyetleri
    I. Genel olarak
    Madde 90- Dernekler, amaçlarını gerçekleştirmek üzere, tüzüklerinde belirtilen çalışma
    konuları ve biçimleri doğrultusunda faaliyette bulunurlar.
    Yasaklanan veya izne bağlı faaliyetlerle ilgili kamu hukuku nitelikli özel kanun hükümleri
    saklıdır.
    Dernek faaliyetleri ile ilgili yasak ve sınırlamalara aykırılık hâlinde, Cumhuriyet savcısının
    istemiyle mahkemece faaliyetten alıkoyma kararı verilebilir.
    II. Uluslararası faaliyet
  48. Faaliyet serbestliği
    Madde 91- (Değişik: 2/1/2003-4778/34 md.)
    Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere uluslararası faaliyette
    ve işbirliğinde bulunabilirler, yurt dışında şube açabilirler ve yurt dışında kurulmuş dernek veya
    kuruluşlara üye olarak katılabilirler.
  49. Yabancı dernekler
    Madde 92- (Değişik: 2/1/2003-4778/35 md.)
    Yabancı dernekler, (…)10 Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle İçişleri
    Bakanlığının izniyle Türkiye’de faaliyette ve işbirliğinde bulunabilirler, şube açabilirler, üst
    kuruluşlar kurabilir ve kurulmuş üst kuruluşlara katılabilirler.
    III. Yabancıların dernek kurma hakkı
    Madde 93- Türkiye’de yerleşme hakkına sahip olan yabancı gerçek kişiler, (…)11 dernek
    kurabilirler veya kurulmuş derneklere üye olabilirler.
    Onursal üyelik için bu koşul aranmaz.
    F. Derneklerin örgütlenmesi
    I. Şube açmaları
  50. Kuruluşu
    Madde 94- Dernekler, gerekli görülen yerlerde genel kurul kararıyla şube açabilirler. Bu
    amaçla dernek yönetim kurulunca yetki verilen en az üç kişilik kurucular kurulu, şube açılacak
    yerin en büyük mülkî amirine şube kuruluş bildirimini ve gerekli belgeleri verir.
    (Mülga ikinci fıkra: 30/7/2003-4963/35 md.)
    Şube kuruluş bildiriminin içeriği ve gerekli belgeler, yönetmelikte gösterilir.
  51. Şubenin organları ve uygulanacak hükümler
    10 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle bu maddede yer alan “uluslararası alanda
    işbirliği yapılmasında yarar görülen hallerde ve karşılıklı olmak koşuluyla” madde metninden
    çıkarılmıştır.
    11 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle bu maddede yer alan “karşılıklı olmak
    koşuluyla” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
    Madde 95- Her şubede genel kurul ve yönetim kurulu ile denetim kurulu veya denetçi
    bulunması zorunludur.
    Bu organların görev ve yetkileri ile şubelere ilişkin diğer hususlar hakkında bu Kanun
    hükümleri uygulanır.
    II. Üst kuruluşlar kurmaları
  52. Federasyon
    Madde 96- Federasyonlar, kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin, amaçlarını
    gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle kurulur.
    Her federasyonun bir tüzüğü bulunur.
    Federasyon, kuruluş bildirimi, tüzük ve gerekli belgelerin yerleşim yerinin en büyük
    mülkî amirine verilmesiyle tüzel kişilik kazanır.
  53. Konfederasyon
    Madde 97- Konfederasyonlar, kuruluş amaçları aynı olan en az üç federasyonun, amaçlarını
    gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle kurulur.
    Her konfederasyonun bir tüzüğü bulunur.
    Konfederasyon, kuruluş bildirimi, tüzük ve gerekli belgelerin yerleşim yerinin en büyük
    mülkî amirine verilmesiyle tüzel kişilik kazanır.
  54. Ortak hükümler
    Madde 98- Dernekler, bağlı oldukları federasyonun; federasyonlar da bağlı oldukları
    konfederasyonun genel kurulunda en az üçer üye ile temsil olunurlar. Temsilci üyeler, ilgili
    derneklerin ve federasyonların genel kurullarınca seçilirler.
    Federasyon ve konfederasyonlara ilişkin diğer hususlar hakkında bu Kanun hükümleri
    uygulanır.
    G. Dernek gelirleri
    Madde 99- Dernek gelirleri, üye ödentisi, dernek faaliyetleri sonucunda veya dernek
    malvarlığından elde edilen gelirler ile bağış ve yardımlardan oluşur.
    H. Saklı hükümler
    Madde 100- Kamuya yararlı dernekler ve özel kanunlarla kurulan dernekler hakkındaki
    özel hükümler saklıdır.
    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
    VAKIFLAR
    A. Kuruluşu
    I. Tanımı
    Madde 101- Vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli
    bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır.
    Bir malvarlığının bütünü veya gerçekleşmiş ya da gerçekleşeceği anlaşılan her türlü geliri
    veya ekonomik değeri olan haklar vakfedilebilir.
    (İptal üçüncü fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 17/4/2008 tarihli ve E.: 2005/14, K.:
    2008/92 sayılı Kararı ile.)
    Cumhuriyetin Anayasa ile belirlenen niteliklerine ve Anayasanın temel ilkelerine, hukuka,
    ahlâka, millî birliğe ve millî menfaatlere aykırı veya belli bir ırk ya da cemaat mensuplarını
    desteklemek amacıyla vakıf kurulamaz.
    II. Kuruluş şekli
    Madde 102- Vakıf kurma iradesi, resmî senetle veya ölüme bağlı tasarrufla açıklanır.
    Vakıf, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır.
    Resmî senetle vakıf kurma işleminin temsilci aracılığıyla yapılması, temsil yetkisinin
    noterlikçe düzenlenmiş bir belgeyle verilmiş olmasına ve bu belgede vakfın amacı ile özgülenecek
    mal ve hakların belirlenmiş bulunmasına bağlıdır.
    Mahkemeye başvurma, resmî senet düzenlenmiş ise vakfeden tarafından; vakıf ölüme
    bağlı tasarrufa dayanıyorsa ilgililerin veya vasiyetnameyi açan sulh hâkiminin bildirimi üzerine
    ya da Vakıflar Genel Müdürlüğünce re’sen yapılır.
    Başvurulan mahkeme, mal ve hakların korunması için gerekli önlemleri re’sen alır.
    III. Temyiz ve iptal
    Madde 103- Mahkemenin verdiği karar, tebliğ tarihinden başlayarak bir ay içinde,
    başvuran veya Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilebilir.
    Vakıflar Genel Müdürlüğü veya ilgililer, vakfın kurulmasını engelleyen sebeplerin varlığı
    hâlinde iptal davası açabilirler.
    IV. Tescil ve ilân
    Madde 104- Tesciline karar verilen vakıf, vakfın yerleşim yeri mahkemesi nezdinde
    tutulan sicile tescil edilir; ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğünde tutulan merkezî sicile kaydolunur.
    Tescil kararı, başka bir mahkemece verilmiş ise, ilgili belgelerle birlikte tescil için vakfın
    yerleşim yeri mahkemesine gönderilir.
    Yerleşim yeri mahkemesinin yapacağı bildirim üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğünce
    merkezî sicile kaydolunan vakıf Resmî Gazete ile ilân olunur.
    Tescil ve ilân Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelik hükümlerine göre yapılır.12
    V. Mal ve hakların kazanılması ve sorumluluk
    Madde 105- Özgülenen malların mülkiyeti ile haklar, tüzel kişiliğin kazanılmasıyla vakfa
    geçer.
    Tescile karar veren mahkeme, vakfedilen taşınmazın vakıf tüzel kişiliği adına tescil
    edilmesini tapu idaresine bildirir.
    Ölüme bağlı tasarrufla kurulan vakfın mirasbırakanın borçlarından sorumluluğu, özgülenen
    mal ve haklarla sınırlıdır.
    B. Vakıf senedi
    I. İçeriği
    Madde 106- Vakıf senedinde vakfın adı, amacı, bu amaca özgülenen mal ve haklar,
    vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yeri gösterilir.
    II. Noksanlıklar
    Madde 107- Vakıf senedinde vakfın amacı ile bu amaca özgülenen mal ve haklar yeterince
    belirlenmiş ise, diğer noksanlıklar vakfın tüzel kişilik kazanması için yapılan başvurunun reddini
    gerektirmez.
    Bu tür noksanlıklar, tescil kararı verilmeden önce mahkemece tamamlattırılabileceği gibi;
    kuruluştan sonra da denetim makamının başvurusu üzerine, olanak varsa vakfedenin görüşü
    alınarak vakfın yerleşim yeri mahkemesince tamamlattırılır.
    Tescili istenen vakfa ölüme bağlı tasarrufla özgülenen mal ve haklar amacın gerçekleşmesine
    yeterli değilse; vakfeden aksine bir irade açıklamasında bulunmuş olmadıkça bu mal ve haklar,
    denetim makamının görüşü alınarak hâkim tarafından benzer amaçlı bir vakfa özgülenir.
    C. Mirasçıların ve alacaklıların dava hakkı
    Madde 108- Vakfedenin mirasçıları ile alacaklılarının, bağışlamaya ve ölüme bağlı
    tasarruflara ilişkin hükümler uyarınca dava hakları saklıdır.
    D. Vakfın örgütü
    I. Genel olarak
    Madde 109- Vakfın bir yönetim organının bulunması zorunludur. Vakfeden, vakıf senedinde
    gerekli gördüğü başka organları da gösterebilir.
    12 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tüzük” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelik” şeklinde değiştirilmiştir.
    II. Çalıştırılanlara ve işçilere yardım vakfı
    Madde 110- Çalıştırılanlara ve işçilere yardım vakıflarının yöneticileri, yararlananlara,
    vakfın örgütü, işleyişi ve malî durumu hakkında gerekli bilgiyi vermekle yükümlüdürler.
    Vakfa ödenti veren çalıştırılanlar ve işçiler en az yapmış oldukları ödeme oranında
    yönetime katılırlar ve temsilcilerini olabildiğince kendi aralarından seçerler.
    Vakfın malvarlığının çalıştırılanların ve işçilerin yapacakları ödemelerle sağlanacak
    bölümünün işverene karşı vakfın bir alacağından ibaret olması, ancak bu alacak için yeterli
    güvence sağlanmış olmasına bağlıdır.
    Yararlananların, vakfın edimlerinin yerine getirilmesini dava yoluyla isteyebilmeleri, ödenti
    vermiş olmalarına veya vakfı düzenleyen hükümlerin kendilerine bu hakkı tanımış bulunmasına
    bağlıdır.
    Çalıştırılanlara ve işçilere yardım vakıflarında yararlananların yönetime katılmaları ve
    vakıftan yararlanma koşulları ile ilgili hükümlerde yapılacak değişiklikler, vakıf senedine göre
    buna yetkili organın istemi üzerine, denetim makamının yazılı görüşü alındıktan sonra yerleşim
    yeri mahkemesince karara bağlanır.
    E. Denetim
    Madde 111- Vakıfların, vakıf senedindeki hükümleri yerine getirip getirmedikleri, vakıf
    mallarını amaca uygun biçimde yönetip yönetmedikleri ve vakıf gelirlerini amaca uygun olarak
    harcayıp harcamadıkları Vakıflar Genel Müdürlüğünce ve üst kuruluşlarınca denetlenir. Vakıfların
    üst kuruluşlarınca denetimi özel kanun hükümlerine tabidir.
    (Mülga ikinci fıkra: 20/2/2008-5737/80 md.)
    F. Yönetimin, amacın ve malların değiştirilmesi
    I. Yönetimin değiştirilmesi
    Madde 112- Haklı sebepler varsa mahkeme, vakfın yönetim organı veya denetim makamının
    istemi üzerine diğerinin yazılı görüşünü aldıktan sonra vakfın örgütünü, yönetimini ve işleyişini
    değiştirebilir.
    Mahkeme, denetim makamının başvurusu üzerine, (…)13 duruşma yaparak yöneticileri
    görevden alabilir ve vakıf senedinde başka bir hüküm yoksa yenisini seçebilir.
    II. Amacın ve malların değiştirilmesi
    Madde 113- Durum ve koşullardaki değişmeler yüzünden vakıf senedinde yazılı amaca
    bağlı kalınması vakfedenin arzusuna açıkça uymayacak hâle gelmiş ise mahkeme, vakfın yönetim
    organı veya denetim makamının başvurusu üzerine diğerinin yazılı görüşünü aldıktan sonra
    13 Anayasa Mahkemesi’nin 27/11/2007 tarihli ve E.:2002/162, K.:2007/89 sayılı Kararıyla; bu fıkrada yer
    alan “…tüzükte gösterilen sebeplerle…” ibaresi iptal edilmiştir.
    vakfın amacını değiştirebilir.
    Amacın gerçekleşmesini önemli ölçüde güçleştiren veya engelleyen koşulların ve
    yükümlülüklerin kaldırılmasında veya değiştirilmesinde de aynı hüküm uygulanır.
    Amaca özgülenen mal ve hakların daha yararlı olanları ile değiştirilmesini veya paraya
    çevrilmesini haklı kılan sebepler varsa mahkeme, vakfın yönetim organı veya denetim makamının
    başvurusu üzerine diğerinin yazılı görüşünü aldıktan sonra gerekli değişikliğe izin verebilir.
    G. Yıllık rapor
    Madde 114- Yönetim organı her takvim yılının ilk üç ayı içinde vakfın bir önceki yıla ait
    malvarlığı durumunu ve çalışmalarını bir rapor hâlinde denetim makamına bildirir ve durumun
    uygun araçlarla yayımlanmasını sağlar.
    H. Faaliyetten geçici alıkoyma
    Madde 115- İçişleri Bakanlığı, Anayasada öngörülen hâllerde ve belirlenen usullere uygun
    olarak, denetim makamının da görüşünü almak suretiyle mahkemece bir karar verilinceye kadar
    vakfı geçici olarak faaliyetten alıkoyabilir ve derhâl mahkemeye başvurur. Hâkim başvuruyu
    gecikmeksizin karara bağlar.
    İ. Vakfın sona ermesi
    Madde 116- Amacın gerçekleşmesi olanaksız hâle geldiği ve değiştirilmesine de olanak
    bulunmadığı takdirde, vakıf kendiliğinden sona erer ve mahkeme kararıyla sicilden silinir.
    Yasak amaç güttüğü veya yasak faaliyetlerde bulunduğu sonradan anlaşılan veya amacı
    sonradan yasaklanan vakfın amacının değiştirilmesine olanak bulunmazsa; vakıf, denetim
    makamının ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine duruşma yapılarak dağıtılır.
    J. Diğer hükümler
    Madde 117- Vakıfların malları üzerinde zilyetlik yoluyla kazanma hükümleri uygulanmaz.
    Derneklerin uluslararası faaliyette bulunmalarına ve üst kuruluş kurmalarına ilişkin
    hükümler kıyas yoluyla vakıflar hakkında da uygulanır.
    Kamuya yararlı veya özel kanunlarla kurulan vakıflar hakkındaki özel hükümler saklıdır.
    İKİNCİ KİTAP
    AİLE HUKUKU
    BİRİNCİ KISIM
    EVLİLİK HUKUKU
    BİRİNCİ BÖLÜM
    EVLENME
    BİRİNCİ AYIRIM
    NİŞANLILIK
    A. Nişanlanma
    Madde 118- Nişanlanma, evlenme vaadiyle olur.
    Nişanlanma, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça küçüğü veya kısıtlıyı bağlamaz.
    B. Nişanlılığın hükümleri
    I. Dava hakkının bulunmaması
    Madde 119- Nişanlılık, evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez.
    Evlenmeden kaçınma hâli için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dava edilemez;
    ancak yapılan ödemeler de geri istenemez.
    II. Nişanın bozulmasının sonuçları
  55. Maddî tazminat
    Madde 120- Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan
    taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine
    dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddî
    fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri
    hakkında da uygulanır.
    Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de,
    aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler.
  56. Manevî tazminat
    Madde 121- Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu
    olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
    III. Hediyelerin geri verilmesi
    Madde 122- Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine
    veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın
    dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.
    Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.
    IV. Zamanaşımı
    Madde 123- Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden
    bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
    İKİNCİ AYIRIM
    EVLENME EHLİYETİ VE ENGELLERİ
    A. Ehliyetin koşulları
    I. Yaş
    Madde 124- Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.
    Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş
    olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve
    baba veya vasi dinlenir.
    II. Ayırt etme gücü
    Madde 125- Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez.
    III. Yasal temsilcinin izni
  57. Küçükler hakkında
    Madde 126- Küçük, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez.
  58. Kısıtlılar hakkında
    Madde 127- Kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez.
  59. Mahkemeye başvurma
    Madde 128- Hâkim, haklı sebep olmaksızın evlenmeye izin vermeyen yasal temsilciyi
    dinledikten sonra, bu konuda başvuran küçük veya kısıtlının evlenmesine izin verebilir.
    B. Evlenme engelleri
    I. Hısımlık
    Madde 129- Aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır:
  60. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri
    arasında,
  61. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile
    diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında,
  62. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında.
    II. Önceki evlilik
  63. Sona erdiğinin ispatı
    a. Genel olarak
    Madde 130- Yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona ermiş olduğunu
    ispat etmek zorundadır.
    b. Gaiplik durumunda
    Madde 131- Gaipliğine karar verilen kişinin eşi, mahkemece evliliğin feshine karar
    verilmedikçe yeniden evlenemez.
    Kaybolanın eşi evliliğin feshini, gaiplik başvurusuyla birlikte veya ayrıca açacağı bir dava
    ile isteyebilir.
    Ayrı bir dava ile evliliğin feshi, davacının yerleşim yeri mahkemesinden istenir.
  64. Kadın için bekleme süresi
    Madde 132- Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün
    geçmedikçe evlenemez.
    Doğurmakla süre biter.
    Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin
    yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.
    III. Akıl hastalığı
    Madde 133- Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık kurulu
    raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    EVLENME BAŞVURUSU VE TÖRENİ
    A. Başvuru
    I. Başvuru makamı
    Madde 134- Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yer evlendirme
    memurluğuna birlikte başvururlar.
    Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği
    memur, köylerde muhtardır.
    II. Şekli
    Madde 135- Başvuru, evlenecekler tarafından yazılı veya sözlü olarak yapılır.
    III. Belgeler
    Madde 136- Erkek ve kadından her biri, nüfus cüzdanı ve nüfus kayıt örneğini, önceki
    evliliği sona ermiş ise buna ilişkin belgeyi, küçük veya kısıtlı ise ayrıca yasal temsilcisinin imzası
    onaylanmış yazılı izin belgesini ve evlenmeye engel hastalığının bulunmadığını gösteren sağlık
    raporunu evlendirme memurluğuna vermek zorundadır.
    IV. Başvurunun incelenmesi ve reddi
    Madde 137- Evlendirme memuru, evlenme başvurusunu ve buna eklenmesi gereken
    belgeleri inceler. Başvuruda bir noksanlık görürse bunu tamamlar veya tamamlattırır.
    Başvurunun usulüne uygun olarak yapılmadığı veya evleneceklerden birinin evlenmeye ehil
    olmadığı ya da evlenmeye yasal bir engel bulunduğu anlaşılırsa, evlenme başvurusu reddolunur ve
    durum evleneceklere yazıyla hemen bildirilir.
    V. Redde itiraz ve yargılama usulü
    Madde 138- Evleneceklerden her biri evlendirme memurunun ret kararına karşı
    mahkemeye başvurabilir. İtiraz, evrak üzerinde incelenip kesin karara bağlanır.
    Ancak, mutlak butlan sebeplerinden birinin bulunduğuna ilişkin ret kararlarına karşı
    açılan davalar, basit yargılama usulüyle (…)14 görülür.
    B. Evlenme töreni ve tescil
    I. Koşulları
  65. Evlenme izni
    Madde 139- Evlendirme memuru, evlenme koşullarının varlığını tespit ederse veya ret
    kararı mahkemece kaldırılırsa, evleneceklere evlenme gün ve saatini bildirir veya isterlerse
    evlenme izni belgesini verir.
    Evlenme izni belgesi, verildiği tarihten başlayarak altı ay içinde evleneceklere herhangi
    bir evlendirme memuru önünde evlenebilme hakkı sağlar.
  66. Evlenmenin yapılamaması
    Madde 140- Evlenme koşullarının bulunmadığının anlaşılması veya belgelerin verilmesinden
    başlayarak altı ayın geçmesi hâlinde, evlendirme memuru evlenme törenini yapamaz.
    II. Yapılışı
  67. Tören yeri
    Madde 141- Evlenme töreni, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme
    gücüne sahip ergin iki tanığın önünde açık olarak yapılır. Ancak, tören evleneceklerin istemi
    üzerine evlendirme memurunun uygun bulacağı diğer yerlerde de yapılabilir.
  68. Törenin şekli
    14 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ve Cumhuriyet
    savcısının hazır bulunmasıyla” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
    Madde 142- Evlendirme memuru, evleneceklerden her birine birbiriyle evlenmek isteyip
    istemediklerini sorar. Evlenme, tarafların olumlu sözlü cevaplarını verdikleri anda oluşur.
    Memur, evlenmenin tarafların karşılıklı rızası ile kanuna uygun olarak yapılmış olduğunu açıklar.
  69. Aile cüzdanı ve dinî tören
    Madde 143- Evlenme töreni biter bitmez evlendirme memuru eşlere bir aile cüzdanı verir.
    Aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dinî töreni yapılamaz.
    Evlenmenin geçerli olması dinî törenin yapılmasına bağlı değildir.
    C. Yönetmelik
    Madde 144- Evlenme işlemi, evlenme kütüğü, evlenmeye ilişkin yazışma ve evlenme ile
    ilgili diğer konular yönetmelikle düzenlenir.
    DÖRDÜNCÜ AYIRIM
    BATIL OLAN EVLENMELER
    A. Mutlak butlan
    I. Sebepleri
    Madde 145- Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır:
  70. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,
  71. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun
    bulunması,
  72. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,
  73. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.
    II. Dava açma görevi ve hakkı
    Madde 146- Mutlak butlan davası, Cumhuriyet savcısı tarafından re’sen açılır.
    Bu dava, ilgisi olan herkes tarafından da açılabilir.
    III. Dava hakkının sınırlanması veya kalkması
    Madde 147- Sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı Cumhuriyet savcısı tarafından re’sen
    dava edilemez; fakat her ilgili, mutlak butlanın karar altına alınmasını isteyebilir.
    Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması
    durumlarında mutlak butlan davasını yalnız ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl
    hastalığı iyileşen eş açabilir.
    Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı verilmeden
    önce sona ermişse ve ikinci evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar
    verilemez.
    B. Nisbî butlan
    I. Eşlerin dava hakkı
  74. Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk
    Madde 148- Evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olan eş,
    evlenmenin iptalini dava edebilir.
  75. Yanılma
    Madde 149- Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir:
  76. Evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği hâlde
    yanılarak bu evlenmeye razı olmuşsa,
  77. Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma
    sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse.
  78. Aldatma
    Madde 150- Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir:
  79. Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi
    altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olmuşsa,
  80. Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden
    gizlenmişse.
  81. Korkutma
    Madde 151- Kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna
    yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilmiş eş, evlenmenin
    iptalini dava edebilir.
  82. Hak düşürücü süre
    Madde 152- İptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin
    ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle
    düşer.
    II. Yasal temsilcinin dava hakkı
    Madde 153- Küçük veya kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadan evlenirse, izni
    alınmayan yasal temsilci evlenmenin iptalini dava edebilir.
    Bu suretle evlenen kimse sonradan onsekiz yaşını doldurmak suretiyle ergin olur, kısıtlı
    olmaktan çıkar veya karı gebe kalırsa evlenmenin iptaline karar verilemez.
    C. Butlanı gerektirmeyen sebepler
    I. Bekleme süresine uymama
    Madde 154- Kadının bekleme süresi bitmeden evlenmesi, evlenmenin butlanını gerektirmez.
    II. Şekil kurallarına uymama
    Madde 155- Evlendirmeye yetkili memur önünde yapılmış olan bir evliliğin kanunun
    diğer şekil kurallarına uyulmaması sebebiyle butlanına karar verilemez.
    D. Butlan kararı
    I. Genel olarak
    Madde 156- Batıl bir evlilik ancak hâkimin kararıyla sona erer. Mutlak butlan hâlinde
    bile evlenme, hâkimin kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğurur.
    II. Sonuçları
  83. Çocuklar yönünden
    Madde 157- Mahkemece butlanına karar verilen bir evlilikten doğan çocuklar, ana ve
    baba iyiniyetli olmasalar bile evlilik içinde doğmuş sayılırlar.
    Çocuklar ile ana ve baba arasındaki ilişkilere boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır.
  84. Eşler yönünden
    Madde 158- Evlenmenin butlanına karar verilirse, evlenirken iyiniyetli bulunan eş bu
    evlenme ile kazanmış olduğu kişisel durumunu korur.
    Eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya
    ilişkin hükümler uygulanır.
    E. Mirasçıların dava hakkı
    Madde 159- Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Ancak,
    mirasçılar açılmış olan davayı sürdürebilirler. Dava sonucunda evlenme sırasında iyiniyetli
    olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı gibi, daha önce yapılmış olan ölüme
    bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybeder.
    F. Yetki ve yargılama usulü
    Madde 160- Evlenmenin butlanı davasında, yetki ve yargılama usulü bakımından boşanmaya
    ilişkin hükümler uygulanır.
    İKİNCİ BÖLÜM
    BOŞANMA
    A. Boşanma sebepleri
    I. Zina
    Madde 161- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
    Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde
    zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
    Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
    II. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
    Madde 162- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü
    davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası
    açabilir.
    Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde
    bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
    Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
    III. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
    Madde 163- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu
    sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası
    açabilir.
    IV. Terk15
    Madde 164- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek
    maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde
    ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter
    tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini
    ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini
    engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
    Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı
    ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak
    sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma
    davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve
    ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
    15 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle, bu maddenin birinci ve ikinci
    fıkralarında yer alan “hâkim” ibarelerinden sonra gelmek üzere “veya noter” ibareleri eklenmiştir.
    V. Akıl hastalığı
    Madde 165- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için
    çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla
    tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
    VI. Evlilik birliğinin sarsılması
    Madde 166- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek
    derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
    Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan
    davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise
    ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar
    kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
    Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin
    davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma
    kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına
    kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul
    edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz
    önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin
    taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi
    bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
    Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi
    ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun
    ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin
    istemi üzerine boşanmaya karar verilir.16
    B. Dava
    I. Konusu
    Madde 167- Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık
    isteyebilir.
    II. Yetki
    Madde 168- Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin
    yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
    16 Anayasa Mahkemesinin 22/2/2024 tarihli ve E: 2023/116, K: 2024/56 sayılı Kararı ile bu fıkra iptal edilmiştir.
    Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (19/1/2025) yürürlüğe gireceği hüküm
    altına alınmıştır.
    III. Geçici önlemler
    Madde 169- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince
    gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların
    bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.
    C. Karar
    I. Boşanma veya ayrılık
    Madde 170- Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar
    verir.
    Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez.
    Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu
    takdirde ayrılığa karar verilebilir.
    II. Ayrılık süresi
    Madde 171- Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık
    kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.
    III. Ayrılık süresinin bitimi
    Madde 172- Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer.
    Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
    Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık
    süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur.
    IV. Boşanan kadının kişisel durumu
    Madde 173- Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur;
    ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse
    hâkimden bekârlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir.
    Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya
    bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verir.
    Koca, koşulların değişmesi hâlinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.
    V. Boşanmada tazminat ve nafaka
  85. Maddî ve manevî tazminat
    Madde 174- Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz
    veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.
    Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu
    olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
  86. Yoksulluk nafakası
    Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak
    koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
    Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
  87. Tazminat ve nafakanın ödenme biçimi
    Madde 176- Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine
    göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.
    Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.
    İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden
    evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme
    olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat
    sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
    Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın
    artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
    Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın
    gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara
    bağlayabilir.
  88. Yetki
    Madde 177- Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının
    yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
  89. Zamanaşımı
    Madde 178- Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma
    hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
    VI. Mal rejiminin tasfiyesi
  90. Boşanma hâlinde
    Madde 179- Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler
    uygulanır.
  91. Ayrılık hâlinde
    Madde 180- Ayrılığa karar verilirse mahkeme, ayrılığın süresine ve eşlerin durumlarına
    göre aralarında sözleşmeyle kabul edilmiş olan mal rejiminin kaldırılmasına karar verebilir.
    VII. Miras hakları
    Madde 181- Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan
    önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan
    anlaşılmadıkça, kaybederler.
    (Değişik ikinci fıkra: 31/3/2011-6217/19 md.) Boşanma davası devam ederken, ölen eşin
    mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de
    yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
    VIII. Çocuklar bakımından ana ve babanın hakları
  92. Hâkimin takdir yetkisi
    Madde 182 – Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve
    babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini
    aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
    (Ek ikinci fıkra:24/11/2021-7343/37 md.) Mahkeme, kararında kişisel ilişki düzenlemesinin
    gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayetin
    değiştirilebileceğini ihtar eder.
    Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde,
    çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve
    eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
    Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda
    tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
  93. Durumun değişmesi
    Madde 183- Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi
    gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi
    üzerine gerekli önlemleri alır.
    D. Boşanmada yargılama usulü
    Madde 184- Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü
    Muhakemeleri Kanununa tâbidir:
  94. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat
    getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
  95. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
  96. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz.
  97. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.
  98. Boşanma veya ayrılığın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından
    onaylanmadıkça geçerli olmaz.
  99. Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.
    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
    EVLİLİĞİN GENEL HÜKÜMLERİ
    A. Haklar ve yükümlülükler
    I. Genel olarak
    Madde 185- Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur.
    Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve
    gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler.
    Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.
    II. Konutun seçimi, birliğin yönetimi ve giderlere katılma
    Madde 186- Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler.
    Birliği eşler beraberce yönetirler.
    Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.
    III. Kadının soyadı
    Madde 187- (İptal cümleler: Anayasa Mahkemesi’nin 22/2/2023 Tarihli ve
    E.: 2022/155, K.: 2023/38 sayılı Kararı ile.)
    B. Birliğin temsili
    I. Eşlerin temsil yetkisi
    Madde 188- Eşlerden her biri, ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları
    için evlilik birliğini temsil eder.
    Ailenin diğer ihtiyaçları için eşlerden biri, birliği ancak aşağıdaki hâllerde temsil edebilir:
  100. Diğer eş veya haklı sebeplerle hâkim tarafından yetkili kılınmışsa,
  101. Birliğin yararı bakımından gecikmede sakınca bulunur ve diğer eşin hastalığı, başka bir
    yerde olması veya benzeri sebeplerle rızası alınamazsa.
    II. Sorumluluk
    Madde 189- Birliği temsil yetkisinin kullanıldığı hâllerde, eşler üçüncü kişilere karşı
    müteselsilen sorumlu olurlar.
    Eşlerden her biri, birliği temsil yetkisi bulunmaksızın yaptığı işlemlerden kişisel olarak
    sorumludur. Ancak, temsil yetkisinin üçüncü kişilerce anlaşılamayacak şekilde aşılması hâlinde
    eşler müteselsilen sorumludurlar.
    III. Temsil yetkisinin kaldırılması veya sınırlanması
    Madde 190- Eşlerden biri birliği temsil yetkisini aşar veya bu yetkiyi kullanmada yetersiz
    kalırsa hâkim, diğer eşin istemi üzerine temsil yetkisini kaldırabilir veya sınırlayabilir. İstemde
    bulunan eş, temsil yetkisinin kaldırıldığını veya sınırlandığını, üçüncü kişilere sadece kişisel
    duyuru yoluyla bildirebilir.
    Temsil yetkisinin kaldırılmasının veya sınırlanmasının iyiniyetli üçüncü kişilere karşı
    sonuç doğurması, durumun hâkimin kararıyla ilân edilmesine bağlıdır.
    IV. Temsil yetkisinin geri verilmesi
    Madde 191- Temsil yetkisinin kaldırılmasına veya sınırlanmasına ilişkin karar, koşullar
    değiştiğinde eşlerden birinin istemi üzerine hâkim tarafından değiştirilebilir.
    İlk karar ilân edilmiş ise, değişikliğe ilişkin karar da ilân olunur.
    C. Eşlerin meslek ve işi
    Madde 192- Eşlerden her biri, meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda
    değildir. Ancak, meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve
    yararı göz önünde tutulur.
    D. Eşlerin hukukî işlemleri
    I. Genel olarak
    Madde 193- Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her biri diğeri ve üçüncü
    kişilerle her türlü hukukî işlemi yapabilir.
    II. Aile konutu
    Madde 194- Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira
    sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.
    Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin
    müdahalesini isteyebilir.
    Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla
    ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.17
    Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş,
    kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile
    müteselsilen sorumlu olur.
    E. Birliğin korunması
    I. Genel olarak
    Madde 195 – Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik
    birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte
    hâkimin müdahalesini isteyebilirler.
    17 6/2/2014 tarihli ve 6518 sayılı Kanunun 44 üncü maddesiyle bu fıkrada yer alan “şerhin verilmesini”
    ibaresinden sonra gelmek üzere “tapu müdürlüğünden” ibaresi eklenmiştir.
    Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin
    ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir.
    Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
    II. Eşler birlikte yaşarken
    Madde 196 – Eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, ailenin geçimi için her birinin
    yapacağı parasal katkıyı belirler.
    Eşin ev işlerini görmesi, çocuklara bakması, diğer eşin işinde karşılıksız çalışması, katkı
    miktarının belirlenmesinde dikkate alınır.
    Bu katkılar, geçmiş bir yıl ve gelecek yıllar için istenebilir.
    III. Birlikte yaşamaya ara verilmesi
    Madde 197 – Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya
    ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
    Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin
    istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve
    eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
    Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak
    hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.
    Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri
    düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır.
    IV. Borçlulara ait önlemler
    Madde 198 – Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse,
    hâkim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir.
    V. Tasarruf yetkisinin sınırlanması
    Madde 199 – Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî
    bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hâkim,
    belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar
    verebilir.
    Hâkim bu durumda gerekli önlemleri alır.
    Hâkim, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa, re’sen durumun
    tapu kütüğüne şerhedilmesine karar verir.
    VI. Durumun değişmesi
    Madde 200 – Koşullar değiştiğinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında
    gerekli değişikliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemi kaldırır.
    VII. Yetki
    Madde 201 – Evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemler konusunda yetkili mahkeme
    eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
    Eşlerin yerleşim yerleri farklı ve her ikisi de önlem alınması isteminde bulunmuş ise,
    yetkili mahkeme ilk istemde bulunanın yerleşim yeri mahkemesidir.
    Önlemlerin değiştirilmesi, tamamlanması veya kaldırılması konusunda yetkili mahkeme,
    önlem kararını veren mahkemedir. Ancak, her iki eşin de yerleşim yeri değişmişse, yetkili
    mahkeme eşlerden herhangi birinin yeni yerleşim yeri mahkemesidir.
    DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
    EŞLER ARASINDAKİ MAL REJİMİ
    BİRİNCİ AYIRIM
    GENEL HÜKÜMLER
    A. Yasal mal rejimi
    Madde 202- Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır.
    Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler.
    B. Mal rejimi sözleşmesi
    I. Sözleşmenin içeriği
    Madde 203- Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Taraflar,
    istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler.
    II. Sözleşme ehliyeti
    Madde 204- Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından
    yapılabilir.
    Küçükler ile kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar.
    III. Sözleşmenin şekli
    Madde 205- Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır.
    Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da
    bildirebilirler.
    Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması
    zorunludur.
    C. Olağanüstü mal rejimi
    I. Eşlerden birinin istemi ile
  102. Karar
    Madde 206- Haklı bir sebep varsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal
    rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir.
    Özellikle aşağıdaki hâllerde haklı bir sebebin varlığı kabul edilir:
  103. Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
  104. Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması,
  105. Diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken
    rızasını haklı bir sebep olmadan esirgemesi,
  106. Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında
    bilgi vermekten kaçınması,
  107. Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması.
    Eşlerden biri ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun ise, onun yasal temsilcisi de bu
    sebebe dayanarak mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.
  108. Yetki
    Madde 207- Yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
  109. Mal ayrılığına geçişten dönme
    Madde 208- Eşler, her zaman yeni bir mal rejimi sözleşmesiyle önceki veya başka bir
    mal rejimini kabul edebilirler.
    Mal ayrılığına geçişi gerektiren sebebin ortadan kalkması hâlinde hâkim, eşlerden birinin
    istemi üzerine eski mal rejimine dönülmesine karar verebilir.
    II. Cebrî icra hâlinde
  110. İflâsta
    Madde 209- Mal ortaklığını kabul etmiş olan eşlerden birinin iflâsına karar verildiği
    takdirde, ortaklık kendiliğinden mal ayrılığına dönüşür.
  111. Hacizde
    Madde 210- Mal ortaklığını kabul etmiş eşlerden birine karşı icra takibinde bulunan alacaklı,
    haczin uygulanmasında zarara uğrarsa, hâkimden mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.
    Alacaklının istemi her iki eşe yöneltilir.
    Yetkili mahkeme, borçlunun yerleşim yeri mahkemesidir.
  112. Eski rejime dönme
    Madde 211- Alacaklı tatmin edildiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, mal
    ortaklığının yeniden kurulmasına karar verebilir.
    Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle edinilmiş mallara katılma rejimini kabul edebilirler.
    III. Önceki rejimin tasfiyesi
    Madde 212 – Mal ayrılığına geçildiği takdirde, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça,
    eşler arasında önceki mal rejiminin tasfiyesi, bu rejime ilişkin hükümlere göre yapılır.
    D. Alacaklıların korunması
    Madde 213 – Mal rejiminin kurulması, değiştirilmesi veya önceki rejimin tasfiyesi,
    eşlerden birinin veya ortaklığın alacaklılarının, üzerinden haklarını alabilecekleri malları
    sorumluluk dışında bırakamaz.
    Kendisine böyle mallar geçmiş olan eş, borçlardan kişisel olarak sorumludur; ancak, söz
    konusu malların borcu ödemeye yetmediğini ispat ettiği takdirde, bu ölçüde kendisini
    sorumluluktan kurtarabilir.
    E. Mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetki
    Madde 214 – Eşler veya mirasçılar arasında bir mal rejiminin tasfiyesine ilişkin
    davalarda, aşağıdaki mahkemeler yetkilidir:
  113. Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi,
  114. Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi
    durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme,
  115. Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi.
    F. Bir eşin mallarının diğeri tarafından yönetimi
    Madde 215 – Eşlerden birinin açık veya örtülü olarak mallarının yönetimini diğer eşe
    bırakması hâlinde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça vekâlet hükümleri uygulanır.
    G. Envanter
    Madde 216- Eşlerden her biri, diğerinden her zaman mallarının envanterinin resmî
    senetle yapılmasını isteyebilir.
    Bu envanter, malların getirilmesinden başlayarak bir yıl içinde yapılmışsa, aksi ispatlanmış
    olmadıkça bu envanterin doğru olduğu kabul edilir.
    H. Eşler arasındaki borçlar
    Madde 217- Mal rejimi, eşler arasındaki borçların muaccel olmasını önlemez. Bununla
    beraber bir borcun yerine getirilmesi, borçlu eşi evlilik birliğini tehlikeye düşürecek derecede
    önemli güçlüklere sokacaksa, bu eş ödeme için süre isteyebilir. Durum ve koşullar gerektiriyorsa,
    hâkim istemde bulunan eşi güvence göstermekle yükümlü tutar.
    İKİNCİ AYIRIM
    EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA
    A. Mülkiyet
    I. Kapsamı
    Madde 218- Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin
    kişisel mallarını kapsar.
    II. Edinilmiş mallar
    Madde 219- Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek
    elde ettiği malvarlığı değerleridir.
    Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
  116. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
  117. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım
    amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
  118. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
  119. Kişisel mallarının gelirleri,
  120. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
    III. Kişisel mallar
  121. Kanuna göre
    Madde 220- Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:
  122. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
  123. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras
    yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
  124. Manevî tazminat alacakları,
  125. Kişisel mallar yerine geçen değerler.
  126. Sözleşmeye göre
    Madde 221- Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti
    sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal
    sayılacağını kabul edebilirler.
    Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil
    olmayacağını da kararlaştırabilirler.
    IV. İspat
    Madde 222 – Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını
    ispat etmekle yükümlüdür.
    Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.
    Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir.
    B. Yönetim, yararlanma ve tasarruf
    Madde 223 – Her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını
    yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir.
    Aksine anlaşma olmadıkça, eşlerden biri diğerinin rızası olmadan paylı mülkiyet konusu
    maldaki payı üzerinde tasarrufta bulunamaz.
    C. Üçüncü kişilere karşı sorumluluk
    Madde 224 – Eşlerden her biri kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumludur.
    D. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye
    I. Sona erme anı
    Madde 225 – Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona
    erer.
    Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına
    geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.
    II. Malların geri alınması ve borçlar
  127. Genel olarak
    Madde 226 – Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır.
    Tasfiye sırasında, paylı mülkiyete konu bir mal varsa, eşlerden biri kanunda öngörülen
    diğer olanaklardan yararlanabileceği gibi, daha üstün bir yararı olduğunu ispat etmek ve diğerinin
    payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine verilmesini isteyebilir.
    Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler.
  128. Değer artış payı
    Madde 227 – Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya
    korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu
    malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o
    malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının
    başlangıçtaki değeri esas alınır.
    Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması hâlinde hâkim, diğer eşe ödenecek
    alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.
    Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay
    oranını da değiştirebilirler.
    III. Eşlerin paylarının hesaplanması
  129. Kişisel malların ve edinilmiş malların ayrılması
    Madde 228- Eşlerin kişisel malları ile edinilmiş malları, mal rejiminin sona ermesi
    anındaki durumlarına göre ayrılır.
    Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan
    ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat
    yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca
    irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin
    sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır.
  130. Eklenecek değerler
    Madde 229- Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:
  131. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası
    olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
  132. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla
    yaptığı devirler.
    Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine
    ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri
    sürülebilir.
  133. Kişisel mallar ile edinilmiş mallar arasında denkleştirme
    Madde 230- Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş
    mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, tasfiye sırasında denkleştirme istenebilir.
    Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait
    olduğu anlaşılamayan borç, edinilmiş mallara ilişkin sayılır.
    Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına
    katkıda bulunulmuşsa, değer artması veya azalması durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malın
    tasfiye zamanındaki değerine veya mal daha önce elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre yapılır.
  134. Artık değer
    Madde 231- Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil
    olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan
    sonra kalan miktardır.
    Değer eksilmesi göz önüne alınmaz.
    IV. Değerin belirlenmesi
  135. Sürüm değeri
    Madde 232- Mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değerleri esas alınır.
  136. Gelir değeri
    a. Genel olarak
    Madde 233 – Bir eşin malik olarak bizzat işletmeye devam ettiği veya sağ kalan eş ya da
    altsoyundan birinin kendisine bir bütün olarak özgülenmesini istemeye haklı olduğu bir tarımsal
    işletme için değer artışından alacağı pay ve katılma alacağı, bunların gelir değeri göz önünde
    tutularak hesaplanır.
    Tarımsal işletmenin maliki veya mirasçıları, diğer eşe karşı ileri sürebilecekleri değer
    artışı payının veya katılma alacağının, işletmenin sadece sürüm değeri üzerinden hesaplanmasını
    isteyebilir.
    Değerlendirmeye ve işletmenin kazancından mirasçılara pay ödenmesine ilişkin miras
    hukuku hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
    b. Özel hâller
    Madde 234- Özel hâller gerektirdiği takdirde hesaplanan değer, uygun bir miktarda
    artırılabilir.
    Özellikle sağ kalan eşin geçim koşulları, tarımsal işletmenin alım değeri, ayrıca tarımsal
    işletme kendisine ait olan eşin yaptığı yatırımlar veya malî durumu özel hâllerden sayılır.
  137. Değerlendirme anı
    Madde 235- Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki
    değerleriyle hesaba katılırlar.
    Edinilmiş mallara hesapta eklenecek olanların değeri, malın devredildiği tarih esas
    alınarak hesaplanır.
    V. Artık değere katılma
  138. Kanuna göre
    Madde 236- Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi
    olurlar. Alacaklar takas edilir.
    Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay
    oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.
  139. Sözleşmeye göre
    a. Genel olarak
    Madde 237- Artık değere katılmada mal rejimi sözleşmesiyle başka bir esas kabul
    edilebilir.
    Bu tür anlaşmalar, eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların altsoylarının saklı paylarını
    zedeleyemez.
    b. İptal, boşanma veya mahkeme kararıyla mal ayrılığında
    Madde 238- Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya
    mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, kanundaki artık değere katılmaya ilişkin
    düzenlemeden farklı anlaşmalar, ancak mal rejimi sözleşmesinde bunun açıkça öngörülmüş
    olması hâlinde geçerlidir.
    VI. Katılma alacağının ve değer artış payının ödenmesi
  140. Ödeme ve ertelenmesi
    Madde 239- Katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir. Aynî
    ödemede malların sürüm değeri esas alınır; bir mesleğin icrasına ayrılmış birimler ile işletmelerin
    ekonomik bütünlüğü gözetilir.
    Katılma alacağının ve değer artış payının derhâl ödenmesi kendisi için ciddî güçlükler
    doğuracaksa, borçlu eş ödemelerinin uygun bir süre ertelenmesini isteyebilir.
    Aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer
    artış payına faiz yürütülür; durum ve koşullar gerektiriyorsa ayrıca borçludan güvence istenebilir.
  141. Aile konutu ve ev eşyası
    Madde 240- Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup
    birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel
    eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle
    kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır.
    Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını
    isteyebilir.
    Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının
    istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir.
    Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı
    meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal
    taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.
  142. Üçüncü kişilere karşı dava
    Madde 241- Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, katılma alacağını
    karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken
    karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak
    isteyebilir.
    Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten
    başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
    Yukarıdaki fıkra hükümleri ve yetki kuralları dışında mirastaki tenkis davasına ilişkin
    hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    MAL AYRILIĞI
    A. Yönetim, yararlanma ve tasarruf
    Madde 242- Mal ayrılığı rejiminde eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi
    malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur.
    B. Diğer hükümler
    Madde 243- İspat, borçlardan sorumluluk ve paylı mülkün özgülenmesi konularında
    paylaşmalı mal ayrılığı rejimine ilişkin hükümler uygulanır.
    DÖRDÜNCÜ AYIRIM
    PAYLAŞMALI MAL AYRILIĞI
    A. Yönetim, yararlanma ve tasarruf
    I. Genel olarak
    Madde 244- Eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim,
    yararlanma ve tasarruf haklarını korur.
    II. İspat
    Madde 245- Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını
    ispat etmekle yükümlüdür.
    Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.
    B. Borçlardan sorumluluk
    Madde 246- Eşlerden her biri, kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumludur.
    C. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye
    I. Sona erme anı
    Madde 247- Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle
    sona erer.
    Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına
    geçilmesine karar verilmesi hâllerinde de, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.
    II. Malların geri alınması ve paylı malın verilmesi
  143. Genel olarak
    Madde 248- Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır.
    Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi sona erdiğinde, üstün yararı olduğunu ispat eden eş, diğer
    önlemler yanında, eşine payının ödeme günündeki karşılığını vermek suretiyle paylı mülkiyetteki
    malın kendisine verilmesini isteyebilir.
  144. Katkıdan doğan hak
    Madde 249- Eşlerden biri diğerine ait olup, paylaştırma dışı kalan bir malın edinilmesine,
    iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa;
    mal rejiminin sona ermesi hâlinde, katkısı oranında hakkaniyete uygun bir bedel ödenmesini
    isteyebilir.
    Aynı istem, paylaştırma dışı kalan malın yerine geçen değerler için de geçerlidir.
    III. Aileye özgülenen mallar
  145. Kural
    Madde 250- Eşlerden biri tarafından paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin kurulmasından
    sonra edinilmiş olup ailenin ortak kullanım ve yararlanmasına özgülenmiş mallar ile ailenin
    ekonomik geleceğini güvence altına almaya yönelik yatırımlar veya bunların yerine geçen
    değerler, mal rejiminin sona ermesi hâlinde eşler arasında eşit olarak paylaşılır. Paylaştırmada
    işletmelerin ekonomik bütünlüğü gözetilir.
    Manevî tazminat alacakları, miras yoluyla edinilen mallar ile karşılıksız kazandırmada
    bulunanın açık iradesinden aksi anlaşılmadıkça, sağlararası veya ölüme bağlı tasarruflarla
    edinilen mallar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
  146. Paylaşmaya aykırı davranışlar
    Madde 251- Eşlerden biri, diğer eşin payını azaltmak kastıyla paylaşmadan önce bir malı
    karşılıksız olarak elden çıkardığı takdirde hâkim, diğer eşin alacağı denkleştirme bedelini hakkaniyete
    uygun olarak belirler.
    Mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan olağan
    hediyeler dışında yapılan karşılıksız kazandırmaların bu eşin payını azaltmak kastıyla yapıldığı
    varsayılır.
    Bu tür kazandırmalara ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar
    edilmiş olması koşuluyla, kazandırmadan yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
  147. Paylaştırma isteminin reddi
    Madde 252- Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin
    payının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.
  148. Paylaştırma yöntemi
    Madde 253- Paylaştırmanın ayın olarak yapılması asıldır. Buna olanak yoksa bedel eklemek
    suretiyle paylar denkleştirilir. Eşlerden birinin diğerine ödeyeceği bedel, malların tasfiye anındaki
    sürüm değerlerine göre hesaplanır. Bu hesaplamada paylaşım konusu malların edinilmesinden doğan
    borçlar indirilir.
    Denkleştirme bedelinin derhal ödenmesi kendisi için ciddî güçlükler doğuracaksa, borçlu
    eş ödemelerin uygun bir süre ertelenmesini isteyebilir.
    Aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak denkleştirme bedeline faiz
    yürütülür; durum ve koşullar gerektiriyorsa ayrıca borçludan güvence istenebilir.
    IV. Aile konutu ve ev eşyası
  149. İptal veya boşanma hâlinde
    Madde 254- Evliliğin iptal veya boşanma kararıyla sona erdirilmesi hâlinde, ailenin ortak
    kullanımına özgülenmiş ve eşler arasında eşit olarak paylaşma konusu olan konutta kalmaya ve
    ev eşyasını kullanmaya hangisinin devam edeceği konusunda eşler anlaşabilirler. Konutta kalma
    hakkını elde eden eş, bu hakkın tapu kütüğüne şerh edilmesini isteyebilir.
    Eşlerin aile konutunda kimin kalmaya ve ev eşyasını kimin kullanmaya devam edeceği
    konusunda anlaşamamaları hâlinde, hakkaniyet gerektiriyorsa hâkim, olayın özelliklerini, eşlerin
    ekonomik ve sosyal durumlarını ve varsa çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak bu
    hakka hangisinin sahip olacağına iptal veya boşanma kararıyla birlikte re’sen karar verir; bu kararında
    kalma ve kullanma süresini belirleyerek tapu kütüğüne şerhi için tapu memurluğuna bildirir.
    Hâkim aksine karar vermedikçe hak, belirlenen sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer.
    Ancak, bu süre sona ermeden yararlanan tarafın durumunda değişiklik olması hâlinde, diğer taraf
    hâkimden, kararın gözden geçirilmesini isteyebilir.
    Eşler konutta kira ile oturuyorlarsa hâkim, gerektiğinde konutta kiracı sıfatı taşımayan eşin
    kalmasına karar verebilir. Bu durumda, kiralayanın sözleşmeden doğan haklarını güvenceye almak
    için gerekli düzenleme yapılmasına iptal veya boşanma kararıyla birlikte re’sen karar verilir.
  150. Ölüm hâlinde
    Madde 255- Eşlerden birinin ölümü hâlinde, paylaşma konusu olan mallar arasında ev
    eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras
    ve paylaşmadan doğan hakkına mahsup edilmek ve yetmezse bir bedel eklenmek suretiyle
    mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.
    Haklı sebeplerin varlığı hâlinde sağ kalan eşin veya ölenin diğer yasal mirasçılardan
    birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir.
    Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı
    meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal
    taşınmazlara ilişkin miras hükümleri saklıdır.
    BEŞİNCİ AYIRIM
    MAL ORTAKLIĞI
    A. Mülkiyet
    I. Kapsamı
    Madde 256- Mal ortaklığı rejimi, ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını kapsar.
    II. Ortaklık malları
  151. Genel mal ortaklığı
    Madde 257- Genel mal ortaklığında eşlerin kanun gereğince kişisel mal sayılanlar
    dışındaki malları ile gelirleri ortaklık mallarını oluşturur.
    Eşler, ortaklık mallarına bölünmemiş bir bütün olarak sahip olurlar.
    Hiçbir eş, ortaklık payı üzerinde tek başına tasarruf hakkına sahip değildir.
  152. Sınırlı mal ortaklığı
    a. Edinilmiş mallarda ortaklık
    Madde 258- Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle sadece edinilmiş mallardan oluşan bir
    ortaklık kabul edebilirler.
    Kişisel malların gelirleri de bu ortaklığa dahildir.
    b. Diğer mal ortaklıkları
    Madde 259 – Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle belirli malvarlığı değerlerini veya türlerini,
    özellikle taşınmaz malları, bir eşin kazancını, bir meslek veya sanat icrası için kullandığı malları
    ortaklık dışında tutabilirler.
    Aksi sözleşmede öngörülmedikçe bu malların gelirleri ortaklığa dahil değildir.
    III. Kişisel mallar
    Madde 260- Kişisel mallar, mal rejimi sözleşmesi, üçüncü kişinin karşılıksız kazandırması
    veya kanunla belirlenir.
    Eşlerden her birinin sadece kişisel kullanımına ayrılmış olan eşyası ile manevî tazminat
    alacakları kanundan dolayı kişisel malıdır.
    Bir eşin saklı pay olarak isteyebileceği malvarlığı değerleri, mal rejimi sözleşmesiyle ortaklığa
    dahil edildiği ölçüde, mirasbırakanları tarafından kendisine kişisel mal olarak kazandırılamaz.
    IV. İspat
    Madde 261- Bir eşin kişisel malı olduğu ispatlanmadıkça tüm malvarlığı değerleri ortaklık
    malı sayılır.
    B. Yönetim ve tasarruf
    I. Ortaklık mallarında
  153. Olağan yönetim
    Madde 262- Eşler, ortaklık mallarını evlilik birliğinin yararına uygun olarak yönetirler.
    Olağan yönetim sınırları içinde her eş, ortaklığı yükümlülük altına sokabilir ve ortak
    mallarda tasarrufta bulunabilir.
  154. Olağanüstü yönetim
    Madde 263- Olağan yönetim dışında kalan konularda eşler, ancak birlikte veya biri
    diğerinin rızasını almak suretiyle ortaklığı yükümlülük altına sokabilir veya mallarda tasarrufta
    bulunabilir.
    Rızanın bulunmadığını bilmeyen veya bilecek durumda olmayan üçüncü kişiler için bu
    rıza var sayılır.
    Evlilik birliğinin temsiline ilişkin hükümler saklıdır.
  155. Ortaklık malları ile meslek veya sanat icrası
    Madde 264- Eşlerden biri, diğerinin rızasıyla ortaklık mallarını kullanarak, tek başına bir
    meslek veya sanat icra ederse, bu meslek veya sanata ilişkin bütün hukukî işlemleri yapabilir.
  156. Mirasın kabulü veya reddi
    Madde 265- Eşlerden biri, diğerinin rızası olmaksızın ortaklık mallarına girecek olan bir
    mirası reddemeyeceği gibi, tereke borca batıksa mirası kabul de edemez.
    Diğer eşin rızasının alınmasına olanak bulunamazsa veya bu konudaki istem onun tarafından
    haklı sebep olmaksızın reddedilirse, istem sahibi eş kendi yerleşim yeri mahkemesine başvurabilir.
  157. Sorumluluk ve yönetim giderleri
    Madde 266- Mal ortaklığının sona ermesi hâlinde, eşlerden her biri ortaklık malıyla ilgili
    işlemlerden dolayı vekil gibi sorumludur.
    Yönetim giderleri ortaklık mallarından karşılanır.
    II. Kişisel mallar
    Madde 267- Eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi kişisel mallarını yönetme ve
    bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir.
    Kişisel mallara giren gelirler varsa, yönetim giderleri bu gelirlerden karşılanır.
    C. Üçüncü kişilere karşı sorumluluk
    I. Ortaklık borçları
    Madde 268- Eşlerden her biri, aşağıdaki borçlardan kişisel malları ve ortaklık mallarıyla
    sorumludur:
  158. Evlilik birliğini temsil veya ortaklık mallarını yönetme yetkisine dayanarak yapılan
    borçlardan,
  159. Ortaklık mallarını veya ortaklık mallarına giren gelirleri kullanarak bir meslek veya
    sanatın icra edilmesi nedeniyle yapılan borçlardan,
  160. Diğer eş için de kişisel sorumluluk doğuran borçlardan,
  161. Kişisel mal yanında ortaklık mallarının da sorumlu olacağı hususunda eşlerin üçüncü
    kişilerle anlaşarak yaptığı borçlardan.
    II. Kişisel borçlar
    Madde 269- Her eş, diğer bütün borçlardan kendi kişisel mallarıyla ve ortaklık mallarının
    değerinin yarısı kadarıyla sorumlu tutulur.
    Ortaklığın zenginleşmesinden kaynaklanan istemler saklıdır.
    D. Eşler arasındaki borçlar
    Madde 270 – Mal rejimi eşler arasındaki borçların muaccel olmasını önlemez. Bununla
    beraber bir borcun yerine getirilmesi borçlu eşi, evlilik birliğini tehlikeye düşürecek derecede
    önemli güçlüklere sokacaksa, bu eş ödeme için süre isteyebilir. Durum ve koşullar gerektiriyorsa
    hâkim, istemde bulunan eşi güvence göstermekle yükümlü tutar.
    E. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye
    I. Sona erme anı
    Madde 271 – Mal rejimi eşlerden birinin ölümü, diğer bir mal rejiminin kabul edilmesi
    veya eşlerden biri hakkında iflâsın açılmasıyla son bulur.
    Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına
    geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.
    Ortaklık mallarıyla kişisel malların kapsamının belirlenmesinde mal ortaklığının sona
    erdiği tarih esas alınır.
    II. Kişisel mala ekleme
    Madde 272 – Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış
    olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme
    veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre
    ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme
    ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal
    olarak hesaba katılır.
    III. Kişisel mal ile ortaklık malı arasındaki denkleştirme
    Madde 273 – Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları, ortaklık mallarından veya ortaklık
    mallarına ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise; tasfiye sırasında denkleştirme istenebilir.
    Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait
    olduğu anlaşılamayan borç ortaklık mallarına ilişkin sayılır.
    IV. Değer artış payı
    Madde 274- Bir eşin kişisel malı veya ortaklık malıyla bir başka mal kesimine giren
    malvarlığı değerinin edinilmesi, iyileştirilmesi veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa,
    edinilmiş mallara katılma rejiminde değer artış payına ilişkin hükümler uygulanır.
    V. Değer belirlenmesi
    Madde 275 – Mal rejimi sona erince, mevcut ortaklık mallarının değerlendirilmesinde
    tasfiye anı esas alınır.
    VI. Paylaşma
  162. Ölüm veya diğer bir mal rejiminin kabulü hâlinde
    Madde 276- Eşlerden birinin ölümü veya diğer bir mal rejiminin kabulü sebebiyle mal
    ortaklığının sona ermesi hâlinde, her eşe veya mirasçılarına ortaklık mallarının yarısı verilir.
    Mal rejimi sözleşmesiyle başka bir paylaşma oranı kararlaştırılabilir.
    Bu tür anlaşmalar altsoyun saklı paylarını zedeleyemez.
  163. Diğer hâllerde
    Madde 277- Boşanma veya evliliğin iptali sebebiyle ya da kanun veya mahkeme kararı
    gereğince mal ayrılığına geçiş hâllerinde, her eş edinilmiş mallara katılma rejiminde kendi kişisel
    malı sayılacak olanları ortaklık mallarından geri alır.
    Geri kalan ortaklık malları eşler arasında yarı yarıya paylaşılır.
    Yasal paylaşmanın değiştirilmesine ilişkin anlaşmalar, ancak mal rejimi sözleşmesinde
    bunun açıkça öngörülmüş olması hâlinde geçerlidir.
    VII. Paylaşma usulü
  164. Kişisel mallar
    Madde 278- Mal ortaklığının eşlerden birinin ölümüyle sona ermesi hâlinde sağ kalan eş,
    edinilmiş mallara katılma rejiminde kişisel malı sayılabilecek olanların payına mahsuben
    kendisine verilmesini isteyebilir.
  165. Aile konutu ve ev eşyası
    Madde 279- Eşlerin birlikte yaşadıkları konut veya ev eşyası ortaklık mallarına dahil ise,
    sağ kalan eş, payına mahsuben bunların mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilir.
    Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eş veya ölenin diğer yasal mirasçılarının
    istemiyle bunlar üzerinde mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınabilir.
    Mal ortaklığı rejiminin ölüm dışındaki bir sebeple son bulması hâlinde, eşlerden her biri,
    üstün bir yararının varlığını ispat etmek suretiyle aynı istemleri ileri sürebilir.
  166. Diğer malvarlığı değerleri
    Madde 280- Bir eş, üstün bir yararının varlığını ispat etmek suretiyle diğer malvarlığı
    değerlerinin de payına mahsuben kendisine verilmesini isteyebilir.
  167. Diğer paylaşma kuralları
    Madde 281- Diğer hâllerde paylı mülkiyet ve mirasın paylaşılmasına ilişkin hükümler
    kıyas yoluyla uygulanır.
    İKİNCİ KISIM
    HISIMLIK
    BİRİNCİ BÖLÜM
    SOYBAĞININ KURULMASI
    BİRİNCİ AYIRIM
    GENEL HÜKÜMLER
    A. Genel olarak soybağının kurulması
    Madde 282- Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur.
    Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur.
    Soybağı ayrıca evlât edinme yoluyla da kurulur.
    B. Davada yetki ve yargılama usulü
    I. Yetki
    Madde 283 – Soybağına ilişkin davalar, taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki
    yerleşim yeri mahkemesinde açılır.
    II. Yargılama usulü
    Madde 284- Soybağına ilişkin davalarda, aşağıdaki kurallar saklı kalmak kaydıyla Hukuk
    Usulü Muhakemeleri Kanunu uygulanır:
  168. Hâkim maddî olguları re’sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder.
  169. Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları
    yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı,
    hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre
    bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.
    İKİNCİ AYIRIM
    KOCANIN BABALIĞI
    A. Babalık karinesi
    Madde 285 – Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün
    içinde doğan çocuğun babası kocadır.
    Bu süre geçtikten sonra doğan çocuğun kocaya bağlanması, ananın evlilik sırasında gebe
    kaldığının ispatıyla mümkündür.
    Kocanın gaipliğine karar verilmesi hâlinde üçyüz günlük süre, ölüm tehlikesi veya son
    haber tarihinden işlemeye başlar.
    B. Soybağının reddi
    I. Dava hakkı
    Madde 286 – (İptal fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 26/7/2023 tarihli ve E.:2023/37;
    K.:2023/140 sayılı Kararı ile.)
    Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır.
    II. İspat
  170. Evlilik içinde ana rahmine düşme
    Madde 287- Çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı, kocanın baba olmadığını
    ispat etmek zorundadır.
    Evlenmeden başlayarak en az yüzseksen gün geçtikten sonra ve evliliğin sona ermesinden
    başlayarak en fazla üçyüz gün içinde doğan çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüş sayılır.
  171. Evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşme
    Madde 288 – Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse,
    davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez.
    Ancak, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda
    inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.
    III. Hak düşürücü süreler
    Madde 289- Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada
    başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl, (…)18 içinde
    açmak zorundadır.
    Çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır.
    Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte
    işlemeye başlar.
    C. Karinelerin çakışması
    Madde 290- Çocuk evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğmuş ve
    ana da bu arada yeniden evlenmiş olursa, ikinci evlilikteki koca baba sayılır.
    Bu karine çürütülürse ilk evlilikteki koca baba sayılır.
    D. Diğer ilgililerin dava hakkı
    Madde 291- Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar
    verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası,
    babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme
    gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl
    içinde soybağının reddi davasını açabilir.19
    Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak
    bir yıl, (…)20 içinde soybağının reddi davasını açar.
    Kocanın açacağı soybağının reddi davasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
    E. Sonradan evlenme
    I. Koşulu
    18 Anayasa Mahkemesi’nin 25/6/2009 tarihli ve E.: 2008/30, K.: 2009/96 sayılı Kararı ile bu fıkrada yer
    alan “…her hâlde doğumdan başlayarak beş yıl…” ibaresi iptal edilmiştir.
    19 Anayasa Mahkemesinin 23/1/2024 Tarihli ve E: 2023/135, K: 2024/18 Sayılı Kararı ile bu fıkrada yer
    alan “Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da
    sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde… doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak
    ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl
    içinde soybağının reddi davasını açabilir.” bölümü anılan fıkrada yer alan “…baba olduğunu iddia eden
    kişi,…” ibaresi yönünden iptal edilmiştir. Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz
    ay sonra (6/12/2024) yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.
    20 Anayasa Mahkemesi’nin 10/10/2013 tarihli ve E.: 2013/62, K.: 2013/115 sayılı Kararı ile bu fıkrada yer
    alan “…her hâlde doğumdan başlayarak beş yıl…” ibaresi, iptal edilmiştir.
    Madde 292- Evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının birbiriyle evlenmesi hâlinde
    kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olur.
    II. Bildirim
    Madde 293- Eşler, evlilik dışında doğmuş olan ortak çocuklarını, evlenme sırasında veya
    evlenmeden sonra, yerleşim yerlerindeki veya evlenmenin yapıldığı yerdeki nüfus memuruna
    bildirmek zorundadırlar.
    Bildirimin yapılmamış olması, çocuğun evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere
    tâbi olmasını engellemez.
    Daha önce tanıma veya babalığa hükümle soybağı kurulmuş çocukların ana ve babası
    birbiriyle evlenince, nüfus memuru re’sen gerekli işlemi yapar.
    III. İtiraz ve iptal
    Madde 294- Ana ve babanın yasal mirasçıları, çocuk ve Cumhuriyet savcısı sonradan
    evlenme yoluyla soybağının kurulmasına itiraz edebilirler. İtiraz eden, kocanın baba olmadığını
    ispatla yükümlüdür.
    Çocuğun altsoyu da, çocuğun ölmüş ya da ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybetmiş
    olması hâlinde itiraz hakkına sahiptir.
    Tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    TANIMA VE BABALIK HÜKMÜ
    A. Tanıma
    I. Koşulları ve şekli
    Madde 295- Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da
    resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur.
    Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası
    gereklidir.
    Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.
    II. Bildirim
    Madde 296- Beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hâkimi, noter veya vasiyetnameyi
    açan hâkim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir.
    Çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu da tanımayı çocuğa, anasına, çocuk vesayet
    altında ise vesayet makamına bildirir.
    III. İptal davası
  172. Tanıyanın dava hakkı
    Madde 297- Tanıyan, yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava
    edebilir.
    İptal davası anaya ve çocuğa karşı açılır.
  173. İlgililerin dava hakkı
    a. Genel olarak
    Madde 298- Ana, çocuk ve çocuğun ölümü hâlinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine
    ve diğer ilgililer tanımanın iptalini dava edebilirler.
    Dava tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
    b. İspat yükü
    Madde 299- Davacı, tanıyanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür.
    Ana veya çocuk tarafından tanıyanın baba olmadığı iddiasıyla açılan iptal davasında ispat
    yükü, tanıyanın, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı
    kanıtları göstermesinden sonra doğar.
  174. Hak düşürücü süreler
    Madde 300- Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin
    ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
    İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını
    öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
    Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer.
    Yukarıdaki süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan
    kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
    B. Babalık hükmü
    I. Dava hakkı
    Madde 301- Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve
    çocuk isteyebilirler.
    Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
    Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa
    kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.
    II. Karine
    Madde 302- Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci
    gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır.
    Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide
    bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur.
    Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma
    olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.
    III. Hak düşürücü süreler
    Madde 303- Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın
    dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer.
    (İptal ikinci fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve E.: 2010/71, K.:
    2011/143 sayılı Kararı ile.)
    Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin
    ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.
    Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan
    kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.21
    IV. Ananın malî hakları
    Madde 304- Ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından
    aşağıdaki giderlerin karşılanmasını isteyebilir:
  175. Doğum giderleri,
  176. Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,
  177. Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler.
    Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir.
    Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet
    ölçüsünde tazminattan indirilir.
    DÖRDÜNCÜ AYIRIM
    EVLÂT EDİNME
    A. Küçüklerin evlât edinilmesi
    I. Genel koşulları
    Madde 305- Bir küçüğün evlât edinilmesi, evlât edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış
    ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır.
    Evlât edinmenin her hâlde küçüğün yararına bulunması ve evlât edinenin diğer çocuklarının
    21 Anayasa Mahkemesi’nin 15/3/2012 tarihli ve E.: 2011/116, K.: 2012/39 sayılı Kararı ile bu fıkra
    “çocuk” yönünden iptal edilmiş olup, Kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı 21/7/2012 tarihinden
    başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi hüküm altına alınmıştır.
    yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi de gerekir.
    II. Birlikte evlât edinme
    Madde 306- Eşler, ancak birlikte evlât edinebilirler; evli olmayanlar birlikte evlât edinemezler.
    Eşlerin en az beş yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekir.
    Eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş
    bulunması koşuluyla diğerinin çocuğunu evlât edinebilir.
    III. Tek başına evlât edinme
    Madde 307- Evli olmayan kişi otuz yaşını doldurmuş ise tek başına evlât edinebilir.
    Otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu
    veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı
    aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlât edinmesinin mümkün
    olmadığını ispat etmesi hâlinde, tek başına evlât edinebilir.
    IV. Küçüğün rızası ve yaşı
    Madde 308- Evlât edinilenin, evlât edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şarttır.
    Ayırt etme gücüne sahip olan küçük, rızası olmadıkça evlât edinilemez.
    Vesayet altındaki küçük, ayırt etme gücüne sahip olup olmadığına bakılmaksızın vesayet
    dairelerinin izniyle evlât edinilebilir.
    V. Ana ve babanın rızası
  178. Şekil
    Madde 309- Evlât edinme, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirir.
    Rıza, küçüğün veya ana ve babasının oturdukları yer mahkemesinde sözlü veya yazılı
    olarak açıklanarak tutanağa geçirilir.
    Verilen rıza, evlât edinenlerin adları belirtilmemiş veya evlât edinenler henüz belirlenmemiş
    olsa dahi geçerlidir.
  179. Zamanı
    Madde 310- Rıza, küçüğün doğumunun üzerinden altı hafta geçmeden önce verilemez.
    Rıza, tutanağa geçirilme tarihinden başlayarak altı hafta içinde aynı usulle geri alınabilir.
    Geri almadan sonra yeniden verilen rıza kesindir.
  180. Rızanın aranmaması
    a. Koşulları
    Madde 311- Aşağıdaki hâllerde ana ve babadan birinin rızası aranmaz:
    l. Kim olduğu veya uzun süreden beri nerede oturduğu bilinmiyorsa veya ayırt etme
    gücünden sürekli olarak yoksun bulunuyorsa,
  181. Küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmiyorsa.
    b. Karar
    Madde 312- Küçük, gelecekte evlât edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve
    babadan birinin rızası eksik olursa, evlât edinenin veya evlât edinmede aracılık yapan kurumun
    istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi
    bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir.
    Diğer hâllerde, bu konudaki karar evlât edinme işlemleri sırasında verilir.
    Ana ve babadan birinin küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmemesi
    sebebiyle rızasının aranmaması hâlinde, bu konudaki karar kendisine yazılı olarak bildirilir.
    B. Erginlerin ve kısıtlıların evlât edinilmesi
    Madde 313- (Değişik birinci cümle: 3/7/2005-5399/1 md.) Evlât edinenin altsoyunun
    açık muvafakatiyle ergin veya kısıtlı aşağıdaki hallerde evlât edinilebilir.
  182. Bedensel veya zihinsel engeli sebebiyle sürekli olarak yardıma muhtaç ve evlât edinen
    tarafından en az beş yıldan beri bakılıp gözetilmekte ise,22
  183. Evlât edinen tarafından, küçükken en az beş yıl süreyle bakılıp gözetilmiş ve eğitilmiş ise,
  184. Diğer haklı sebepler mevcut ve evlât edinilen, en az beş yıldan beri evlât edinen ile aile
    hâlinde birlikte yaşamakta ise.
    Evli bir kimse ancak eşinin rızasıyla evlât edinilebilir.
    Bunlar dışında küçüklerin evlât edinilmesine ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
    C. Hükümleri
    Madde 314 – Ana ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler evlât edinene geçer.
    Evlâtlık, evlât edinenin mirasçısı olur.
    Evlâtlık küçük ise evlât edinenin soyadını alır. Evlât edinen isterse çocuğa yeni bir ad
    verebilir. Ergin olan evlâtlık, evlât edinilme sırasında dilerse evlât edinenin soyadını alabilir.
    (İptal fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 26/7/2023 tarihli ve E.: 2023/3, K.: 2023/139
    sayılı Kararı ile.)
    Evlâtlığın, miras ve başka haklarının zedelenmemesi, aile bağlarının devam etmesi için
    evlâtlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlât edinenin aile kütüğü arasında her türlü bağ kurulur.
    Ayrıca evlâtlıkla ilgili kesinleşmiş mahkeme kararı her iki nüfus kütüğüne işlenir.
    Evlât edinme ile ilgili kayıtlar, belgeler ve bilgiler mahkeme kararı olmadıkça veya
    22 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu bentte yer alan “özrü” ibaresi “engeli”
    şeklinde değiştirilmiştir.
    evlâtlık istemedikçe hiçbir şekilde açıklanamaz.
    D. Şekil ve usul
    I. Genel olarak
    Madde 315- Evlât edinme kararı, evlât edinenin oturma yeri; birlikte evlât edinmede
    eşlerden birinin oturma yeri mahkemesince verilir. Mahkeme kararıyla birlikte evlâtlık ilişkisi
    kurulmuş olur.
    Evlât edinme başvurusundan sonra evlât edinenin ölümü veya ayırt etme gücünü
    kaybetmesi, diğer koşullar bundan etkilenmediği takdirde evlât edinmeye engel olmaz.
    Başvurudan sonra küçük ergin olursa, koşulları daha önceden yerine getirilmiş olmak
    kaydıyla küçüklerin evlât edinilmesine ilişkin hükümler uygulanır.
    II. Araştırma
    Madde 316- Evlât edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı
    biçimde araştırılmasından, evlât edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde
    uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir.
    Araştırmada özellikle evlât edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri,
    ekonomik durumları, evlât edinenin eğitme yeteneği, evlât edinmeye yönelten sebepler ve aile
    ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir.
    Evlât edinenin altsoyu varsa, onların evlât edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de
    değerlendirilir.
    E. Evlâtlık ilişkisinin kaldırılması
    I. Sebepleri
  185. Rızanın bulunmaması
    Madde 317- Yasal sebep bulunmaksızın rıza alınmamışsa, rızası alınması gereken kişiler,
    küçüğün menfaati bunun sonucunda ağır biçimde zedelenmeyecekse, hâkimden evlâtlık ilişkisinin
    kaldırılmasını isteyebilirler.
  186. Diğer noksanlıklar
    Madde 318- Evlât edinme esasa ilişkin diğer noksanlıklardan biriyle sakatsa, Cumhuriyet
    savcısı veya her ilgili evlâtlık ilişkisinin kaldırılmasını isteyebilir.
    Noksanlıklar bu arada ortadan kalkmış veya sadece usule ilişkin olup ilişkinin kaldırılması
    evlâtlığın menfaatini ağır biçimde zedeleyecek olursa, bu yola gidilemez.
    II. Hak düşürücü süre
    Madde 319- Dava hakkı, evlâtlık ilişkisinin kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden
    başlayarak bir yıl (…)23 geçmekle düşer.
    F. Evlâtlık işlemlerinde aracılık24
    Madde 320- Küçüklerin evlât edinilmesine ilişkin aracılık faaliyetleri, ancak
    Cumhurbaşkanınca yetki verilen kurum ve kuruluşlarca yapılır.
    Aracılık faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin hususlar Cumhurbaşkanınca çıkarılan
    yönetmelikle düzenlenir.
    BEŞİNCİ AYIRIM
    SOYBAĞININ HÜKÜMLERİ
    A. Soyadı
    Madde 321- Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; (…)25 soyadını taşır. Ancak, ana önceki
    evliliğinden dolayı çifte soyadı taşıyorsa çocuk onun bekârlık soyadını taşır.
    B. Karşılıklı yükümlülükler
    Madde 322- Ana, baba ve çocuk, ailenin huzur ve bütünlüğünün gerektirdiği şekilde
    birbirlerine yardım etmek, saygı ve anlayış göstermek ve aile onurunu gözetmekle yükümlüdürler.
    C. Çocuk ile kişisel ilişki
    I. Ana ve baba ile
  187. Kural
    Madde 323- Ana ve babadan her biri, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine
    bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir.
  188. Sınırları
    Madde 324- Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten,
    çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür.
    Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını
    birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddî olarak
    ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya
    23 Anayasa Mahkemesi’nin 27/12/2012 tarihli ve E.: 2012/35, K.: 2012/203 sayılı Kararı ile bu maddede
    yer alan “…ve her hâlde evlât edinme işleminin üzerinden beş yıl…” ibaresi iptal edilmiştir.
    24 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan
    “Bakanlar Kurulunca” ibaresi “Cumhurbaşkanınca” ve ikinci fıkrasında yer alan “tüzükle” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
    25 Anayasa Mahkemesi’nin 2/7/2009 tarihli ve E.: 2005/114, K.: 2009/105 sayılı Kararı ile; bu maddenin
    birinci cümlesinde yer alan “… evli değilse ananın …” ibaresi iptal edilmiştir.
    kendilerinden alınabilir.
    (Ek üçüncü fıkra:24/11/2021-7343/38 md.) Velayet kendisine bırakılan ana veya baba,
    kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerini yerine getirmezse çocuğun menfaatine aykırı olmamak
    kaydıyla velayet değiştirilebilir. Bu husus kişisel ilişki kurulmasına dair kararda taraflara ihtar
    edilir.
    II. Üçüncü kişiler ile
    Madde 325- Olağanüstü hâller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde
    çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere, özellikle hısımlarına da tanınabilir.
    Ana ve baba için öngörülen sınırlamalar üçüncü kişiler için kıyas yoluyla uygulanır.
    III. Yetki
    Madde 326- Kişisel ilişki kurulmasıyla ilgili bütün düzenlemelerde çocuğun oturduğu yer
    mahkemesi de yetkilidir.
    Boşanmaya ve evlilik birliğinin korunmasına ilişkin yetki kuralları saklıdır.
    Çocuk ile kişisel ilişkiye yönelik bir düzenleme yapılıncaya kadar, velâyet hakkına sahip
    veya çocuk kendisine bırakılmış kişinin rızası dışında kişisel ilişki kurulamaz.
    D. Çocukların bakım ve eğitim giderlerini karşılama
    I. Kapsamı
    Madde 327- Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba
    tarafından karşılanır.
    Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar
    yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı hâlinde, hâkimin
    izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarfedebilirler.
    II. Süresi
    Madde 328- Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.
    Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre
    kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla
    yükümlüdürler.
    III. Dava hakkı
    Madde 329- Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası
    açabilir.
    Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hâllerde nafaka davası, atanacak
    kayyım veya vasi tarafından da açılabilir.
    Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.
    IV. Nafaka miktarının takdiri
    Madde 330- Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve
    ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de
    göz önünde bulundurulur.
    Nafaka her ay peşin olarak ödenir.
    Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda
    tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
    V. Durumun değişmesi
    Madde 331- Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden
    belirler veya nafakayı kaldırır.
    VI. Geçici önlemler
  189. Genel olarak
    Madde 332- Nafaka davası açılınca hâkim, davacının istemi üzerine dava süresince
    gerekli olan önlemleri alır.
    Soybağı tespit edilirse, davalının, uygun nafaka miktarını depo etmesine veya geçici
    olarak ödemesine karar verilebilir.
  190. Babalığın tespitinden önce
    Madde 333- Babalık davası ile birlikte nafaka istenir ve hâkim, babalık olasılığını
    kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir.
    VII. Güvence verilmesi
    Madde 334- Ana ve baba nafaka yükümlülüklerini sürekli olarak ve ısrarla yerine
    getirmezlerse ya da kaçma hazırlığı içinde bulundukları, mallarını gelişigüzel harcadıkları veya
    heba ettikleri kabul edilebilirse hâkim, gelecekteki nafaka yükümlülüklerine ilişkin olarak uygun
    bir güvencenin sağlanmasına veya gerektiğinde diğer önlemlerin alınmasına karar verebilir.
    ALTINCI AYIRIM
    VELÂYET
    A. Genel olarak
    I. Koşullar
    Madde 335- Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep
    olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz.
    Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın
    velâyeti altında kalırlar.
    II. Ana ve baba evli ise
    Madde 336- Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar.
    Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine
    verebilir.
    Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine
    bırakılan tarafa aittir.
    III. Ana ve baba evli değilse
    Madde 337- Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir.
    Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velâyet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun
    menfaatine göre, vasi atar veya velâyeti babaya verir.
    IV. Üvey çocuklar
    Madde 338- Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle
    yükümlüdürler.
    Kendi çocuğu üzerinde velâyeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı olur;
    durum ve koşullar zorunlu kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu temsil eder.
    B. Velâyetin kapsamı
    I. Genel olarak
    Madde 339- Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz
    önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar.
    Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür.
    Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli
    konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar.
    Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terkedemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan
    alınamaz.
    Çocuğun adını ana ve babası koyar.
    II. Eğitim
    Madde 340- Ana ve baba, çocuğu olanaklarına göre eğitirler ve onun bedensel, zihinsel,
    ruhsal, ahlâkî ve toplumsal gelişimini sağlar ve korurlar.
    Ana ve baba çocuğa, özellikle bedensel ve zihinsel engelli olanlara, yetenek ve eğilimlerine
    uygun düşecek ölçüde, genel ve meslekî bir eğitim sağlarlar.26
    III. Dinî eğitim
    Madde 341- Çocuğun dinî eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir.
    Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir.
    Ergin, dinini seçmekte özgürdür.
    IV. Çocuğun temsil edilmesi
    Madde 342- Ana ve baba, velâyetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının
    yasal temsilcisidirler.
    İyiniyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını
    varsayabilirler.
    Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümler
    velâyetteki temsilde de uygulanır.
    V. Çocuğun fiil ehliyeti
    Madde 343- Velâyet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti
    gibidir.
    Çocuk, borçlarından ana ve babanın çocuk malları üzerindeki haklarına bakılmaksızın
    kendi malvarlığı ile sorumludur.
    VI. Çocuğun aileyi temsil etmesi
    Madde 344- Velâyet altındaki çocuk, ayırt etme gücüne sahip ise ana ve babanın rızasıyla
    aile adına hukukî işlemler yapabilir; bu işlemlerden dolayı ana ve baba borç altına girer.
    VII. Çocuk ile ana ve baba arasındaki hukukî işlemler
    Madde 345- Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak
    çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukukî işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir
    kayyımın katılmasına ve hâkimin onayına bağlıdır.
    C. Çocuğun korunması
    I. Koruma önlemleri
    Madde 346- Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba
    duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hâkim, çocuğun korunması için uygun önlemleri
    alır.
    26 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “özürlü” ibaresi
    “engelli” şeklinde değiştirilmiştir.
    II. Çocukların yerleştirilmesi
    Madde 347- Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk
    manen terk edilmiş hâlde kalırsa hâkim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya bir
    kuruma yerleştirebilir.
    Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları beklenemeyecek
    derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine göre başka çare de kalmamışsa, ana ve baba veya
    çocuğun istemi üzerine hâkim aynı önlemleri alabilir.
    Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu önlemlerin gerektirdiği giderler Devletçe
    karşılanır.
    Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.
    III. Velâyetin kaldırılması
  191. Genel olarak
    Madde 348- Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu
    önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hâkim aşağıdaki hâllerde velâyetin kaldırılmasına
    karar verir:
  192. (Değişik: 1/7/2005-5378/38 md.) Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir
    yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi.
  193. Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini
    ağır biçimde savsaklaması.
    Velâyet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır.
    Kararda aksi belirtilmedikçe, velâyetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları
    kapsar.
  194. Ana veya babanın yeniden evlenmesi hâlinde
    Madde 349- Velâyete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velâyetin kaldırılmasını
    gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velâyet sahibi değiştirilebileceği gibi,
    durum ve koşullara göre velâyet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir.
  195. Velâyetin kaldırılması hâlinde ana ve babanın yükümlülükleri
    Madde 350- Velâyetin kaldırılması hâlinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim
    giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder.
    Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır.
    Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.
    IV. Durumun değişmesi
    Madde 351- Durumun değişmesi hâlinde, çocuğun korunmasına ilişkin önlemlerin yeni
    koşullara uydurulması gerekir.
    Velâyetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa hâkim, re’sen ya da ana veya
    babanın istemi üzerine velâyeti geri verir.
    YEDİNCİ AYIRIM
    ÇOCUK MALLARI
    A. Yönetim
    I. Genel olarak
    Madde 352- Ana ve baba, velâyetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yönetme
    hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler; kural olarak hesap ve güvence vermezler.
    Ana ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda hâkim müdahale eder.
    II. Evlilik sona erince
    Madde 353- Evlilik sona erince velâyet kendisinde kalan eş, hâkime çocuğun malvarlığının
    dökümünü gösteren bir defter vermek ve bu malvarlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşen
    önemli değişiklikleri bildirmek zorundadır.
    B. Kullanma hakkı
    Madde 354- Ana ve baba, kusurları sebebiyle velâyetleri kaldırılmadıkça, çocuğun
    mallarını kullanabilirler.
    C. Gelirlerin sarfı
    Madde 355- Ana ve baba, çocuk mallarının gelirlerini öncelikle çocuğun bakımı,
    yetiştirilmesi ve eğitimi için; hakkaniyete uyduğu ölçüde de aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere
    sarfedebilirler.
    Gelir fazlası, çocuk mallarına katılır.
    D. Çocuk mallarının kısmen sarfı
    Madde 356- Olağan ihtiyaçlar gerektirdiği ölçüde sermaye biçiminde ödemeler,
    tazminatlar ve benzeri edimler çocuğun bakımı için kısmen kullanılabilir.
    Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa hâkim, ana ve babaya
    belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisini tanıyabilir.
    E. Çocuğun serbest malları
    I. Kazandırmalar
    Madde 357- Ana ve baba, faiz getiren yatırım veya tasarruf hesabı açılmak üzere ya da
    açıkça ana ve babanın kullanmaması koşuluyla çocuğa yapılan kazandırmaların gelirlerini kendi
    menfaatlerine sarfedemezler.
    Kazandırmada bulunan kişi, kazandırma sırasında açıkça aksini öngörmedikçe, ana ve
    baba bunlar üzerinde yönetim hakkına sahiptir.
    II. Saklı pay
    Madde 358- Ölüme bağlı tasarruf yoluyla çocuğun saklı payı ana ve babanın yönetimi
    dışında bırakılabilir.
    Mirasbırakan yönetimi bir üçüncü kişiye bırakmışsa, tasarrufunda bu kişinin belirli
    zamanlarda sulh hâkimine hesap vermesini öngörebilir.
    III. Meslek veya sanat için verilen mal ve kişisel kazanç
    Madde 359- Ana ve baba tarafından bir meslek veya sanat ile uğraşması için çocuğa
    kendi malından verilen kısmın veya kendi kişisel kazancının yönetimi ve bunlardan yararlanma
    hakkı çocuğa aittir.
    Çocuğun evde ana ve babasıyla birlikte yaşaması hâlinde, ana ve baba ondan kendisinin
    bakımı için uygun bir katkıda bulunmasını isteyebilirler.
    F. Çocuk mallarının korunması
    I. Önlemler
    Madde 360- Ana ve baba, çocuğun mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun
    yeterince özen göstermezlerse hâkim, malların korunması için uygun önlemleri alır.
    Hâkim, özellikle malların yönetimi konusunda talimat verebilir; belirli zamanlarda verilen
    bilgi ve hesabı yeterli görmezse, malların tevdi edilmesine veya güvence gösterilmesine karar
    verebilir.
    II. Yönetimin ana ve babadan alınması
    Madde 361- Çocuğun mallarının tehlikeye düşmesi başka bir şekilde önlenemiyorsa
    hâkim, yönetimin bir kayyıma devredilmesine karar verebilir.
    Çocuğun, yönetimi ana ve babaya ait olmayan malları tehlikeye düştüğünde hâkim, aynı
    önlemlerin alınmasını kararlaştırabilir.
    Çocuk mallarının gelirlerinin veya bu mallardan ayrılmış belirli miktarların kanuna uygun
    şekilde sarfedileceğinden kuşku duyulursa hâkim, bunların da yönetimini bir kayyıma bırakabilir.
    G. Yönetimin sona ermesi
    I. Malların devri
    Madde 362- Ana ve baba, velâyetleri veya yönetim hakları sona erince, çocuğun mallarını,
    hesabıyla birlikte ergin çocuğa, vasisine veya kayyıma devrederler.
    II. Ana ve babanın sorumluluğu
    Madde 363- Ana ve baba, çocuk mallarının geri verilmesinde vekil gibi sorumludurlar.
    Dürüstlük kuralına uygun olarak başkasına devrettikleri malların yerine sadece aldıkları
    karşılığı geri vermekle yükümlüdürler.
    Kanuna uygun olarak çocuk veya aile için yaptıkları harcamalardan dolayı tazminatla
    yükümlü tutulmazlar.
    İKİNCİ BÖLÜM
    AİLE
    BİRİNCİ AYIRIM
    NAFAKA YÜKÜMLÜLÜĞÜ
    A. Nafaka yükümlüleri
    Madde 364- Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve
    altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
    Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır.
    Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.
    B. Dava hakkı
    Madde 365- Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır.
    Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın malî gücüne uygun bir yardım
    isteminden ibarettir.
    Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hâkim,
    onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir.
    Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmî veya kamuya yararlı kurumlar tarafından
    da açılabilir.
    Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda
    tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
    Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
    C. Korunmaya muhtaç kişiler
    Madde 366- Korunmaya muhtaç kişilerin bakımı, bununla yükümlü kurumlar tarafından
    sağlanır. Bu kurumlar, yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlardan isteyebilirler.
    İKİNCİ AYIRIM
    EV DÜZENİ
    A. Koşulları
    Madde 367- Aile hâlinde yaşayan birden çok kimsenin oluşturduğu topluluğun kanuna,
    sözleşmeye veya örfe göre belirlenen bir ev başkanı varsa, evi yönetme yetkisi ona ait olur.
    Evi yönetme yetkisi, kan veya kayın hısımlığı, işçilik, çıraklık veya benzeri sebeplerle ya
    da koruma ve gözetme ilişkisi içinde ev halkı olarak bir arada yaşayanların hepsini kapsar.
    B. Hükümleri
    I. Ev düzeni ve gözetim
    Madde 368- Birlikte yaşayan kimseler evin düzenine tâbidir. Bu düzenin kuruluşunda ev
    halkından her birinin yararı adil biçimde gözetilir.
    Ev halkının her biri, özellikle öğrenimi, eğitimi, dinî inançları, meslek ve sanatı için
    gerekli özgürlükten yararlanır.
    Ev başkanı, birlikte yaşayanların evdeki eşyasını özenle korumak ve güvenlik altında
    bulundurmakla yükümlüdür.
    II. Sorumluluk
    Madde 369- Ev başkanı, ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl
    zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği
    dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın
    meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur.
    Ev başkanı, ev halkından akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunanların kendilerini ya da
    başkalarını tehlikeye veya zarara düşürmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
    Zorunluluk hâlinde gerekli önlemlerin alınmasını yetkili makamdan ister.
    III. Altsoyun denkleştirme alacağı
  196. Koşulları
    Madde 370- Ana ve baba veya büyük ana ve baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini ya da
    gelirlerini aileye özgüleyen ergin altsoylar, buna karşılık uygun bir bedel isteyebilirler.
    Uyuşmazlık hâlinde hâkim, bedelin miktarı, güvence altına alınması ve ödeme şekli hakkında
    karar verir.
  197. İstenmesi
    Madde 371- Altsoy, bu bedeli borçlunun ölümü hâlinde isteyebilir.
    Alacaklı, bu alacağını borçlunun sağlığında, birlikte yaşamanın sona ermesi veya
    işletmenin el değiştirmesi, borçluya karşı icra takibi yapılması veya onun iflâsı hâllerinde de
    isteyebilir.
    Bu alacak zamanaşımına uğramaz. Fakat en geç borçlunun terekesinin taksimi anına kadar
    istenebilir.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    AİLE MALLARI
    A. Aile vakfı
    Madde 372- Aile bireylerinin eğitim ve öğrenimleri, donanım ve desteklenmeleri ve
    bunlara benzer amaçların gerektirdiği harcamaların yapılması için kişiler hukuku ve miras
    hukuku hükümleri uyarınca aile vakfı kurulabilir.
    Bir malın veya hakkın başkalarına geçmemek üzere aynı soydan gelenlere kuşaktan kuşağa
    kalacak şekilde özgülenmesi yasaktır. Böyle bir özgülenme, vakıf kurma yoluyla da yapılamaz.
    B. Aile malları ortaklığı
    I. Oluşumu
  198. Koşulları
    Madde 373- Hısımlar, kendilerine geçen mirasın tamamı veya bir bölümüyle ya da ortaya
    başka mallar koymak suretiyle aralarında bir aile malları ortaklığı kurabilirler.
  199. Şekil
    Madde 374- Aile malları ortaklığı sözleşmesinin resmî şekilde yapılması ve bütün
    ortakların veya temsilcilerinin imzalarını taşıması gerekir.
    II. Süre
    Madde 375- Aile malları ortaklığı, belirli veya belirsiz süre için kurulabilir. Süre
    belirlenmediği takdirde ortaklardan her biri, altı ay önceden bildirmek koşuluyla ortaklıktan çıkabilir.
    Bu bildirim, tarımsal işletme ile ilgili bir ortaklıkta, ancak ürünlerin yetiştiği yere göre
    olağan hasat mevsiminin sonu için geçerlidir.
    III. Hükmü
  200. Elbirliği ile işletme
    Madde 376- Aile malları ortaklığı, ortakları elbirliği ile iktisadî faaliyette bulunmak üzere
    birleştirir.
    Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklardan her biri eşit hakka sahiptir.
    Ortaklar, ortaklık devam ettiği sürece paylarını isteyemeyecekleri gibi, bu payları üzerinde
    tasarruf işlemleri de yapamazlar.
  201. Yönetim ve temsil
    a. Genel olarak
    Madde 377- Aile malları ortaklığı, tüm ortakların elbirliği ile yönetilir.
    Ortaklardan her biri, olağan yönetim işlerini diğer ortakların katılmasına gerek olmaksızın
    yapabilir.
    b. Yöneticinin yetkisi
    Madde 378- Ortaklar, içlerinden birini ortaklığa yönetici olarak atayabilirler.
    Yönetici, ortaklığı yönetir ve ortaklıkla ilgili işlemlerde onu temsil eder.
    Ortaklığı kimin temsil edeceği ticaret siciline kaydedilmiş olmadıkça diğer ortakların
    temsil yetkisi bulunmadığı iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
  202. Ortak mallar ve kişisel mallar
    Madde 379- Ortaklar, ortaklığa giren malların elbirliği hâlinde malikidirler.
    Ortaklar, ortaklığın borçlarından müteselsil olarak sorumludurlar.
    Ortakların, ortaklık dışında bıraktıkları mallar ile aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklığın
    devamı sırasında miras yoluyla veya herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla edindikleri
    mallar, onların kişisel mallarıdır.
    IV. Ortaklığın sona ermesi
  203. Sebepleri
    Madde 380- Aşağıdaki hâllerde ortaklık sona erer:
  204. Bütün ortakların anlaşması veya feshin bildirilmesiyle,
  205. Ortaklık süresi açıkça veya örtülü olarak uzatılmadığı takdirde sürenin bitmesiyle,
  206. Ortaklardan birinin payının haczedilmesi ve satışının istenmesiyle,
  207. Ortaklardan birinin iflâsıyla,
  208. Ortaklardan birinin haklı sebebe dayanan istemiyle.
  209. Fesih bildirimi, ödemeden aciz, evlenme
    Madde 381- Ortaklardan biri feshi bildirir veya iflâs ederse ya da bir ortağın haczedilmiş
    payının satışı istenirse, öteki ortaklar, ayrılan ortağın veya alacaklılarının haklarını ödeyerek
    ortaklığı kendi aralarında sürdürebilirler.
    Evlenen ortak, fesih bildirimine gerek olmaksızın ortaklıktaki hakkının kendisine ödenmesini
    isteyebilir.
  210. Ölüm
    Madde 382- Ortaklardan birinin ölümü hâlinde onun ortaklığa dahil olmayan mirasçıları,
    ancak ölen ortağa düşen payın karşılığının kendilerine ödenmesini isteyebilirler.
    Ölen ortak mirasçı olarak altsoyunu bırakmışsa, bunlar öbür ortakların rızası ile onun
    yerine ortaklığa girebilirler.
  211. Paylaşma kuralları
    Madde 383- Ortaklık mallarının paylaşılması veya ayrılan ortağın payının hesaplanması,
    ortaklık mallarının paylaşma veya ayrılma zamanındaki değerine ve durumuna göre yapılır.
    Paylaşma ve hesaplaşma uygun olmayan bir zamanda istenemez.
    V. Kazanç paylı aile malları ortaklığı
  212. Konusu
    Madde 384- Ortaklar, aralarında yapacakları sözleşmeyle, yıllık kazançtan kendilerine belli
    bir pay verilmesi kaydıyla ortaklığın temsilini ve ortaklığın mallarının işletilmesini içlerinden birine
    bırakabilirler.
    Bu pay, anlaşmayla belirlenmemişse, ortaklık mallarının uygun derecede uzun bir
    dönemdeki kazancın ortalama miktarı ile işleten ortağın çalışması ve yaptığı harcama göz önünde
    tutularak adil bir biçimde belirlenir.
  213. Özel sona erdirme sebepleri
    Madde 385- İşletme ve temsili üzerine alan ortak, malları gereği gibi işletmediği veya
    yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde, ortakların ortaklığın feshini isteme hakları vardır.
    Ortaklardan birinin, haklı sebeplere dayanarak istemde bulunması üzerine hâkim,
    mirastaki paylaşma kurallarını göz önünde bulundurarak, bu ortağın işletme ve temsili üzerine
    alan ortakla birlikte yönetime ve ortaklık mallarından yararlanmaya katılmasına karar verebilir.
    Ortakların elbirliği ile işlettikleri ortaklığa ilişkin kurallar, kazanç paylı aile malları
    ortaklığında da uygulanır.
    C. Aile yurdu
    I. Genel olarak
    Madde 386- Konutlar, tarıma veya sanayiye elverişli taşınmazlar, eklentileriyle birlikte
    aile yurdu hâline getirilebilir.
    II. Kurulması
  214. Koşulları
    Madde 387- Aile yurdu hâline getirilecek taşınmazların büyüklüğü, üzerindeki rehin
    haklarına ve malikin diğer mallarına bakılmaksızın, bir ailenin normal geçimine ve barınmasına
    yetecek ölçüden fazla olamaz.
    Mahkemece haklı sebeplere dayanılarak geçici bir istisna kabul edilmiş olmadıkça
    malikin, taşınmazı veya üzerindeki tesisi kendisinin işletmesi ya da konutta oturması zorunludur.
  215. Usul ve şekil
    a. İlân
    Madde 388- Alacaklılar ve aile yurdu kurulması yüzünden haklarının zedelenmesi
    ihtimali bulunan kişiler, kuruluştan önce mahkemece yapılan ilânla itirazlarını iki ay içinde
    bildirmeye çağrılırlar.
    Durum, alacakları taşınmaz rehniyle güvenceye bağlanmış olanlara ve hacizli alacaklılara
    ayrıca bildirilir.
    b. Üçüncü kişilerin haklarının korunması
    Madde 389- Aile yurdu hâline getirilecek taşınmazda yurt olabilmesi için gerekli koşullar
    bulunur ve yurdun kurulmasına üçüncü kişiler itiraz etmez veya itirazın haksız olduğu anlaşılırsa,
    mahkeme kuruluşa izin verir.
    Süresi içinde itiraz eden alacaklıların ilgilerinin kesildiği ispat edilmedikçe veya taşınmaz
    üzerinde bulunan rehin ve hacizler kaldırılmadıkça, aile yurdu kurulmasına izin verilemez. Borç,
    itiraz eden veya rehinli alacaklı lehine vadeye bağlı olsa bile, aile yurdu kurmak isteyen borçlu
    hemen ödemede bulunabilir.
    c. Tapu kütüğüne şerh verilmesi
    Madde 390- Bir taşınmazın aile yurdu hâline getirilmesi, ancak izne ilişkin mahkeme
    kararının o taşınmazın tapu kütüğüne şerh verilmesiyle mümkün olur; bu husus mahkemece ilân
    edilir.
    III. Sonuçları
  216. Tasarruf hakkının sınırlanması
    Madde 391- Aile yurdu hâline getirilen taşınmazlar devrolunamaz, rehnedilemez ve
    kiraya verilemez.
    Aile yurdu ve eklentileri hakkında, mahkeme eliyle yönetim hâli saklı kalmak kaydıyla,
    cebrî icra yoluna başvurulamaz.
  217. Kan hısımlarının aile yurduna alınması
    Madde 392- Malikin, yoksulluğu sebebiyle aile yurduna alınmaya muhtaç bulunan ve
    kabullerine engel olacak durumları olmayan üstsoyunu, altsoyunu ve kardeşlerini yurda kabul
    etmesine mahkemece karar verilebilir.
  218. Malikin ödemede acze düşmesi
    Madde 393- Malik borçlarını ödemede acze düşerse, aile yurdunu yönetmek üzere
    mahkemece bir yönetici atanır.
    Yönetici, yurdu amacına ve alacaklıların menfaatlerine uygun biçimde yönetir.
    Alacaklılar, haklarını aciz belgelerindeki tarih ve iflâstaki sıraya göre alırlar.
    IV. Sona ermesi
  219. Malikin ölümü hâlinde
    Madde 394- Malikin ölümünden sonra aile yurdunun devam edebilmesi, taşınmazın
    mirasçılara yurt olarak geçmesine ilişkin bir ölüme bağlı tasarrufun yapılmış olmasına bağlıdır.
    Böyle bir tasarruf yoksa, malik ölünce tapu kütüğündeki yurda ilişkin şerh silinir.
  220. Malikin sağlığında
    Madde 395- Malik sağlığında yurda son verebilir.
    Bunun için malik, tapu kütüğündeki kaydı sildirmek üzere bir dilekçeyle mahkemeye
    başvurur; bu istem mahkemece ilân olunur.
    İlân tarihinden başlayarak iki ay içinde bir itiraz yapılmaz veya yapılan itirazın haksızlığı
    anlaşılırsa, mahkeme kütükteki kaydın silinmesine izin verir.
    ÜÇÜNCÜ KISIM
    VESAYET
    BİRİNCİ BÖLÜM
    VESAYET DÜZENİ
    BİRİNCİ AYIRIM
    VESAYET ORGANLARI
    A. Genel olarak
    Madde 396- Vesayet organları, vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlardır.
    B. Vesayet daireleri
    I. Kamu vesayeti
    Madde 397- Kamu vesayeti, vesayet makamı ve denetim makamından oluşan vesayet
    daireleri tarafından yürütülür.
    Vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesi; denetim makamı, asliye hukuk mahkemesidir.
    II. Özel vesayet
  221. Koşulları
    Madde 398- Vesayet altındaki kişinin menfaatinin haklı gösterdiği, özellikle bir işletmenin,
    bir ortaklığın veya benzeri işlerin sürdürülmesi gerektiği takdirde vesayet istisnaî olarak bir aileye
    verilebilir.
    Bu durumda vesayet makamının yetki, görev ve sorumluluğu kurulacak aile meclisine geçer.
  222. Kurulması
    Madde 399- Özel vesayet, vesayet altına alınan kişinin fiil ehliyetine sahip iki yakın
    hısımının veya bir hısımı ile eşinin istemi üzerine denetim makamı tarafından kurulur.
  223. Aile meclisi
    Madde 400- Aile meclisi, vesayet altındaki kişinin vasi olmaya ehil, denetim makamınca
    dört yıl için atanacak en az üç hısımından oluşur.
    Vesayet altına alınanın eşi de aile meclisine üye olabilir.
  224. Güvence
    Madde 401- Aile meclisi üyeleri, görevlerini gereği gibi yerine getireceklerine dair
    güvence vermek zorundadırlar.
    Güvence sağlanmadan özel vesayet kurulamaz.
  225. Sona ermesi
    Madde 402- Aile meclisi görevini yapmadığı veya vesayet altındaki kişinin menfaati
    gerektirdiği takdirde, denetim makamı her zaman aile meclisini değiştirebileceği gibi özel
    vesayeti de sona erdirebilir.
    C. Vasi ve kayyım
    Madde 403- Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili
    bütün menfaatlerini korumak ve hukukî işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür.
    Kayyım, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanır.
    Bu Kanunun vasi hakkındaki hükümleri, aksi belirtilmiş olmadıkça kayyım hakkında da
    uygulanır.
    İKİNCİ AYIRIM
    VESAYETİ GEREKTİREN HÂLLER
    A. Küçüklük
    Madde 404- Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.
    Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir hâlin varlığını öğrenen nüfus
    memurları, idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına
    bildirmek zorundadırlar.
    B. Kısıtlama
    I. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı
    Madde 405- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve
    bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin
    kısıtlanır.
    Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını
    öğrenen idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına
    bildirmek zorundadırlar.
    II. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü
    yönetim
    Madde 406- Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı
    veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa
    düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da
    başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.
    III. Özgürlüğü bağlayıcı ceza
    Madde 407- (Değişik:2/3/2024-7499/5 md.)
    Kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi,
    isteği üzerine kısıtlanır veya kendisine kayyım atanır.
    Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz
    kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya malvarlığının korunması
    bakımından gerekli görülmesi hâlinde kısıtlanabilir. Cezayı yerine getirmekle görevli makam
    hapis cezasının infazına başlandığını derhâl vesayet makamına bildirir.
    Vesayet makamı karar vermeden önce hükümlüyü dinler.
    Bu Kanunun kayyımlığa ilişkin hükümleri niteliğine uygun düştüğü ölçüde bu madde için
    de uygulanır.
    IV. İstek üzerine
    Madde 408- Yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini
    gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilir.27
    C. Usul
    I. İlgilinin dinlenilmesi ve bilirkişi raporu
    Madde 409- Bir kimse dinlenilmeden savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde
    bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimi veya isteği sebebiyle kısıtlanamaz.
    Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmî sağlık kurulu raporu
    üzerine karar verilir. (Değişik cümle:2/3/2024-7499/6 md.) Resmî sağlık kurulu raporunun
    tanzimi için gereklilik bulunması halinde 436 ncı madde hükümleri uygulanır. Hâkim, karar
    vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir.
    27 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “sakatlığı” ibaresi
    “engelliliği” şeklinde değiştirilmiştir.
    II. İlân
    Madde 410- Kısıtlama kararı, kesinleşince hemen kısıtlının yerleşim yeri ile nüfusa
    kayıtlı olduğu yerde ilân olunur.
    Kısıtlama, iyiniyetli üçüncü kişileri ilândan önce etkilemez.
    Ayırt etme gücüne sahip olmamanın sonuçlarına ilişkin hükümler saklıdır.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    YETKİ
    A. Vesayet işlerinde yetki
    Madde 411- Vesayet işlerinde yetki küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet
    dairelerine aittir.
    B. Yerleşim yerinin değişmesi
    Madde 412- Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini
    değiştiremez.
    Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde
    kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilân olunur.
    DÖRDÜNCÜ AYIRIM
    VASİNİN ATANMASI
    A. Koşulları
    I. Genel olarak
    Madde 413- Vesayet makamı, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atar.
    Gereken durumlarda, bu görevi birlikte veya vesayet makamı tarafından belirlenen
    yetkileri uyarınca ayrı ayrı yerine getirmek üzere birden çok vasi atanabilir.
    Rızaları bulunmadıkça birden çok kimse vesayeti birlikte yürütmekle görevlendirilemez.
    II. Eşin ve hısımların önceliği
    Madde 414- Haklı sebepler engel olmadıkça, vesayet makamı, vesayet altına alınacak
    kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından birini, vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla
    bu göreve atar. Bu atamada yerleşim yerlerinin yakınlığı ve kişisel ilişkiler göz önünde tutulur.
    III. İlgililerin isteği
    Madde 415- Haklı sebepler engel olmadıkça, vasiliğe, vesayet altına alınacak kişinin ya
    da ana veya babasının gösterdiği kimse atanır.
    IV. Vasiliği kabul yükümlülüğü
    Madde 416- Vesayet altına alınan kimsenin yerleşim yerinde oturanlardan vasiliğe
    atananlar, bu görevi kabul etmekle yükümlüdürler.
    Aile meclisince atanma hâlinde vasiliği kabul yükümlülüğü yoktur.
    V. Vasilikten kaçınma sebepleri
    Madde 417- Aşağıdaki kişiler vasiliği kabul etmeyebilirler:
    l. Altmış yaşını doldurmuş olanlar,
  226. Bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi güçlükle yapabilecek
    olanlar,28
  227. Dörtten çok çocuğun velisi olanlar,
  228. Üzerinde vasilik görevi olanlar,
  229. Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcıları,
    bakanlar, hâkimlik ve savcılık mesleği mensupları.29
    VI. Vasiliğe engel olan sebepler
    Madde 418- Aşağıdaki kişiler vasi olamazlar:
  230. Kısıtlılar,
  231. Kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz hayat sürenler,
  232. Menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya
    onunla aralarında düşmanlık bulunanlar,
  233. İlgili vesayet daireleri hâkimleri.
    B. Atama usulü
    I. Vasinin atanması
    Madde 419- Vesayet makamı, gecikmeksizin vasi atamakla yükümlüdür.
    Gerek duyulduğunda henüz ergin olmayanların da kısıtlanmasına karar verilebilir; ancak,
    kısıtlama kararı ergin olduktan sonra sonuç doğurur.
    Kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velâyet altında bırakılır.
    II. Geçici önlemler
    Madde 420- Vesayet işleri zorunlu kıldığı takdirde vesayet makamı, vasinin atanmasından
    önce de re’sen gerekli önlemleri alır; özellikle, kısıtlanması istenen kişinin fiil ehliyetini geçici olarak
    kaldırabilir ve ona bir temsilci atayabilir.
    28 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu bentte yer alan ““özürleri” ibaresi
    “engelleri” şeklinde değiştirilmiştir.
    29 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu bentte yer alan “ve Bakanlar Kurulu
    üyeleri” ibaresi “üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar,” şeklinde değiştirilmiştir.
    Vesayet makamının kararı ilân olunur.
    III. Tebliğ ve ilân
    Madde 421- Atama kararı vasiye hemen tebliğ olunur.
    Kısıtlamaya ve vasi atanmasına veya kısıtlanan velâyet altında bırakılmışsa buna ilişkin
    karar, kısıtlının yerleşim yerinde ve nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilân olunur.
    IV. Kaçınma ve itiraz
  234. Usul
    Madde 422- Vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak on gün
    içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.
    İlgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak on gün içinde atamanın
    kanuna aykırı olduğunu ileri sürebilir.
    Vesayet makamı, vasilikten kaçınma veya itiraz sebebini yerinde görürse yeni bir vasi
    atar; yerinde görmediği takdirde, bu konudaki görüşü ile birlikte gerekli kararı vermek üzere
    durumu denetim makamına bildirir.
  235. Geçici görev
    Madde 423- Vasiliğe atanan kimse, vasilikten kaçınmış veya atanmasına itiraz edilmiş
    olsa bile, yerine bir başkası atanıncaya kadar vasiye ait görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.
  236. Karar
    Madde 424- Denetim makamı, vereceği kararı vasiliğe atanmış olan kimseye ve vesayet
    makamına bildirir.
    Vasiliğe atananın görevden alınması hâlinde vesayet makamı, hemen yeni bir vasi atar.
    V. Görevin verilmesi
    Madde 425- Atama kararı kesinleşince vesayet makamı vasinin göreve başlaması için
    gerekli işlemleri yapar.
    BEŞİNCİ AYIRIM
    KAYYIMLIK VE YASAL DANIŞMANLIK
    A. Kayyımlığı gerektiren hâller
    I. Temsil
    Madde 426- Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hâllerde
    ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atar:
  237. Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir
    işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse,
  238. Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa,
  239. Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.
    II. Yönetim
  240. Kanun gereği
    Madde 427- Vesayet makamı, yönetimi kimseye ait olmayan mallar için gereken
    önlemleri alır ve özellikle aşağıdaki hâllerde bir yönetim kayyımı atar:
  241. Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yer de bilinemezse,
  242. Vesayet altına alınması için yeterli bir sebep bulunmamakla beraber, bir kişi malvarlığını
    kendi başına yönetmek veya bunun için temsilci atamak gücünden yoksunsa,
  243. Bir terekede mirasçılık hakları henüz belli değilse veya ceninin menfaatleri gerekli kılarsa,
  244. Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan
    sağlanamamışsa,
  245. Bir hayır işi veya genel yarar amacı güden başka bir iş için halktan toplanan para ve
    sair yardımı yönetme veya harcama yolu sağlanamamışsa.
  246. İstek üzerine
    Madde 428- İsteğe bağlı kısıtlama sebeplerinden biri varsa, ergin bir kişiye kendi isteği
    üzerine bir kayyım atanabilir.
    B. Yasal danışmanlık
    Madde 429- Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması
    bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye aşağıdaki işlerde görüşü
    alınmak üzere bir yasal danışman atanır:
  247. Dava açma ve sulh olma,
  248. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak
    kurulması,
  249. Kıymetli evrakın alımı, satımı ve rehnedilmesi,
  250. Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri,
  251. Ödünç verme ve alma,
  252. Ana parayı alma,
  253. Bağışlama,
  254. Kambiyo taahhüdü altına girme,
  255. Kefil olma.
    Aynı koşullar altında bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi
    tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir.
    C. Yetki
    Madde 430- Temsil kayyımı, kendisine kayyım atanacak kimsenin yerleşim yeri vesayet
    makamı tarafından atanır.
    Yönetim kayyımı, malvarlığının büyük bölümünün yönetildiği veya temsil edilen
    kimsenin payına düşen malların bulunduğu yer vesayet makamı tarafından atanır.
    D. Usul
    Madde 431- Vasinin atanması usulüne ilişkin kurallar, kayyım ve yasal danışmanın
    atanmasında da uygulanır.
    Kayyım veya yasal danışman atanmasına ilişkin karar, ancak vesayet makamının gerekli
    görmesi hâlinde ilân olunur.
    ALTINCI AYIRIM
    KORUMA AMACIYLA ÖZGÜRLÜĞÜN KISITLANMASI
    A. Koşulları
    Madde 432- Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır
    tehlike arzeden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike
    oluşturan her ergin kişi, kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması hâlinde, tedavisi,
    eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirilir veya alıkonulabilir. Görevlerini
    yaparlarken bu sebeplerden birinin varlığını öğrenen kamu görevlileri, bu durumu hemen yetkili
    vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.
    Bu konuda kişinin çevresine getirdiği külfet de göz önünde tutulur.
    İlgili kişi durumu elverir elvermez kurumdan çıkarılır.
    B. Yetki
    Madde 433- Yerleştirme veya alıkoymaya karar verme yetkisi, ilgilinin yerleşim yeri
    veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde bulunduğu yer vesayet makamına aittir.
    Yerleştirme veya alıkoymaya karar veren vesayet makamı, kurumdan çıkarmaya da yetkilidir.
    C. Bildirim yükümlülüğü
    Madde 434- Kısıtlı bir kişi bir kuruma yerleştirildiği veya alıkonulduğu ya da ergin bir
    kişi hakkında vesayete ilişkin diğer önlemlerin alınmasına gerek görüldüğü takdirde, kişinin
    bulunduğu yer vesayet makamı veya özel kanunlarda öngörülen ilgililer, durumu yerleşim yeri
    vesayet makamına bildirmekle yükümlüdürler.
    D. İtiraz
    Madde 435- Kuruma yerleştirilen kişi veya yakınları, verilen karara karşı kendilerine
    bildirilmesinden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edebilirler.
    Bu hak, kurumdan çıkarılma isteminin reddi hâlinde de kullanılabilir.
    E. Usul
    I. Genel olarak
    Madde 436- Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması, aşağıdaki kurallar saklı kalmak
    üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tâbidir:
  256. Karar verilirken ilgilinin bunun sebepleri hakkında bilgilendirilmesi ve karara karşı
    denetim makamına itiraz edebileceğine yazılı olarak dikkatinin çekilmesi zorunludur.
  257. Bir kuruma yerleştirilen kişiye, alıkonulma kararına veya kurumdan çıkarılma isteminin
    reddine karşı en geç on gün içinde denetim makamına itiraz edebileceği derhal yazılı olarak bildirilir.
  258. Mahkeme kararını gerektiren her istem, gecikmeksizin yetkili hâkime ulaştırılır.
  259. Yerleştirme kararı veren vesayet makamı veya hâkim durumun özelliklerine göre bu
    istemin görüşülmesini erteleyebilir.
  260. Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike
    arzeden bulaşıcı hastalığı olanlar hakkında, ancak resmî sağlık kurulu raporu alındıktan sonra
    karar verilebilir. (Mülga cümle:6/12/2019-7196/53md.) (…)
  261. (Ek:6/12/2019-7196/53md.) (Değişik:2/3/2024-7499/7 md.) Resmî sağlık kurulu
    raporunun alınabilmesini temin amacıyla; kişinin vücudundan kan veya benzeri biyolojik
    örneklerle kıl, tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilir, kişiye gerekli tıbbi müdahaleler yapılabilir
    ve gerektiğinde kişi, hekim ön raporu üzerine en fazla yirmi gün süreyle sağlık kuruluşuna
    yerleştirilebilir. Hekim ön raporu üzerine verilen yerleştirme kararı derhâl ilgiliye ve yakınlarına
    bildirilir. İlgili veya yakınları, bu karara karşı bildirimden itibaren on gün içinde denetim
    makamına itiraz edebilir, yapılan itiraz kararın icrasını durdurmaz. İtiraz denetim makamınca
    ivedilikle karara bağlanır.
  262. (Ek:6/12/2019-7196/53md.) Bu madde kapsamında alınan kararların icrası için
    gerektiğinde ilgili kişi hakkında zor kullanılabilir ve sağlık görevlilerinden gerekli tıbbi yardım
    alınabilir.
    II. Yargılama usulü
    Madde 437- Hâkim, basit yargılama usulüne göre karar verir.
    Gerektiğinde ilgili kişiye adlî yardım sağlanır.
    (Değişik fıkra:6/12/2019-7196/54 md.) Hâkim, ilgili kişiyi dinler, tahkikatı tamamlar ve
    gecikmeksizin en geç iki gün içinde kararını verir.30
    İKİNCİ BÖLÜM
    VESAYETİN YÜRÜTÜLMESİ
    BİRİNCİ AYIRIM
    VASİNİN GÖREVLERİ
    A. Göreve başlama
    I. Defter tutma
    Madde 438- Vasiliğe atanma kararının kesinleşmesi üzerine vasi ile vesayet makamının
    görevlendireceği bir kişi tarafından, vakit geçirilmeksizin, yönetilecek malvarlığının defteri tutulur.
    Vesayet altındaki kişi ayırt etme gücüne sahipse, olanak bulunduğu takdirde defter
    tutulurken hazır bulundurulur.
    Koşullar gerektirdiği takdirde denetim makamı, vasi ve vesayet makamının isteği üzerine
    vesayet altındaki kişinin malvarlığının resmî defterinin tutulmasına karar verebilir. Bu defter,
    mirastaki resmî defterin alacaklılara karşı doğurduğu sonuçları doğurur ve oradaki usul uyarınca
    tutulur.
    II. Değerli şeylerin saklanması
    Madde 439- Kıymetli evrak, değerli eşya, önemli belge ve benzerleri, malvarlığının
    yönetimi bakımından bir sakınca yoksa, vesayet makamının gözetimi altında güvenli bir yere
    konulur.
    III. Taşınırların satılması
    Madde 440- Vesayet altındaki kişinin menfaati gerektirirse değerli şeylerin dışındaki
    taşınırlar, vesayet makamının vereceği talimat uyarınca, açık artırma ile satılır. Hâkim, özel
    durumları, taşınırın niteliğini veya değerinin azlığını göz önüne alarak pazarlıkla satışa da karar
    verebilir.
    Vesayet altındaki kişinin kendisi veya ailesi için özel bir değer taşıyan şeyler, zorunluluk
    olmadıkça satılamaz.
    IV. Paraların yatırılması
    1.Yatırma zorunluluğu
    Madde 441- Vesayet altındaki kişinin kendisi veya malvarlığının yönetimi için gerekli
    30 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle bu fıkrada yer alan “dinler ve
    gecikmeksizin” ibaresi “dinler, tahkikatı tamamlar ve gecikmeksizin en geç iki gün içinde” şeklinde
    değiştirilmiştir.
    olmayan paralar, faiz getirmek üzere, vesayet makamı tarafından belirlenen millî bir bankaya
    yatırılır veya Hazine tarafından çıkarılan menkul kıymetlere çevrilir.
    Paranın yatırılmasını bir aydan fazla geciktiren vasi, faiz kaybını ödemekle yükümlüdür.
  263. Yatırımların dönüştürülmesi
    Madde 442- Yeteri kadar güven verici olmayan yatırımlar, güvenli yatırımlara dönüştürülür.
    Dönüştürme işleminin uygun zamanda ve vesayet altındaki kişinin menfaati gözetilerek
    yapılması gerekir.
    V. Ticarî ve sınaî işletmeler
    Madde 443- Vesayet altındaki kişinin malvarlığı içinde ticarî, sınaî veya benzeri bir
    işletme varsa; vesayet makamı, bunların işletilmesinin devamı veya tasfiyesi için gerekli talimatı
    verir.
    VI. Taşınmazların satılması
    Madde 444- Taşınmazların satışı, vesayet makamının talimatı uyarınca ve ancak vesayet
    altındaki kişinin menfaati gerekli kıldığı hâllerde mümkündür.
    Satış, vesayet makamının bu iş için görevlendireceği bir kişi tarafından vasi de hazır
    olduğu hâlde açık artırmayla yapılır ve ihale vesayet makamının onamasıyla tamam olur;
    onamaya ilişkin kararın ihale gününden başlayarak on gün içinde verilmesi gerekir.
    Ancak denetim makamı, istisnaî olarak özel durumları, taşınmazın niteliğini veya
    değerinin azlığını göz önüne alarak pazarlıkla satışa da karar verebilir.
    B. Özen ve temsil
    I. Kişiye özen
  264. Küçüklerde
    a. Genel olarak
    Madde 445- Vesayet altındaki kişi küçük ise, vasi onun bakımı ve eğitimi için gereken
    önlemleri almakla yükümlüdür.
    Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, vasi bu konuda
    ana ve babanın yetkilerine sahiptir.
    b. Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması
    Madde 446- Küçüklerin koruma amacıyla bir kuruma yerleştirilmesine vasinin başvurusu
    üzerine vesayet makamı veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde bizzat vasi karar verir ve
    durumu derhâl vesayet makamına bildirir.
    Bunun dışında usul ve yetkiyle ilgili konularda kısıtlı olsun veya olmasın erginlerin
    korunması amacıyla özgürlüklerinin kısıtlanmasına ilişkin hükümler uygulanır.
    Onaltı yaşını doldurmamış çocuk bu konuda mahkemeye bizzat başvuramaz.
  265. Kısıtlılarda
    Madde 447- Vasi, kısıtlıyı korumak ve bütün kişisel işlerinde ona yardım etmekle
    yükümlüdür.
    Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde vasi, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanmasına
    ilişkin hükümlere göre kısıtlıyı bir kuruma yerleştirebilir veya orada alıkoyabilir ve durumu
    derhal vesayet makamına bildirir.
    II. Temsil
  266. Genel olarak
    Madde 448- Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasi,
    vesayet altındaki kişiyi bütün hukukî işlemlerinde temsil eder.
  267. Yasak işlemler
    Madde 449- Vesayet altındaki kişi adına kefil olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda
    bulunmak yasaktır.
  268. Vesayet altındaki kişinin görüşünün alınması
    Madde 450- Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahipse,
    vasi önemli işlerde karar vermeden önce olanak ölçüsünde, onun görüşünü almakla yükümlüdür.
    Vesayet altındaki kişinin işi uygun bulmuş olması vasiyi sorumluluktan kurtarmaz.
  269. Vesayet altındaki kişinin yapabileceği işler
    a. Vasinin rızası
    Madde 451- Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi, vasinin açık veya örtülü
    izni veya sonraki onamasıyla yükümlülük altına girebilir veya bir haktan vazgeçebilir.
    Yapılan işlem diğer tarafın belirlediği veya başvurusu üzerine hâkimin belirleyeceği
    uygun bir süre içinde onanmazsa, diğer taraf bununla bağlı olmaktan kurtulur.
    b. Onamamanın sonucu
    Madde 452- Vasinin onamadığı işlemlerde taraflardan her biri verdiğini geri isteyebilir.
    Ancak, vesayet altındaki kişi, sadece kendi menfaatine harcanan veya geri isteme zamanında
    malvarlığında mevcut olan zenginleşme tutarıyla ya da iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmış
    olduğu miktarla sorumludur.
    Vesayet altındaki kişi, fiil ehliyetine sahip olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış ise,
    onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olur.
  270. Meslek veya sanat
    Madde 453- Vesayet altındaki kişiye vesayet makamı tarafından bir meslek veya sanatın
    yürütülmesi için izin verilmiş ise, o kişi bununla ilgili her türlü olağan işlemleri yapmaya
    yetkilidir ve bu tür işlemlerden dolayı bütün malvarlığı ile sorumludur.
    C. Malvarlığının yönetilmesi
    I. Yönetim ve hesap tutma yükümlülüğü
    Madde 454- Vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığını iyi bir yönetici gibi özenle
    yönetmek zorundadır.
    Vasi, yönetimle ilgili hesap tutmak ve vesayet makamının belirlediği tarihlerde ve her
    hâlde yılda bir defa hesabı onun incelemesine sunmakla yükümlüdür.
    Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahip ise, hesabın
    hâkim tarafından incelenmesi sırasında olanak ölçüsünde hazır bulundurulur.
    II. Serbest mallar
    Madde 455- Vesayet altındaki kişi, kendi tasarrufuna bırakılmış olan mallar ile vasinin
    izniyle çalışarak kazandığı malları serbestçe yönetir ve kullanır.
    D. Görevin süresi
    Madde 456- Vasi, kural olarak iki yıl için atanır.
    Vesayet makamı, bu süreyi her defasında ikişer yıl uzatabilir.
    Dört yıl dolunca vasi, vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.
    E. Vasinin ücreti
    Madde 457 – Vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığından, olanak bulunmadığı takdirde
    Hazineden karşılanmak üzere kendisine bir ücret verilmesini isteyebilir. Ödenecek ücret,
    yönetimin gerektirdiği emek ve yönetilen malvarlığının geliri göz önünde tutulmak suretiyle her
    hesap dönemi için vesayet makamı tarafından belirlenir.
    İKİNCİ AYIRIM
    KAYYIMIN GÖREVLERİ
    A. Kayyımın konumu
    Madde 458- Bir kimseye kayyım atanması onun fiil ehliyetini etkilemez. Yasal danışmanlığa
    ilişkin hükümler saklıdır.
    Kayyımın görev süresi ve ücreti vesayet makamı tarafından belirlenir.
    B. Kayyımlığın kapsamı
    I. Belli bir iş
    Madde 459- Belli bir iş için görevlendirilmiş olan kayyım, vesayet makamının talimatına
    aynen uymak zorundadır.
    II. Malvarlığının yönetimi
    Madde 460- Kayyım bir malvarlığının yönetimi ve gözetimi ile görevlendirilmiş ise,
    yalnız o malvarlığının yönetim ve korunması için gerekli olan işleri yapabilir.
    Kayyımın, bunun dışındaki işleri yapabilmesi, temsil olunanın vereceği özel yetkiye,
    temsil olunan bu yetkiyi verecek durumda değilse vesayet makamının iznine bağlıdır.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    VESAYET DAİRELERİNİN GÖREVLERİ
    A. Şikâyet ve itiraz
    Madde 461- Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi ve her ilgili, vasinin
    eylem ve işlemlerine karşı vesayet makamına şikâyette bulunabilir.
    Vesayet makamının kararlarına karşı tebliğ gününden başlayarak on gün içinde denetim
    makamına itiraz edilebilir.
    B. İzin
    I. Vesayet makamından
    Madde 462- Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izni gereklidir:
  271. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,
  272. Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin
    alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi,
  273. Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,
  274. Ödünç verme ve alma,
  275. Kambiyo taahhüdü altına girme,
  276. Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası
    sözleşmeleri yapılması,
  277. Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,
  278. Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh
    olma, tahkim ve konkordato yapılması,
  279. Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri
    yapılması,
  280. Borç ödemeden aciz beyanı,
  281. Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,
  282. Çıraklık sözleşmesi yapılması,
  283. Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,
  284. Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi.
    II. Denetim makamından
    Madde 463- Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izninden sonra denetim makamının
    da izni gereklidir:
  285. Vesayet altındaki kişinin evlât edinmesi veya evlât edinilmesi,
  286. Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması,
  287. Bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa
    girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması,
  288. Ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,
  289. Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması,
  290. Küçüğün ergin kılınması,
  291. Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması.
    C. Rapor ve hesapların incelenmesi
    Madde 464- Vesayet makamı, vasinin belli dönemlerde vereceği rapor ve hesapları
    inceler; gerekli gördüğü hâllerde bunların tamamlanması veya düzeltilmesini ister.
    Vesayet makamı, rapor ve hesapları kabul veya reddeder; gerektiğinde vesayet altındaki
    kişinin menfaatini korumak için uygun önlemleri alır.
    D. İznin bulunmaması
    Madde 465- Kanunen gerektiği hâlde vasinin yetkili vesayet dairelerinin iznini almadan
    yapmış olduğu işlemler, vesayet altındaki kişinin vasinin izni olmaksızın yaptığı işlem hükmündedir.
    DÖRDÜNCÜ AYIRIM
    VESAYET ORGANLARININ SORUMLULUĞU
    A. Özen yükümü
    Madde 466- Vesayet organları ve vesayet işleriyle görevlendirilmiş olan diğer kişiler, bu
    görevlerini yerine getirirlerken iyi bir yönetimin gerektirdiği özeni göstermekle yükümlüdürler.
    B. Vasinin sorumluluğu
    Madde 467- Vasi, görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye
    verdiği zarardan sorumludur.
    Kayyım ve yasal danışmanlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.
    C. Devletin sorumluluğu
    Madde 468- Devlet, vesayet dairelerinde görevli olanların hukuka aykırı olarak sebebiyet
    verdikleri zararlardan doğrudan doğruya sorumlu olduğu gibi; vasi, kayyım ve yasal danışmanlara
    tazmin ettirilemeyen zararlardan da sorumludur.
    Zararı tazmin eden Devlet, zararın meydana gelmesinde kusurlu olanlara rücu eder.
    Zararın doğmasına kusurları ile sebep olanlar, rücu hakkını kullanan Devlete karşı
    müteselsilen sorumludurlar.
    D. Görev ve yetki
    Madde 469- Devletin vesayet dairelerinde görevli kişilere karşı rücu davasına bakmaya,
    vesayet dairelerinin bulunduğu yere en yakın asliye mahkemesi yetkilidir.
    Vesayetle ilgili tazminat ve diğer rücu davaları vesayet dairelerinin bulunduğu yer asliye
    mahkemesinde görülür.
    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
    VESAYETİN SONA ERMESİ
    BİRİNCİ AYIRIM
    VESAYETİ GEREKTİREN HÂLLERİN
    SONA ERMESİ
    A. Küçüklerde
    Madde 470- Küçük üzerindeki vesayet, onun ergin olmasıyla kendiliğinden sona erer.
    Erginliğe mahkemece karar verilmiş ise, mahkeme aynı zamanda küçüğün hangi tarihte
    ergin olacağını tespit ve ilân eder.
    B. Hükümlülerde
    Madde 471- (Değişik:2/3/2024-7499/8 md.)
    Özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet,
    hapis hâlinin hukuka uygun bir şekilde sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.
    Hapis hâlinin devamı süresince aşağıdaki şartların varlığı hâlinde vesayet sona
    erdirilebilir:
  292. Toplam beş yıldan az olan hapis cezasının infazına bağlı olarak verilen kısıtlama
    kararları bakımından kişinin isteminin bulunması,
  293. Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazına bağlı olarak verilen
    kısıtlama kararları bakımından kişinin talebi üzerine kişiliğinin veya malvarlığının korunması
    sebebinin ortadan kalkması.
    C. Diğer kısıtlılarda
    I. Kaldırılması
    Madde 472- Diğer kısıtlılar üzerindeki vesayet, yetkili vesayet makamının kararıyla sona
    erer.
    Vesayeti gerektiren sebebin ortadan kalkması üzerine vesayet makamı vesayetin sona
    ermesine karar verir.
    Kısıtlı ve ilgililerden her biri, vesayetin kaldırılması isteminde bulunabilir.
    II. Usulü
  294. İlân
    Madde 473- Kısıtlama ilân edilmişse, kaldırılması da ilân olunur.
    Fiil ehliyetinin yeniden kazanılması, ilânın yapılmasına bağlı değildir.
  295. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığında
    Madde 474- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı yüzünden kısıtlanmış olan kişi üzerindeki
    vesayetin kaldırılmasına, ancak kısıtlama sebebinin ortadan kalkmış olduğunun resmî sağlık
    kurulu raporu ile belirlenmesi hâlinde karar verilebilir.
  296. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü
    yönetimde
    Madde 475- Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı
    veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kısıtlanmış olan kişinin vesayetin kaldırılmasını
    isteyebilmesi, en az bir yıldan beri vesayet altına alınmasını gerektiren sebeple ilgili olarak bir
    şikâyete meydan vermemiş olmasına bağlıdır.
  297. İstek üzerine kısıtlamada
    Madde 476- Kendi isteğiyle kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılması,
    kısıtlamayı gerektiren sebebin ortadan kalkmasına bağlıdır.
    D. Kayyımlıkta ve yasal danışmanlıkta
    I. Genel olarak
    Madde 477- Temsil kayyımlığı, kayyımın yapmakla görevlendirildiği işin bitirilmesiyle sona
    erer.
    Yönetim kayyımlığı, kayyımın atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkması veya
    kayyımın görevden alınmasıyla sona erer.
    Yasal danışmanlık, vesayetin kaldırılmasına ilişkin hükümler uyarınca vesayet makamının
    kararıyla sona erer.
    II. İlân
    Madde 478- Atamanın ilân edilmiş olması veya vesayet makamının gerekli görmesi
    hâllerinde, kayyımlığın sona erdiği de ilân olunur.
    İKİNCİ AYIRIM
    VASİLİK GÖREVİNİN SONA ERMESİ
    A. Fiil ehliyetinin yitirilmesi ve ölüm
    Madde 479- Vasilik görevi, vasinin fiil ehliyetini yitirmesi veya ölümüyle sona erer.
    B. Sürenin sona ermesi ve uzatılmaması
    I. Sürenin dolması
    Madde 480- Vasilik görevi, uzatılmadığı takdirde, sürenin dolmasıyla sona erer.
    II. Engelin veya kaçınma sebebinin ortaya çıkması
    Madde 481- Vasi, vasiliğe engel bir sebebin ortaya çıkması hâlinde görevinden çekilmek
    zorundadır.
    Vasi, bir kaçınma sebebi ortaya çıktığı takdirde sürenin bitiminden önce görevinden
    alınmasını isteyebilir; ancak, önemli sebeplerin varlığı hâlinde görevine devam etmek zorundadır.
    III. Göreve devam zorunluluğu
    Madde 482- Görevi sona eren vasi, yenisi göreve başlayıncaya kadar zorunlu işleri
    yapmakla yükümlüdür.
    C. Görevden alınma
    I. Sebepleri
    Madde 483- Vasi, görevini ağır surette savsaklar, yetkilerini kötüye kullanır veya güveni
    sarsıcı davranışlarda bulunur ya da borç ödemede acze düşerse, vesayet makamı tarafından görevden
    alınır.
    Vasinin görevini yapmakta yetersizliği sebebiyle vesayet altındaki kişinin menfaatleri
    tehlikeye düşerse, vesayet makamı kusuru olmasa bile vasiyi görevden alabilir.
    II. Usulü
  298. İstek üzerine veya re’sen
    Madde 484- Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi veya her ilgili, vasinin
    görevden alınmasını isteyebilir.
    Görevden alınmayı gerektiren sebebin varlığını başka bir yoldan öğrenen vesayet makamı,
    vasiyi re’sen görevden almakla yükümlüdür.
  299. Araştırma ve uyarı
    Madde 485- Vesayet makamı, ancak gerekli araştırmayı yaptıktan ve vasiyi dinledikten
    sonra onu görevden alabilir.
    Vesayet makamı, ağır olmayan hâllerde vasiye görevden alınacağı konusunda uyarıda
    bulunur.
  300. Geçici önlemler
    Madde 486- Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde vesayet makamı, vasiye geçici olarak
    işten el çektirip bir kayyım atayabileceği gibi; gerekirse muhtemel zararı göz önünde
    bulundurarak vasinin mallarına ihtiyati haciz koyabilir ve tutuklanmasını da isteyebilir.
  301. Diğer önlemler
    Madde 487- Vesayet makamı, görevden alma ve uyarıda bulunmanın yanı sıra, vesayet
    altındaki kişinin korunması için gerekli diğer önlemleri de almakla yükümlüdür.
  302. İtiraz
    Madde 488- İlgililer, vesayet makamının kararlarına karşı, tebliğ gününden başlayarak on
    gün içinde denetim makamına itiraz edebilirler. Denetim makamı, gerektiğinde duruşma da
    yaparak bu itirazı kesin karara bağlar.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    VESAYETİN SONA ERMESİNİN SONUÇLARI
    A. Kesin hesap ve malvarlığının teslimi
    Madde 489- Görevi sona eren vasi, yönetimle ilgili son raporu ve kesin hesabı vesayet
    makamına vermekle yükümlü olduğu gibi; malvarlığını vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına
    veya yeni vasiye teslim edilmek üzere hazır bulundurmak zorundadır.
    B. Rapor ve hesabın incelenmesi
    Madde 490- Son rapor ve kesin hesap belli zamanlarda verilen rapor ve hesaplar gibi
    vesayet makamı tarafından incelenir ve onaylanır.
    C. Vasinin görevine son verilmesi
    Madde 491- Son rapor ve kesin hesap onaylandıktan ve malvarlığı vesayet altındaki
    kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye teslim edildikten sonra, vesayet makamı vasinin görevinin
    sona erdiğine karar verir.
    Vesayet makamı, son rapor ve kesin hesabın onaylanması veya reddi konusundaki kararı
    ile birlikte kesin hesabı vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye, tazminat davası
    açma hakları bulunduğunu da belirtmek suretiyle tebliğ eder. Bu tebliğde vasinin görevine son
    verildiği de belirtilir.
    D. Sorumluluk davasında zamanaşımı
    I. Olağan zamanaşımı
    Madde 492- Sorumlu vasi ve kayyıma karşı açılacak tazminat davası kesin hesabın tebliğ
    edildiği tarihten başlayarak bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
    Tazmin ettirilemeyen zararlar için Devlete karşı açılacak tazminat davasının zamanaşımı
    süresi, zararın vasi, kayyım ve yasal danışmana tazmin ettirilemeyeceğinin anlaşılmasından
    başlayarak bir yıldır.
    Vesayet dairelerinde görevli olanların sebebiyet verdikleri zararlardan dolayı Devlete
    karşı açılacak davaların zamanaşımı genel hükümlere tâbidir.
    Devletin rücu davası, rücu hakkının doğumunun üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına
    uğrar.
    II. Olağanüstü zamanaşımı
    Madde 493- Olağan zamanaşımı süresi işlemeye başlamadan önce zarar gören tarafından
    bilinmesi veya anlaşılması olanağı bulunmayan bir hesap yanlışlığına veya bir sorumluluk sebebine
    dayanan tazminat davası, hesap yanlışlığının veya sorumluluk sebebinin öğrenilmesinden
    başlayarak bir yıl içinde açılabilir.
    Vesayetten doğan tazminat davaları, her hâlde kesin hesabın tebliğinin üzerinden on yıl
    geçmekle zamanaşımına uğrar.
    E. Vesayet altındaki kişinin alacağı
    Madde 494- Vesayet altındaki kişinin vasi veya Devlete karşı alacakları imtiyazlı alacaktır.
    ÜÇÜNCÜ KİTAP
    MİRAS HUKUKU
    BİRİNCİ KISIM
    MİRASÇILAR
    BİRİNCİ BÖLÜM
    YASAL MİRASÇILAR
    A. Kan hısımları
    I. Altsoy
    Madde 495- Mirasbırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur.
    Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar.
    Mirasbırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi
    altsoyları alır.
    II. Ana ve baba
    Madde 496- Altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, ana ve babasıdır. Bunlar
    eşit olarak mirasçıdırlar.
    Mirasbırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla
    kendi altsoyları alır.
    Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.
    III. Büyük ana ve büyük baba
    Madde 497- Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan mirasbırakanın
    mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bunlar, eşit olarak mirasçıdırlar.
    Mirasbırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede
    halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır.
    Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın
    mirasbırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalır.
    Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babaların ikisi de altsoyları
    bulunmaksızın mirasbırakandan önce ölmüşlerse, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.
    Sağ kalan eş varsa, büyük ana ve büyük babalardan birinin mirasbırakandan önce ölmüş
    olması hâlinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir
    taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları hâlinde onların payları diğer
    tarafa geçer.
    IV. Evlilik dışı hısımlar
    Madde 498- Evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş
    olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olurlar.
    B. Sağ kalan eş
    Madde 499- Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki
    oranlarda mirasçı olur:
  303. Mirasbırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri,
  304. Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,
  305. Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı
    olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır.
    C. Evlâtlık
    Madde 500- Evlâtlık ve altsoyu, evlât edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar. Evlâtlığın
    kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder.
    Evlât edinen ve hısımları, evlâtlığa mirasçı olmazlar.
    D. Devlet
    Madde 501- Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçer.
    İKİNCİ BÖLÜM
    ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLAR
    BİRİNCİ AYIRIM
    TASARRUF EHLİYETİ
    A. Ehliyet
    I. Vasiyette
    Madde 502- Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve onbeş yaşını doldurmuş
    olmak gerekir.
    II. Miras sözleşmesinde
    Madde 503- Miras sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmak,
    kısıtlı bulunmamak gerekir.
    B. İrade sakatlığı
    Madde 504- Mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında
    yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını
    öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl
    içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır.
    Ölüme bağlı tasarrufta kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma hâlinde
    mirasbırakanın gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, tasarruf bu arzuya göre düzeltilir.
    İKİNCİ AYIRIM
    TASARRUF ÖZGÜRLÜĞÜ
    A. Tasarruf edilebilir kısım
    I. Kapsamı
    Madde 505- (Değişik birinci fıkra: 4/5/2007-5650/1 md.) Mirasçı olarak altsoyu, ana ve
    babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı
    tasarrufta bulunabilir.
    Bu mirasçılardan hiç biri yoksa, mirasbırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir.
    II. Saklı pay
    Madde 506- Saklı pay aşağıdaki oranlardan ibarettir:
  306. Altsoy için yasal miras payının yarısı,
  307. Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri,
  308. (Mülga: 4/5/2007-5650/2 md.)
  309. Sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde
    yasal miras payının tamamı, diğer hâllerde yasal miras payının dörtte üçü.
    III. Tasarruf edilebilir kısmın hesabı
  310. Borçların indirilmesi
    Madde 507- Tasarruf edilebilir kısım, terekenin mirasbırakanın ölümü günündeki
    durumuna göre hesaplanır.
    Hesap yapılırken, mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve
    yazımı giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık
    geçim giderleri terekeden indirilir.
  311. Sağlararası karşılıksız kazandırmalar
    Madde 508- Mirasbırakanın sağlararası karşılıksız kazandırmaları, tenkise tâbi oldukları
    ölçüde, tasarruf edilebilir kısmın hesabında terekeye eklenir.
  312. Sigorta alacakları
    Madde 509- Mirasbırakanın kendi ölümünde ödenmek üzere üçüncü kişi lehine hayat
    sigortası sözleşmesi yapması veya böyle bir kişiyi sonradan lehdar olarak tayin etmesi ya da
    sigortacıya karşı olan istem hakkını sağlararası veya ölüme bağlı tasarrufla karşılıksız olarak
    üçüncü kişiye devretmesi hâlinde, sigorta alacağının mirasbırakanın ölümü zamanındaki satın
    alma değeri terekeye eklenir.
    B. Mirasçılıktan çıkarma
    I. Sebepleri
    Madde 510- Aşağıdaki durumlarda mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı
    mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir:
  313. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç
    işlemişse,
  314. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan
    doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse.
    II. Hükümleri
    Madde 511- Mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamayacağı gibi; tenkis davası
    da açamaz.
    Mirasbırakan başka türlü tasarrufta bulunmuş olmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin
    miras payı, o kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna,
    yoksa mirasbırakanın yasal mirasçılarına kalır.
    Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi saklı
    payını isteyebilir.
    III. İspat yükü
    Madde 512- Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma
    sebebini belirtmişse geçerlidir.
    Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan
    yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer.
    Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf,
    mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi
    hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur.
    IV. Borç ödemeden aciz sebebiyle mirasçılıktan çıkarma
    Madde 513- Mirasbırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı
    payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilir. Ancak, bu yarıyı mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş ve
    doğacak çocuklarına özgülemesi şarttır.
    Miras açıldığı zaman borç ödemeden aciz belgesinin hükmü kalmamışsa veya belgenin
    kapsadığı borç tutarı mirasçılıktan çıkarılanın miras payının yarısını aşmıyorsa, mirasçılıktan
    çıkarılanın istemi üzerine çıkarma iptal olunur.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARIN ÇEŞİTLERİ
    A. Genel olarak
    Madde 514- Mirasbırakan, tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde, malvarlığının
    tamamında veya bir kısmında vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle tasarrufta bulunabilir.
    Mirasbırakanın üzerinde tasarruf etmediği kısım yasal mirasçılarına kalır.
    B. Koşullar ve yüklemeler
    Madde 515- Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarruflarını koşullara veya yüklemelere
    bağlayabilir. Tasarruf hüküm ve sonuçlarını doğurduğu andan itibaren, her ilgili koşul veya
    yüklemenin yerine getirilmesini isteyebilir.
    Hukuka veya ahlâka aykırı koşullar ve yüklemeler, ilişkin bulundukları tasarrufu geçersiz
    kılar.
    Anlamsız veya yalnız başkalarını rahatsız edici nitelikte olan koşullar ve yüklemeler yok
    sayılır.
    C. Mirasçı atama
    Madde 516- Mirasbırakan, mirasının tamamı veya belli bir oranı için bir veya birden çok
    kişiyi mirasçı atayabilir.
    Bir kişinin, mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren her tasarruf, mirasçı
    atanması sayılır.
    D. Belirli mal bırakma
    I. Konusu
    Madde 517- Mirasbırakan, bir kimseye onu mirasçı atamaksızın belirli bir mal bırakma
    yoluyla kazandırmada bulunabilir.
    Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasarrufla bir kimseye terekedeki bir malın mülkiyetinin
    veya terekenin tamamı ya da bir kısmı üzerinde intifa hakkının kazandırılmasına yönelik
    olabileceği gibi; bir kimse lehine tereke değeri üzerinden bir edimin yerine getirilmesinin, bir
    iradın bağlanmasının veya bir kimsenin bir borçtan kurtarılmasının, mirasçılar veya belirli mal
    bırakılanlara yükletilmesi suretiyle de olabilir.
    Bırakılan belirli mal terekede bulunmadığı takdirde, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça,
    ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olanlar borçtan kurtulurlar.
    II. Teslim borcu
    Madde 518- Bırakılan belirli mal, mirasın açılması anındaki durumuyla teslim olunur;
    yarar ve hasar, mirasın açılması anında kendisine belirli mal bırakılana geçer.
    Tasarrufu yerine getirme ile yükümlü olan kimse, mirasın açılmasından sonra bırakılan
    belirli mala yaptığı harcamalar ve mala verdiği zararlardan dolayı, vekâletsiz iş görenin haklarına
    sahip ve borçlarıyla yükümlü olur.
    III. Tereke ile ilgisi
    Madde 519- Tereke mevcudunu veya tasarrufu yerine getirme yükümlüsüne yapılan
    kazandırmayı ya da saklı payı zedeleyen tasarrufların orantılı olarak tenkisi istenebilir.
    Tasarrufu yerine getirme yükümlüsü, mirasçılığı veya kendisine bırakılan kazandırmayı
    reddetmiş ya da mirasbırakandan önce ölmüş veya mirastan yoksun kalmış olsa bile tasarruf
    yürürlükte kalır; yerine getirme borcu, bu durumlardan yararlananlara geçer.
    Yasal veya atanmış mirasçı, mirası reddetmiş olsa bile lehine yapılmış bir tasarrufun
    yerine getirilmesini isteyebilir.
    E. Yedek mirasçı atama
    Madde 520- Mirasbırakan, atadığı mirasçının kendisinden önce ölmesi veya mirası
    reddetmesi hâlinde onun yerine geçmek üzere bir veya birden çok kişiyi yedek mirasçı olarak
    atayabilir.
    Bu kural belirli mal bırakmada da uygulanır.
    F. Artmirasçı atama
    I. Belirlenmesi
    Madde 521- Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarrufuyla önmirasçı atadığı kişiyi mirası
    artmirasçıya devretmekle yükümlü kılabilir.
    Aynı yükümlülük artmirasçıya yüklenemez.
    Bu kurallar belirli mal bırakmada da uygulanır.
    II. Artmirasçıya geçiş
    Madde 522- Tasarrufta geçiş anı belirtilmemişse miras, önmirasçının ölümüyle artmirasçıya
    geçer.
    Tasarrufta geçiş anı gösterilmiş olup önmirasçının ölümünde bu an henüz gelmemişse
    miras, güvence göstermeleri koşuluyla önmirasçının mirasçılarına teslim edilir.
    Mirasın artmirasçıya geçmesine herhangi bir sebeple olanak kalmadığı anda miras,
    önmirasçıya; önmirasçı ölmüşse onun mirasçılarına kesin olarak kalır.
    III. Güvence
    Madde 523- Önmirasçıya geçen mirasın sulh mahkemesince defteri tutulur.
    Mirasbırakan açıkça bağışık tutmadıkça, mirasın önmirasçıya teslimi onun güvence
    göstermesine bağlıdır. Taşınmazlarda bu güvence, yeterli görüldüğü takdirde mirası geçirme
    yükümlülüğünün tapu kütüğüne şerh verilmesiyle de sağlanabilir.
    Önmirasçı güvence göstermez veya artmirasçının beklenen haklarını tehlikeye düşürürse,
    mirasın resmen yönetimine karar verilir.
    IV. Hükümleri
  315. Önmirasçı hakkında
    Madde 524- Önmirasçı, mirası atanmış mirasçılar gibi kazanır.
    Önmirasçı, mirasa artmirasçıya geçirme yükümlülüğü ile sahip olur.
  316. Artmirasçı hakkında
    Madde 525- Artmirasçı, mirası belirlenmiş olan geçiş anında sağ ise kazanır.
    Artmirasçı geçiş anından önce ölmüşse, tasarrufta aksi öngörülmüş olmadıkça, miras
    önmirasçıya kalır.
    Önmirasçı mirasbırakanın ölümünde sağ değilse veya mirastan yoksun kalmışsa ya da
    mirası reddederse, miras artmirasçıya geçer.
    G. Vakıf
    Madde 526- Mirasbırakan, terekesinin tasarruf edilebilir kısmının tamamını veya bir
    bölümünü özgülemek suretiyle vakıf kurabilir.
    Vakıf, ancak kanun hükümlerine uyulmak koşuluyla tüzel kişilik kazanır.
    H. Miras sözleşmeleri
    I. Olumlu miras sözleşmesi
    Madde 527- Mirasbırakan, miras sözleşmesiyle mirasını veya belirli malını sözleşme
    yaptığı kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girebilir.
    Mirasbırakan, malvarlığında eskisi gibi serbestçe tasarruf edebilir; ancak, miras
    sözleşmesindeki yükümlülüğü ile bağdaşmayan ölüme bağlı tasarruflarına veya bağışlamalarına itiraz
    edilebilir.
    II. Mirastan feragat sözleşmesi
  317. Kapsamı
    Madde 528 – Mirasbırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak
    mirastan feragat sözleşmesi yapabilir.
    Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder.
    Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin
    altsoyu için de sonuç doğurur.
  318. Hükümden düşmesi
    Madde 529- Mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmış olup bu kişinin
    herhangi bir sebeple mirasçı olamaması hâlinde, feragat hükümden düşer.
    Mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmamışsa, en yakın ortak kökün
    altsoyu lehine yapılmış sayılır ve bunların herhangi bir sebeple mirasçı olamaması hâlinde,
    feragat yine hükümden düşer.
  319. Tereke alacaklılarının hakları
    Madde 530- Mirasın açılması anında tereke, borçları karşılayamıyorsa ve borçlar
    mirasçılar tarafından da ödenmiyorsa, feragat eden ve mirasçıları, alacaklılara karşı feragat için
    ölümünden önceki beş yıl içinde mirasbırakandan almış oldukları karşılıktan, mirasın açılması
    anındaki zenginleşmeleri tutarında sorumludurlar.
    DÖRDÜNCÜ AYIRIM
    ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARIN ŞEKİLLERİ
    A. Vasiyet
    I. Şekilleri
  320. Genel olarak
    Madde 531- Vasiyet, resmî şekilde veya mirasbırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak
    yapılabilir.
  321. Resmî vasiyetname
    a. Düzenlenmesi
    Madde 532 – Resmî vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir.
    Resmî memur, sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli
    olabilir.
    b. Memurun işlevi
    Madde 533 – Mirasbırakan, arzularını resmî memura bildirir. Bunun üzerine memur,
    vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için mirasbırakana verir.
    Vasiyetname, mirasbırakan tarafından okunup imzalanır.
    Memur, vasiyetnameyi tarih koyarak imzalar.
    c. Tanıkların katılması
    Madde 534 – Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra mirasbırakan,
    vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan
    eder.
    Tanıklar, bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil
    gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.
    Vasiyetname içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir.
    d. Mirasbırakan tarafından okunmaksızın ve imzalanmaksızın düzenleme
    Madde 535- Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur
    vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son
    arzularını içerdiğini beyan eder.
    Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu
    tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana
    okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye
    yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.
    e. Düzenlemeye katılma yasağı
    Madde 536- Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden
    yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri
    ve bu kişilerin eşleri, resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak
    katılamazlar.
    Resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve
    altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada
    bulunulamaz.
    f. Vasiyetnamenin saklanması
    Madde 537- Resmî vasiyetnameyi düzenleyen memur, vasiyetnamenin aslını saklamakla
    yükümlüdür.
  322. El yazılı vasiyetname
    Madde 538- El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından
    sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.
    El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine
    veya yetkili memura bırakılabilir.
  323. Sözlü vasiyet
    a. Son arzuları anlatma
    Madde 539- Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi
    olağanüstü durumlar yüzünden resmî veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet
    yoluna başvurabilir.
    Bunun için mirasbırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir
    vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler.
    Resmî vasiyetname düzenlenmesinde okur yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin
    yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.
    b. Belgeleme
    Madde 540- Mirasbırakan tarafından görevlendirilen tanıklardan biri, kendilerine beyan
    edilen son arzuları, yer, yıl, ay ve günü de belirterek hemen yazar, bu belgeyi imzalar ve diğer
    tanığa imzalatır. Yazılan belgeyi ikisi birlikte vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye
    mahkemesine verirler ve mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son
    arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hâkime beyan ederler.
    Tanıklar, daha önce bir belge düzenlemek yerine, vakit geçirmeksizin mahkemeye başvurup
    yukarıdaki hususları beyan ederek mirasbırakanın son arzularını bir tutanağa geçirtebilirler.
    Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha
    yüksek rütbeli bir subay; Ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, o
    aracın sorumlu yöneticisi; sağlık kurumlarında tedavi edilmekteyse, sağlık kurumunun en yetkili
    yöneticisi hâkim yerine geçer.
    c. Hükümden düşme
    Madde 541- Mirasbırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı
    doğarsa, bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşer.
    II. Vasiyetten dönme
  324. Yeni vasiyetname ile
    Madde 542- Mirasbırakan, vasiyetname için kanunda öngörülen şekillerden birine uymak
    suretiyle yeni bir vasiyetname yaparak önceki vasiyetnameden her zaman dönebilir.
    Vasiyetnamenin tamamından veya bir kısmından dönülebilir.
  325. Yok etme ile
    Madde 543- Mirasbırakan, yok etmek suretiyle de vasiyetnameden dönebilir.
    Kaza sonucunda veya üçüncü kişinin kusuruyla yok olan ve içeriğinin aynen ve tamamen
    belirlenmesine olanak bulunmayan vasiyetname hükümsüz kalır. Tazminat isteme hakkı saklıdır.
  326. Sonraki tasarruflar
    Madde 544- Mirasbırakan, önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yeni bir
    vasiyetname yaparsa, kuşkuya yer bırakmayacak surette önceki vasiyetnameyi tamamlamadıkça,
    sonraki vasiyetname onun yerini alır.
    Belirli mal bırakma vasiyeti de, vasiyetnamede aksi belirtilmedikçe, mirasbırakanın
    sonradan o mal üzerinde bu vasiyetle bağdaşmayan başka bir tasarrufta bulunmasıyla ortadan
    kalkar.
    B. Miras sözleşmesi
    I. Şekli
    Madde 545- Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmî vasiyetname şeklinde
    düzenlenmesi gerekir.
    Sözleşmenin tarafları, arzularını resmî memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen
    sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar.
    II. Ortadan kaldırılması
  327. Sağlararasında
    a. Sözleşme veya vasiyetname ile
    Madde 546- Miras sözleşmesi, tarafların yazılı anlaşmasıyla her zaman ortadan kaldırılabilir.
    Miras sözleşmesiyle mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişinin,
    mirasbırakana karşı miras sözleşmesinin yapılmasından sonra mirasçılıktan çıkarma sebebi
    oluşturan davranışta bulunduğu ortaya çıkarsa; mirasbırakan, miras sözleşmesini tek taraflı olarak
    ortadan kaldırabilir.
    Tek taraflı ortadan kaldırma, vasiyetnameler için kanunda öngörülen şekillerden biriyle
    yapılır.
    b. Sözleşmeden dönme yolu ile
    Madde 547- Miras sözleşmesi gereğince sağlararası edimleri isteme hakkı bulunan taraf,
    bu edimlerin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmemesi veya güvenceye bağlanmaması
    hâlinde borçlar hukuku kuralları uyarınca sözleşmeden dönebilir.
  328. Mirasbırakandan önce ölme
    Madde 548- Mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişi mirasbırakanın
    ölümünde sağ değilse, miras sözleşmesi kendiliğinden ortadan kalkar.
    Mirasbırakandan önce ölen kişinin mirasçıları, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ölüme
    bağlı tasarrufta bulunandan, miras sözleşmesi uyarınca elde ettiği ölüm tarihindeki zenginleşmeyi
    geri isteyebilirler.
    C. Tasarruf edilebilir kısmın daralması
    Madde 549- Miras sözleşmesi veya vasiyetnameyle yapılan ölüme bağlı kazandırmalar,
    mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmın sonradan daralması yüzünden hükümsüz olmaz;
    sadece tenkis edilebilir.
    BEŞİNCİ AYIRIM
    VASİYETİ YERİNE GETİRME GÖREVLİSİ
    A. Atanması
    I. Atanma ve ehliyet
    Madde 550- Mirasbırakan, vasiyetnameyle bir veya birden çok vasiyeti yerine getirme
    görevlisi atayabilir.
    Vasiyeti yerine getirme görevlisinin, göreve başladığı sırada fiil ehliyetine sahip olması
    gerekir.
    Vasiyeti yerine getirme görevlisine sulh hâkimi tarafından bu görevi bildirilir; bildirim
    tarihinden başlayarak onbeş gün içinde kabul edilmediği sulh hâkimine bildirilmezse, görev
    kabul edilmiş sayılır.
    Vasiyeti yerine getirme görevlisi hizmetinin karşılığında uygun bir ücret isteyebilir.
    II. Birden çok vasiyeti yerine getirme görevlisi
    Madde 551- Birden çok vasiyeti yerine getirme görevlisinin atanmış olması hâlinde,
    tasarruftan veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça bunlar görevi birlikte yürütürler.
    Bunlardan biri görevi kabul etmez veya edemez ya da herhangi bir sebeple görevi sona
    ererse, mirasbırakanın tasarrufundan aksi anlaşılmadıkça diğerleri göreve devam eder.
    Birden çok vasiyeti yerine getirme görevlisi birlikte hareket etmek üzere atanmış olsa bile
    acele hâllerde her biri gerekli işlemleri yapabilir.
    B. Görev ve yetkileri
    I. Genel olarak
    Madde 552- Mirasbırakan, tasarrufunda aksini öngörmüş veya sınırlı bir görev vermiş
    olmadıkça vasiyeti yerine getirme görevlisi, mirasbırakanın son arzularının yerine getirilmesi için
    gerekli bütün işlemleri yapmakla görevli ve yetkilidir.
    Vasiyeti yerine getirme görevlisi, özellikle;
  329. Göreve başladıktan sonra gecikmeksizin terekedeki malların, hakların ve borçların
    listesini düzenler. Liste düzenlenirken olanak varsa mirasçılar hazır bulundurulur.
  330. Terekeyi yönetir ve yönetimin gerektirdiği ölçüde tereke mallarının zilyetliğinin
    kendisine devrini ister.
  331. Tereke alacaklarını tahsil eder, borçlarını öder.
  332. Vasiyetleri yerine getirir.
  333. Terekenin paylaşılması için plân hazırlar.
  334. Tereke ile ilgili dava ve takiplerde miras ortaklığını temsil eder. Mirasçılar tarafından
    açılmış davalardan görevi ile ilgili olanlara müdahil olarak katılabilir.
  335. Açtığı veya aleyhine açılan davalar ile yapılan takipleri mirasçılara bildirir.
    II. Tereke malları üzerinde tasarruf
    Madde 553- Mirasbırakan taahhüt etmiş olmadıkça, terekeye dahil malların, vasiyeti yerine
    getirme görevlisi tarafından devri veya bunlar üzerinde sınırlı aynî haklar kurulması, sulh
    hâkiminin yetki vermesine bağlıdır. Hâkim, olanak bulunduğu takdirde mirasçıları dinledikten
    sonra karar verir. Olağan giderleri karşılayacak ölçüdeki tasarruflar için yetki almaya gerek yoktur.
    C. Görevin sona ermesi
    Madde 554- Vasiyeti yerine getirme görevlisinin görevi, ölümü veya atanmasını geçersiz
    kılan bir sebebin varlığı hâlinde kendiliğinden sona erer.
    Vasiyeti yerine getirme görevlisi sulh hâkimine yapacağı bir beyanla görevinden ayrılabilir.
    Görev uygunsuz bir zamanda bırakılamaz.
    D. Denetlenmesi
    Madde 555- Vasiyeti yerine getirme görevlisi, görevinin yerine getirilmesinde sulh
    hâkiminin denetimine tâbidir.
    Hâkim, şikâyet üzerine veya re’sen gereken önlemleri alır.
    Vasiyeti yerine getirme görevlisinin yetersiz olduğu, görevini kötüye kullandığı veya ağır
    ihmali tespit edilirse, sulh hâkimi tarafından görevine son verilir. Bu karara karşı tebliğinden
    başlayarak onbeş gün içinde asliye mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen karar
    kesindir.
    E. Sorumluluğu
    Madde 556- Vasiyeti yerine getirme görevlisi, görevini yerine getirirken özen göstermekle
    yükümlüdür; ilgililere karşı bir vekil gibi sorumludur.
    ALTINCI AYIRIM
    ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARIN İPTALİ VE TENKİSİ
    A. İptal davası
    I. Sebepleri
    Madde 557- Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:
  336. Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,
  337. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,
  338. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,
  339. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.
    II. Dava hakkı
    Madde 558- İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya
    vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir.
    Dava, ölüme bağlı tasarrufun tamamının veya bir kısmının iptaline ilişkin olabilir.
    İptal davası, ölüme bağlı tasarrufla kendilerine, eşlerine veya hısımlarına kazandırma
    yapılanların tasarrufun düzenlenmesine katılmalarının yol açtığı sakatlığa dayandığı takdirde
    tasarrufun tamamı değil, yalnız bu kazandırmalar iptal edilir.
    III. Hak düşürücü süreler
    Madde 559- İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak
    sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma
    tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl,
    iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.
    Hükümsüzlük, def”i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.
    B. Tenkis davası
    I. Koşulları
  340. Genel olarak
    Madde 560- Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf
    edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler.
    Yasal mirasçıların paylarına ilişkin olarak tasarrufta yer alan kurallar, mirasbırakanın
    arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, sadece paylaştırma kuralları sayılır.
  341. Saklı paylı mirasçılar lehine kazandırmalar
    Madde 561- Saklı pay sahibi mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf
    edilebilir kısmı aşan kazandırmaların onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı olarak tenkise tâbi
    olur. Tenkise tâbi birden fazla ölüme bağlı tasarrufun bulunması hâlinde, saklı pay sahibi
    mirasçıya yapılan kazandırmanın saklı payı aşan kısmı ile saklı pay sahibi olmayan kimselere
    yapılan kazandırmalar orantılı olarak tenkis edilir.
  342. Mirasçının alacaklılarının hakları
    Madde 562- Mirasbırakan, tasarruf edebileceği kısmı aştığında, saklı payı zedelenen
    mirasçı, iflâsı hâlinde iflâs dairesinin veya mirasın geçtiği tarihte kendisine karşı ellerinde
    ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklıların ihtarına rağmen tenkis davası açmazsa, iflâs idaresi
    veya bu alacaklılar, alacaklarının elde edilmesi için gerekli olan oranda ve mirasçıya tanınan süre
    içinde tenkis davası açabilirler.
    Mirasçılıktan çıkarılanın çıkarma tasarrufuna itiraz etmemesi durumunda da iflâs idaresi
    veya alacaklılar, aynı koşullarla tenkis davası açabilirler.
    II. Hükümleri
  343. Genel olarak
    Madde 563- Tenkis, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan
    anlaşılmadıkça, mirasçı atanması yoluyla veya diğer bir ölüme bağlı tasarrufla elde edilen
    kazandırmaların tamamında, orantılı olarak yapılır.
    Ölüme bağlı tasarrufla kazandırma elde eden kimse, bazı vasiyetleri yerine getirmekle
    yükümlü kılınmışsa, kazandırmanın tenkise tâbi tutulması hâlinde, bu kimse mirasbırakanın
    arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça vasiyet borçlarının da aynı oranda tenkis
    edilmesini isteyebilir.
  344. Bölünmez mal vasiyetinde
    Madde 564- Değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesine olanak bulunmayan
    belirli bir mal vasiyeti tenkise tâbi olursa, vasiyet alacaklısı, dilerse tenkisi gereken kısmın
    değerini ödeyerek malın verilmesini, dilerse tasarruf edilebilir kısmın değerini karşılayan parayı
    isteyebilir.
    Tasarruf konusu malın vasiyet alacaklısında kalması durumunda, malın tenkis sebebiyle
    vasiyet borçlusuna verilmesi gereken, aksi hâlde tasarruf oranı içinde kalan kısmının karar
    günündeki değerinin para olarak ödetilmesine karar verilir.
    Bu kurallar, sağlararası kazandırmaların tenkisinde de uygulanır.
  345. Sağlararası kazandırmalar
    a. Tenkise tâbi kazandırmalar
    Madde 565- Aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise
    tâbidir:
  346. Mirasbırakanın, mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya miras payına mahsuben
    yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar, geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri
    veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve
    kuruluş sermayesi,
  347. Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar,
  348. Mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve
    ölümünden önceki bir yıl içinde âdet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar,
  349. Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan
    kazandırmalar.
    b. Geri verme borcu
    Madde 566- Kendisine tenkise tâbi bir kazandırma yapılmış olan kimse iyiniyetli ise,
    sadece mirasın geçmesi anında kazandırmadan elinde kalanı geri vermekle yükümlüdür; iyiniyetli
    değilse, iyiniyetli olmayan zilyedin geri verme borcuna ilişkin hükümlere göre sorumlu olur.
    Miras sözleşmesiyle elde ettiği kazandırma tenkise tâbi tutulan kimse, bu kazandırma için
    mirasbırakana verdiği karşılığın tenkis oranında geri verilmesini isteyebilir.
  350. Hayat sigortalarında
    Madde 567- Mirasbırakanın kendi ölümünde ödenmek üzere üçüncü kişi lehine hayat
    sigortası yaptığı veya böyle bir kişiyi lehdar olarak sonra belirlediği ya da sigortacıya karşı olan
    istem hakkını sağlararası veya ölüme bağlı tasarrufla karşılıksız olarak üçüncü kişiye devrettiği
    hâllerde, sigorta alacağının mirasbırakanın ölümü zamanındaki satınalma değeri tenkise tâbi olur.
  351. İntifa hakkı veya irat bakımından
    Madde 568- Mirasbırakan, tahmin edilen devam sürelerine göre sermayeye çevrilmeleri
    hâlinde tasarruf edilebilir kısmı aşan intifa hakkı veya irat borcu ile terekesini yükümlü kılarsa,
    mirasçıları, intifa hakkının veya irat borcunun tenkisini ya da tasarruf edilebilir kısmı vererek bu
    yükümlülüğün kaldırılmasını isteyebilirler.
  352. Artmirasçı bakımından
    Madde 569- Mirası artmirasçıya geçirme yükümlülüğü ile saklı payı zedelenen mirasçı,
    aşan kısmın tenkisini isteyebilir.
    III. Tenkiste sıra
    Madde 570- Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan; bu
    yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan
    yapılır.
    Kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar
    ve sağlararası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.
    IV. Hak düşürücü süreler
    Madde 571- Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini
    öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer
    tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.
    Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının
    kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar.
    Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.
    YEDİNCİ AYIRIM
    MİRAS SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN DAVALAR
    A. Mirasbırakanın sağlığında mallarını vermesi durumunda
    Madde 572- Mirasbırakan, sağlığında bütün malvarlığını miras sözleşmesiyle atadığı
    mirasçıya devretmişse, bu mirasçı resmî defter düzenlenmesini isteyebilir.
    Mirasbırakan, malvarlığının tamamını devretmemişse veya tamamını devrettikten sonra
    yeni mallar edinmişse; miras sözleşmesi, aksine bir kural içermedikçe, yalnız sağlıkta devredilmiş
    olan malları kapsar.
    Mirasbırakanın sağlığında malvarlığını devretmesi hâlinde, miras sözleşmesinde başka türlü
    bir kural yoksa, miras sözleşmesinden doğan hak ve borçlar atanmış mirasçının mirasçılarına geçer.
    B. Mirastan feragat durumunda
    I. Tenkis
    Madde 573- Mirasbırakan, mirastan feragat eden mirasçıya, sağlığında terekenin tasarruf
    edilebilir kısmını aşan edimlerde bulunmuşsa; diğer mirasçılar bunun tenkisini isteyebilirler. Bu
    durumda, mirastan feragat edenin sadece saklı payını aşan miktar tenkise tâbi olur.
    Edimlerin değerlerinin mahsubu, mirasta denkleştirme kurallarına göre yapılır.
    II. Geri verme
    Madde 574- Mirastan feragat eden, tenkis sebebiyle terekeye bir malı veya diğer bir
    değeri geri vermekle yükümlü olursa; dilerse tenkise tâbi değeri geri verir, dilerse almış
    olduklarının tamamını terekeye geri vererek mirastan feragat etmemiş gibi paylaşmaya katılır.
    İKİNCİ KISIM
    MİRASIN GEÇMESİ
    BİRİNCİ BÖLÜM
    MİRASIN AÇILMASI
    A. Açılma ve değerlendirme anı
    Madde 575- Miras, mirasbırakanın ölümüyle açılır. Mirasbırakanın sağlığında yapmış
    olduğu mirasla ilgili kazandırmalar ve paylaştırmalar, terekenin ölüm anındaki durumuna göre
    değerlendirilir.
    B. Açılma yeri ve yetkili mahkeme
    Madde 576- Miras, malvarlığının tamamı için mirasbırakanın yerleşim yerinde açılır.
    Mirasbırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle
    istihkak davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür.
    C. Açılmanın hükümleri
    I. Mirasa ehliyet
  353. Hak ehliyeti
    Madde 577- Bu Kanuna göre mirasa ehil olmayanlar dışındaki herkes mirasçı olabileceği
    gibi, vasiyet alacaklısı da olabilir.
    Tüzel kişiliği bulunmayan bir topluluğa belli bir amaç için yapılan kazandırmaları, o
    topluluk içindeki kişiler, mirasbırakan tarafından belirlenen bu amacı gerçekleştirme kaydıyla
    birlikte edinmiş olurlar; amacın bu yolla gerçekleştirilmesine olanak yoksa, yapılan kazandırma
    vakıf kurma sayılır.
  354. Mirastan yoksunluk
    a. Sebepleri
    Madde 578- Aşağıdaki kimseler, mirasçı olamayacakları gibi; ölüme bağlı tasarrufla
    herhangi bir hak da edinemezler:
  355. Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler,
  356. Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf
    yapamayacak duruma getirenler,
  357. Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini
    aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler,
  358. Mirasbırakanın artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir
    tasarrufu kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar.
    Mirastan yoksunluk, mirasbırakanın affıyla ortadan kalkar.
    b. Altsoya etkisi
    Madde 579- Mirastan yoksunluk, yalnız yoksun olanı etkiler.
    Mirastan yoksun olanın altsoyu, mirasbırakandan önce ölen kimsenin altsoyu gibi mirasçı olur.
    II. Sağ olmak
  359. Mirasçı olarak
    Madde 580- Mirasçı olabilmek için mirasbırakanın ölümü anında mirasa ehil olarak sağ
    olmak şarttır.
    Mirasın açıldığı anda sağ olan mirasçı sonradan ölürse, onun miras hakkı kendi mirasçılarına
    kalır.
  360. Vasiyet alacaklısı olarak
    Madde 581- Vasiyet alacaklısı olabilmek için mirasbırakanın ölümü anında mirasa ehil
    olarak sağ olmak şarttır.
    Vasiyet alacaklısı mirasbırakandan önce ölmüş ise, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, vasiyeti
    yerine getirme yükümlülüğü, vasiyet yükümlüsünün yararına ortadan kalkar.
  361. Cenin
    Madde 582- Cenin, sağ doğmak koşuluyla mirasçı olur.
    Ölü doğan çocuk mirasçı olamaz.
  362. İleride doğacak çocuk
    Madde 583- Mirasın açıldığı anda henüz var olmayan bir kimseye artmirasçı veya art
    vasiyet alacaklısı olarak, tereke veya tereke malı bırakılabilir.
    Mirasbırakan tarafından önmirasçı atanmamışsa, yasal mirasçı, önmirasçı sayılır.
    D. Gaiplik
    I. Gaibin mirası
  363. Güvence karşılığı teslim
    Madde 584- Hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimsenin mirasçıları veya mirasında hak
    sahibi olan kişiler, tereke malları kendilerine teslim edilmeden önce bu malları ileride ortaya
    çıkabilecek üstün hak sahiplerine veya gaibin kendisine geri vereceklerine ilişkin güvence
    göstermek zorundadırlar.
    Bu güvence, ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda beş yıl, uzun zamandan beri
    haber alınamama durumunda onbeş yıl ve her hâlde en çok gaibin yüz yaşına varmasına kadar
    geçecek süre için gösterilir.
    Beş yıl, tereke mallarının tesliminden; onbeş yıl, son haber tarihinden başlayarak hesaplanır.
  364. Geri verme
    Madde 585- Gaip ortaya çıkarsa veya üstün hak sahibi olduklarını ileri sürenler bu
    sıfatlarını ispat ederlerse, tereke mallarını teslim almış olanlar, aldıkları malları zilyetlik kuralları
    uyarınca geri vermekle yükümlüdürler.
    İyiniyetli olanların üstün hak sahiplerine geri verme yükümlülükleri, miras sebebiyle
    istihkak davasına ilişkin zamanaşımı süresine tâbidir.
    II. Gaibe düşen miras
    Madde 586- Ortada bulunmayan ve mirasın açıldığı anda sağ olup olmadığı ispat
    edilemeyen mirasçının miras payı resmen yönetilir.
    Mirasın açıldığı anda ortada bulunmayanın sağ olmaması hâlinde onun miras payı
    kendilerine kalacak olanlar, gaipliğe ilişkin sürelere ve usule uyarak o kimsenin gaipliğine karar
    verilmesini ve miras payının kendilerine teslimini isteyebilirler.
    Miras payının teslimi, gaipliğine karar verilen kimsenin mirasının mirasçılara teslimine
    ilişkin kurallara tâbidir.
    III. Gaibin hem mirasbırakan, hem mirasçı olması
    Madde 587- Gaibin mirasçıları tereke mallarını teslim aldıktan sonra gaibe bir miras
    düşerse, ona düşen miras payı gaiplik sebebiyle kendilerine kalacak olanlar, ayrıca bir gaiplik
    kararı almak zorunda kalmaksızın bu miras payının teslimini isteyebilirler.
    Gaibe düşen miras payını teslim alanların elde ettikleri gaiplik kararına aynı şekilde
    gaibin mirasçıları da dayanabilirler.
    IV. Hazinenin istemi
    Madde 588- Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras
    payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre
    geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir.
    Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilân süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa,
    aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer.
    Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi
    geri vermekle yükümlüdür.
    İKİNCİ BÖLÜM
    MİRASIN GEÇMESİNİN SONUÇLARI
    BİRİNCİ AYIRIM
    KORUMA ÖNLEMLERİ
    A. Genel olarak
    Madde 589- Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya re’sen tereke
    mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır.
    Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hâllerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına,
    terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir.
    Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından;
    önleme hâkimin re’sen karar verdiği hâllerde Devlet tarafından karşılanır.
    Mirasbırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hâkimi bu ölümü
    yerleşim yeri sulh hâkimine gecikmeksizin bildirir ve mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan
    mallarının korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi
    yerleşim yeri sulh hâkimine gönderir.
    B. Defter tutma
    Madde 590- Aşağıdaki sebeplerden birinin gerçekleşmesi hâlinde sulh hâkimi terekenin
    defterinin tutulmasına karar verir:
  365. Mirasçılar arasında vesayet altına alınmış olan veya alınması gereken kimse varsa,
  366. Mirasçılardan biri uzun süreden beri bulunamıyorsa ve temsilcisi de yoksa,
  367. Mirasçılardan veya ilgililerden biri, ölüm tarihinden başlayarak bir ay içinde istemde
    bulunursa,
    Defter tutma işlemi gecikmeksizin tamamlanır.
    C. Mühürleme
    Madde 591- Yazımı yapılan tereke mallarından gerekenler mühürlenir. Mühürlenmeyen
    mallar için uygun koruma önlemi alınır. Mühür altına alma yazımdan önce de yapılabilir.
    Tereke mühürlenirken mirasbırakanla birlikte oturanların ihtiyaçları için gerekli eşya bir
    tutanakla tespit edilip güvenilir kişi olarak kendilerine bırakılır; taşınmazların onların oturmaları
    için zorunlu olan bölümleri, mühürlemenin dışında tutulur.
    Alacaklıların istemi üzerine yapılan mühürleme, güvence altına alınan miktarla sınırlıdır.
    Alacaklıya güvence gösterildiği takdirde mühürleme yapılmaz, yapılmışsa kaldırılır.
    D. Terekenin resmen yönetilmesi
    I. Genel olarak
    Madde 592- Aşağıdaki hâllerde sulh hâkimi re’sen mirasın resmen yönetilmesine karar
    verir:
  368. Mirasçılardan birinin uzun süreden beri bulunamaması ve temsilci de bırakmaması
    hâlinde menfaati gerektiriyorsa,
  369. Mirasta hak sahibi olduğunu ileri sürenlerden hiçbiri mirasçılık sıfatını yeterince
    ispatlayamazsa veya bir mirasçı bulunup bulunmadığı şüpheli olursa,
  370. Mirasçıların tamamı bilinmiyorsa,
  371. Kanunda özel olarak öngörülmüşse.
    Mirasbırakan terekenin tamamı üzerinde yetkili olmak üzere vasiyeti yerine getirme
    görevlisi atamış ise, önemli bir engel bulunmadıkça terekenin yönetimi ona verilir.
    Mirasbırakan velâyet veya vesayet altında idiyse; veli veya vasi bir sakınca olmadıkça
    terekenin yönetimiyle görevlendirilir.
    Sulh hâkimi, terekeyi yönetmekle görevlendirilen kimseye, istemi hâlinde terekeden
    karşılanmak üzere uygun bir ücret ödenmesine karar verir.
    II. Görev, temsil ve sorumluluk
    Madde 593- Terekeyi resmen yöneten sulh hâkimi veya onun yönetimle görevlendirdiği
    kimse, resmen yönetme sebeplerinin ortadan kalkmasına ya da paylaştırmaya kadar, terekeyi hak
    sahiplerinin haklarının kaybına meydan vermeyecek biçimde iyi bir yönetici gibi özenle
    yönetmek ve özellikle aşağıda yazılı işleri görmekle yükümlüdür:
  372. Henüz yapılmamışsa, terekenin yazımı,
  373. Gereken koruma önlemlerinin alınması,
  374. Mirasçıların menfaatlerine veya iyi bir yönetimin gereklerine uygun düştüğü takdirde
    terekedeki malların satılması,
  375. Mirasbırakanın alacaklarının tahsili ve borçlarının ödenmesi,
  376. Mirasçıların yasal haklarını zedelemediği anlaşılan vasiyetlerin, sulh hâkiminin izni ve
    asliye hâkiminin onayı ile yerine getirilmesi,
  377. Terekeye ait paraların faiz getirmek üzere Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte
    belirtilen bir bankaya yatırılması veya bu paralarla Devlet tahvili alınması ve yeterli güvencesi
    bulunmayan yatırımların güvenceli yatırımlara dönüştürülmesi,31
  378. Terekede ticarethane, imalâthane veya başka bir işletme varsa, bunların olduğu gibi
    sürdürülmesi; sürdürmede yarar yoksa, tasfiyesi için gerekli önlemlerin alınması.
    Tereke yöneticisi, görevine giren hususlarda miras ortaklığının temsilcisi olup, ortaklık
    aleyhine açılan davalarda ve yapılan icra takiplerinde ortaklığı temsil eder ve gereken hâllerde
    ortaklık adına dava açmaya, icra takibinde bulunmaya, davadan feragate, kabule, sulh olmaya ve
    tahkime yetkilidir; davaları ve takipleri mirasçılara ihbar eder.
    Terekenin resmen yönetilmesinde, sulh hâkimi ile yöneticinin işlemleri konusunda,
    niteliklerine uygun olduğu ölçüde, vesayete ilişkin hükümler uygulanır.
    III. Mirasçıların bilinmemesi
    Madde 594- Mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı
    bilinmiyorsa, sulh hâkimi uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilân yapıp hak sahiplerini son
    ilândan başlayarak en geç bir yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağırır.
    İlân süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hâkimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse,
    miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere miras Devlete geçer.
    E. Vasiyetname ile ilgili işlemler
    I. Teslim görevi ve alınacak önlemler
    Madde 595- Mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamesinin, geçerli olup
    olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hâkimine teslim edilmesi zorunludur.
    Vasiyetnameyi düzenleyen veya muhafaza eden görevli ya da mirasbırakanın arzusu
    üzerine saklayan veya başka surette ele geçiren ya da ölenin eşyası arasında bulan kimse, ölümü
    öğrenir öğrenmez teslim görevini yerine getirmekle yükümlüdür; aksi takdirde bu yüzden
    doğacak zarardan sorumludur.
    31 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu bentte yer alan “tüzükte” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte” şeklinde değiştirilmiştir.
    Sulh hâkimi, teslim edilen vasiyetnameyi derhâl inceler, gerekli koruma önlemlerini alır;
    olanak varsa ilgilileri dinleyerek terekenin yasal mirasçılara geçici olarak teslimine veya resmen
    yönetilmesine karar verir.
    II. Vasiyetnamenin açılması
    Madde 596- Vasiyetname, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden başlayarak
    bir ay içinde mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi tarafından açılır ve ilgililere okunur.
    Bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer vasiyetnamenin açılması sırasında diledikleri takdirde
    hazır bulunmak üzere çağrılır.
    Mirasbırakanın sonradan ortaya çıkan vasiyetnameleri için de aynı işlemler yapılır.
    III. İlgililere tebliğ
    Madde 597- Mirasta hak sahibi olanların her birine gideri terekeye ait olmak üzere,
    vasiyetnamenin kendilerine ilişkin kısımlarının onaylı bir örneği hâkim tarafından tebliğ edilir.
    Nerede olduğu bilinmeyenlere vasiyetnamenin kendilerine ilişkin kısımları ilân yolu ile tebliğ
    olunur.
    IV. Mirasçılık belgesi
    Madde 598- Başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince
    veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir.32
    Mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet
    alacaklıları tarafından kendilerine bildirilmesinden başlayarak bir ay içinde itiraz edilmedikçe,
    lehine tasarrufta bulunulan kimseye, sulh mahkemesince atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı
    olduğunu gösteren bir belge verilir.
    Mirasçılık belgesinin geçersizliği her zaman ileri sürülebilir.
    Ölüme bağlı tasarrufun iptaline ilişkin dava hakkı saklıdır.
    İKİNCİ AYIRIM
    MİRASIN KAZANILMASI
    A. Kazanma
    I. Mirasçılar tarafından
    Madde 599- Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun
    gereğince kazanırlar.
    Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî
    haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini
    doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.
    Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış
    32 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “sulh mahkemesince”
    ibaresinden sonra gelmek üzere “veya noterlikçe” ibaresi eklenmiştir.
    mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.
    II. Vasiyet alacaklıları tarafından
  379. İstem
    Madde 600- Vasiyet alacaklısı, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona; yoksa yasal
    veya atanmış mirasçılara karşı kişisel bir istem hakkına sahip olur.
    Bu alacak, tasarruftan aksi anlaşılmıyorsa vasiyet yükümlüsünün mirası kabul etmesi veya
    ret hakkının düşmesiyle muaccel olur.
    Vasiyet alacaklısı, yükümlülüğünü yerine getirmeyen vasiyet yükümlüsüne karşı, vasiyet
    edilen malın teslimini veya hakkın devrini; vasiyet konusu bir davranış ise, bunun yerine
    getirilmemesinden doğan zararın giderilmesini dava edebilir.
  380. Özel durumlar
    Madde 601- Kendisine bir intifa hakkı veya bir irat hakkı ya da belli aralıklarla
    tekrarlanan diğer bir edim vasiyet edilen kimsenin istem hakkı, tasarrufta başka bir esas
    öngörülmüş olmadıkça, eşya hukuku ve borçlar hukuku kurallarına tâbidir.
    Kendisine mirasbırakanın ölümünde ödenecek bir sigorta alacağı vasiyet edilen kimse,
    sigorta sözleşmesinden doğan istem hakkını sigortacıya karşı doğrudan doğruya kullanabilir.
  381. Zamanaşımı
    Madde 602- Vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin
    veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden on yıl
    geçmekle zamanaşımına uğrar.
    III. Alacaklıların durumu
    Madde 603- Mirasbırakanın alacaklılarının hakları, vasiyet alacaklılarının haklarından,
    vasiyet alacaklılarının hakları da mirasçıların alacaklılarının haklarından önce gelir.
    Mirası kayıtsız şartsız kabul eden mirasçıların alacaklıları ile mirasbırakanın alacaklıları
    aynı haklara sahiptirler.
    IV. Tenkis ve geri isteme
    Madde 604- Mirasçılar, vasiyet yükümlülüğünü yerine getirdikten sonra mirasbırakanın daha
    önce bilmedikleri borçlarını öderlerse, vasiyet alacaklısından vasiyetin tenkisini isteyebilecekleri
    oranda verileni geri isteme hakkına sahiptirler.
    Vasiyet alacaklısı, ancak geri isteme zamanında var olan zenginleşmesi ölçüsünde sorumlu
    tutulabilir.
    B. Ret
    I. Ret beyanı
  382. Ret hakkı
    Madde 605-Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.
    Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş
    ise, miras reddedilmiş sayılır.
  383. Süre
    a. Genel olarak
    Madde 606- Miras, üç ay içinde reddolunabilir.
    Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe
    mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın
    tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
    b. Terekenin yazımında
    Madde 607- Koruma önlemi olarak terekenin yazımı hâlinde mirası ret süresi, yasal ve
    atanmış mirasçılar için yazım işleminin sona erdiğinin sulh hâkimi tarafından kendilerine
    bildirilmesiyle başlar.
  384. Ret hakkının geçmesi
    Madde 608- Mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer.
    Bu mirasçılar için ret süresi, kendilerinin mirasbırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri
    tarihten başlar. Ancak bu süre, kendilerinin mirasbırakanından geçen mirasın reddi için mirasçıya
    tanınan süre dolmadıkça sona ermez.
    Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için ret süresi, önceki
    mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar.
  385. Reddin şekli
    Madde 609- Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla
    yapılır.
    Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir.
    Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder.
    Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel
    kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.
    Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.33
    II. Ret hakkının düşmesi
    Madde 610- Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış
    olur.
    33 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tüzükle” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
    Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan
    yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında
    işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez.
    Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve
    cebrî icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz.
    III. Mirasçılardan biri tarafından ret
    Madde 611- Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman
    kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer.
    Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufundan
    arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır.
    IV. En yakın mirasçıların tamamı tarafından ret
  386. Genel olarak
    Madde 612- En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh
    mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir.
    Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.
  387. Mirasın sağ kalan eşe geçmesi
    Madde 613- Altsoyun tamamının mirası reddetmesi hâlinde, bunların payı sağ kalan eşe
    geçer.
  388. Sonra gelen mirasçılar yararına ret
    Madde 614- Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan
    mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler.
    Bu takdirde ret, sulh hâkimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir; bunlar bir
    ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar.
    Bunun üzerine miras, iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan
    değerler, önce gelen mirasçılara verilir.
    V. Ret süresinin uzatılması
    Madde 615- Önemli sebeplerin varlığı hâlinde sulh hâkimi, yasal ve atanmış mirasçılara
    tanınmış olan ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabilir.
    VI. Vasiyetin reddi
    Madde 616- Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi hâlinde, mirasbırakanın arzusunun
    başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu redden vasiyet yükümlüsü yararlanır.
    VII. Mirasçıların alacaklılarının korunması
    Madde 617- Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla
    mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği
    takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.
    Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.
    Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan,
    önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler
    ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.
    VIII. Ret hâlinde sorumluluk
    Madde 618- Ödemeden âciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun
    alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında
    geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.
    Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle âdet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır.
    İyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu
    olurlar.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    RESMÎ DEFTER TUTMA
    A. Koşulları
    Madde 619- Mirası reddetmeye hakkı olan her mirasçı, terekenin resmî defterinin
    tutulmasını isteyebilir.
    Defter tutma, mirasın reddine ilişkin usule uyulmak suretiyle, bir ay içinde sulh
    hâkiminden istenir.
    Mirasçılardan birinin defter tutma istemi, diğerleri hakkında da etkili olur.
    B. Usul
    I. Deftere geçirme
    Madde 620- Resmî defter, sulh mahkemesi tarafından düzenlenir; bu deftere terekeye ait
    aktif ve pasifler takdir edilen değerleriyle yazılır.
    Mirasbırakanın malî durumu hakkında bilgi sahibi olan herkes, sulh mahkemesi
    tarafından istenilen bilgiyi vermekle yükümlüdür. Haklı bir sebep olmaksızın bilgi vermeyenler
    veya yanlış ya da eksik bilgi verenler, bundan doğacak zararları mirasçılara, vasiyet alacaklılarına
    veya üçüncü kişilere tazminle yükümlüdürler.
    Mirasçılar, özellikle mirasbırakanın kendilerince bilinen borçlarını sulh mahkemesine
    bildirmek zorundadırlar.
    Resmî defterin nasıl tutulacağı Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.34
    II. İlân yoluyla çağrı
    Madde 621- Sulh mahkemesi, mirasbırakanın alacaklıları ile borçlularını belli bir süre
    içinde alacaklarını ve borçlarını bildirmeleri için bir ay arayla iki defa yapılacak ilân yoluyla
    çağırır. Çağrı, kefalet sebebiyle alacaklı ve borçlu olanları da kapsar.
    İlânda bildirimde bulunmamanın sonuçları hakkında alacaklıların dikkatleri çekilir.
    Bildirim süresi, ikinci ilândan başlayarak en az bir aydır.
    III. Doğrudan doğruya deftere geçirme
    Madde 622- Resmî kayıtlardan veya mirasbırakanın belgelerinden varlığı anlaşılan alacaklar
    ve borçlar, deftere doğrudan doğruya geçirilir.
    Deftere geçirilenler, alacaklılara ve borçlulara bildirilir.
    IV. Defter tutmanın sona ermesi
    Madde 623- İlânda belirtilen sürenin dolmasıyla defterin tutulması sona erer ve defter, bu
    tarihten başlayarak tanınacak en az bir aylık süre içinde ilgililerce incelenebilir.
    Defter tutma giderleri terekeden ödenir. Giderler terekeden karşılanamazsa defter tutulmasını
    istemiş olan mirasçılardan alınır.
    C. Defter tutma sırasında mirasçıların durumu
    I. Yönetim
    Madde 624- Defter tutma süresince ancak zorunlu yönetim işleri yapılabilir.
    Mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi sulh mahkemesince kendisine bırakılan mirasçıdan
    diğer mirasçılar güvence göstermesini isteyebilirler.
    II. İcra takibi, dava ve zamanaşımı
    Madde 625- Resmî defter tutulması devam ettiği sürece mirasbırakanın borçları için icra
    takibi yapılamaz.
    Bu süre içinde zamanaşımı işlemez.
    Acele hâller dışında, davalara devam edilemiyeceği gibi, yeni dava da açılamaz.
    D. Sonuçları
    I. Beyana çağrı
    34 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tüzükle” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
    Madde 626- Defteri inceleme süresi bittikten sonra her mirasçı, mahkemece bir ay içinde
    beyanda bulunmaya çağrılır.
    Koşullar gerektirdiği takdirde sulh mahkemesi, tereke mallarına yeni değer biçilmesi,
    uyuşmazlıkların çözümü ve benzeri durumlar için ek süre verebilir.
    II. Beyan
    Madde 627- Mirasçılardan her biri, tanınan süre içinde mirası reddettiğini veya resmî
    tasfiye istediğini ya da deftere göre veya kayıtsız şartsız kabul ettiğini beyan edebilir.
    Süresi içinde herhangi bir beyanda bulunmayan mirasçı, mirası tutulan deftere göre kabul
    etmiş sayılır.
    III. Resmî deftere göre kabulün sonuçları
  389. Deftere yazılanlardan sorumluluk
    Madde 628- Resmî deftere göre kabul edilen miras, mirasçıya sadece deftere yazılmış
    borçlarla geçer.
    Bu suretle mirasın geçmesi, mirasın açıldığı tarihten başlayarak hüküm ifade eder.
    Mirasçı, mirasbırakanın deftere yazılmış olan borçlarından hem tereke malları, hem kendi
    malvarlığı ile sorumludur.
  390. Deftere yazılmayanlardan sorumluluk
    Madde 629- Alacaklarını süresi içinde yazdırmayan alacaklılara karşı mirasçı, kendi kişisel
    mallarıyla sorumlu olmadığı gibi; terekeden kendisine geçen mallarla da sorumlu tutulamaz.
    Ancak, alacaklının kusuru olmadan deftere yazdıramadığı veya bildirdiği hâlde deftere
    yazılmamış alacakları için mirasçı, zenginleşmesi ölçüsünde sorumlu kalır.
    Alacakları, tereke mallarıyla güvence altına alınmış olan alacaklılar deftere geçirilmemiş
    olsa bile bu haklarını güvenceden alabilirler.
  391. Kefalet borçlarından sorumluluk
    Madde 630- Mirasbırakanın kefaletten doğan borçları defterde ayrı bir yere yazılır ve
    mirasçılar, mirası kayıtsız ve şartsız kabul etmiş olsalar bile, bu borçlardan terekenin iflâs
    hükümlerine göre tasfiyesi hâlinde kefalet sebebiyle alacaklı olanlara ne düşecek idiyse ancak o
    miktarla sorumlu olurlar.
    E. Mirasın Devlete geçmesi hâli
    Madde 631- Mirasın Devlete geçmesi hâlinde sulh mahkemesi, re’sen yukarıdaki usuller
    uyarınca terekenin resmî defterini düzenler.
    Devlet, deftere yazılan borçlardan sadece miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde
    sorumludur.
    DÖRDÜNCÜ AYIRIM
    RESMÎ TASFİYE
    A. Koşulları
    I. Mirasçıların istemi ile
    Madde 632- Her mirasçı, mirası ret veya resmî deftere göre kabul edeceği yerde terekenin
    resmî tasfiyesini isteyebilir.
    Bu istem, birlikte mirasçı olanlardan birinin mirası kabul etmesi hâlinde dikkate alınmaz.
    Resmî tasfiye hâlinde mirasçılar, terekenin borçlarından sorumlu olmazlar.
    II. Mirasbırakanın alacaklılarının istemi ile
    Madde 633- Mirasbırakanın alacaklarını elde edemeyeceklerinden inandırıcı sebeplerle
    kuşku duyan alacaklıları, istedikleri hâlde alacakları ödenmediği veya kendilerine güvence
    verilmediği takdirde, mirasbırakanın ölümünden ya da vasiyetnamenin açılmasından başlayarak
    üç ay içinde, terekenin resmî tasfiyesini isteyebilirler.
    Aynı koşulların varlığı hâlinde vasiyet alacaklıları da, haklarının korunması için gerekli
    önlemlerin alınmasını isteyebilirler.
    B. Usul
    I. Yönetim
    Madde 634- Resmî tasfiye, sulh mahkemesince veya atayacağı bir ya da birkaç tasfiye
    memuru tarafından yapılır.
    Resmî tasfiyeye terekenin defterinin düzenlenmesiyle başlanır ve aynı zamanda yapılacak
    ilânla mirasbırakanın alacaklılarından ve borçlularından, belirtilen süre içinde alacaklarını ve
    borçlarını bildirmeleri istenir.
    Terekenin daha önce resmî defteri düzenlenmiş ise resmî tasfiye bu deftere göre yapılır.
    Tasfiye memuru, göreviyle ilgili işlerini sulh mahkemesinin gözetim ve denetimi altında
    yürütür. Mirasçılar ve tereke alacaklıları, sulh mahkemesine, tasfiye memuru tarafından yapılan
    veya tasarlanan işlemlerden dolayı bunu öğrendikleri tarihten başlayarak yedi gün içinde yazılı
    olarak şikâyette bulunabilirler.
    II. Olağan usul ile tasfiye
    Madde 635- Resmî tasfiye, mirasbırakanın yürüyen işlerinin tamamlanmasını, borçlarının
    yerine getirilmesini, alacaklarının tahsilini, vasiyet borçlarının terekenin olanağı ölçüsünde yerine
    getirilmesini, zorunlu olduğu takdirde mirasbırakanın haklarının ve borçlarının mahkemece tespitini
    ve mallarının paraya çevrilmesini kapsar.
    Tasfiye memuru, tereke ile ilgili dava, takip ve idarî işlemler hakkında mirasçılara bilgi
    vermekle yükümlüdür.
    Terekedeki taşınmazlar, açık artırma veya bütün mirasçıların kabulü hâlinde pazarlık
    yoluyla satılır.
    Mirasçılar, tasfiye devam ederken tasfiye için gerekli olmayan tereke mallarının ve paranın
    kısmen veya tamamen kendilerine verilmesini isteyebilirler.
    III. İflâs usulü ile tasfiye
    Madde 636- Mevcudu borçlarını ödemeye yetmeyen terekenin tasfiyesi, sulh mahkemesince
    iflâs hükümlerine göre yapılır.
    BEŞİNCİ AYIRIM
    MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK DAVASI
    A. Koşulları
    Madde 637- Yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde
    bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak
    davası açabilir.
    Bu davada hâkim, mirasçılık sıfatıyla ilgili uyuşmazlıkları da çözer.
    Hâkim, davacının istemi üzerine hakkın korunması için davalının güvence göstermesi
    veya tapu kütüğüne şerh verilmesi gibi gerekli her türlü önlemi alır.
    B. Hükümleri
    Madde 638- Miras sebebiyle istihkak davasının kabulü hâlinde, tereke veya terekeye
    dahil mal, davacıya zilyetliğe ilişkin hükümler uyarınca verilir.
    Miras sebebiyle istihkak davasında davalı, tereke malını zamanaşımı yoluyla kazandığını
    ileri süremez.
    C. Zamanaşımı
    Madde 639- Miras sebebiyle istihkak davası, davacının kendisinin mirasçı olduğunu ve
    iyiniyetli davalının terekeyi veya tereke malını elinde bulundurduğunu öğrendiği tarihten
    başlayarak bir yıl ve her hâlde mirasbırakanın ölümünün veya vasiyetnamenin açılmasının
    üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
    İyiniyetli olmayanlara karşı zamanaşımı süresi yirmi yıldır.
    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
    MİRASIN PAYLAŞILMASI
    BİRİNCİ AYIRIM
    PAYLAŞIMDAN ÖNCE MİRAS ORTAKLIĞI
    A. Mirasın geçmesinin sonucu
    I. Miras ortaklığı
    Madde 640- Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya
    kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
    Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya
    da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
    Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar
    bir temsilci atayabilir.
    Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan
    mirasçıların hepsi yararlanır.
    Bir mirasçı ödemeden aciz hâlinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar,
    haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden
    isteyebilirler.
    II. Mirasçıların sorumluluğu
    Madde 641- Mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar.
    Ana ve baba veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini veya
    gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilecek uygun miktardaki tazminat, bu
    yüzden terekenin borç ödemeden acze düşmemesi kaydıyla tereke borcu sayılır.
    B. Paylaşmayı isteme hakkı
    Madde 642- Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle
    yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir.
    Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına
    karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim,
    terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa
    taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar.
    Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras
    payları arasında denkleştirme sağlanır.
    Paylaşmanın derhâl yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli
    ölçüde azaltacaksa; sulh hâkimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin
    paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.
    C. Cenin nedeniyle erteleme
    Madde 643- Mirasın açıldığı tarihte, mirasçı olabilecek bir cenin varsa paylaşma
    doğumuna kadar ertelenir.
    Ana muhtaç ise, doğuma kadar geçim giderlerinin terekeden sağlanmasını isteyebilir.
    D. Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi
    Madde 644- Bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki
    elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hâkimi,
    diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet
    eder.
    Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan
    biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği
    mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir.
    Terekeye dahil diğer hakların ve alacakların paylar oranında bölünmesi hususunda da
    yukarıdaki hükümler uygulanır.
    E. Birlikte yaşayanların hakkı
    Madde 645- Mirasbırakanın ölümünde onunla birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan
    kimseler, ölüm tarihinden başlayarak üç aylık bakım ve geçim giderlerinin terekeden sağlanmasını
    isteyebilirler.
    İKİNCİ AYIRIM
    PAYLAŞMANIN NASIL YAPILACAĞI
    A. Genel olarak
    Madde 646- Yasal mirasçılar, gerek kendi aralarında, gerek atanmış mirasçılarla birlikte
    mirası aynı kurallara göre paylaşırlar.
    Aksine düzenleme olmadıkça mirasçılar, paylaşmanın nasıl yapılacağını serbestçe
    kararlaştırırlar.
    Tereke mallarına zilyet olan veya mirasbırakana borçlu bulunan mirasçılar, paylaşma
    sırasında bu konuda eksiksiz bilgi vermekle yükümlüdürler.
    B. Paylaşma kuralları
    I. Mirasbırakanın tasarrufu
    Madde 647- Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarrufuyla paylaşmanın nasıl yapılacağı ve
    payların nasıl oluşturulacağı hakkında kurallar koyabilir.
    Bu kurallar, mirasbırakan tarafından kastedilmemiş olan bir eşitsizlik hâlinde payların
    denkleştirilmesi olanağı saklı kalmak kaydıyla, mirasçılar için bağlayıcıdır.
    Aksini arzu ettiği tasarruftan anlaşılmadıkça, mirasbırakanın tereke malını bir mirasçıya
    özgülemesi, vasiyet olmayıp sadece paylaştırma kuralı sayılır.
    II. Paylaşmaya kayyımın katılması
    Madde 648- Açılmış mirasta bir mirasçının payını devralmış veya haczettirmiş olan ya da
    elinde mirasçıya karşı alınmış borç ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklı, sulh hâkiminden bu
    mirasçının yerine paylaşmaya katılmak üzere bir kayyım atanmasını isteyebilir.
    C. Paylaşmanın gerçekleşmesi
    I. Mirasçıların eşitliği
    Madde 649- Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça mirasçılar, paylaşmada terekenin
    bütün malları üzerinde eşit hakka sahiptirler.
    Mirasçılar, mirasbırakan ile aralarındaki ilişkiler hakkında paylaşmanın eşitliğe ve adalete
    uygun olması için göz önüne alınması gereken bütün bilgileri birbirlerine vermekle yükümlüdürler.
    Mirasçılardan her biri, tereke borçlarının paylaşmadan önce ödenmesini veya güvenceye
    bağlanmasını isteyebilir.
    II. Payların oluşturulması
    Madde 650- Mirasçılar, tereke mallarından mirasçı veya ortak kök sayısınca pay
    oluştururlar.
    Anlaşma olmazsa, mirasçılardan her biri, payların oluşturulmasını sulh mahkemesinden
    isteyebilir. Payların oluşturulmasında hâkim, yerel âdetleri, mirasçıların kişisel durumlarını ve
    çoğunluğun arzusunu göz önünde bulundurur.
    Payların özgülenmesi mirasçıların anlaşması uyarınca yapılır. Buna olanak bulunmazsa
    kur’a çekilir.
    III. Bazı malların özgülenmesi veya satılması
    Madde 651- Değerinde önemli azalma olmadan bölünemeyen tereke malı, bütün olarak
    mirasçılardan birine özgülenir.
    Mirasçılar bir tereke malının bölünmesi veya özgülenmesi konusunda anlaşamazlarsa, o
    mal satılır ve bedeli bölüştürülür.
    Mirasçılardan biri istemde bulunursa satış artırma yoluyla yapılır. Mirasçılar artırmanın
    şekli konusunda anlaşamazlarsa sulh hâkimi, artırmanın mirasçılar arasında veya herkese açık
    yapılmasına karar verir.
    D. Aile konutu ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesi
    Madde 652- Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin
    birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben
    mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.
    Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal
    mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da
    karar verilebilir.
    Mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek ve
    sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde, sağ kalan eş bu hakları kullanamaz. Tarımsal
    taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.
    E. Özellikleri olan eşya
    I. Bütünlük oluşturan veya aile belgeleri ile özel anı değeri olan eşya
    Madde 653- Mirasçılardan birinin karşı çıkması hâlinde, nitelikleri veya özgülendikleri
    amaç gereği bir bütünlük oluşturan eşya birbirinden ayrılamaz.
    Aile belgeleri ile aile için özel anı değeri olan eşya, mirasçılardan birinin karşı çıkması
    hâlinde satılamaz. Mirasçılar arasında anlaşmazlık çıkarsa sulh hâkimi, yerel âdetleri, âdet yoksa
    kişisel durumları göz önünde tutarak bu eşyanın, payına mahsup edilmek veya edilmemek
    suretiyle mirasçılardan birine özgülenmesine ya da satılmasına karar verir.
    Özel kanun hükümleri saklıdır.
    II. Mirasbırakanın mirasçılardaki alacakları
    Madde 654- Mirasbırakanın bir mirasçıdaki alacağı, paylaşma sırasında o mirasçının
    payına mahsup edilir.
    III. Rehnedilmiş tereke malları
    Madde 655- Paylaşmada kendisine mirasbırakanın borçları için rehnedilmiş bir tereke
    malı düşen mirasçı, o malın güvence altına aldığı borcu üstlenmiş olur.
    IV. Taşınmazlar
  392. Bölünme
    Madde 656- Taşınmazların bölünmelerine ilişkin kanun hükümleri saklıdır.
  393. Özgülenme
    a. Özgülenmeye esas olan değer
    Madde 657- Taşınmazlar, paylaşmanın yapıldığı zamandaki gerçek değerleri esas
    alınarak mirasçılara özgülenir.
    Tarımsal taşınmazlar gelir değerine, diğer taşınmazlar sürüm değerine göre özgülenir.
    b. Değerin belirlenmesi
    Madde 658- Mirasçılar özgülenme değeri üzerinde uyuşamazlarsa, bu değer sulh hâkimi
    tarafından belirlenir.
    V. Tarımsal işletmeler
  394. Paylaştırma dışında bırakma
    a. Koşulları
    Madde 659- (Mülga: 30/4/2014-6537/9 md.)
    b. Taşınırların özgülenmesi
    Madde 660- (Mülga: 30/4/2014-6537/9 md.)
    c. Özgülenmenin hangi mirasçıya yapılacağı
    Madde 661- (Mülga: 30/4/2014-6537/9 md.)
    d. Ölüme bağlı tasarruf ile düzenleme
    Madde 662- (Mülga: 30/4/2014-6537/9 md.)
    e. Ergin olmayan mirasçılar
    Madde 663- (Mülga: 30/4/2014-6537/9 md.)
  395. Aile malları ortaklığı
    a. İstem hakkı
    Madde 664- (Mülga: 30/4/2014-6537/9 md.)
    b. Ortaklığın sona erdirilmesi
    Madde 665- (Mülga: 30/4/2014-6537/9 md.)
  396. Diğer mirasçıların paylarının mirasçı irat senediyle karşılanması
    Madde 666- (Mülga: 30/4/2014-6537/9 md.)
  397. Yan sınaî işletme
    Madde 667- (Mülga: 30/4/2014-6537/9 md.)
  398. İşletmenin satılması
    Madde 668- (Mülga: 30/4/2014-6537/9 md.)
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    MİRASTA DENKLEŞTİRME
    A. Mirasçılar arasında
    Madde 669- Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri
    sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle
    birbirlerine karşı yükümlüdürler.
    Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya
    borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar,
    aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tâbidir.
    B. Mirasçılık sıfatının kaybı hâlinde
    Madde 670- Mirasın açılmasından önce veya sonra mirasçılık sıfatını kaybeden mirasçıya
    ait geri verme yükümlülüğü, onun yerini alan mirasçılara, miras paylarında meydana gelen artış
    oranında geçer.
    C. Denkleştirme şekli
    I. Geri verme veya mahsup
    Madde 671- Geri vermekle yükümlü olan mirasçı, dilerse aldığını aynen geri verir;
    dilerse payından fazla olsa bile değerini miras payına mahsup ettirir.
    Mirasbırakanın bu kurala aykırı tasarrufları ve mirasçıların tenkise ilişkin hakları saklıdır.
    II. Miras payını aşan kazandırmalar
    Madde 672- Yapılan kazandırma miras payını aştığı takdirde mirasçı, mirasbırakanın
    bunu kendisine bırakmak istediğini ispat ederse, bu fazlalık denkleştirmeye tâbi olmaz. Diğer
    mirasçıların tenkise ilişkin hakları saklıdır.
    III. Denkleştirme değeri
    Madde 673- Denkleştirme, kazandırmanın denkleştirme anındaki değerine göre yapılır.
    Yarar ve zarar ile gelir ve giderler hakkında mirasçılar arasında sebepsiz zenginleşme
    hükümleri uygulanır.
    D. Eğitim ve öğrenim giderleri
    Madde 674- Çocukların eğitim ve öğrenimi için yapılan giderler sebebiyle geri verme
    yükümlülüğü, mirasbırakanın aksini arzu ettiği ispat edilmedikçe, ancak alışılmış ölçüleri aşan
    kısım için mevcuttur.
    Eğitim ve öğrenimini tamamlamamış olan veya engelliliği bulunan çocuklara, paylaşmada
    hakkaniyete uygun bir ödeme yapılır.35
    E. Hediyeler ve evlenme giderleri
    Madde 675- Olağan hediyeler ile evlenme sırasında yapılan geleneğe uygun giderler
    denkleştirmeye tâbi değildir.
    Altsoy hısımlarının evlenmelerinde, alışılmış ölçüler içinde yapılan çeyiz giderleri
    hakkında denkleştirmeye tâbi tutmama arzusunun bulunduğu asıldır.
    35 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “sakatlıkları” ibaresi
    “engelliliği” şeklinde değiştirilmiştir.
    DÖRDÜNCÜ AYIRIM
    PAYLAŞMANIN TAMAMLANMASI VE SONUCU
    A. Paylaşmanın sonuçlandırılması
    I. Paylaşma sözleşmesi
    Madde 676- Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında
    yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar.
    Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki
    elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler.
    Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.
    II. Miras payı üzerinde sözleşme
    Madde 677- Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda
    mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.
    Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı böyle bir sözleşmenin geçerliliği, noterlikçe
    düzenlenmesine bağlıdır. Sözleşme bu kişiye paylaşmaya katılma yetkisi vermez; sadece paylaşma
    sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar.
    III. Mirasın açılmasından önce yapılan sözleşmeler
    Madde 678- Mirasbırakanın katılması veya izni olmaksızın bir mirasçının henüz
    açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmeler
    geçerli değildir.
    Böyle bir sözleşme gereğince yerine getirilmiş olan edimlerin geri verilmesi istenebilir.
    B. Mirasçıların birbirine karşı sorumluluğu
    I. Garanti borcu
    Madde 679- Paylaşmanın tamamlanmasından sonra mirasçılar, paylarına düşen mallar
    için birbirlerine karşı satım hükümlerine göre sorumludurlar.
    Mirasçılar, paylaşmada her birine özgülenmiş olan alacakların varlığını birbirlerine karşı
    garanti ettikleri gibi; borsaya kayıtlı olan kıymetli evrak dışında, alacağın mirasçının hakkına
    mahsup edilen miktarı için borçlunun ödeme gücünden adî kefil gibi sorumludurlar.
    Garantiye ve kefalete dayanan dava, paylaşma tarihinin veya daha sonra yerine getirilecek
    alacaklarda muacceliyet tarihinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
    II. Paylaşma sözleşmesinin geçersizliği
    Madde 680- Borçlar Kanununun geçersizliğe ilişkin genel hükümleri, paylaşma sözleşmeleri
    hakkında da uygulanır.
    C. Mirasçıların üçüncü kişilere karşı sorumluluğu
    I. Müteselsil sorumluluk
    Madde 681- Mirasçılar, bölünmesine veya nakline alacaklı tarafından açık veya örtülü
    olarak rıza gösterilmemiş olan tereke borçlarından dolayı, paylaşmadan sonra da bütün
    malvarlıklarıyla müteselsilen sorumludurlar.
    Paylaşmanın gerçekleştiği tarihin veya daha sonra yerine getirilecek borçlarda muacceliyet
    tarihinin üzerinden beş yıl geçmekle teselsül sona erer.
    II. Mirasçılara rücu
    Madde 682- Paylaşma sözleşmesinde ödenmesi kendisine yükletilmemiş olan bir tereke
    borcunu veya üzerine aldığı miktardan fazlasını ödeyen mirasçı, diğer mirasçılara rücu edebilir.
    Rücu hakkı, ilk önce, ödenmiş olan borcu paylaşma sözleşmesiyle üstlenmiş bulunan
    mirasçıya karşı kullanılır.
    Diğer hâllerde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, mirasçılardan her biri terekedeki borçları
    miras payı oranında ödemekle yükümlüdür.
    DÖRDÜNCÜ KİTAP
    EŞYA HUKUKU
    BİRİNCİ KISIM
    MÜLKİYET
    BİRİNCİ BÖLÜM
    GENEL HÜKÜMLER
    A. Mülkiyet hakkının içeriği
    Madde 683- Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde
    dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.
    Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği
    gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.
    B. Mülkiyet hakkının kapsamı
    I. Bütünleyici parça
    Madde 684- Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur.
    Bütünleyici parça, yerel âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok
    edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak
    bulunmayan parçadır.
    II. Doğal ürünler
    Madde 685- Bir şeyin maliki, onun ürünlerinin de maliki olur.
    Ürünler, dönemsel olarak elde edilen doğal veya hukukî ürünler ile bir şeyin özgülendiği
    amaca göre âdetler gereği ondan elde edilmesi uygun görülen diğer verimlerdir.
    Doğal ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçasıdır.
    III. Eklenti
  399. Tanım
    Madde 686- Bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar.
    Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi,
    korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında
    birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır.
    Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez.
  400. Eklenti sayılmayanlar
    Madde 687- Asıl şeye zilyet olan kimsenin sadece geçici olarak kullanması veya
    tüketmesi için özgülenen ya da asıl şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmadan sadece
    korunmak, satılmak veya kiraya verilmek üzere onunla birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz.
    C. Birlikte mülkiyet
    I. Paylı mülkiyet
  401. Genel kurallar
    Madde 688- Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir
    şeyin tamamına belli paylarla maliktir.
    Başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır.
    Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur.
    Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir.
  402. Yönetim ve tasarruf
    a. Anlaşmalar
    Madde 689- Paydaşlar, kendi aralarında oybirliğiyle anlaşarak yararlanma, kullanma ve
    yönetime ilişkin konularda kanun hükümlerinden farklı bir düzenleme yapabilirler. Ancak, böyle
    bir anlaşmayla paydaşların aşağıdaki hak ve yetkileri kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz:
  403. Paylı mülkiyet konusu eşyanın kullanılabilirliğinin ve değerinin korunması için zorunlu
    olan yönetim işlerini yapmak ve gerektiğinde mahkemeden buna ilişkin önlemlerin alınmasını
    istemek,
  404. Eşyayı bir zarar tehlikesinden veya zararın artmasından korumak için derhâl alınması
    gereken önlemleri bütün paydaşlar hesabına almak.
    Taşınmazlarla ilgili anlaşmalar imzalarının noterlikçe onaylanması koşuluyla paydaşlardan
    birinin başvurusu üzerine tapu kütüğüne şerh verilebilir.
    b. Olağan yönetim işleri
    Madde 690- Paydaşlardan her biri olağan yönetim işlerini yapmaya, özellikle küçük
    onarımları yaptırmaya ve tarımsal işleri yürütmeye yetkilidir.
    Zorunlu ve ivedi işlerin yapılmasına ilişkin kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla,
    paydaşların çoğunlukla alacağı kararla olağan yönetim işlerinde yetkiyle ilgili farklı düzenleme
    getirilebilir.
    c. Önemli yönetim işleri
    Madde 691- İşletme usulünün veya tarım türünün değiştirilmesi, adî kiraya veya ürün
    kirasına ilişkin sözleşmelerin yapılması veya feshi, toprağın ıslahı gibi önemli yönetim işleri için
    pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesi gerekir.
    Olağan yönetim sınırlarını aşan ve paylı malın değerinin veya yarar sağlamaya
    elverişliliğinin korunması için gerekli bakım, onarım ve yapı işlerinde de aynı çoğunluk aranır.
    Pay ve paydaşların eşitliği hâlinde hâkim, paydaşlardan birinin istemi üzerine bütün
    paydaşların menfaatini gözeterek hakkaniyete uygun bir karar verir; gerekli gördüğü işlerin
    yapılması için paydaşlar arasından veya dışarıdan bir kayyım atayabilir.
    d. Olağanüstü yönetim işleri ve tasarruflar
    Madde 692- Paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan
    şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı
    üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün
    paydaşların kabulüne bağlıdır.
    Paylar üzerinde taşınmaz rehni veya taşınmaz yükü kurulmuşsa, paydaşlar malın tamamını
    benzer haklarla kayıtlayamazlar.
  405. Yararlanma, kullanma ve koruma
    Madde 693- Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan
    yararlanabilir ve onu kullanabilir.
    Uyuşmazlık hâlinde yararlanma ve kullanma şeklini hâkim belirler. Bu belirleme, paylı malın
    kullanılmasının zaman veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde de olabilir.
    Paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları
    temsilen sağlayabilir.
  406. Giderler ve yükümlülükler
    Madde 694- Paylı mülkiyetten doğan veya paylı malı ilgilendiren yönetim giderleri,
    vergiler ve diğer yükümlülükler, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paydaşlar tarafından payları
    oranında karşılanır.
    Payına düşenden fazlasını ödemiş bulunan paydaş, diğerlerine payları oranında rücu
    edebilir.
  407. Kararların bağlayıcılığı
    Madde 695- Yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda paydaşların yaptıkları
    düzenleme ve aldıkları kararlar ile mahkemece verilen kararlar, sonradan paydaş olan veya pay
    üzerinde aynî hak kazanan kimseleri de bağlar.
    Taşınmazlarda yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin kararların sonradan paydaş olan
    veya pay üzerinde aynî hak kazananları bağlaması için, bunların tapu kütüğüne şerh edilmesi
    gerekir.
  408. Paydaşlıktan çıkarma
    a. Paydaşın çıkarılması
    Madde 696- Kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da
    fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamına veya bir
    kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaş, bu yüzden onlar için paylı
    mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hâle getirmişse, mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkarılabilir.
    Davanın açılması, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, pay ve paydaş çoğunluğuyla karar
    verilmesine bağlıdır.
    Hâkim, çıkarma istemini haklı gördüğü takdirde, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak
    kısmı maldan ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan parçanın paylı mülkiyetten
    çıkarılana özgülenmesine karar verir.
    Aynen ayrılmasına olanak bulunmayan maldaki payın dava tarihindeki değeriyle
    kendilerine devrini isteyen paydaş veya paydaşlar bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile
    birlikte ileri sürmek zorundadırlar. Hâkim, hüküm vermeden önce re’sen belirleyeceği uygun bir
    süre içinde pay değerinin ödenmesine veya tevdiine karar verir. Davanın kabulü hâlinde payın
    istemde bulunan adına tesciline hükmolunur.
    Payı karşılayacak kısım maldan aynen ayrılamaz ve bu payı isteyen paydaş da
    bulunmazsa hâkim, davalıya payını devretmesi için bir süre belirler ve bu süre içinde
    devredilmeyen payın açık artırmayla satışına karar verir. Satış kararı, cebrî icra yoluyla paraya
    çevirmeye ilişkin hükümler uyarınca yerine getirilir.
    b. Diğer hak sahiplerinin çıkarılması
    Madde 697- Bir paydaşın çıkarılmasına ilişkin hükümler, kıyas yoluyla, pay üzerinde
    intifa veya diğer bir aynî ya da tapuya şerh edilmiş kişisel yararlanma hakkı sahipleri hakkında da
    uygulanır. Ancak, devri caiz olmayan bir hakkın uygun bir tazminat karşılığında sona ermesine
    karar verilir.
  409. Paylı mülkiyetin sona ermesi
    a. Paylaşma istemi
    Madde 698- Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş
    olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her
    biri malın paylaşılmasını isteyebilir.
    Paylaşmayı isteme hakkı, hukukî bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir.
    Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmî şekle bağlıdır ve tapu
    kütüğüne şerh verilebilir.
    Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz.
    b. Paylaşma biçimi
    Madde 699- Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak
    bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir.
    Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim,
    malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi
    hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.
    Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir
    değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın
    paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.
    c. İntifa hakkı sahibinin durumu
    Madde 700- Bir paydaşın kendi payı üzerinde intifa hakkı kurması hâlinde, diğer
    paydaşlardan biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden başlayarak üç ay içinde
    paylaşma isteminde bulunursa; satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı, buna ilişkin paya düşecek
    bedel üzerinde devam eder.
    II. Elbirliği mülkiyeti
  410. Kaynakları ve niteliği
    Madde 701- Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk
    dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.
    Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa
    giren malların tamamına yaygındır.
  411. Hükümleri
    Madde 702- Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya
    sözleşme hükümleri ile belirlenir.
    Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf
    işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir.
    Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde
    tasarrufta bulunulamaz.
    Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan
    bütün ortaklar yararlanır.
  412. Sona ermesi
    Madde 703- Elbirliği mülkiyeti, malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete
    geçilmesiyle sona erer.
    Paylaştırma, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır.
    İKİNCİ BÖLÜM
    TAŞINMAZ MÜLKİYETİ
    BİRİNCİ AYIRIM
    TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN KONUSU, KAZANILMASI VE KAYBI
    A. Taşınmaz mülkiyetinin konusu
    Madde 704- Taşınmaz mülkiyetinin konusu şunlardır:
  413. Arazi,
  414. Tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar,
  415. Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler.
    B. Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması
    I. Tescil
    Madde 705- Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur.
    Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer
    hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri
    yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.
    II. Kazanma yolları
    1.Hukukî işlem
    Madde 706- Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması,
    resmî şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır.
    Ölüme bağlı tasarruflar ve mal rejimi sözleşmeleri, kendilerine özgü şekillere tâbidir.
  416. İşgal
    Madde 707- Tapu kütüğüne kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetinin işgal yoluyla kazanılması,
    ancak kaydının malikin istemiyle terkin edilmiş olmasına bağlıdır.
    Tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar üzerinde işgal yoluyla mülkiyet kazanılamaz.
  417. Yeni arazi oluşması
    Madde 708- Birikme, dolma, toprak kayması veya kamuya ait suların yatağında ya da
    seviyesinde değişme gibi sebeplerle sahipsiz yerlerde yeniden oluşan yararlanmaya elverişli arazi
    Devlete ait olur.
    Devlet, bu araziyi kamusal bir sakınca bulunmadığı takdirde öncelikle arazisi kayba
    uğrayana veya bitişik arazi malikine devredebilir.
    Toprak parçalarının kendi arazisinden koptuğunu ispat eden malik, bunları, durumu
    öğrendiği tarihten başlayarak bir ve her hâlde oluşumun gerçekleştiği tarihten başlayarak on yıl
    içinde geri alabilir.
  418. Arazi kayması
    a. Genel olarak
    Madde 709- Arazi kayması sınır değişikliğini gerektirmez.
    Arazi kayması sebebiyle bir taşınmazdan diğerine geçmiş olan arazi parçaları ve diğer
    cisimler hakkında sürüklenen şeylere ve karışmaya ilişkin hükümler uygulanır.
    b. Heyelân
    Madde 710- Arazi kaymasının sınır değişikliğine yol açmayacağı ilkesi, yetkili makamlarca
    heyelân bölgesi olduğu belirlenen yörelerde uygulanmaz.
    Bu yörelerin belirlenmesi sırasında yöredeki arazinin yapısı göz önünde tutulur.
    Bir taşınmazın böyle bir yörede bulunduğu, ilgililere uygun biçimde bildirilir ve tapu
    kütüğünün beyanlar sütununa yazılır.
    c. Sınırın yeniden belirlenmesi
    Madde 711- Sınır, arazi kayması sebebiyle gerçeği yansıtmıyorsa; ilgili taşınmaz maliki,
    sınırın yeniden belirlenmesini isteyebilir.
    Fazlalık ve eksiklikler denkleştirilir.
  419. Kazandırıcı zamanaşımı
    a. Olağan zamanaşımı
    Madde 712- Geçerli bir hukukî sebep olmaksızın tapu kütüğüne malik olarak yazılan kişi,
    taşınmaz üzerindeki zilyetliğini davasız ve aralıksız olarak on yıl süreyle ve iyiniyetle sürdürürse,
    onun bu yolla kazanmış olduğu mülkiyet hakkına itiraz edilemez.
    b. Olağanüstü zamanaşımı
    Madde 713- Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak
    yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası
    veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.
    Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce (…)36
    hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya
    bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya
    bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.
    Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken
    kişinin mirasçılarına karşı açılır.
    Davanın konusu, mahkemece bir gazete ve bir internet haber sitesinde ve ayrıca
    taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur.37
    Son ilândan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek
    itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim
    tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.
    Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.
    Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve
    karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir.
    Özel kanun hükümleri saklıdır.
    c. Sürelerin hesabı
    Madde 714- Kazandırıcı zamanaşımı sürelerinin hesaplanmasında, kesilmesinde ve
    durmasında, Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
  420. Sahipsiz yerler ve yararı kamuya ait mallar
    Madde 715- Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu
    altındadır.
    Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi
    tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve
    hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.
    Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi
    36 Anayasa Mahkemesi’nin 17/3/2011 tarihli ve E.: 2009/58, K.: 2011/52 sayılı Kararı ile bu fıkrada yer
    alan “… ölmüş ya da…” ibaresi iptal edilmiştir.
    37 13/10/2022 tarihli ve 7418 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle; bu fıkrada yer alan “gazeteyle bir defa”
    ibaresi “bir gazete ve bir internet haber sitesinde” şeklinde değiştirilmiştir.
    ve kullanılması özel kanun hükümlerine tâbidir.
    III. Tescili isteme hakkı
    Madde 716- Mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukukî sebebe dayanarak malikten
    mülkiyetin kendi adına tescilini istemek hususunda kişisel hakka sahip olan kimse, malikin
    kaçınması hâlinde hâkimden, mülkiyetin hükmen geçirilmesini isteyebilir.
    Bir taşınmazın mülkiyetini işgal, miras, kamulaştırma, cebrî icra veya mahkeme kararına
    dayanarak kazanan kişi tescili doğrudan doğruya yaptırabilir.
    Bir taşınmazın mülkiyetinde eşler arasındaki mal rejimi dolayısıyla meydana gelen
    değişiklikler, eşlerden birinin istemiyle tapu kütüğüne doğrudan tescil olunur.
    C. Taşınmaz mülkiyetinin kaybı
    Madde 717- Taşınmaz mülkiyeti, terkin veya taşınmazın tamamen yok olmasıyla sona erer.
    Kamulaştırma hâlinde mülkiyetin ne zaman sona ereceği özel kanunla belirlenir
    İKİNCİ AYIRIM
    TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN İÇERİĞİ VE KISITLAMALARI
    A. Taşınmaz mülkiyetinin içeriği
    I. Kapsam
    Madde 718- Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki
    hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar.
    Bu mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve
    kaynaklar da girer.
    II. Sınırlar
  421. Sınırların belirlenmesi
    Madde 719- Taşınmazın sınırları, tapu plânları ve arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir.
    Tapu plânları ile arz üzerindeki işaretler birbirini tutmazsa, asıl olan plândaki sınırdır. Bu
    kural, yetkili makamlarca heyelân bölgesi olduğu belirlenen yörelerde uygulanmaz.
  422. Sınır belirleme yükümlülüğü
    Madde 720- Her arazi maliki, komşusunun istemi üzerine belli olmayan sınırların
    belirlenmesi için tapu plânlarının düzeltilmesine veya arz üzerine sınır işaretleri konulmasına
    katkıda bulunmakla yükümlüdür.
  423. Sınırlıklar üzerinde paylı mülkiyet
    Madde 721- İki taşınmazı birbirinden ayırmaya yarayan duvar, parmaklık, çit gibi
    sınırlıklar, aksi ispat edilmedikçe, her iki komşunun paylı malı sayılır.
    III. Arazideki yapılar
  424. Arazi ve yapı malzemesi
    a. Mülkiyet ilişkisi
    Madde 722- Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da
    başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu
    malzeme arazinin bütünleyici parçası olur.
    Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol
    açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine
    verilmesini isteyebilir.
    Aynı koşullar altında arazinin maliki de, rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan
    malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir.
    b. Tazminat
    Madde 723- Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir
    tazminat ödemekle yükümlüdür.
    Yapıyı yaptıran arazi maliki iyiniyetli değilse hâkim, malzeme sahibinin uğradığı zararın
    tamamının tazmin edilmesine karar verebilir.
    Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar bu
    malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.
    c. Arazinin mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesi
    Madde 724- Yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazlaysa, iyiniyetli taraf uygun bir
    bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme
    sahibine verilmesini isteyebilir.
  425. Taşkın yapılar
    Madde 725- Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik
    taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici
    parçası olur.
    Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak
    onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde,
    taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak
    hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine
    devredilmesini isteyebilir.
  426. Üst hakkı
    Madde 726- Bir üst irtifakına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde
    sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyeti, irtifak hakkı sahibine ait olur.
    Bir binanın başlı başına kullanılmaya elverişli bağımsız bölümleri üzerinde kat mülkiyeti
    veya kat irtifakı kurulması, Kat Mülkiyeti Kanununa tâbidir.
    Bağımsız bölümler üzerinde ayrıca üst hakkı kurulamaz.
  427. Mecralar
    Madde 727- Su, gaz, elektrik ve benzerlerinin mecraları, işletmenin bulunduğu taşınmazın
    dışında olsalar bile, aksine bir düzenleme olmadıkça o işletmenin eklentisi ve işletme malikinin
    malı sayılır.
    Komşuluk hukukunun gerektirdiği hâller dışında bir taşınmazın böyle bir mecra ile aynî
    hak olarak yüklenmesi, ancak bir irtifak hakkı kurulması suretiyle olabilir.
    İrtifak hakkı, mecra dışarıdan görülmüyorsa tapu kütüğüne tesciliyle, dışarıdan görülüyorsa
    noterce düzenlenecek sözleşmeye dayanılarak mecranın yapılmasıyla doğar.
  428. Taşınır yapılar
    Madde 728- Başkasının arazisi üzerinde kalıcı olması amaçlanmaksızın yapılan kulübe,
    büfe, çardak, baraka ve benzeri hafif yapılar, bunların malikine aittir.
    Bu tür yapılar, taşınır mal hükümlerine tâbi olur ve tapu kütüğünde gösterilmez.
    IV. Araziye dikilen fidanlar
    Madde 729- Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir
    üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan
    yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır.
    Ağaçlar ve ormanlar üst hakkına konu olamaz.
    V. Taşınmaz malikinin sorumluluğu
    Madde 730- Bir taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına
    aykırı kullanması sonucunda zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan kimse, durumun eski
    hâline getirilmesini, tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir.
    Hâkim, yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan zararların uygun bir
    bedelle denkleştirilmesine karar verebilir.
    B. Taşınmaz mülkiyetinin kısıtlamaları
    I. Genel olarak
    Madde 731-Taşınmaz mülkiyetinin kanundan doğan kısıtlamaları, tapu siciline tescil
    edilmeksizin etkili olur.
    Bu kısıtlamaların ortadan kaldırılması veya değiştirilmesi, buna ilişkin sözleşmenin resmî
    şekilde düzenlenmesine ve tapu kütüğüne şerh verilmesine bağlıdır.
    Kamu yararı için konulan kısıtlamalar kaldırılamaz ve değiştirilemez.
    II. Devir hakkının kısıtlamaları
  429. Yasal önalım hakkı
    a. Önalım hakkı sahibi
    Madde 732- Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya
    kısmen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler.
    b. Kullanma yasağı, feragat ve hak düşürücü süre
    Madde 733- Cebrî artırmayla satışlarda önalım hakkı kullanılamaz.
    Önalım hakkından feragatin resmî şekilde yapılması ve tapu kütüğüne şerh verilmesi
    gerekir. Belirli bir satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme, yazılı şekle tâbidir ve satıştan
    önce veya sonra yapılabilir.
    Yapılan satış, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilir.
    Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her hâlde satışın
    üzerinden iki yıl geçmekle düşer.
    c. Kullanılması
    Madde 734- Önalım hakkı, alıcıya karşı dava açılarak kullanılır.
    Önalım hakkı sahibi, adına payın tesciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya
    düşen tapu giderlerini, hâkim tarafından belirlenen süre içinde hâkimin belirleyeceği yere nakden
    yatırmakla yükümlüdür.
  430. Sözleşmeden doğan önalım hakkı
    Madde 735- Tapu kütüğüne şerh verilen sözleşmeden doğan önalım hakkı, şerhte
    belirtilen sürede ve belirtilen koşullara göre her malike karşı kullanılabilir. Kütükte koşullar
    belirtilmemişse taşınmazın üçüncü kişiye satışındaki koşullar esas alınır.
    Şerhin etkisi her durumda, şerhin verildiği tarihin üzerinden on yıl geçmekle sona erer.
    Yasal önalım hakkının kullanılmasına ve vazgeçmeye ilişkin hükümler sözleşmeden
    doğan önalım hakkında da uygulanır.
  431. Alım ve geri alım hakları
    Madde 736- Tapu kütüğüne şerh verilen alım ve geri alım hakları, şerhde belirtilen süre
    içinde her malike karşı kullanılabilir.
    Şerhin etkisi, her durumda, şerhin verildiği tarihin üzerinden on yıl geçmekle sona erer.
    III. Komşu hakkı
  432. Kullanma biçimi
    Madde 737- Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle
    işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla
    yükümlüdür.
    Özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş
    görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı
    yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.
    Yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır.
  433. Kazı ve yapılar
    a. Kural
    Madde 738- Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak
    veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak
    zorundadır.
    Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler
    uygulanır.
    b. Özel kurallar
    Madde 739- Kazı ve yapılarda uyulması gerekli kurallar özel kanunlarla belirlenir.
  434. Bitkiler
    a. Kural
    Madde 740- Komşunun arazisine taşarak zarar veren dal ve kökler, onun istemi üzerine
    uygun bir süre içinde kaldırılmazsa, komşu bu dal ve kökleri kesip kendi mülkiyetine geçirebilir.
    Ekilmiş veya üzerine yapı yapılmış arazisine dalların taşmasına katlanan komşu, bu
    dallarda yetişen meyvaları toplama hakkına sahip olur.
    Komşu ormanlar hakkında bu hükümler uygulanmaz.
    b. Özel kurallar
    Madde 741- Komşu taşınmaz maliklerinin bitki dikerken uymak zorunda oldukları
    kurallar özel kanunlarla belirlenir.
  435. Doğal olarak akan su
    Madde 742- Taşınmaz maliki, üst taraftaki araziden kendi arazisine doğal olarak akan
    suların ve özellikle yağmur, kar ve tutulmamış kaynak sularının akışına katlanmak zorundadır.
    Komşulardan hiçbiri bu suların akışını diğerinin zararına değiştiremez.
    Üstteki arazi maliki, alt taraftaki taşınmaza gerekli olan suyu, ancak kendi taşınmazı için
    zorunlu olduğu ölçüde tutabilir.
  436. Fazla suyun akıtılması
    Madde 743- Bir arazinin suyu öteden beri alt taraftaki araziye doğal bir şekilde akmakta
    ise, alt taraftaki arazi maliki, üst taraftaki araziden fazla suyun boşaltılması sırasında da bu suları
    tazminat isteme hakkı olmaksızın kabul etmek zorundadır.
    Alt taraftaki arazi maliki boşaltma dolayısıyla akan sulardan zarar görmekte ise, gideri
    üstteki arazi malikine ait olmak üzere, kendi arazisinde yapılacak mecrayla suyun akıtılmasını
    isteyebilir.
    Bataklıkların kurutulması hakkındaki özel kanun hükümleri saklıdır.
  437. Mecra geçirilmesi
    a. Katlanma yükümlülüğü
    Madde 744- Her taşınmaz maliki, uğrayacağı zararın tamamının önceden ödenmesi
    koşuluyla, su yolu, kurutma kanalı, gaz ve benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablolarının,
    başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin
    altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla yükümlüdür.
    Mecra geçirilmesinin kamulaştırma kurallarına bağlı olması hâlinde, bu Kanunun mecralara
    ilişkin komşuluk hükümleri uygulanmaz.
    Mecrayı geçirme hakkı, hak sahibinin istemi üzerine ve giderleri ödemesi koşuluyla tapu
    kütüğüne tescil edilir.
    b. Yükümlü taşınmaz malikinin menfaatinin korunması
    Madde 745- Yükümlü taşınmaz maliki, kendi menfaatinin hakkaniyete uygun bir biçimde
    gözetilmesini isteyebilir.
    Arazinin üzerinden geçecek mecralarda olağanüstü durumlar varsa malik, bu mecraların
    üzerinden geçirileceği arazi parçasının uygun bir kısmının, zararını tam olarak karşılayacak bir
    bedelle satın alınmasını isteyebilir.
    c. Durumun değişmesi
    Madde 746- Durum değişirse, yükümlü taşınmaz maliki, mecranın kendi yararına olarak
    başka bir yere nakledilmesini isteyebilir.
    Yer değiştirme giderleri, kural olarak mecra hakkı sahibine aittir.
    Özel durumlar haklı gösterdiği takdirde, taşınmaz maliki de giderlerin uygun bir kısmına
    katılmakla yükümlü tutulabilir.
  438. Geçit hakları
    a. Zorunlu geçit
    Madde 747- Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam
    bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir.
    Bu hak, ilk önce kendisinden bu geçidin istenmesi önceki mülkiyet ve yol durumuna göre
    en uygun düşen komşuya karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana karşı kullanılır.
    Zorunlu geçit iki tarafın menfaati gözetilerek belirlenir.
    b. Diğer geçit hakları
    Madde 748- Taşınmaz malikinin taşınmazını işletme veya iyileştirme ya da taşınmazı
    üzerinde yapı yapma amacıyla komşu taşınmaza geçici olarak girme hakkı ile tarla yolu, hayvan
    sulama yolu, kış geçidi, tomruk kaydırma yolu ve oluğu ve bunlara benzer diğer geçitler özel
    kanun hükümlerine tâbidir.
    Özel kanun hükmü yoksa yerel âdet uygulanır.
    Doğrudan doğruya kanundan kaynaklanan geçit hakları, tapu kütüğüne tescil edilmeksizin
    doğar. Ancak, bunlardan sürekli nitelikte olanlar beyanlar sütununda gösterilir.
  439. Sınırlıklar
    Madde 749- Sınırlıklar üzerinde paylı mülkiyete ilişkin hükümler saklı kalmak üzere; her
    arazi maliki, taşınmazının sınırının çit veya duvar gibi sınırlıklarla çevrilmesi için yapılan giderleri
    karşılar.
    Arazinin sınırlıklarla çevrilmesi yükümlülüğü ve biçimine ilişkin özel kanun hükümleri
    saklıdır.
  440. Katılma yükümlülüğü
    Madde 750- Her taşınmaz maliki, komşuluk hukukundan doğan yetkilerin kullanılması
    için gerekli işlere ve bunların giderlerine, kendi yararlanması oranında katılmakla yükümlüdür.
    IV. Başkasının arazisine girme hakkı
  441. Orman ve mer’aya girme
    Madde 751- Yetkili makamlar tarafından bitki örtüsünü korumak amacıyla yasaklanmadıkça,
    herkes başkasının orman ve mer’asına girebilir ve oralarda yetişen yabanî meyve, mantar ve benzeri
    şeyleri, yerel âdetlerin izin verdiği ölçüde toplayıp alabilir.
    Avlanmak ve balık tutmak için başkasının arazisine girme, özel kanun hükümlerine
    tâbidir.
  442. Sürüklenen şeyler ile benzerlerinin alınması
    Madde 752- Su, rüzgâr, çığ veya diğer doğal güçlerin etkisiyle ya da rastlantı sonucunda
    başkasının arazisine sürüklenen veya düşen şeyler ile buraya giren büyük ve küçük baş hayvan,
    arı oğulu, kanatlı hayvan ve balık gibi hayvanların hak sahipleri tarafından aranıp alınmasına,
    arazi maliki izin vermek zorundadır.
    Arazi maliki, bu yüzden uğradığı zararın denkleştirilmesini istemek ve denkleştirme
    bedeli kendisine ödeninceye kadar o şeyleri hapsetmek hakkına sahiptir.
  443. Zorunluluk hâlinde
    Madde 753- Bir kimse kendisini veya başkasını tehdit eden bir zararı veya o anda mevcut
    bir tehlikeyi ancak başkasının taşınmazına müdahale ile önleyebilecek ve bu zarar ya da tehlike
    taşınmaza müdahaleden doğacak zarardan önemli ölçüde büyük ise, malik buna katlanmak
    zorundadır.
    Malik, bu yüzden uğradığı zarar için hakkaniyete uygun bir denkleştirme bedeli isteyebilir.
    V. Kamu hukuku kısıtlamaları
  444. Genel olarak
    Madde 754- Taşınmaz mülkiyeti hakkının kamu yararı için kısıtlanması, özellikle yapı,
    yangın, doğal afetler ve sağlıkla ilgili kolluk hizmetlerine; orman ve yollara, deniz ve göl
    kıyılarındaki ana ve tali yollara sınır işaretleri ve nirengi noktaları konulmasına; toprağın
    iyileştirilmesine veya bölünmesine, tarım topraklarının veya yapıya özgü arsaların birleştirilmesine;
    eski eserler, doğal güzellikler, manzaralar, seyirlik noktaları ve ender doğa anıtları ile içmeler,
    ılıcalar, maden ve kaynak sularının korunmasına ilişkin mülkiyet kısıtlamaları, özel kanun
    hükümlerine tâbidir.
  445. Toprağın iyileştirilmesi
    Madde 755- Su yollarını düzeltme, sulama, bataklık yerlerini kurutma, yol açma, orman
    yetiştirme, arazileri toplulaştırma gibi iyileştirme işleri, ancak ilgili maliklerin ortak girişimleriyle
    yapılabilecekse, arazinin yarısından fazlasına sahip bulunmak koşuluyla maliklerin üçte ikisinin
    bu yolda karar vermeleri gerekir. Diğer malikler de bu karara uymak zorundadır. Alınan karar,
    tapu kütüğünün beyanlar sütununda gösterilir.
    Bu konulara ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.
    C. Kaynak ve yeraltı suları
    I. Mülkiyet ve irtifak hakkı
    Madde 756- Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak
    kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir.
    Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu
    kütüğüne tescil ile kurulur.
    Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı
    sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz.
    Arazi maliklerinin yeraltı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun
    hükümleri saklıdır.
    II. Kaynaklara zarar verilmesi
  446. Tazminat
    Madde 757- Önemli ölçüde yararlanılan veya yararlanmak amacıyla suyu biriktirilen
    kaynakları veya kuyuları kazı, yapı veya benzeri faaliyetler yüzünden kısmen olsun keserek ya da
    kirleterek malikine veya onda hak sahibi olana zarar veren kimse, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
    Zarar kasten veya ihmal yoluyla verilmemişse ya da zarar görenin de kusuru varsa hâkim,
    tazminatın gerekip gerekmediğini, gerekiyorsa miktar ve türünü takdir eder.
  447. Eski duruma getirme
    Madde 758- Bir taşınmazda oturmak, onu işletmek veya bir yerin içme ya da kullanma
    suyunu sağlamak için gerekli olan kaynaklar kesilir ve kirletilirse, kaynağın olabildiği ölçüde
    eski duruma getirilmesi istenebilir.
    Bunlar dışında eski duruma getirme, ancak özel hâller haklı gösterdiği takdirde istenebilir.
    III. Aynı yataktan beslenen kaynaklar
    Madde 759- Değişik maliklere ait komşu kaynaklar, ortak bir ana kaynaktan beslenmekte
    ise maliklerden her biri, bu kaynakların birlikte tutulmasını ve suyun hak sahiplerine o zamana
    kadarki yararlanmaları oranında dağıtılmasını isteyebilir.
    Hak sahipleri, ortak tesis masraflarını yararlanmaları oranında üstlenirler.
    Birinin karşı çıkması hâlinde, hak sahiplerinden her biri, diğer kaynaklardaki su azalacak
    olsa bile, kendi kaynağındaki suyun tutulup akıtılması için gerekli işleri yapabilir ve kendi
    kaynağına gelen suyun miktarı bu işler sonunda çoğaldığı takdirde, ancak bu çoğalma oranında
    bir bedel vermekle yükümlü olur.
    IV. Özel kanun hükümleri ve yerel âdet
    Madde 760- Özel mülkiyete tâbi arazide bulunan kaynak, kuyu veya derelerden
    komşuların ve diğer kişilerin su içme, su alma veya hayvan sulama ya da benzer yollarla
    yararlanmaları özel kanun hükümlerine tâbidir. Özel kanun hükmü yoksa yerel âdet uygulanır.
    V. Zorunlu su
    Madde 761- Evi, arazisi veya işletmesi için gerekli sudan yoksun olup, bunu aşırı zahmet
    ve gidere katlanmaksızın başka yoldan sağlayamayan taşınmaz maliki, komşusundan, onun
    ihtiyacından fazla olan suyu tam bir bedel karşılığında almasını sağlayacak bir irtifak kurulmasını
    isteyebilir.
    Zorunlu su irtifakının kurulmasında öncelikle kaynak sahibinin menfaati gözetilir.
    Durum değişirse, kurulmuş irtifak hakkının değiştirilmesi veya kaldırılması istenebilir.
    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
    TAŞINIR MÜLKİYETİ
    A. Konusu
    Madde 762- Taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddî şeyler ile
    edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir.
    B. Kazanılması
    I. Mülkiyetin nakli
  448. Zilyetliğin devri
    Madde 763- Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir.
    Bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle ve malik olmak üzere devralan kimse, devredenin
    mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile, zilyetlik hükümlerine göre kazanmanın korunduğu hâllerde o
    şeyin maliki olur.
  449. Mülkiyetin saklı tutulması
    a. Genel olarak
    Madde 764- Başkasına devredilen bir malın mülkiyetinin saklı tutulması kaydı, ancak resmî
    şekilde yapılacak sözleşmenin devralanın yerleşim yeri noterliğinde özel siciline kaydedilmesiyle
    geçerli olur.
    Hayvan satışlarında mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi yapılamaz.
    b. Taksitle satış
    Madde 765- Taksitle mal satan kimse, bu satımlara ilişkin özel hükümlere uymak
    koşuluyla, mülkiyeti saklı tutma sözleşmesine dayanarak, sattığı malın geri verilmesini isteyebilir.
  450. Hükmen teslim
    Madde 766- Bir taşınırın mülkiyetini nakleden kimse özel bir hukukî ilişkiye dayanarak o
    şeyin zilyetliğini korursa, mülkiyet teslimsiz geçmiş olur. Ancak, bu işlem üçüncü kişileri zarara
    sokmak veya taşınır rehni kurallarından kurtulmak için yapılmışsa, mülkiyetin nakli sonuç
    doğurmaz.
    Böyle bir amaç güdülüp güdülmediğini hâkim takdir eder.
    II. Sahiplenme
  451. Sahipsiz şeyler
    Madde 767- Sahipsiz bir taşınırı malik olmak iradesiyle zilyetliğine geçiren kimse, onun
    maliki olur.
  452. Sahipsiz duruma gelen hayvanlar
    Madde 768- Tutulan av hayvanları, yeniden serbest kalır ve sahipleri onları gecikmeksizin
    ve ara vermeksizin aramaz ve tekrar tutmak için uğraşmazsa, sahipsiz duruma gelirler.
    Ehlileştirilmiş hayvanlar tekrar vahşileşir ve sahiplerine dönmezlerse, sahipsiz duruma
    gelirler.
    Arı oğulu başkasının taşınmazına uçmuş olmakla sahipsiz duruma gelmez.
    III. Bulunmuş eşya
  453. Arama ve ilân
    Madde 769- Kaybedilmiş bir şeyi bulan kimse, malın sahibine, sahibini bilmiyorsa kolluk
    kuvvetlerine, köylerde muhtara bildirmek veya araştırma yapmak ve gerektiğinde ilân etmek
    zorundadır.
    Bulunan şey önemli ölçüde değerli ise, her hâlde kolluk kuvvetlerine veya muhtara
    bildirmek gerekir.
    Oturulan bir evde veya işyerinde ya da kamu hizmeti görülen yerde bir şey bulan kimse,
    bunu o yer sahibine veya kiracıya ya da kamu hizmeti görülen yerde denetim ve gözetim ile
    görevli olanlara teslim etmek zorundadır.
  454. Koruma ve satma
    Madde 770- Bulunan şeyin özenle korunması gerekir.
    Korunması aşırı gideri gerektirir veya çabuk bozulabilir bir nitelik taşır ya da kolluk
    kuvvetleri veya kamu kurumu tarafından bir yıldan fazla saklanmış olursa, bulunan şey satılabilir.
    Satış, gerektiğinde önceden ilân edilerek açık artırma yoluyla yapılır.
    Satış bedeli, bulunan şeyin yerine geçer.
  455. Mülkiyetin kazanılması, geri verme
    Madde 771- Bulunan şeyin maliki, ilân veya kolluk kuvvetlerine ya da muhtara bildirme
    tarihinden başlayarak beş yıl içinde ortaya çıkmazsa; bulan kimse, yükümlülüklerini yerine
    getirmiş olmak koşuluyla o şeyin mülkiyetini kazanır.
    Bulunan şey malikine geri verilirse, bulan kimse yaptığı giderlerin ödenmesini ve uygun
    bir ödül verilmesini isteyebilir.
    Kaybedilmiş şey oturulan bir evde veya işyerinde ya da kamu hizmeti görülen yerde
    bulunmuşsa; o yerin sahibi, kiracı veya kurum, o şeyi bulan sayılır. Ancak bunlar ödül isteyemezler.
  456. Define
    Madde 772- Bulunmalarından çok zaman önce gömülmüş veya saklanmış olduğu ve
    duruma göre artık malikinin bulunmadığı kesin olarak anlaşılan değerli şeyler, define sayılır.
    Bilimsel değer taşıyan eşyaya ilişkin hükümler saklı kalmak üzere define, içinde
    bulunduğu taşınmaz veya taşınır malın malikinin olur.
    Defineyi bulan kimse, değerinin yarısını aşmamak üzere uygun bir ödül isteyebilir.
  457. Bilimsel değeri olan eşya
    Madde 773- Bilimsel değeri olan sahipsiz doğal şeyler ile eski eserlerin bulunması
    hâlinde özel kanun hükümleri uygulanır.
    IV. Düşen veya sürüklenen şeyler
    Madde 774- Su, rüzgâr, çığ veya diğer doğal güçlerin etkisiyle veya rastlantı sonucunda
    taşınır mallar veya hayvanlar kimin egemenlik alanına girerse, o kimse kaybolan eşyayı bulanın
    haklarına sahip ve yükümlülüklerine tâbi olur.
    Başkasının kovanına göçen arı oğulu, bir bedel ödenmesi gerekmeksizin kovan malikinin
    olur.
    V. İşleme
    Madde 775- Bir kimse başkasına ait bir şeyi işler veya başka bir şekle sokarsa, emeğin
    değerinin o şeyin değerinden fazla olması hâlinde, yeni şey işleyenin, aksi hâlde malikin olur.
    İşleyen iyiniyetli değilse, emeğin değeri işlenen şeyin değerinden daha fazla olsa bile
    hâkim, yeni şeyi malike bırakabilir.
    Tazminat ve sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakları saklıdır.
    VI. Karışma ve birleşme
    Madde 776- Birden çok kişinin taşınır malları önemli bir zarara uğratılmadan veya aşırı
    bir emek ve para harcanmadan ayrılmayacak şekilde birbiriyle birleşmiş veya karışmışsa o
    kişiler, yeni şey üzerinde kendi taşınırlarının birleşme veya karışma zamanındaki değerleri
    oranında paylı mülkiyete sahip olurlar.
    Bir taşınır diğer bir taşınırla onun ikincil nitelikte bütünleyici parçası olacak şekilde
    karışır veya birleşirse; eşyanın tamamı, ana parçanın malikine ait olur.
    Tazminat ve sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakları saklıdır.
    VII. Kazandırıcı zamanaşımı
    Madde 777- Başkasının taşınır bir malını davasız ve aralıksız beş yıl iyiniyetle ve malik
    sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kimse, zamanaşımı yoluyla o taşınırın maliki olur.
    Zilyetliğin irade dışı kaybedilmesi hâlinde zilyet, bir yıl içinde eşyayı ele geçirir veya
    açacağı bir dava yoluyla onu yeniden elde ederse kazandırıcı zamanaşımı kesilmiş olmaz.
    Kazandırıcı zamanaşımı süresinin hesaplanmasında, kesilmesinde ve durmasında Borçlar
    Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
    C. Kaybedilmesi
    Madde 778- Taşınır mülkiyeti, malik tarafından terk edilmedikçe veya başkası tarafından
    kazanılmadıkça yalnız zilyetliğin kaybıyla sona ermez.
    İKİNCİ KISIM
    SINIRLI AYNÎ HAKLAR
    BİRİNCİ BÖLÜM
    İRTİFAK HAKLARI VE TAŞINMAZ YÜKÜ
    BİRİNCİ AYIRIM
    TAŞINMAZ LEHİNE İRTİFAK HAKKI
    A. Konusu
    Madde 779- Taşınmaz lehine irtifak hakkı, bir taşınmaz üzerinde diğer bir taşınmaz
    lehine konulmuş bir yük olup, yüklü taşınmazın malikini mülkiyet hakkının sağladığı bazı
    yetkileri kullanmaktan kaçınmaya veya yararlanan taşınmaz malikinin yüklü taşınmazı belirli
    şekilde kullanmasına katlanmaya mecbur kılar.
    Yapma borçları, irtifaka başlı başına konu olamaz; ona ancak yan edim olarak bağlanabilir.
    B. Kurulması ve sona ermesi
    I. Kurulması
  458. Tescil
    Madde 780- İrtifak hakkının kurulması için tapu kütüğüne tescil şarttır.
    İrtifak hakkının kazanılmasında ve tescilinde, aksi öngörülmüş olmadıkça taşınmaz
    mülkiyetine ilişkin hükümler uygulanır.
    İrtifak hakkının zamanaşımı yoluyla kazanılması, ancak mülkiyeti bu yolla elde edilebilecek
    taşınmazlarda mümkündür.
  459. Sözleşme
    Madde 781- İrtifak hakkının kurulmasına ilişkin sözleşmenin geçerli olması, resmî
    şekilde düzenlenmesine bağlıdır.
  460. Kendi taşınmazı üzerinde irtifak hakkı
    Madde 782- Malik kendisine ait iki taşınmazdan biri üzerinde diğerinin lehine irtifak
    hakkı kurabilir.
    II. Sona ermesi
  461. Genel olarak
    Madde 783- İrtifak hakkı, tescilin terkini veya yüklü ya da yararlanan taşınmazın yok
    olmasıyla sona erer.
  462. Her iki taşınmaza aynı kimsenin malik olması
    Madde 784- Yüklü ve yararlanan taşınmazlara aynı kimse malik olursa, bu kişi, irtifak
    hakkını terkin ettirebilir.
    Terkin edilmedikçe irtifak, aynî hak olarak varlığını sürdürür.
  463. Mahkeme kararı
    Madde 785- Lehine irtifak kurulan taşınmaz için bu hakkın sağladığı hiç bir yarar
    kalmamışsa, yüklü taşınmazın maliki bu hakkın terkinini isteyebilir.
    Yüküne oranla çok az yarar sağlayan bir irtifak hakkının, bedel karşılığında kısmen veya
    tamamen terkini istenebilir.
    C. Hükümleri
    I. Kapsamı
  464. Genel olarak
    Madde 786- İrtifak hakkı sahibi, hakkının korunması ve kullanılması için gerekli olan
    önlemleri alabilir; ancak, hakkını yüklü taşınmazın malikine en az zarar verecek biçimde kullanmak
    zorundadır.
    Yüklü taşınmazın maliki, irtifak hakkının kullanılmasını engelleyecek ya da zorlaştıracak
    davranışlarda bulunamaz.
  465. Tescile göre
    Madde 787- İrtifaktan doğan yetki ve yükümlülükleri açıkça belirlediği ölçüde tescil,
    irtifakın kapsamını belirlemede esas oluşturur.
    Tescilden açıkça anlaşılmadığı hâllerde kapsam, tescilin sınırları içinde, irtifak hakkının
    kazanılma sebebine veya uzun süreden beri davasız ve iyiniyetle kullanılış biçimine göre
    belirlenir.
  466. İhtiyaçların değişmesi
    Madde 788- Yararlanan taşınmazın ihtiyaçlarındaki değişiklik, yüklü taşınmazın
    irtifaktan doğan yükünü ağırlaştıramaz.
  467. Özel kanun hükümleri ve yerel âdet
    Madde 789- Tarla yolu, yaya veya araba geçidi gibi geçit hakları ile hayvan otlatma,
    hayvan sulama, tarlalara veya arklara su alma hakları ve benzeri hakların kapsamını belirlemede
    taraflar arasındaki anlaşma veya özel kanun hükümleri, yoksa yerel âdet uygulanır.
    II. Bakım giderleri
    Madde 790- İrtifak hakkının kullanılması için gerekli tesislerin bakımı, yararlanan
    taşınmaz malikine aittir.
    Tesisler yüklü taşınmazın malikine de yararlı ise, bunların bakım giderlerine her iki malik
    yararları oranında katılır.
    III. Değişiklikler
  468. İrtifak hakkının ilişkin olduğu yerin değiştirilmesi
    Madde 791- İrtifak hakkı yüklü taşınmazın yalnız belli bir kısmının kullanılması
    koşuluyla kurulmuşsa, bu taşınmazın maliki, menfaatini ispat etmek ve giderleri üstlenmek
    kaydıyla; irtifakın, hakkın kullanılmasını güçleştirmeyecek biçimde taşınmazın başka bir yerine
    naklini isteyebilir.
    İrtifak hakkının kullanılacağı yer tapu kütüğünde belirtilmiş olsa bile yüklü taşınmaz
    maliki bu yetkiyi kullanabilir.
    Mecraların bir yerden başka bir yere naklinde komşuluk hukuku kuralları da göz önünde
    tutulur.
  469. Bölünme
    a. Yararlanan taşınmazın bölünmesi
    Madde 792- Yararlanan taşınmazın parsellere bölünmesi hâlinde kural, irtifak hakkının
    her parsel yararına devam etmesidir.
    Ancak, durum ve koşullara göre irtifak hakkı yalnız bir parselin yararına kullanılabiliyorsa,
    yüklü taşınmazın maliki diğer parseller için irtifak hakkının terkinini isteyebilir.
    Tapu sicil memuru, bu istemi irtifak hakkı sahibine bildirir ve onun bir ay içinde itiraz
    etmemesi hâlinde irtifak hakkını terkin eder.
    b. Yüklü taşınmazın bölünmesi
    Madde 793- Yüklü taşınmazın parsellere bölünmesi hâlinde kural, irtifak hakkının her
    parsel üzerinde devam etmesidir.
    Ancak, irtifak hakkı belirli parseller üzerinde kullanılmıyorsa, durum ve koşullara göre de
    kullanılamayacaksa, bu parsellerin maliklerinden her biri, kendi taşınmazı üzerindeki irtifak
    hakkının terkinini isteyebilir.
    Tapu sicil memuru, bu istemi irtifak hakkı sahibine bildirir ve onun bir ay içinde itiraz
    etmemesi hâlinde irtifak hakkını terkin eder.
    İKİNCİ AYIRIM
    İNTİFA HAKKI VE DİĞER İRTİFAK HAKLARI
    A. İntifa hakkı
    I. Konusu
    Madde 794- İntifa hakkı, taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir malvarlığı üzerinde
    kurulabilir.
    Aksine düzenleme olmadıkça bu hak, sahibine, konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi
    sağlar.
    II. Kurulması
    Madde 795- İntifa hakkı, taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri,
    taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulur.
    Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine düzenleme
    olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümler uygulanır.
    Taşınmaz üzerindeki yasal intifa hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olsa bile, durumu
    bilenlere karşı ileri sürülebilir. Tescil edilmiş ise, herkese karşı ileri sürülebilir.
    III. Sona ermesi
  470. Sona erme sebepleri
    Madde 796- İntifa hakkı, konusunun tamamen yok olması ve taşınmazlarda tescilin
    terkini; yasal intifa hakkı, sebebinin ortadan kalkması ile sona erer.
    Sürenin dolması veya hak sahibinin vazgeçmesi ya da ölümü gibi diğer sona erme
    sebepleri, taşınmazlarda malike terkini isteme yetkisi verir.
  471. Süresi
    Madde 797- İntifa hakkı, gerçek kişilerde hak sahibinin ölümü; tüzel kişilerde
    kararlaştırılan sürenin dolması, süre kararlaştırılmamışsa kişiliğin ortadan kalkmasıyla sona erer.
    Tüzel kişilerin intifa hakkı, en çok yüz yıl devam edebilir.
  472. Harap olma veya kamulaştırma
    Madde 798- Malik, yararlanılamayacak derecede harap olan intifa konusu malı
    yararlanılacak hâle getirmekle yükümlü değildir; getirirse intifa hakkı yeniden kurulmuş olur.
    Sigorta ve kamulaştırma gibi durumlarda intifa hakkı, hakkın konusu yerine geçen karşılık
    üzerinde devam eder.
  473. Geri verme
    a. Yükümlülük
    Madde 799- İntifa hakkı sona erince hak sahibi, hakkın konusu olan malı malike geri
    vermekle yükümlüdür.
    b. Sorumluluk
    Madde 800- İntifa hakkı sahibi, zararın kendi kusurundan ileri gelmediğini ispat
    etmedikçe, malın yok olmasından veya değerinin azalmasından sorumludur.
    İntifa hakkı sahibi, yararlanması için gerekli olmadığı hâlde tükettiği şeyleri tazmin
    etmekle yükümlüdür.
    İntifa hakkı sahibi, malın olağan kullanılması sonucunda meydana gelen değer
    azalmalarından sorumlu değildir.
    c. Giderler
    Madde 801- İntifa hakkı sahibi, yükümlü olmadığı hâlde yaptığı giderler, yenilemeler ve
    eklemeler için, hak sona erdiğinde, vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca tazminat isteyebilir.
    Malikin tazminat vermekten kaçınması hâlinde intifa hakkı sahibi, yaptığı eklemeleri,
    malı eski hâline getirmek kaydıyla söküp alabilir.
  474. Zamanaşımı
    Madde 802- Geri verme anında malik ve intifa hakkı sahibi tarafından ileri sürülebilecek
    bütün istem hakları, bu andan başlayarak bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
    IV. İntifa hakkının hükümleri
  475. İntifa hakkı sahibinin hakları
    a. Genel olarak
    Madde 803- İntifa hakkı sahibi, hakkın konusu olan malı zilyetliğinde bulundurma,
    yönetme, kullanma ve ondan yararlanma yetkilerine sahiptir.
    İntifa hakkı sahibi, bu yetkilerini kullanırken iyi bir yönetici gibi özen göstermek zorundadır.
    b. Doğal ürünler
    Madde 804- İntifa hakkı süresi içinde olgunlaşan doğal ürünler, intifa hakkı sahibine aittir.
    Ekimi veya dikimi yapan malik veya intifa hakkı sahibi, olgunlaşan ürünleri toplayan
    diğer taraftan, yaptığı giderler için ürünün değerini aşmamak üzere uygun bir bedel isteyebilir.
    Nitelikleri itibarıyla malın doğal verimi veya ürünü sayılmayan bütünleyici parçaları
    malike aittir.
    c. Faizler
    Madde 805- İntifa hakkına konu olan sermayenin faizleri ve diğer dönemsel gelirleri, daha
    geç muaccel olsalar bile, intifa hakkının başladığı tarihten sona erdiği tarihe kadar intifa hakkı
    sahibine ait olur.
    d. Hakkın kullanılmasının devri
    Madde 806- Sözleşmede aksine hüküm yoksa veya durum ve koşullardan hak sahibince
    şahsen kullanılması gerektiği anlaşılmıyorsa, intifa hakkının kullanılması başkasına devredilebilir.
    Bu takdirde malik, haklarını, devralana karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.
  476. Malikin hakları
    a. Gözetim
    Madde 807- Malik, hakkın konusu olan malın hukuka aykırı ya da niteliğine uygun
    düşmeyen kullanılış biçimine itiraz edebilir.
    b. Güvence isteme
    Madde 808- Haklarının tehlikeye düştüğünü ispat eden malik, intifa hakkı sahibinden
    güvence isteyebilir.
    İntifa hakkının konusu tüketilebilen şey veya kıymetli evrak ise, malik tehlikenin ispatına
    gerek olmaksızın teslimden önce de güvence isteyebilir.
    Kıymetli evrakın güvenilir bir yere tevdi edilmesi güvence yerine geçer.
    c. Bağışlamada güvence
    Madde 809- İntifa hakkı kendisinde kalmak üzere yapılan bağışlamalarda bağışlayandan
    güvence istenemez.
    d. Güvence verilmemesinin sonuçları
    Madde 810- İntifa hakkı sahibi, kendisine tanınan uygun süre içinde güvence göstermez
    veya hakkın konusu olan malı malikin itiraz etmesine rağmen hukuka aykırı şekilde kullanmaya
    devam ederse; sulh hâkimi, yeni bir karara kadar intifa hakkı sahibinin zilyetliğini kaldırarak
    hakkın konusunu atayacağı bir kayyıma tevdi eder.
  477. Defter tutma
    Madde 811- Malik veya intifa hakkı sahibi, diğerinden giderleri paylaşmak üzere intifa
    hakkına konu olan malların noterlikçe resmen defterinin tutulmasını her zaman isteyebilir.
  478. İntifa hakkı sahibinin yükümlülükleri
    a. Malın korunması
    Madde 812- İntifa hakkı sahibi, hakkın konusu olan malın muhafazası ve olağan bakımı
    için gerekli onarım ve yenilemeleri yapmakla yükümlüdür.
    Malın muhafazası, daha önemli işlerin yapılmasını veya önlemlerin alınmasını gerektiriyorsa;
    intifa hakkı sahibi, durumu malike bildirmek ve bunların gerçekleştirilmesine izin vermek zorundadır.
    Malikin gereken işleri yapmaktan kaçınması hâlinde intifa hakkı sahibi, bunları onun
    hesabına kendisi yapabilir.
    b. Bakım ve işletme giderleri
    Madde 813- İntifa hakkı konusu olan malın olağan bakım ve işletme giderleri,
    güvencesini oluşturduğu borçların faizleri, vergi ve resimleri, intifa süresince intifa hakkı
    sahibine aittir.
    Vergi ve resimleri malik ödemişse, intifa hakkı sahibi, yukarıda belirtilen esasa göre
    bunları malike tazmin etmek zorundadır.
    Diğer bütün yükümlülükler malike aittir. Ancak, intifa hakkı sahibi bunların yerine
    getirilmesi için gereken parayı, istemi üzerine malike karşılıksız olarak sağlamazsa; malik, intifa
    hakkı konusu malı bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için kısmen veya tamamen paraya
    çevirebilir.
    c. Malvarlığı intifaında borçların faizi
    Madde 814- Malvarlığı intifaında, intifa hakkı sahibi bu malvarlığındaki borçların
    faizlerini ödemekle yükümlüdür. Ancak, durum ve koşullar haklı gösteriyorsa, intifa hakkı sahibi
    bu yükümlülükten kurtarılmasını isteyebilir. Bu takdirde intifa hakkı, borçların ödenmesinden
    sonra kalan kısım üzerinde devam eder.
    d. Sigorta ettirme
    Madde 815- Yerel âdetlere göre iyi bir yönetimin gereği olduğu takdirde intifa hakkı
    sahibi, malikin lehine malı yangına ve diğer tehlikelere karşı sigorta ettirmekle yükümlüdür.
    Bu durumda veya intifa hakkının sigortalı bir mal üzerinde kurulmuş olması hâlinde intifa
    hakkı sahibi, hakkının devamı süresince sigorta primlerini ödemekle yükümlüdür.
    V. Özel hâller
  479. Taşınmazlar
    a. Ürünler
    Madde 816- Bir taşınmaz üzerinde intifa hakkına sahip olan kimse, yararlanmanın olağan
    sınırlar içerisinde kalmasına özen göstermekle yükümlüdür.
    Bu ölçü aşılarak elde edilen ürünler malike ait olur.
    b. Özgülenme yönü
    Madde 817- İntifa hakkı sahibi, intifa konusu taşınmazın ekonomik özgülenme yönünü
    malike önemli zarar verecek şekilde değiştiremez; özellikle onu yeni bir şekle dönüştüremeyeceği
    gibi, onda önemli bir değişiklik de yapamaz.
    İntifa hakkı sahibi, malike önceden haber vermek ve taşınmazın ekonomik özgülenme
    yönünde önemli değişiklik yapmamak koşuluyla taş, kireç, mermer ve turba ocakları ile benzerlerini
    açabilir.
    c. Ormanlar
    Madde 818- Bir orman üzerinde intifa hakkına sahip olan kimse, ondan özel kanun
    hükümlerine uygun bir işletme plânı çerçevesinde yararlanabilir.
    Malik ile intifa hakkı sahibi, işletme plânı yapılırken kendi haklarının gözetilmesini
    isteyebilirler.
    Fırtına, kar, yangın, sel, zararlı böcek akını veya diğer sebepler yüzünden olağan
    yararlanma önemli ölçüde aşılmışsa orman, bu kaybı giderek azaltacak şekilde işletilir veya
    işletme plânı yeni duruma uygun hâle getirilir. Aşırı yararlanma dolayısıyla elde edilen bedel,
    faiz getirecek şekilde yatırılır ve verim noksanını gidermeye ayrılır.
  480. Tüketilebilen ve değeri biçilen şeyler
    Madde 819- Tüketilebilen şeylerin mülkiyeti, aksi kararlaştırılmadıkça, intifa hakkı sahibine
    geçer; ancak, intifa hakkı sahibi geri verme sırasında bu şeylerin o günkü değerini ödemekle yükümlü
    olur.
    İntifa hakkı sahibi, değeri biçilerek kendisine teslim olunan diğer taşınırlar üzerinde, aksi
    kararlaştırılmadıkça, serbestçe tasarrufta bulunabilir; ancak, bu yetkisini kullandığı takdirde bu
    şeylerin biçilen değerlerini geri verme sırasında ödemekle yükümlü olur. Bu ödeme, tarım
    işletmesi gereçleri, hayvan sürüleri, ticarî mallar veya benzeri şeylerde aynı cins ve nitelikte eşya
    verilmesi suretiyle yerine getirilebilir.
  481. Alacaklar
    a. Yararlanmanın kapsamı
    Madde 820- Bir alacak üzerindeki intifa hakkı, onun getirisini edinme yetkisi verir.
    Borçluya karşı yapılacak ödeme isteminin ve kıymetli evrak üzerindeki tasarrufların
    alacaklı ve intifa hakkı sahibi tarafından birlikte yapılması, borcunu ödemek üzere borçlu
    tarafından yapılacak bildirimin de bunların her ikisine yöneltilmesi gerekir.
    Alacak tehlikeye düşerse, alacaklı ve intifa hakkı sahibinden her biri, diğerinden iyi bir
    yönetimin gerektirdiği önlemleri almaya katılmasını isteyebilir.
    b. Ödeme ve işletme
    Madde 821- Alacaklı ve intifa hakkı sahibinden birine ödemeye yetkili kılınmamış olan
    borçlu, borcunu ikisine birlikte ödemek veya hâkimin belirleyeceği yere tevdi etmek zorundadır.
    Yerine getirilen edimin konusu ve özellikle geri ödenecek ana para, intifa hakkına tâbi
    olur.
    Alacaklı veya intifa hakkı sahibi, ana paranın güvenilir ve getiri sağlayan bir yere yatırılmasını
    isteyebilir.
    c. Devir isteme hakkı
    Madde 822- İntifa hakkı sahibi, intifaın başlangıcını izleyen üç ay içinde, hakkın konusu
    olan alacağın ve kıymetli evrakın kendisine devrini isteyebilir.
    İntifa hakkı sahibi, alacağın ve kıymetli evrakın devri sırasındaki değeri tutarında
    devredene karşı bunların bedelini ödeme borcu altına girer ve feragat edilmedikçe bu borç için
    ayrıca güvence göstermekle yükümlü olur.
    Güvence istemekten feragat edilmemiş ise devir, ancak güvence gösterildikten sonra
    hüküm ifade eder.
    B. Oturma hakkı
    I. Genel olarak
    Madde 823- Oturma hakkı, bir binadan veya onun bir bölümünden konut olarak
    yararlanma yetkisi verir.
    Oturma hakkı, başkasına devredilemez ve mirasçılara geçmez.
    Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, intifa hakkına ilişkin hükümler oturma hakkına da
    uygulanır.
    II. Oturma hakkının kapsamı
    Madde 824- Oturma hakkının kapsamı, genel olarak hak sahibinin kişisel ihtiyaçlarına
    göre belirlenir.
    Oturma hakkı sahibi, hakkın şahsına özgülendiği açıkça belirtilmedikçe, bina veya onun
    bir bölümünde ailesi ve ev halkı ile birlikte oturabilir.
    Binanın bir bölümü üzerinde oturma hakkına sahip olan kimse, ortaklaşa kullanmaya
    özgülenen yerlerden de yararlanabilir.
    III. Giderler
    Madde 825- Oturma hakkı, binanın veya bir bölümünün tamamından yararlanma yetkisi
    veriyorsa; bina veya bölümün muhafazası ve olağan bakımı için gerekli onarım ve yenileme
    giderleri, oturma hakkı sahibine aittir.
    Oturma hakkı sahibi bina veya onun bir bölümünü malik ile birlikte kullanıyorsa, bakım
    ve onarım giderleri malike ait olur.
    C. Üst hakkı
    I. Konu ve tapu kütüğüne kayıt
    Madde 826- Bir taşınmaz maliki, üçüncü kişi lehine arazisinin altında veya üstünde yapı
    yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi veren bir irtifak hakkı kurabilir.
    Aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu hak, devredilebilir ve mirasçılara geçer.
    Üst hakkı, bağımsız ve sürekli nitelikte ise üst hakkı sahibinin istemi üzerine tapu
    kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir. En az otuz yıl için kurulan üst hakkı, sürekli niteliktedir.
    II. İçerik ve kapsam
    Madde 827- Üst hakkının içerik ve kapsamıyla ilgili olarak resmî senette yer alan,
    özellikle yapının konumuna, şekline, niteliğine, boyutlarına, özgülenme amacına ve üzerinde yapı
    bulunmayan alandan faydalanmaya ilişkin sözleşme kayıtları herkes için bağlayıcıdır.
    III. Sona ermenin sonuçları
  482. Yapı mülkiyetinin malike geçmesi
    Madde 828- Üst hakkı sona erince yapılar, arazi malikine kalır ve arazinin bütünleyici parçası
    olur.
    Bağımsız ve sürekli üst hakkı tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilmişse, üst hakkı
    sona erince bu sayfa kapatılır. Taşınmaz olarak kaydedilmiş olan üst hakkı üzerindeki rehin
    hakları, diğer bütün hak, kısıtlama ve yükümlülükler de sayfanın kapatılmasıyla birlikte sona
    erer. Bedele ilişkin hükümler saklıdır.
  483. Bedel
    Madde 829- Taşınmaz maliki, aksi kararlaştırılmadıkça, kendisine kalan yapılar için üst
    hakkı sahibine bir bedel ödemez. Uygun bir bedel ödenmesi kararlaştırılmışsa, miktarı ve
    hesaplanış biçimi belirlenir. Ödenmesi kararlaştırılan bedel, üst hakkı kendileri için rehnedilmiş
    olan alacaklıların henüz ödenmemiş alacaklarının güvencesini oluşturur ve rızaları olmaksızın üst
    hakkı sahibine ödenmez.
    Kararlaştırılan bedel ödenmez veya güvence altına alınmazsa, üst hakkı sahibi veya bu
    hak kendisine rehnedilmiş olan alacaklı, bedel alacağına güvence olmak üzere, terkin edilen üst
    hakkı yerine aynı derecede ve sırada bir ipoteğin tescilini isteyebilir.
    Bu ipotek, üst hakkının sona ermesinden başlayarak üç ay içinde tescil edilir.
  484. Diğer hükümler
    Madde 830- Taşınmaz malikine kalan yapılar için üst hakkı sahibine ödenmesi
    kararlaştırılan bedelin miktarı ve bunun hesaplanış biçimi ile bu bedel borcunun kaldırılmasına ve
    arazinin ilk hâline getirilmesine ilişkin anlaşmalar, üst hakkının kurulması için gerekli olan resmî
    şekle tâbidir ve tapu kütüğüne şerh verilebilir.
    IV. Süresinden önce devir istemi
  485. Koşulları
    Madde 831- Üst hakkı sahibi, bu haktan doğan yetkilerinin sınırını ağır şekilde aşar veya
    sözleşmeden doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranırsa; malik, üst hakkının ona
    bağlı bütün hak ve yükümlülükleri ile birlikte süresinden önce kendisine devrini isteyebilir.
  486. Hakkın kullanılması
    Madde 832- Malik, üst hakkının devrini, kendisine geçecek yapılar için uygun bir bedel
    ödemek kaydıyla isteyebilir. Üst hakkı sahibinin kusuru, bedelin belirlenmesinde indirim sebebi
    olarak göz önüne alınabilir.
    Üst hakkının malike devri, bedelin ödenmesine veya güvence altına alınmış olmasına
    bağlıdır.
  487. Diğer hâller
    Madde 833- Üst hakkı sahibinin yükümlülüklerine aykırı davranması hâlinde sözleşmede
    malik lehine saklı tutulan, üst hakkını süresinden önce sona erdirme veya devrini isteme yetkisi,
    süresinden önce devir istemine ilişkin hükümlere tâbidir.
    V. Üst hakkı iradının güvencesi
  488. İpotek kurulmasını isteme hakkı
    Madde 834- Malik, üst hakkı karşılığı olarak irat biçiminde borçlanılan edimleri güvence
    altına almak amacıyla, o tarihteki üst hakkı sahibinden en çok üç yıllık irat için tapu kütüğüne
    taşınmaz olarak kaydedilmiş üst hakkının ipotek edilmesini isteyebilir.
    İrat, her yıl için eşit edimler biçiminde belirlenmemiş ise; bu kanunî ipoteğin tescili,
    iradın eşit olarak dağıtılmasında üç yıla düşecek miktarı için istenebilir.
  489. Tescil
    Madde 835- İpotek, üst hakkı devam ettiği sürece, her zaman tescil edilebilir ve icra
    yoluyla satışta terkin olunmaz.
    Yapı alacaklıları ipoteğinin kurulmasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
    VI. Sürenin üst sınırı
    Madde 836- Üst hakkı, bağımsız bir hak olarak en çok yüz yıl için kurulabilir.
    Üst hakkı, süresinin dörtte üçü dolduktan sonra, kurulması için öngörülen şekle uyularak her
    zaman en çok yüz yıllık yeni bir süre için uzatılabilir. Bu konuda önceden yapılan taahhüt bağlayıcı
    değildir.
    D. Kaynak hakkı
    Madde 837- Başkasının arazisinde bulunan kaynak üzerinde irtifak hakkı, bu arazinin
    malikini suyun alınmasına ve akıtılmasına katlanmakla yükümlü kılar.
    Bu hak, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, başkasına devredilebilir ve mirasçıya geçer.
    Kaynak hakkı, bağımsız nitelikte ve en az otuz yıl için kurulmuş ise tapu kütüğüne
    taşınmaz olarak kaydedilebilir.
    E. Diğer irtifak hakları
    Madde 838- Malik, taşınmazı üzerinde herhangi bir kişi veya topluluk lehine atış eğitimi
    veya spor alanı ya da geçit olarak kullanılmak gibi belirli bir yararlanmaya hizmet etmek üzere
    başka irtifak hakları da kurabilir.
    Bu haklar, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, başkasına devredilemez ve mirasçılara geçmez.
    Bu hakların kapsamı, hak sahibinin olağan ihtiyaçlarına göre belirlenir.
    Taşınmaz lehine irtifaklara ilişkin hükümler, bu tür irtifak haklarına da uygulanır.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    TAŞINMAZ YÜKÜ
    A. Konusu
    Madde 839- Taşınmaz yükü, bir taşınmazın malikini yalnız o taşınmazla sorumlu olmak
    üzere diğer bir kimseye bir şey vermek veya yapmakla yükümlü kılar.
    Hak sahibi olarak, bir başka taşınmazın maliki de gösterilebilir.
    İrat senedi ve kamu hukukuna ilişkin taşınmaz yükleri saklı kalmak kaydıyla, taşınmaz
    yükünün konusu ancak yüklü taşınmazın ekonomik niteliğinden doğan veya yararlanan
    taşınmazın ekonomik ihtiyaçlarını karşılayan bir edim olabilir.
    B. Kurulması ve sona ermesi
    I. Kurulması
  490. Tescil ve kazanma
    Madde 840- Taşınmaz yükünün kurulması için tapu kütüğüne tescil şarttır.
    Tescilde, taşınmaz yükünün değeri olarak Türk parası veya yabancı para ile belirlenmiş
    bir miktar gösterilir. Dönemsel edimlerde sicilde gösterilecek miktar, aksi kararlaştırılmış değilse,
    yıllık edimlerin yirmi katıdır.
    Aksine bir hüküm yoksa, taşınmaz yükünün kazanılmasında ve tescilinde taşınmaz
    mülkiyetine ilişkin hükümler uygulanır.
  491. Kamu hukukuna ilişkin taşınmaz yükü
    Madde 841- Aksine hüküm yoksa, kamu hukukuna ilişkin taşınmaz yükünün tapu kütüğüne
    tescili gerekli değildir.
    Kanunun alacaklıya yalnızca taşınmaz yükünün kurulmasını isteme yetkisini tanıdığı
    hâllerde taşınmaz yükü ancak tescille doğar.
  492. Güvence amacıyla kurulma
    Madde 842- Bir para alacağını güvence altına almak amacıyla kurulan taşınmaz yükü
    hakkında irat senedine ilişkin hükümler uygulanır.
    II. Sona ermesi
  493. Genel olarak
    Madde 843- Taşınmaz yükü tescilin terkini veya yüklü taşınmazın tamamen yok olmasıyla
    sona erer.
    Feragat, yükten kurtarma ve diğer sona erme sebepleri, yüklü taşınmaz malikine, hak
    sahibinden terkini isteme yetkisi verir.
  494. Yükten kurtarma
    a. Alacaklının yetkisi
    Madde 844- Alacaklı, sözleşmeyle yetkili kılınmış olduğu takdirde veya aşağıdaki
    durumlarda, malikten taşınmazın yükten kurtarılmasını isteyebilir:
  495. Yüklü taşınmaz, alacaklının haklarını önemli ölçüde tehlikeye düşürecek şekilde
    bölünmüşse;
  496. Malik, yüklü taşınmazın değerini düşürür ve yerine başka bir güvence göstermezse;
  497. Malik, birbiri ardına üç yılın edimlerini yerine getirmemişse.
    b. Yükümlünün yetkisi
    Madde 845 – Yükümlü, sözleşmeyle yetkili kılınmış olduğu takdirde veya aşağıdaki
    durumlarda, taşınmazın yükten kurtarılmasını isteyebilir:
  498. Alacaklı, taşınmaz yükünü kuran sözleşmeye uymuyorsa;
  499. Satın alınmamak kaydıyla veya otuz yıldan fazla bir süre için kurulmuş olsa bile yükün
    kurulmasının üzerinden otuz yıl geçmiş ise.
    Otuz yıl geçtikten sonra yükümlünün satın alma yetkisini kullanabilmesi, alacaklıya bunu
    bir yıl önceden bildirmesine bağlıdır.
    İrtifak taşınmaz lehine sona erdirilmeyen biçimde kurulmuşsa, yüklü taşınmazın bu
    yükten kurtarılması istenemez.
    c. Yükten kurtarma bedeli
    Madde 846- Gerçek değerinin daha düşük olduğunu ispat etme hakkı saklı kalmak
    kaydıyla, yükten kurtarma, taşınmaz yükünün değeri olarak tapu kütüğünde gösterilen miktar
    üzerinden gerçekleştirilir.
  500. Zamanaşımı
    Madde 847- Taşınmaz yükü zamanaşımına tâbi değildir.
    Muaccel olan edimler, borçlunun kişisel borcu hâline geldiği tarihten başlayarak zamanaşımına
    tâbi olur.
    C. Hükümleri
    I. Alacaklının hakkının niteliği
    Madde 848- Taşınmaz yükü, alacaklıya yükümlüye karşı hiçbir kişisel alacak hakkı
    sağlamaz; sadece alacağını yüklü taşınmazın değerinden elde etme yetkisi verir.
    Her edim, muaccel olmasından başlayarak üç yıl sonra kişisel borç hâline gelir ve
    taşınmaz bu borcun güvencesi olmaktan çıkar.
    II. Yükün niteliği
    Madde 849- Taşınmaz maliki değişirse yeni malik, başka bir işleme gerek bulunmaksızın
    taşınmaz yükünün yükümlüsü olur.
    Yüklü taşınmazın bölünmesinin taşınmaz yüküne etkisi hakkında irat senedine ilişkin
    hükümler uygulanır.
    İKİNCİ BÖLÜM
    TAŞINMAZ REHNİ
    BİRİNCİ AYIRIM
    GENEL HÜKÜMLER
    A. Koşullar
    I. Taşınmaz rehninin türleri
    Madde 850- Taşınmaz rehni, ancak ipotek, ipotekli borç senedi veya irat senedi şeklinde
    kurulabilir.
    II. Güvence altına alınan alacak
  501. Ana para
    Madde 851- Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için
    kurulabilir. Alacağın miktarının belli olmaması hâlinde, alacaklının bütün istemlerini karşılayacak
    şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir.
    Yurt içinde veya dışında faaliyette bulunan kredi kuruluşlarınca yabancı para üzerinden
    veya yabancı para ölçüsü ile verilen kredileri güvence altına almak için yabancı para üzerinden
    taşınmaz rehni kurulabilir. Bu hâlde her derecenin ifade ettiği miktar, rehin konusu alacağın tespit
    edildiği para türü üzerinden gösterilir. Ancak, aynı derecede birden fazla para türü kullanılarak
    rehin kurulamaz.
    Yabancı para üzerinden kurulan rehne ait bir derecenin boşalması hâlinde, yerine, tescil
    edileceği tarihteki karşılığı Türk parası veya yabancı para üzerinden rehin kurulabilir. Türk parası
    ile kurulmuş bir rehne ait derecenin boşalması hâlinde ise, yerine tescil edileceği tarihteki
    karşılığı yabancı para üzerinden rehin kurulabilir.
    Yabancı veya Türk parası karşılıklarının hesabında hesap günündeki Türkiye Cumhuriyet
    Merkez Bankasının döviz alış kuru esas alınır. Rehin haklarının hangi yabancı paralar üzerinden
    kurulabileceği Cumhurbaşkanınca belirlenir.38
  502. Faiz
    Madde 852- Sınırlayıcı hükümler saklı kalmak kaydıyla, taraflar faiz oranını diledikleri
    gibi kararlaştırabilirler.
    38 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Bakanlar
    Kurulunca” ibaresi “Cumhurbaşkanınca” şeklinde değiştirilmiştir.
    III. Taşınmaz
  503. Rehne konu olabilme
    Madde 853- Rehin hakkı, ancak tapuya kayıtlı taşınmazlar üzerinde kurulabilir.
    2.Belirli olma
    a. Taşınmaz tek ise
    Madde 854- Rehin kurulurken, konusu olan taşınmazın belirtilmesi gerekir.
    Bölünen taşınmazın parselleri tapu kütüğüne ayrı ayrı kaydedilmedikçe rehne konu olamaz.
    b. Taşınmaz birden çok ise
    Madde 855- Birden çok taşınmazın aynı borç için rehnedilmesi, taşınmazların aynı
    malike veya borçtan müteselsilen sorumlu olan maliklere ait olmalarına bağlıdır.
    Aynı alacak için birden çok taşınmazın rehnedildiği diğer hâllerde, her taşınmazın
    alacağın ne miktarı için güvence oluşturduğu rehin kurulurken belirtilir.
    Aksine bir anlaşma bulunmadıkça, tapu idaresi, re’sen güvenceyi taşınmazların her birine
    değeri oranında dağıtır.
    B. Rehnin kurulması ve sona ermesi
    I. Rehnin kurulması
  504. Tescil
    Madde 856- Taşınmaz rehni tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Kanunda öngörülen ayrık
    durumlar saklıdır.
    Taşınmaz rehninin kurulmasına ilişkin sözleşmenin geçerliliği, resmî şekilde yapılmış
    olmasına bağlıdır.
  505. Birden çok kişiye ait taşınmazlarda
    Madde 857- Paylı mülkiyette paydaş kendi payını rehnedebilir.
    Pay üzerinde rehin kurulduktan sonra paydaşlar malın tamamını rehnedemezler.
    Elbirliği mülkiyetine tâbi taşınmaz, ancak bütün olarak ve maliklerin tamamı adına
    rehnolunabilir.
    II. Rehnin sona ermesi
    Madde 858- Taşınmaz rehni, tescilin terkini veya taşınmazın tamamen yok olmasıyla sona
    erer.
    Kamulaştırmaya ilişkin kanun hükümleri saklıdır.
    III. Taşınmazların birleştirilmesi
  506. Rehnin başka taşınmaz üzerine geçmesi
    Madde 859- Yetkili kamu kurum veya kuruluşu tarafından gerçekleştirilen parsel
    birleştirilmesi ve dağıtımı işlemi sonucunda birleştirilen parsel üzerindeki rehinler, sıralarını
    koruyarak o parselin yerine verilen taşınmaz üzerine geçer.
    Birleştirme sonucunda meydana gelen taşınmaz, değişik alacaklar için rehinli veya
    bazıları rehinsiz birden çok parselin yerini alırsa; bu taşınmaz üzerine geçen rehin hakları,
    taşınmazı bütün olarak kapsar ve olanak ölçüsünde sıralarını korurlar.
  507. Borçlunun taşınmazı rehinden kurtarması
    Madde 860- Birleştirilen taşınmazlardan biri ile güvence altına alınmış olan alacağın
    borçlusu, üç ay önce bildirmek koşuluyla birleştirme sırasında karşılığını ödeyerek taşınmazı
    rehinden kurtarabilir.
  508. Bedel olarak ödenen para
    Madde 861- Rehinli bir taşınmaz için bedel olarak ödenen para, alacaklılar arasında
    sıralarına göre, aynı sırada iseler alacaklarının miktarlarıyla orantılı olarak bölüştürülür.
    Bu bedel, rehinle güvenceye bağlanmış olan alacak miktarının yirmide birinden fazla
    olduğu veya yeni taşınmaz, alacak için yeterli güvence oluşturmadığı takdirde, alacaklının rızası
    olmadan borçluya ödenemez.
    C. Hükmü
    I. Rehnin kapsamı
    Madde 862- Rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılar.
    Rehnin kuruluşu sırasında makine, otel döşeme eşyası gibi açıkça eklenti olarak gösterilen
    ve tapu kütüğünde beyanlar sütununa yazılan şeyler, kanuna göre bu nitelikte olamayacakları
    ispat edilmedikçe eklenti sayılır.
    Üçüncü kişilerin eklentiler üzerindeki hakları saklıdır.
    II. Kira bedelleri
    Madde 863- Kiraya verilmiş taşınmaz üzerindeki rehnin kapsamına, borçluya karşı rehnin
    paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlanmasından veya borçlunun iflâsının ilânından başlayarak
    rehnin paraya çevrilmesi anına kadar işleyen kira bedelleri de girer.
    Rehin hakkı, kiracılara karşı ancak cebrî icra yoluyla takibin kendilerine bildirilmesi veya
    iflâs kararının ilânından sonra ileri sürülebilir.
    Rehinli taşınmaz malikinin henüz muaccel olmamış kira bedelleri üzerinde yaptığı hukukî
    işlemler ile diğer alacaklılar tarafından koydurulan hacizler, kira alacaklarının muaccel
    olmalarından önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlamış olan rehinli alacaklılara karşı
    geçerli değildir.
    III. Zamanaşımı
    Madde 864- Rehnin tapu kütüğüne tescil edilmesinden sonra alacak için zamanaşımı
    işlemez.
    IV. Önlem alma yetkisi
  509. Değer düşmelerine karşı
    a. Koruma önlemleri
    Madde 865- Malik, rehinli taşınmazın değerini düşüren davranışlarda bulunursa; alacaklı,
    hâkimden bu gibi davranışları yasaklamasını isteyebilir.
    Alacaklıya, gerekli önlemleri almak üzere hâkim tarafından yetki verilebileceği gibi;
    gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde alacaklı, böyle bir yetki verilmeden de gerekli önlemleri
    kendiliğinden alabilir.
    Alacaklı, önlem için yapmış olduğu giderleri malikten isteyebilir ve bu alacakları için
    taşınmaz üzerinde, tescile gerek olmaksızın ve tescil edilmiş olan diğer yüklerden önce gelen bir
    rehin hakkına sahip olur.
    b. Güvence, eski hâle getirme, kısmî ödeme isteme
    Madde 866- Rehinli taşınmazın değerinde düşme meydana gelmişse alacaklı, alacağı için
    başka güvence göstermesini veya rehinli taşınmazın eski hâle getirilmesini borçludan isteyebilir.
    Alacaklı, rehinli taşınmazın değerinin düşmesi tehlikesinin mevcut olması hâlinde de
    güvence isteyebilir.
    Yeterli güvence hâkim tarafından belirlenen süre içinde verilmediği takdirde alacaklı,
    güvence eksiğini karşılayacak miktardaki alacak kısmının ödenmesini isteyebilir.
  510. Değerin kusur olmadan düşmesi
    Madde 867- Değer düşmesi malikin kusuru olmadan meydana gelmişse alacaklı, ancak
    malikin zarardan ötürü aldığı tazminat miktarını aşmayacak ölçüde borçludan güvence vermesini
    veya kısmî ödeme yapmasını isteyebilir.
    Bununla birlikte alacaklı, değer düşmesinin önlenmesi veya giderilmesi için gerekli
    önlemleri kendiliğinden alabilir. Alacaklı, bu amaçla yaptığı masraflardan dolayı rehinli taşınmaz
    üzerinde tescile gerek olmaksızın ve tescil edilmiş olan diğer yüklerden önce gelen bir rehin
    hakkına sahip olur. Malik, bu masraflardan kişisel olarak sorumlu değildir.
  511. Rehinli taşınmazın kısmen devri
    Madde 868- Malik, rehinli taşınmazın güvence altına aldığı alacağın yirmide birinden az
    değeri olan bir parçasını başkasına devrederse; alacaklı, kendisine bu parça ile orantılı bir ödeme
    yapıldığı veya taşınmazın geri kalan kısmı yeterli güvence oluşturduğu takdirde, devredilen parça
    üzerindeki rehni kaldırmaktan kaçınamaz.
    V. Rehinden sonra kurulan aynî haklar
    Madde 869- Malikin rehinli taşınmaz üzerinde yeni sınırlı aynî haklar kurmayacağını
    taahhüt etmesi geçerli değildir.
    Tarihi daha eski olan rehin hakkı, aynı taşınmaz üzerinde alacaklının izni olmadan daha
    sonra kurulan irtifak haklarından veya taşınmaz yüklerinden önce gelir. Sonradan kurulan ve
    rehnin paraya çevrilmesi sırasında daha eski tarihli rehinli alacaklılara zarar veren irtifaklar ve
    taşınmaz yükleri terkin edilir.
    Önceki rehinli alacaklının istemiyle irtifak hakları veya taşınmaz yükleri terkin edilen
    kimselerin, rehinli taşınmazın paraya çevrilmesinde, hakları sonradan tescil edilenlere karşı, satış
    bedelinden haklarının değerini karşılayan miktarı almak hususunda öncelikleri vardır.
    VI. Rehin derecesi
  512. Rehin derecesinin hükümleri
    Madde 870- Rehnin sağladığı güvence, tescilde belirtilen rehin derecesi ile sınırlıdır.
    Taşınmaz rehni, sırada kendisinden önce gelecek olanın miktarının tescilde belirtilmesi
    kaydıyla ikinci veya daha sonraki derecede de kurulabilir.
  513. Rehin dereceleri arasındaki ilişki
    Madde 871- Aynı taşınmaz üzerinde farklı sıralarda kurulmuş bulunan rehin haklarından
    birinin terkin edilmiş olması, sonraki sırada yer alan rehinli alacaklıya boşalan dereceye geçme hakkı
    vermez.
    Terkin edilen rehin hakkı yerine yeni bir rehin hakkı kurulabilir.
    Sonraki sırada yer alan rehinli alacaklılara boşalan dereceye geçme hakkı veren
    sözleşmelerin geçerliliği, resmî şekilde yapılmalarına; aynî etki sağlamaları, tapu kütüğüne şerh
    verilmelerine bağlıdır.
  514. Boş dereceler
    Madde 872- Sonraki sıralarda kurulmuş bir rehin hakkından önce gelen bir rehin mevcut
    değilse veya borçlu önceki bir rehin senedi üzerinde tasarruf etmemişse ya da önceki sırada
    bulunan rehinli alacak, o derece için tescilde belirtilen miktardan az ise; taşınmazın paraya
    çevrilmesinde satış bedeli, boş derece hesaba katılmaksızın sonraki alacaklılara sıralarına göre
    dağıtılır.
    VII. Rehnin paraya çevrilmesi
  515. Paraya çevirme şekli
    Madde 873- Borç ödenmezse alacaklı, alacağını rehinli taşınmazın satış bedelinden elde
    etme hakkına sahiptir.
    Borcun ödenmemesi hâlinde rehinli taşınmazın mülkiyetinin alacaklıya geçeceğine ilişkin
    sözleşme hükmü geçersizdir.
    Aynı alacak için birden çok taşınmazın rehnedilmiş olması hâlinde, rehnin paraya çevrilmesi
    istemi, taşınmazların tamamı hakkında yapılır. Bununla birlikte, icra dairesi onlardan ancak gerektiği
    kadarını paraya çevirir.
  516. Satış bedelinin dağıtılması
    Madde 874- Rehinli taşınmazın satış bedeli, alacaklılar arasında sıralarına göre dağıtılır.
    Aynı sırada olan alacaklılar arasında o sıraya düşen satış bedeli alacakları oranında
    dağıtılır.
  517. Güvencenin kapsamı
    Madde 875- Taşınmaz rehninin alacaklıya sağladığı güvencenin kapsamına şunlar girer:
  518. Ana para,
  519. Takip giderleri ve gecikme faizi,
  520. İflâsın açıldığı veya rehnin paraya çevrilmesinin istendiği tarihe kadar muaccel olmuş
    üç yıllık faiz ile son vadeden başlayarak işleyen faiz.
    Daha önce belirlenmiş olan faiz oranı, sonradan gelen alacaklıların zararına olarak
    artırılamaz.
  521. Zorunlu masrafların güvencesi
    Madde 876- Alacaklı, rehinli taşınmazın korunması için zorunlu masraf yapmışsa ve
    özellikle malikin borçlu olduğu sigorta primlerini ödemişse, bundan doğan alacakları tescile
    gerek olmaksızın aynen rehinli alacağı gibi güvenceden yararlanır.
    VIII. Arazinin iyileştirilmesi hâlinde rehin hakkı
  522. Öncelik
    Madde 877- Bir kamu kurum veya kuruluşunun katkısıyla iyileştirilen arazinin değerinde
    bir artma meydana gelirse malik, iyileştirme giderlerinden payına düşeni karşılamak üzere
    kendisine ödünç veren alacaklı lehine tescil suretiyle rehin hakkı kurabilir. Kurulan rehin,
    taşınmaz üzerindeki diğer bütün yüklerden önce gelir.
    İyileştirme, kamu kurum veya kuruluşunun katkısı olmaksızın yapılmış ise, malik
    taşınmazı üzerinde en çok masrafların üçte ikisi için rehin kurabilir.
  523. Borcun ödenmesi ve rehnin sona ermesi
    Madde 878- İyileştirme, kamu kurum veya kuruluşunun katkısı olmaksızın yapılmış ise,
    rehinli alacağın en çok beş yıl içinde eşit taksitlerle ödenmesi gerekir.
    Alacağın veya yıllık taksitlerin muaccel olmasından beş yıl sonra rehin hakkı sona erer ve
    sonraki alacaklılar sıralarına göre ilerlerler.
    IX. Sigorta tazminatı üzerinde hak
    Madde 879- Muaccel olan sigorta tazminatı, malike ancak bütün rehinli alacaklıların
    rızasıyla ödenebilir.
    Sigorta tazminatı taşınmazın eski hâle getirilmesi için harcanacaksa, malik tarafından
    yeterli bir güvence gösterilmesi koşuluyla kendisine ödenir.
    X. Alacaklının temsili
    Madde 880- Acele karar alınması gereken hâllerde, borçlunun veya diğer bir ilgilinin
    istemesi üzerine, şahsen hareket etmesi kanun hükmü gereği olup da adı veya nerede olduğu
    bilinmeyen alacaklıya, rehinli taşınmazın bulunduğu yer sulh hâkimi tarafından bir kayyım atanır.
    İKİNCİ AYIRIM
    İPOTEK
    A. Amaç ve nitelik
    Madde 881- Hâlen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin
    veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.
    İpoteğe konu olacak taşınmazın, borçlunun mülkiyetinde bulunması gerekmez.
    B. Kurulması ve sona ermesi
    I. Kuruluş
    Madde 882- Miktarı belirli olmayan veya değişebilen alacaklar da, belli rehin derecesine
    yerleştirilir ve tescilden sonra alacak miktarında meydana gelecek değişmelere bakılmaksızın sırasını
    korur.
    Tapu memuru istem üzerine alacaklıya ipoteği gösteren bir belge verir. Sadece tescilin
    yapıldığını ispata yarayan bu belge kıymetli evrak niteliği taşımaz.
    Tescilin yapıldığının sözleşme üzerine yazılıp onaylanması, ipotek belgesi yerine geçer.
    II. Sona erme
  524. İpoteğin terkinini isteme hakkı
    Madde 883- Alacak sona erince ipotekli taşınmazın maliki, alacaklıdan ipoteği terkin
    ettirmesini isteyebilir.
    (Ek fıkra:4/7/2019-7181/19 md.) İpotek süreli olarak kurulmuşsa, sürenin bitiminden
    itibaren otuz gün içinde ipotekli taşınmaz üzerinde 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas
    Kanununun 150/c maddesinde belirtilen şerhin konulmaması hâlinde ipotek, malikin talebiyle
    tapu müdürlüğünce terkin edilir.
  525. Borçtan sorumlu olmayan malikin hakkı
    Madde 884- Borçtan şahsen sorumlu olmayan rehinli taşınmaz maliki, borçluya ait
    koşullar içinde borcu ödeyerek taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını isteyebilir.
    Alacak, borcu ödeyen malike geçer.
  526. İpotekten kurtarma
    a. Koşulları ve usulü
    Madde 885- Değerini aşan bir borç için ipotek edilmiş olan bir taşınmazı edinen kimse,
    borçtan şahsen sorumlu değilse, icra takibine başlanmadan önce, satın alma bedelini ödeyerek
    taşınmazı ipotekten kurtarabilir. Taşınmazı karşılıksız olarak edinen kimse de, takdir edeceği
    bedeli ödeyerek bu hakkı kullanabilir.
    İpotekten kurtarma hakkı, alacaklılara altı ay önce yapılacak yazılı ihbarla kullanılabilir.
    İpotekten kurtarma bedeli alacaklılar arasında sıralarına göre dağıtılır.
    b. Açık artırma
    Madde 886- İpotekten kurtarma ihbarına karşı alacaklılar, ihbarın tebliğinden başlayarak
    bir ay içinde giderleri peşin ödemek suretiyle, ipotekli taşınmazın açık artırma yoluyla satılmasını
    isteyebilirler.
    Satış, icra dairesince İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yapılır.
    Açık artırmada elde edilen miktarın satış bedelinden veya malik tarafından takdir edilen
    bedelden fazla olması hâlinde, bu miktar ipotekten kurtarma bedeli sayılır. Artırma bedelinin
    fazla olduğu hâllerde açık artırma giderleri malike, aksi hâlde açık artırmayı isteyen alacaklıya ait
    olur.
  527. Ödeme istemi
    Madde 887- İpotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme
    isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya, hem kendisine karşı yapılmış olmasına
    bağlıdır.
    C. Hükmü
    I. Mülkiyet ve borçluluk
  528. Taşınmazın devri
    Madde 888- İpotekli taşınmazın devri, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, borçlunun
    sorumluluğunda ve güvencede bir değişiklik meydana getirmez.
    Yeni malik borcu yüklendiği takdirde alacaklı, kendisine başvurma hakkını saklı
    tuttuğunu bir yıl içinde yazılı olarak önceki borçluya bildirmezse, borçlu borcundan kurtulur.
  529. Taşınmazın bölünmesi
    Madde 889- İpotekli taşınmazın bir kısmının veya aynı malike ait bulunan ipotekli
    taşınmazlardan birinin başkasına devredilmesi ya da ipotekli taşınmazın bölünmesi hâlinde,
    aksine bir anlaşma yoksa, rehin taşınmazlara değerleri oranında tapu idaresince re’sen dağıtılır.
    Bu dağıtımı kabul etmeyen alacaklı, dağıtımın kesinleştiğinin kendisine tebliğinden
    başlayarak bir ay içinde yazılı bildirimde bulunmak suretiyle alacağın bir yıl içinde ödenmesini
    borçludan isteyebilir.
    Yeni malikler, kendilerine ait taşınmaza düşen borcu yüklendikleri takdirde alacaklı,
    kendisine başvurma hakkını saklı tuttuğunu önceki borçluya bir yıl içinde yazılı olarak
    bildirmezse, borçlu borcundan kurtulur.
  530. Borcu yüklenmenin bildirilmesi
    Madde 890- Taşınmazın yeni maliki borcu yüklenirse, tapu idaresi bunu alacaklıya
    bildirir.
    Alacaklıya tanınan hakkını saklı tuttuğuna ilişkin bir yıllık beyan süresi, tapu idaresince
    yapılan bildirimin tebliği tarihinden işlemeye başlar.
    II. Alacağın devri
    Madde 891- İpotekle güvence altına alınmış bir alacağın devrinin geçerli olması, devrin
    tapu kütüğüne tescil edilmesine bağlı değildir.
    D. Kanunî ipotek
    I. Tescile tâbi olmayan kanunî ipotek
    Madde 892- Kanunî ipotek haklarının doğumu, aksi kanunda öngörülmüş olmadıkça,
    tapu kütüğüne tescil edilmelerine bağlı değildir.
    II. Tescile tâbi kanunî ipotekler
  531. Hâller
    Madde 893- Aşağıdaki alacaklılar, kanunî ipotek hakkının tescilini isteyebilirler:
  532. Satıştan doğan alacağı için satılan taşınmaz üzerinde satıcı,
  533. Elbirliği ortaklığına giren taşınmazlarda paylaşmadan doğan alacakları için birlikte
    mirasçı olanlar veya diğer elbirliği ortakları,
  534. Bir taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden
    emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan
    alt yüklenici veya zanaatkârlar.
    Alacaklıların, bu kanunî ipotek hakkından önceden feragat etmeleri geçerli değildir.
  535. Satıcılar, mirasçılar ve diğer elbirliği ortakları bakımından
    Madde 894- Satıcıların, mirasçıların ve diğer elbirliği ortaklarının kanunî ipotek
    haklarının, mülkiyetin naklini izleyen üç ay içinde tapu kütüğüne tescil edilmiş olması gerekir.
  536. Zanaatkâr ve yükleniciler bakımından
    a. Tescil
    Madde 895- Zanaatkârların ve yüklenicilerin kanunî ipotek hakları, çalışmayı veya
    malzeme vermeyi yüklendikleri andan başlayarak tapu kütüğüne tescil olunabilir.
    Tescilin yüklenilen işin tamamlanmasından başlayarak üç ay içinde yapılmış olması
    gerekir.
    Tescilin yapılması için alacağın malik tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara
    bağlanmış olması şarttır.
    Malik yeterli güvence gösterirse tescil istenemez.
    b. Sıra
    Madde 896- Hakları değişik tarihlerde tescil edilmiş olsa bile zanaatkârlar ve
    yükleniciler, kanunî ipotekten yararlanma bakımından kendi aralarında aynı sırada sayılırlar.
    c. Öncelik
    Madde 897- Satış bedeli zanaatkârlar ve yüklenicilerin alacaklarının tamamını
    karşılamadığı takdirde kalan kısım, ipotek hakkı elde eden önceki sıradaki alacaklıların payına
    düşen satış bedelinden arsa değeri çıkarıldıktan sonra artan para ile karşılanır. Ancak bu,
    taşınmaz üzerindeki yüklerin zanaatkârlar ve yüklenicilerin zararına olacağının alacaklılar
    tarafından bilinebilir olmasına bağlıdır.
    Önceki sırada bulunan alacaklılar, rehin senetlerini devrederlerse, bu devir yüzünden
    zanaatkârlar ve yüklenicilerin elde edemedikleri alacak miktarını tazmin etmekle yükümlü olurlar.
    İşe başlandığı, hak sahibi, zanaatkârlar veya yüklenicilerden birinin bildirimi üzerine tapu
    kütüğünün beyanlar sütununa yazıldıktan sonra, tescilin yapılabileceği sürenin sonuna kadar
    taşınmaz üzerinde ipotekten başka türde rehin tescil edilemez.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    İPOTEKLİ BORÇ SENEDİ VE İRAT SENEDİ
    A. İpotekli borç senedi
    I. Amaç ve nitelik
    Madde 898- İpotekli borç senedi, taşınmaz rehniyle güvence altına alınmış kişisel bir
    alacak meydana getirir.
    II. Değer biçilmesi
    Madde 899- İpotekli borç senedi yoluyla rehin kurulması için tapu idaresince taşınmaza
    resmen değer biçilir.
    Biçilmiş değeri aşan miktar için ipotekli borç senedi yoluyla rehin kurulamaz.
    III. Muacceliyet bildirimi
    Madde 900- İpotekli borç senedindeki alacak, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, faizlerin
    ödenmesi gereken tarihte, bu tarihten en az altı ay önce alacaklı veya borçlu tarafından diğer
    tarafa yapılacak bildirimle muaccel olur.
    IV. Malikin durumu
    Madde 901- İpotekli borç senedindeki borçtan kişisel olarak sorumlu olmayan rehinli
    taşınmaz maliki hakkında ipoteğe ilişkin hükümler uygulanır.
    Taşınmaz maliki, alacaklıya karşı borçluya ait bütün def’ileri ileri sürebilir.
    V. Devir ve bölünme
    Madde 902- İpotekli borç senedinin güvencesi olan taşınmazın devrine veya bölünmesine
    ilişkin sonuçlar hakkında ipotek hükümleri uygulanır.
    B. İrat senedi
    I. Amaç ve nitelik
    Madde 903- İrat senedi, bir taşınmaz üzerinde taşınmaz yükü şeklinde kurulmuş bir
    alacak hakkı meydana getirir.
    İrat senedinin güvencesini ancak tarım arazisi, konutlar ve üzerinde bina yapılabilecek
    arsalar oluşturabilir.
    İrat senedi, kişisel borç doğurmaz ve borcun sebebini de göstermez.
    II. Sorumluluğun sınırı
    Madde 904- İrat senetlerindeki alacak miktarı, tarım arazisinde arazinin gelir değerinin,
    diğer taşınmazlarda taşınmazın gelir değeri ile bina ve arsa değerleri ortalamasının beşte üçünü
    aşamaz.
    Değerlendirmeler tapu idaresince resmen yapılır.
    III. Devletin sorumluluğu
    Madde 905- Değer biçilmesinde gereken özenin gösterilmemesinden Devlet sorumludur.
    Devlet, kusuru olan memurlara rücu edebilir.
    IV. Yükten kurtarma
    Madde 906- İrat senedi ile yüklü olan taşınmazın maliki, sözleşmeyle daha uzun bir
    bildirim süresi kabul edilmiş olsa bile, her altı yıllık dönemin sonu için bir yıl önce bildirmek ve
    bedelini ödemek koşuluyla taşınmazın yükten kurtarılmasını isteyebilir.
    Kanunda öngörülen hâller dışında alacaklı, ancak her on yıllık dönemin sonu için bir yıl
    önce bildirmek suretiyle borcun ödenmesini isteyebilir.
    V. Borç ve mülkiyet
    Madde 907- İrat senedinin borçlusu yüklü taşınmazın malikidir.
    Yüklü taşınmazı edinen kimse irat senedinin borçlusu olur ve eski malik başka bir işleme
    gerek kalmaksızın borcundan kurtulur.
    Faiz borçları, taşınmazla güvenceye bağlı olmaktan çıktığı tarihten başlayarak malikin
    kişisel borcu olur.
    VI. Bölünme
    Madde 908- İrat senediyle yüklü taşınmazın bölünmesi hâlinde, parsellerin malikleri irat
    senedinin borçlusu olurlar.
    İrat senedi borcunun parsellere dağıtılmasında, ipotekle yüklü taşınmazın bölünmesine
    ilişkin hükümler uygulanır.
    Alacaklı, borcun parsellere dağıtımının kesinleşmesinden başlayarak bir ay içinde
    yapacağı bildirimle bir yıl içinde irat senedinin satın alınmasını isteyebilir.
    C. Ortak hükümler
    I. Kurulması
  537. Alacağın niteliği
    Madde 909- İpotekli borç senedi ve irat senedi koşul ve karşı edim kaydı içeremez.
  538. Senedin dayanağı borç ile ilişkisi
    Madde 910- İpotekli borç senedinin veya irat senedinin düzenlenmesiyle birlikte
    dayanağı olan borç ilişkisi yenileme yoluyla sona erer.
    Bunun aksine yapılan sözleşme, sadece tarafları ve iyiniyetli olmayan üçüncü kişileri etkiler.
  539. Tescil ve rehin senedi
    a. Rehin senedini düzenleme gereği
    Madde 911- İpotekli borç senedi veya irat senedi için tapu kütüğüne yapılacak tescilden
    başka rehin senedi de düzenlenir.
    Senet daha sonra düzenlenmiş olsa bile, hukukî sonuçlarını tescil tarihinden başlayarak
    doğurur.
    b. Rehin senedinin düzenlenmesi
    Madde 912- İpotekli borç senedi ve irat senedi, tapu memuru tarafından düzenlenir.
    Senetler üzerinde tapu memuru ile yetkili Hazine temsilcisinin imzaları bulunur.
    Bu senetler, alacaklı veya temsilcisine ancak borçlunun ve yüklü taşınmazın malikinin
    yazılı rızaları üzerine verilebilir.
    c. Rehin senedinin şekli
    Madde 913- İpotekli borç senedi ve irat senedinin şekilleri Cumhurbaşkanınca çıkarılan
    yönetmelikle belirlenir.39
  540. Alacaklının belirlenmesi
    a. Düzenleme sırasında
    Madde 914- İpotekli borç senedi ve irat senedi nama veya hamile yazılı düzenlenebilir.
    Bu senetler, yüklü taşınmazın maliki adına da düzenlenebilir.
    b. Ortak temsilci
    Madde 915- İpotekli borç senedi veya irat senedi düzenlenirken, gerekli ödemeleri
    yapmak ve ödenecek paraları tahsil etmek, yapılacak tebliğleri almak, güvence azalmalarına rıza
    göstermek ve genel olarak alacaklının, borçlunun ve malikin haklarını tam bir özen ve
    tarafsızlıkla korumak üzere bunlar tarafından bir temsilci atanabilir.
    Temsilcinin adı tapu kütüğüne ve rehin senedine yazılır.
    Temsilcinin yetkisinin sona ermesi hâlinde ilgililer anlaşamazlarsa, sulh hâkimi gerekli
    önlemleri alır.
  541. Ödeme yeri
    Madde 916- Rehin senedinden aksi anlaşılmadıkça, senet hamile yazılı olsa bile borçlu,
    bütün ödemelerini alacaklının yerleşim yerinde yapmak zorundadır.
    Alacaklının yerleşim yeri bilinmediği veya alacaklı yerleşim yerini borçlunun zararına
    39 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tüzükle” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
    değiştirdiği takdirde borçlu, borcunu kendi yerleşim yerindeki veya alacaklının eski yerleşim
    yerindeki hâkimin belirleyeceği yere tevdi ederek borcundan kurtulabilir.
    Senedin faiz kuponları varsa faiz ödemesi, kuponları ibraz edene yapılır.
  542. Alacağın devrinden sonra ödeme
    Madde 917- Alacağın devri hâlinde borçlu, kendisine bildirilmiş olmadıkça kupona bağlı
    olmayan faiz ve yıllık edimleri, senet hamile yazılı olsa bile, eski alacaklıya ödeyebilir.
    Ana paranın tamamen veya kısmen ödenmesi, ancak ödeme zamanında kendisinin
    alacaklı olduğunu ispat eden kimseye yapılmış ise geçerlidir.
    II. Sona erme
    1.Alacaklının olmaması
    Madde 918- Alacaklı yoksa veya rehin hakkından feragat ederse borçlu, tapu kütüğündeki
    tescili terkin ettirip ettirmemekte serbesttir.
    Borçlu, zilyetliğine geçmiş olan senedi yeniden tedavüle çıkartabilir.
  543. Terkin
    Madde 919- İpotekli borç senedi veya irat senedine ilişkin tescil, ancak tarafların veya
    mahkemenin rehin senedini iptal etmesi üzerine terkin edilebilir.
    III. Alacaklının hakları
  544. İyiniyetin korunması
    a. Tescil bakımından
    Madde 920- İpotekli borç senedinden veya irat senedinden doğan alacak, tapu kütüğüne
    iyiniyetle dayanan herkes için kütükteki tescile göre geçerlidir.
    b. Senet bakımından
    Madde 921- Usulüne göre düzenlenmiş olan ipotekli borç senedi veya irat senedi, ona
    iyiniyetle dayanan herkes hakkında, içinde yazılı olanlara göre geçerlidir.
    c. Senet ile tescilin ilişkisi
    Madde 922- İpotekli borç senedi veya irat senedi metninde yazılı olanlar tapu
    kütüğündeki tescile uymazsa veya tapu kütüğünde tescil yoksa, kütük esas alınır.
    Bununla birlikte senedi iyiniyetle edinen kimse, tapu kütüğüne ilişkin hükümler uyarınca
    tazminat isteyebilir.
  545. Hakkın ileri sürülmesi
    Madde 923- Nama veya hamile yazılı ipotekli borç senedi veya irat senedindeki alacak,
    ancak senet üzerindeki zilyetlikle birlikte devir veya rehin edilebilir veya başka bir tasarrufa konu
    olabilir.
    Senetlerin henüz düzenlenmemiş olması veya mahkeme tarafından iptal edilmesi hâlinde
    alacağı ileri sürme hakkı saklıdır.
  546. Alacağın devri
    Madde 924- İpotekli borç senedindeki veya irat senedindeki alacağın devri, rehin
    senedinin teslim edilmesine bağlıdır.
    Rehin senedinin nama yazılı olması hâlinde devralanın adı ve devir işlemi senet üzerine
    yazılır.
    IV. İptal
  547. Senedin kaybedilmesi
    Madde 925- Rehin senedi irade dışında elden çıkmış veya borcu sona erdirme kastı
    olmaksızın yok edilmiş ise alacaklı, rehin senedini ve kuponu mahkeme kararıyla iptal ettirerek
    borçludan borcunu ödemesini ve eğer alacak henüz muaccel değilse yeni bir rehin senedi veya
    kupon düzenlenmesini isteyebilir.
    İptal kararı, hamile yazılı kıymetli evrakın iptaline ilişkin hükümler gereğince verilir;
    ancak, ibraz süresi bir yıldır.
    Borçlu da ödenmiş olmasına rağmen geri verilmemiş olan senet için aynı hükümler
    uyarınca senedin iptalini isteyebilir.
  548. İlân yoluyla duyuru
    Madde 926- İpotekli borç senedi veya irat senedinin alacaklısının kim olduğu on yıldan
    beri bilinmiyor ve bu süre içinde faiz ödenmesi de istenmemiş bulunuyorsa, rehinli taşınmazın
    maliki, alacaklının ortaya çıkması için gaipliğe ilişkin hükümlere göre ilân yapılmasını hâkimden
    isteyebilir.
    Alacaklı ortaya çıkmaz ve yapılan araştırma sonunda büyük bir olasılıkla alacağın artık
    mevcut olmadığı anlaşılırsa, hâkim tarafından senedin iptaline karar verilir; bu kararla rehin derecesi
    boşalmış olur.
    V. Borçlunun def’ileri
    Madde 927- Borçlu yalnız tescilden veya senetten doğan def’ileri ve istemde bulunan
    alacaklıya karşı sahip olduğu kişisel def’ileri ileri sürebilir.
    VI. Ödenen senedin geri verilmesi
    Madde 928 – Borcun tamamını ödeyen borçlu, alacaklıdan senedin iptal edilmemiş olarak
    geri verilmesini isteyebilir.
    VII. Hukukî ilişkide değişiklik
    Madde 929- Borçlu borcun kısmen ödenmesi veya borç yükünün hafifletilmesi ya da
    güvencenin azaltılması gibi hukukî ilişkide meydana gelen değişiklikleri tapu kütüğüne tescil
    ettirme hakkına sahiptir.
    Tapu memuru, bu tür değişiklikleri senet üzerine de yazar.
    Meydana gelen değişikliklerin tescil edilmemiş olması hâlinde, senette yazılı yıllık
    edimlerin ödenmiş olması dışındaki değişiklikler senedi iyiniyetle kazanan kimseye karşı ileri
    sürülemez.
    DÖRDÜNCÜ AYIRIM
    TAŞINMAZ REHNİYLE GÜVENCE
    ALTINA ALINAN
    ÖDÜNÇ SENETLERİ
    A. Rehinli tahviller
    Madde 930- Nama veya hamile yazılı tahviller, aşağıdaki hâllerde taşınmaz rehniyle
    güvence altına alınabilir:
  549. Ödüncün tamamı için ipotek veya ipotekli borç senedi yoluyla rehin kurulması ve
    alacaklılar ile borçlu için ortak bir temsilcinin atanması,
  550. Tahvil çıkarmayı üzerine alan kurum yararına ödüncün tamamı için taşınmaz rehni
    kurulması ve bu rehinli alacağın da tahvil alacaklıları yararına rehnedilmesi.
    B. Seri hâlinde rehin senedi çıkarılması
    I. Genel olarak
    Madde 931- Seri hâlinde çıkarılan ipotekli borç senetleri ile irat senetleri hakkında,
    aşağıdaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, ipotekli borç senedi ve irat senedine ilişkin genel
    hükümler uygulanır.
    II. Düzenlenmesi
    Madde 932- Seri hâlinde çıkarılan senetler, her birinin değeri yüz milyon lira veya yüz
    milyon liranın katları olarak düzenlenir.
    Bir serideki bütün senetlerin şeklinin aynı olması ve numaralarının birbirini izlemesi
    gerekir.
    Senetlerin rehinli taşınmaz maliki tarafından çıkarılmamış olması hâlinde aracı kurumun,
    alacaklılar ve borçlunun temsilcisi olduğu senetlerde belirtilir.
    III. Borcun kısım kısım ödenmesi
    Madde 933- Borçlu, belirli zamanlarda faizle birlikte anaparanın bir kısmını da ödemeyi
    üstlenebilir.
    Taksit olarak her yıl ödenecek paranın, senetlerin belli bir bölümünü karşılaması
    zorunludur.
    IV. Tescil
    Madde 934- Senetler, sayıları gösterilmek suretiyle tapu kütüğüne tescil olunur; ödüncün
    tamamı için bir tescil yapılır.
    Senet sayısı az ise, her senet ayrı tescil edilebilir.
    V. Hükmü
  551. Senedi çıkaran aracı kurum
    Madde 935- Senedi çıkaran aracı kurum, alacaklıların ve borçlunun temsilcisi olsa bile,
    senetlerin çıkarılması sırasında kendisine ayrıca yetki verilmiş olmadıkça, borcun kapsamında ve
    koşullarında bir değişiklik yapamaz.
    2.Senetlerin geri ödenmesi
    a. Ödeme plânı
    Madde 936- Senetlerin geri ödenmesi, çıkarma sırasında yapılan veya o sırada verilen
    yetkiye dayanarak aracı kurumun düzenleyeceği plâna göre gerçekleştirilir. Sırası gelen senedin
    karşılığı alacaklıya ödenmekle senedin hükmü kalmaz.
    Aksi kararlaştırılmadıkça tescilin terkini, ancak borçlunun tescilde belirtilen yükümlülüklerini
    tamamen yerine getirmiş ve senetlerin bütün kuponları ile birlikte geri verilmiş olmasına veya geri
    verilmemiş kuponlar varsa bunları karşılayacak miktarın hâkimin belirleyeceği yere tevdi edilmesine
    bağlıdır.
    b. Denetleme
    Madde 937- Rehinli taşınmazın maliki veya aracı kurum, ödeme plânına göre kur’a
    çekmek ve karşılığı ödenen senetleri iptal etmekle yükümlüdür.
    İrat senetlerinde bu işlemler Devletçe denetlenir.
    c. Geri ödemelerin özgülenmesi
    Madde 938- Rehinli taşınmazlar yerine elde edilen paralar, ilk kur’a çekiminde belli
    olacak senetlerin ödenmesinde kullanılır.
    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
    TAŞINIR REHNİ
    BİRİNCİ AYIRIM
    TESLİME BAĞLI REHİN VE HAPİS HAKKI
    A. Teslime bağlı rehin
    I. Kurulması
  552. Alacaklının zilyetliği
    Madde 939 – Kanunda öngörülen ayrık durumlar dışında taşınırlar, ancak zilyetliğin
    alacaklıya devri suretiyle rehnedilebilir.
    Rehnedende tasarrufta bulunma yetkisi olmasa bile, rehin konusu taşınıra iyiniyetle zilyet
    olan kimse, zilyetlik hükümlerine göre edinimi korunduğu ölçüde rehin hakkı kazanır. Üçüncü
    kişilerin önceki zilyetlikten doğan hakları saklıdır.
    Taşınır, fiilen yalnız rehnedenin hâkimiyetinde kaldığı sürece rehin hakkı doğmaz.
  553. Ayrık durumlar40
    Madde 940- Yetkili makamlar tarafından izin verilen kuruluşlar ile kooperatiflerin
    alacaklarının güvence altına alınması için, zilyetlik devredilmeden de, icra dairesinde tutulacak
    özel sicile yazılmak suretiyle hayvanlar üzerinde rehin kurulabilir. Bu amaçla tutulacak sicil
    Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
    Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için, kanun gereğince bir
    sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde, zilyetlik devredilmeden de, taşınır malın kayıtlı
    bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabilir. Rehnin kurulmasına ilişkin diğer hususlar
    Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
  554. Art rehin
    Madde 941- Rehnedilen taşınırın maliki, onun üzerinde bir art rehin kurabilir. Bunun
    için, alacağı ödenince rehnedilen taşınırın sonraki alacaklıya teslim edilmesinin rehinli alacaklıya
    yazılı olarak bildirilmesi gerekir.
  555. Alt rehin
    40 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında
    yer alan “tüzükle” ibareleri “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
    Madde 942- Alacaklı, rehinli taşınırı ancak rehnedenin rızasıyla bir başkasına rehnedebilir.
    II. Rehnin sona ermesi
  556. Zilyetliğin kaybı
    Madde 943- Taşınır rehni, alacaklının zilyet olmaktan çıkması ve onu zilyet olan üçüncü
    kişiden geri alamaz hâle gelmesiyle son bulur.
    Taşınır, alacaklının rızasıyla fiilen yalnız rehnedenin hâkimiyeti altında bulunduğu sürece
    rehnin hükümleri askıda kalır.
  557. Geri verme borcu
    Madde 944 – Alacağın ödenmesi suretiyle veya başka bir sebeple rehin hakkı sona erince
    alacaklı, rehinli taşınırı hak sahibine geri vermekle yükümlüdür.
    Alacaklı, alacağının tamamını almadıkça rehinli taşınırı veya onun bir kısmını geri vermek
    zorunda değildir.
  558. Alacaklının sorumluluğu
    Madde 945- Alacaklı, rehinli taşınırın kaybolması, yok olması veya değerinin azalması
    yüzünden meydana gelen zararlardan, bunların kendi kusuru olmaksızın doğduğunu ispat etmedikçe
    sorumludur.
    Rehinli taşınırı kendiliğinden başkasına devir veya rehneden alacaklı, bundan doğan
    bütün zararlardan sorumlu olur.
    III. Rehnin hükümleri
  559. Alacaklının hakkı
    Madde 946- Alacaklı, ödenmeyen alacağının rehnin paraya çevrilmesi yoluyla
    ödenmesini isteyebilir.
    Rehin hakkı, alacaklıya asıl alacak ile birlikte sözleşme faizlerinin, takip giderlerinin ve
    gecikme faizinin güvencesini sağlar.
  560. Rehnin kapsamı
    Madde 947- Rehin, taşınırı eklentileriyle birlikte kapsar.
    Aksi kararlaştırılmış olmadıkça alacaklı, rehinli taşınırın doğal ürünlerini, bütünleyici
    parçası olmaktan çıkınca malike vermekle yükümlüdür.
    Rehin, paraya çevirme sırasında bütünleyici parça niteliğindeki doğal ürünleri de kapsar.
  561. Rehnin sırası
    Madde 948- Aynı taşınır üzerinde birden çok rehin hakkı bulunduğu takdirde, alacaklılara
    rehin haklarının sırasına göre ödeme yapılır.
    Rehin hakkının sırası kuruluş tarihine göre belirlenir.
  562. Mülkiyetin geçememesi
    Madde 949- Borcun ödenmemesi hâlinde rehinli taşınırın mülkiyetinin alacaklıya
    geçmesini öngören sözleşme hükmü geçersizdir.
    B. Hapis hakkı
    I. Koşulları
    Madde 950- Alacaklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya
    kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı
    bulunması hâlinde, borç ödeninceye kadar hapsedebilir.
    Zilyetlik ve alacak ticarî ilişkiden doğmuşsa, tacirler arasında bu bağlantı var sayılır.
    Alacaklı, borçluya ait olmayan taşınırlar üzerinde de zilyetliğin iyiniyetle kazanılmasının
    korunduğu ölçüde hapis hakkına sahip olur.
    II. Ayrık durumlar
    Madde 951- Nitelikleri itibarıyla paraya çevrilmeye elverişli olmayan taşınırlar üzerinde
    hapis hakkı kullanılamaz.
    Alacaklının üstlendiği yükümlülükle veya borçlunun teslim sırasında ya da daha önce
    verdiği talimatla veya kamu düzeniyle bağdaşmayan hâllerde de hapis hakkı kullanılamaz.
    III. Borç ödemeden aciz
    Madde 952- Alacaklı, borçlunun ödemeden acze düşmesi hâlinde, alacağı muaccel
    olmasa bile, hapis hakkını kullanabilir.
    Borç ödemeden aciz, taşınırın tesliminden sonra meydana gelmiş veya daha önce
    meydana gelmiş olmakla beraber alacaklı bu durumu teslimden sonra öğrenmiş ise; o şeyin belli
    bir yönde kullanılacağı konusunda alacaklı tarafından yüklenilmiş bir yükümlülük veya
    borçlunun teslim sırasında ya da daha önce verdiği talimatla bağdaşmasa bile, alacaklı hapis
    hakkını kullanabilir.
    IV. Hükümleri
    Madde 953- Borç yerine getirilmez ve yeterli güvence de gösterilmezse alacaklı, borçluya
    daha önce bildirimde bulunarak, hapsettiği şeylerin teslime bağlı rehin hükümleri uyarınca paraya
    çevrilmesini isteyebilir.
    Üzerinde hapis hakkı bulunan nama yazılı kıymetli evrakın paraya çevrilmesi için icra
    dairesi, borçlu yerine gerekli işlemleri yapar.
    İKİNCİ AYIRIM
    ALACAKLAR VE DİĞER HAKLAR ÜZERİNDE REHİN
    A. Genel olarak
    Madde 954- Başkasına devredilebilen alacaklar ve diğer haklar rehnedilebilir.
    Aksine bir hüküm bulunmadıkça, bunların rehni hakkında da teslime bağlı rehin hükümleri
    uygulanır.
    B. Kurulması
    I. Senede bağlı olan veya olmayan alacaklarda
    Madde 955- Senede bağlanmış olan veya olmayan alacakların rehni için rehin
    sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve senede bağlı alacaklarda senedin teslim edilmesi gerekir.
    Alacaklı veya rehneden, rehni borçluya ihbar edebilir.
    Diğer hakların rehninde, yazılı rehin sözleşmesiyle birlikte, bu hakların devri için
    öngörülen şekle uyulması gerekir.
    II. Kıymetli evrakta
    Madde 956- Hamile yazılı senetlerin rehni için senetlerin rehin alacaklısına teslimi
    yeterlidir.
    Diğer kıymetli evrakın rehni için senedin ciro edilmiş veya yazılı devir beyanı yapılmış
    olarak teslimi gerekir.
    III. Emtiayı temsil eden senetlerde
    Madde 957- Emtiayı temsil eden kıymetli evrakın rehnedilmesiyle emtia üzerinde rehin
    hakkı doğar.
    Emtiayı temsil eden senetten başka özel bir rehin senedi (varant) düzenlenmişse, rehinli
    alacak miktarının ve muaccel olduğu tarihin senet üzerine yazılmış olması koşuluyla, rehin
    senedinin rehnedilmiş olması yeterlidir.
    IV. Art rehin
    Madde 958- Rehinli bir alacak üzerinde sonra gelen bir rehnin kurulması, ancak
    rehnedenin veya sonra gelen rehin alacaklısının durumu önce gelen rehin alacaklısına yazılı
    olarak bildirmesi hâlinde geçerlidir.
    C. Hükümleri
    I. Rehnin kapsamı
    Madde 959- Faiz veya kâr payı gibi dönemsel gelir getiren alacakların rehnedilmiş olması
    hâlinde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bunlardan yalnız vadeleri henüz gelmemiş olanlar rehnin
    kapsamına girer ve rehin, vadeleri geçmiş olan edimleri kapsamaz.
    Bu tür yan edimler için özel senetler düzenlenmiş ise, aksi kararlaştırılmış olmadıkça,
    bunların rehin kapsamına girmesi, şekil koşullarına uygun olarak rehnedilmelerine bağlıdır.
    II. Rehinli pay senetlerinin temsili
    Madde 960- Ortaklık genel kurulunda rehinli pay senetlerini temsil etmek yetkisi, rehin
    alacaklısına değil, pay sahibine aittir.
    III. Yönetim ve ödeme
    Madde 961- Özenli bir yönetim, rehnedilmiş alacağın muacceliyetinin ihbarını ve tahsil
    edilmesini gerekli kılıyorsa alacaklı bu işlemleri yapabilir; rehin alacaklısı da alacaklıyı bu
    işlemlerin yapılmasına zorlayabilir.
    Rehin kendisine ihbar edilmiş olan borçlu, borcunu asıl alacaklıya veya rehin alacaklısına
    ancak diğerinin rızasıyla ödeyebilir.
    Bu rızanın bulunmaması hâlinde borçlu, borcunu tevdi etmekle yükümlüdür.
    ÜÇÜNCÜ AYIRIM
    REHİN KARŞILIĞINDA ÖDÜNÇ VERME İŞİ İLE UĞRAŞANLAR
    A. Ödünç verenler
    I. İşletme izni alma
    Madde 962- İşletme olarak taşınır rehni karşılığında ödünç verme işiyle uğraşmak
    isteyenler, yetkili makamdan izin almak zorundadırlar.
    II. Süre
    Madde 963- Özel işletmelere ancak belli süre için izin verilebilir. Sürenin bitiminde bu
    izin yenilenebilir.
    Gerekli kurallara uyulmaması hâlinde, verilen izin her zaman geri alınabilir.
    B. Taşınır rehni karşılığı ödünç
    I. Kurulması
    Madde 964- Rehnedilen taşınırın işletmeye teslim edilmesi ve karşılığında bir makbuzun
    alınmasıyla rehin kurulmuş olur.
    II. Hükümleri
  563. Rehnin paraya çevrilmesi
    Madde 965- Borç vadesinde ödenmezse, ödünç veren, borçluya önceden noter aracılığı
    ile borcunu ödemesini ihtar ettikten sonra rehni icra yoluyla paraya çevirtebilir.
    Borçlu, ödünç verene karşı kişisel olarak sorumlu değildir.
  564. Arta kalan para üzerindeki hak
    Madde 966- Satış bedelinin rehinli alacak miktarından fazla olması hâlinde, arta kalan
    para hak sahibine ödenir.
    İşletmenin aynı borçludan birden fazla alacağı varsa, bunlar arta kalan para hesaplanırken
    bir bütün olarak göz önünde tutulur.
    Arta kalan miktarı isteme hakkı, rehnedilen taşınırın paraya çevrilmesinin üzerinden beş
    yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
    III. Rehnin sona ermesi
  565. Rehinden kurtarmayı isteme hakkı
    Madde 967- Rehnedilen taşınır, satılıncaya kadar rehin makbuzunun geri verilmesi
    suretiyle rehinden kurtarılabilir.
    Rehin makbuzu geri verilmezse, alacağın muaccel olmasından sonra hak sahibi olduğunu
    ispat eden kimse taşınırı rehinden kurtarabilir.
    Ödünç veren, rehnedilen taşınırı makbuzun teslimi karşılığı geri verme hakkını açıkça
    saklı tutmuş olsa bile; alacağın muaccel olmasının üzerinden altı ay geçtikten sonra hakkını ispat
    eden kimse, taşınırı rehinden kurtarabilir.
  566. Ödünç verenin hakları
    Madde 968- Ödünç veren, taşınırın rehinden kurtarıldığı aya ait faizin tamamının
    ödenmesini isteyebilir.
    Ödünç veren, makbuzu kim getirirse taşınırı ona geri verme hakkını açıkça saklı tutmuşsa,
    makbuzun hamilinin bunu haksız olarak ele geçirdiğini bilmedikçe ve bilmesi gerekmedikçe bu
    yetkisini kullanabilir.
    C. Geri alım hakkı tanıyarak satım
    Madde 969- Geri alım hakkı tanıyarak satın almayı meslek edinenler hakkında da, taşınır
    rehni karşılığında ödünç verenlere ilişkin hükümler uygulanır.
    DÖRDÜNCÜ AYIRIM
    REHİNLİ TAHVİL
    A. Niteliği
    Madde 970- İşletme olarak taşınmaz rehni karşılığında ödünç verme işiyle uğraşmak
    üzere yetkili makamdan izin alanlar, özel bir rehin sözleşmesi ve teslim yükümlülüğü olmasa
    bile, taşınmaz rehniyle güvence altına alınmış alacakları ile cari işlerinden doğan alacaklarını
    karşılık göstererek rehinli tahvil çıkarabilirler.
    B. Şekli
    Madde 971- Alacaklılar, rehinli tahvillerin öngörülen zamandan önce ödenmesini isteyemezler.
    Tahviller hamile veya nama yazılı olarak çıkarılır ve hamile yazılı kuponları bulunur.
    C. Düzenlenmesi
    Madde 972- Tahvil çıkaracaklar ile tahvil çıkarmaya ilişkin koşullar ve çıkarma izni
    vermeye yetkili makam özel kanunla belirlenir.
    ÜÇÜNCÜ KISIM
    ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ
    BİRİNCİ BÖLÜM
    ZİLYETLİK
    A. Zilyetlik kavramı ve türleri
    I. Kavram
    Madde 973- Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir.
    Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması
    zilyetlik sayılır.
    II. Türleri
  567. Aslî ve fer’î zilyetlik
    Madde 974- Zilyet, bir sınırlı aynî hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ya da
    kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse, bunların ikisi de zilyet olur.
    Bir şeyde malik sıfatıyla zilyet olan aslî zilyet, diğeri fer’î zilyettir.
  568. Dolaylı ve dolaysız zilyetlik
    Madde 975- Bir şeyde fiilî hâkimiyetini doğrudan doğruya sürdüren kimse dolaysız
    zilyet, başka bir kişi aracılığı ile sürdüren kimse dolaylı zilyettir.
    III. Geçici olarak kesilme
    Madde 976- Fiilî hâkimiyetin geçici nitelikteki sebeplerle kullanılmaması veya kullanma
    olanağının ortadan kalkması zilyetliği sona erdirmez.
    B. Zilyetliğin devri
    I. Hazırlar arasında
    Madde 977- Zilyetlik, şeyin veya şey üzerinde hâkimiyeti sağlayacak araçların, edinene
    teslimi veya edinenin önceki zilyedin rızasıyla şey üzerinde hâkimiyeti kullanacak duruma
    gelmesi hâlinde devredilmiş olur.
    II. Hazır olmayanlar arasında
    Madde 978- Temsilciye yapılan teslim, temsil edilene yapılmış gibi zilyetliği geçirir.
    III. Teslimsiz devir
    Madde 979- Bir üçüncü kişi veya zilyetliği devreden, özel bir hukukî ilişkiye dayanarak
    zilyet olmakta devam ederse zilyetlik, teslim gerçekleşmeksizin kazanılmış olur.
    Zilyetliğin bu yolla devri, zilyet olmakta devam eden üçüncü kişiye karşı, ancak durumun
    devreden tarafından kendisine bildirildiği andan başlayarak hüküm doğurur.
    Üçüncü kişi, zilyetliği devredene karşı ileri sürebileceği sebeplerle şeyi edinene vermekten
    kaçınabilir.
    IV. Emtiayı temsil eden senetlerin teslimi
    Madde 980- Bir taşıyıcıya veya umumî mağazaya bırakılmış emtiayı temsil eden kıymetli
    evrakın teslimi, emtianın teslimi gibi sonuç doğurur.
    Kıymetli evrakı iyiniyetle teslim alan kimse ile emtiayı iyiniyetle teslim alan kimse
    arasında uyuşmazlık çıkarsa emtiayı teslim alan tercih olunur.
    C. Zilyetliğin hükümleri
    I. Korunması
  569. Savunma hakkı
    Madde 981- Zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir.
    Zilyet, rızası dışında kendisinden alınan şeyi taşınmazlarda el koyanı kovarak, taşınırlarda
    ise eylem sırasında veya kaçarken yakalananın elinden alarak zilyetliğini koruyabilir. Ancak,
    zilyet durumun haklı göstermediği derecede kuvvet kullanmaktan kaçınmak zorundadır.
  570. Zilyetliğin gasbında dava hakkı
    Madde 982- Başkasının zilyet bulunduğu bir şeyi gasbeden kimse, o şey üzerinde üstün
    bir hakka sahip olduğunu iddia etse bile onu geri vermekle yükümlüdür.
    Davalı, o şeyi davacıdan geri almasını gerektirecek üstün bir hakka sahip olduğunu derhâl
    ispat ederse onu geri vermekten kaçınabilir.
    Dava, şeyin geri verilmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur.
  571. Zilyetliğe saldırıya dava hakkı
    Madde 983- Saldırıda bulunan, şey üzerinde bir hak iddia etse bile; zilyetliği saldırıya
    uğrayan, ona karşı dava açabilir.
    Dava, saldırının sona erdirilmesine, sebebinin önlenmesine ve zararın giderilmesine yönelik
    olur.
  572. Dava hakkının düşmesi
    Madde 984- Gasp ve saldırıdan dolayı dava hakkı, zilyedin fiili ve failini öğrenmesinden
    başlayarak iki ay ve her hâlde fiilin üzerinden bir yıl geçmekle düşer.
    II. Zilyetlik dolayısıyla hakkın korunması
  573. Mülkiyet karinesi
    Madde 985- Taşınırın zilyedi onun maliki sayılır.
    Önceki zilyetler de zilyetlikleri süresince o taşınırın maliki sayılırlar.
  574. Fer’î zilyetlikte karine
    Madde 986- Bir taşınıra malik olma iradesi bulunmaksızın zilyet olan kimse, taşınırı
    kendisinden iyiniyetle aldığı kişinin mülkiyet karinesine dayanabilir.
    Taşınıra bir sınırlı aynî hak veya kişisel hak iddiasıyla zilyet bulunan kimsenin iddia ettiği
    hakkın varlığı karine olarak kabul edilir. Ancak, zilyet bu karineyi şeyi kendisine vermiş olan
    kişiye karşı ileri süremez.
  575. Davaya karşı savunma
    Madde 987- Bir taşınırın zilyedi, kendisine karşı açılan her davada üstün hakka sahip
    olduğu karinesine dayanabilir.
    Gasp veya saldırıya ilişkin hükümler saklıdır.
  576. Tasarruf yetkisi ve taşınır davası
    a. Emin sıfatıyla zilyetten edinme bakımından
    Madde 988- Bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet
    veya sınırlı aynî hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi
    olmasa bile korunur.
    b. Kaybedilen veya çalınan eşya bakımından
    Madde 989- Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde
    elinden çıkan zilyet, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir.
    Bu taşınır, açık artırmadan veya pazardan ya da benzeri eşya satanlardan iyiniyetle
    edinilmiş ise; iyiniyetli birinci ve sonraki edinenlere karşı taşınır davası, ancak ödenen bedelin
    geri verilmesi koşuluyla açılabilir.
    Diğer konularda iyiniyetli zilyedin haklarına ilişkin hükümler uygulanır.
    c. Para ve hamile yazılı senetlerde
    Madde 990- Zilyet, iradesi dışında elinden çıkmış olsa bile, para ve hamile yazılı
    senetleri iyiniyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası açamaz.
    d. İyiniyetli olmama hâlinde
    Madde 991- Bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle edinmemiş olan kimseye karşı önceki
    zilyet, her zaman taşınır davası açabilir.
    Eğer önceki zilyet de, zilyetliği iyiniyetle edinmemiş ise sonraki zilyede karşı taşınır
    davası açamaz.
  577. Taşınmazlarda karine
    Madde 992- Tapuya kayıtlı taşınmazlarda, hak karinesinden ve zilyetlikten doğan dava
    açma hakkından yalnız adına tescil bulunan kimse yararlanır.
    Bununla birlikte taşınmaz üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse, gasp veya saldırı
    sebebiyle dava açabilir.
    III. Sorumluluk
  578. İyiniyetli zilyet bakımından
    a. Yararlanma
    Madde 993- İyiniyetle zilyedi bulunduğu şeyi, karineyle mevcut hakkına uygun şekilde
    kullanan veya ondan yararlanan zilyet, o şeyi geri vermekle yükümlü olduğu kimseye karşı bu
    yüzden herhangi bir tazminat ödemek zorunda değildir.
    İyiniyetli zilyet, şeyin kaybedilmesinden, yok olmasından veya hasara uğramasından
    sorumlu olmaz.
    b. Tazminat
    Madde 994- İyiniyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu
    zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri
    vermekten kaçınabilir.
    İyiniyetli zilyet, diğer giderler için tazminat isteyemez. Ancak, şeyin geri verilmesinden
    önce kendisine bu giderler için bir tazminat önerilmezse, kendisi tarafından o şeyle birleştirilen
    ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri o şeyi geri vermeden önce ayırıp alabilir.
    Zilyedin elde ettiği ürünler, yaptığı giderler sebebiyle doğan alacaklarına mahsup edilir.
  579. İyiniyetli olmayan zilyet bakımından
    Madde 995- İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız
    alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal
    eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.
    İyiniyetli olmayan zilyet, yaptığı giderlerden ancak hak sahibi için de zorunlu olanların
    tazmin edilmesini isteyebilir.
    İyiniyetli olmayan zilyet, şeyi kime geri vereceğini bilmediği sürece ancak kusuruyla
    verdiği zararlardan sorumlu olur.
    IV. Kazandırıcı zamanaşımından yararlanma
    Madde 996- Kazandırıcı zamanaşımından yararlanma hakkına sahip olan zilyet, zilyetliği
    kendisine devreden aynı yetkiye sahip idiyse onun zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir.
    İKİNCİ BÖLÜM
    TAPU SİCİLİ
    A. Kurulması
    I. Sicil bakımından
  580. Genel olarak
    Madde 997- Taşınmazlar üzerindeki hakları göstermek üzere tapu sicili tutulur.
    Tapu sicili, tapu kütüğü ve kat mülkiyeti kütüğü ile bunları tamamlayan yevmiye defteri
    ve belgeler ile plânlardan oluşur.
    Sicilin örneği, nasıl tutulacağı ve yardımcı siciller Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle
    belirlenir.41
  581. Taşınmazların kaydedilmesi
    a. Kaydedilecek taşınmazlar
    Madde 998- Tapu siciline taşınmaz olarak şunlar kaydedilir:
  582. Arazi,
  583. Taşınmazlar üzerindeki bağımsız ve sürekli haklar,
  584. Kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümler.
    Arazinin tapu siciline kaydı, özel kanun hükümlerine tâbidir.
    Bağımsız ve sürekli hakların kaydedilmesi için gerekli koşullar ve usul Cumhurbaşkanınca
    çıkarılan yönetmelikle belirlenir. Süreklilik koşulunun gerçekleşmesi için hakkın süresiz veya en az
    41 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkralarda yer alan “tüzükle” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
    otuz yıl süreli olması gerekir.42
    Kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümlerin taşınmaz olarak kaydı, özel kanun
    hükümlerine tâbidir.
    b. Kaydedilmeyecek taşınmazlar
    Madde 999- Özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan
    taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça
    kütüğe kaydolunmaz.
    Tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden
    çıkarılır.
  585. Sicilin unsurları
    a. Tapu kütüğü
    Madde 1000- Her taşınmaza kütükte bir sayfa ayrılır ve sayfa numaraları birbirini izler.
    Bir taşınmazın bölünmesi veya birden çok taşınmazın birleştirilmesi hâlinde uyulacak
    usul Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.43
    Kütüğün her sayfasındaki özel sütunlara şunlar tescil edilir:
  586. Mülkiyet,
  587. Taşınmaz üzerinde kurulmuş olan veya o taşınmaz lehine başka taşınmaz üzerinde
    kurulmuş bulunan irtifak hakları ile taşınmaz yükü,
  588. Taşınmaz üzerindeki rehin hakları.
    Eklentiler, malikin isteği üzerine beyanlar sütununa kaydedilir. Yapılan bu kayıt, ancak
    kütükte hak sahibi olarak görünenlerin rızasıyla kütükten silinebilir.
    Aynı malike ait olan birden çok taşınmaz, sınırları birbirine bitişik olmasa bile, malikin
    istemiyle kütükte ortak bir sayfaya kaydedilebilir. Bu sayfaya yapılan rehin tescilleri, o sayfada
    kayıtlı bulunan bütün taşınmazları bağlar; aynı sayfada kayıtlı bu gibi taşınmazlardan bir kısmı
    malikin istemi üzerine veya mahkeme kararıyla o sayfadan çıkarılırsa, çıkarılan taşınmazlar
    üzerinde tescil edilmiş bulunan haklar saklı kalır.
    b. Kat mülkiyeti kütüğü
    Madde 1001- Kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümler, ayrıca tutulacak kat
    mülkiyeti kütüğüne yazılır.
    Özel kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kütükte yapılacak işlemler hakkında tapu
    42 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkralarda yer alan “tüzükle” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
    43 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkralarda yer alan “tüzükle” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
    kütüğüne ilişkin hükümler uygulanır.
    c. Yevmiye defteri ve belgeler
    Madde 1002- Tapu kütüğüne tescil istemleri, isteyenin kimliği ve istemin konusu
    belirtilerek istem sırasına göre derhâl yevmiye defterine yazılır.
    Bu işlemlerin dayanağı olan belgeler, özenle sıraya konulur ve saklanır.
    d. Plân
    Madde 1003- Bir taşınmazın kütüğe kaydı ve belirlenmesinde resmî bir ölçüme dayanan
    plân esas alınır.
    Plânların nasıl hazırlanacağı Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.44
    II. Tapu sicilinin tutulması
  589. Bir bölgede
    Madde 1004- Taşınmazlar, bulundukları bölgenin tapu siciline kaydedilir.
  590. Birden çok bölgede
    Madde 1005- Birden çok bölgede bulunan taşınmaz, diğer bölge sicillerine kayıtlı olduğu
    belirtilmek suretiyle her bölgedeki sicile ayrı ayrı kaydedilir.
    Böyle bir taşınmaza ilişkin tescil istemleri ve tescil işlemleri taşınmazın büyük kısmının
    bulunduğu bölgede yapılır ve yapılan tescil kütüğe işlenmek üzere diğer bölgelerdeki tapu
    idarelerine bildirilir.
    III. Tapu idareleri
  591. Kuruluş
    Madde 1006- Tapu idarelerinin kuruluş, işleyiş ve hizmetlerinin yürütülmesi, özel kanun
    hükümlerine tâbidir.
  592. Sorumluluk
    Madde 1007- Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.
    Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.
    Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde
    görülür.
    B. İşlemler
    44 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tüzükle” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
    I. İşlemlerin konusu
  593. Tescil
    Madde 1008- Taşınmaza ilişkin aşağıdaki haklar, tapu kütüğüne tescil edilir:
  594. Mülkiyet,
  595. İrtifak hakları ve taşınmaz yükleri,
  596. Rehin hakları.
  597. Şerhler
    a. Kişisel haklarda
    Madde 1009- Arsa payı karşılığı inşaat, taşınmaz satış vaadi, kira, alım, önalım, gerialım
    sözleşmelerinden doğan haklar ile şerhedilebileceği kanunlarda açıkça öngörülen diğer haklar
    tapu kütüğüne şerhedilebilir.
    Bunlar şerh verilmekle o taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı
    ileri sürülebilir.
    b. Tasarruf yetkisinin kısıtlanmasında
    Madde 1010- Aşağıdaki sebeplere dayanan tasarruf yetkisi kısıtlamaları, tapu kütüğüne
    şerh verilebilir:
  598. Çekişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme kararları,
  599. Haciz, iflâs kararı veya konkordato ile verilen süre,
  600. Aile yurdu kurulması, artmirasçı atanması gibi şerh verilmesi kanunen öngörülen
    işlemler.
    Tasarruf yetkisi kısıtlamaları, şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan
    hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir.
    c. Geçici tescil şerhi
    Madde 1011- Aşağıdaki hâllerde geçici tescil şerhi verilebilir:
  601. İddia edilen bir aynî hakkın güvence altına alınması gerekiyorsa,
  602. Tasarruf yetkisini belirleyen belgelerdeki noksanlıkların sonradan tamamlanmasına
    kanun olanak tanıyorsa.
    Geçici tescil şerhi, bütün ilgililerin razı olmasına veya hâkimin karar vermesine bağlıdır.
    Şerhin konusu olan hak sonradan gerçekleşirse, şerh tarihinden başlayarak üçüncü kişilere karşı
    ileri sürülebilir.
    Geçici tescil şerhi verilmesi istemi üzerine hâkim, tarafları dinleyerek veya dosya
    üzerinde inceleme yaparak şerhe konu olan hakkın varlığının kabul edilebileceği kanaatına
    varırsa, şerh kararı verir. Kararda şerhin etki bakımından süresi ve içeriği belirlenir; gerektiğinde
    mahkemeye başvurulması için bir süre verilir.
  603. Beyanlar
    Madde 1012- Bir taşınmazın eklentileri, malikin istemi üzerine kütükteki beyanlar
    sütununa yazılır. Bu kaydın terkini, kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlıdır.
    Taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması
    ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.45
    Özel kanun hükümleri saklıdır.
    II. Tescilin ve terkinin koşulları
  604. İstem
    a. Tescil için
    Madde 1013- Tescil, tasarrufa konu olan taşınmaz malikinin yazılı beyanı üzerine yapılır.
    Edinen kimse, kanun hükmüne, kesinleşmiş mahkeme kararına veya buna eşdeğer bir
    belgeye dayanıyorsa, bu beyana gerek yoktur.
    Bir aynî hakkı tescilden önce kazanan kimse, gerekli belgeleri ibraz ederek tescili isteyebilir.
    b. Terkin ve değişiklik için
    Madde 1014- Bir tescilin terkin edilmesi veya değiştirilmesi, ancak bu kaydın kendilerine
    hak sağladığı kimselerin yazılı beyanı üzerine yapılabilir.
  605. Yetkinin ve sebebin belirlenmesi
    Madde 1015- Tescil, terkin ve değişiklik gibi tasarruf işlemlerinin yapılabilmesi, istemde
    bulunanın, tasarruf yetkisini ve hukukî sebebi belgelemiş olmasına bağlıdır.
    İstemde bulunan kimse, kendisinin, sicilde hak sahibi görünen kişi veya bu kişinin
    temsilcisi olduğunu ispat etmek suretiyle tasarruf yetkisini belgelemiş olur.
    Hukukî sebebin belgelenmesi, bu sebebin geçerliliği için gerekli şekle uyulduğunun ispatı
    suretiyle olur.
  606. Belgelerin tamamlanması
    Madde 1016- Tasarruf yetkisine ve hukukî sebebe ilişkin belgeler tamam değilse istem
    reddedilir.
    Bununla birlikte, hukukî sebebe ilişkin belgeler tamam olmasına rağmen, tasarruf
    yetkisini belirten belgenin tamamlanması gereken hâllerde, malikin rızası veya hâkimin kararıyla
    geçici tescil şerhi verilebilir.
    III. Tescilin biçimi
    45 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkralarda yer alan “tüzükle” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
  607. Genel olarak
    Madde 1017- Kütüğe tesciller, istem tarihine ve sırasına göre yapılır.
    Sicildeki kaydın bir örneği isteyen ilgiliye verilir.
    Tescil ve terkin ile verilecek örneklerin şekli Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle
    belirlenir.46
  608. Taşınmaz lehine irtifaklarda
    Madde 1018- Taşınmaz lehine irtifakların tescil ve terkini hem yüklü, hem yararlanan
    taşınmazların sayfalarına kaydedilir.
    IV. Tebliğ zorunluluğu
    Madde 1019- Tapu memuru, ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri onlara tebliğ
    etmekle yükümlüdür.
    İlgililerin bu işlemlere karşı itiraz süresi, kendilerine yapılan tebliğ tarihinden işlemeye
    başlar.
    C. Tapu sicilinin açıklığı
    Madde 1020- Tapu sicili herkese açıktır.
    İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru
    önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir.
    Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.
    D. Tescilin etkileri
    I. Tescilin yapılmamasının sonuçları
    Madde 1021- Kurulması kanunen tescile tâbi aynî haklar, tescil edilmedikçe varlık
    kazanamaz.
    II. Tescilin sonuçları
  609. Genel olarak
    Madde 1022- Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.
    Tescilin etkisi, kanunen öngörülen belgeler isteme eklenmiş veya geçici tescil hâlinde
    belgelerin uygun zamanda tamamlanmış olması koşuluyla yevmiye defterine yapılan kayıt
    tarihinden başlar.
    Bir hakkın içeriği, tescilin sınırları içinde, dayandığı belgelere göre veya diğer herhangi
    bir yolla belirlenir.
    46 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkralarda yer alan “tüzükle” ibaresi
    “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
  610. İyiniyetli üçüncü kişilere karşı
    Madde 1023- Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî
    hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.
  611. İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı
    Madde 1024- Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi
    gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.
    Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan
    tescil yolsuzdur.
    Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli
    olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.
    E. Terkin ve değiştirme
    I. Yolsuz tescilde
    Madde 1025- Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin
    olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin
    düzeltilmesini dava edebilir.
    İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü
    tazminat istemi saklıdır.
    II. Aynî hakların sona ermesi
    Madde 1026- Bir aynî hakkın sona ermesiyle tescil her türlü hukukî değerini kaybettiği
    takdirde, yüklü taşınmaz maliki, terkini isteyebilir.
    Tapu memuru bu istemi yerine getirirse, her ilgili, bu işlemin kendisine tebliği tarihinden
    başlayarak otuz gün içinde terkine karşı dava açabilir.
    Tapu memuru, re’sen hâkime başvurarak aynî hakkın sona erdiğinin belirlenmesine ilişkin
    karar verilmesini istemeye ve hâkimin vereceği karara dayanarak terkin işlemini yapmaya yetkilidir.
    III. Düzeltme
    Madde 1027- İlgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı
    ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir.
    Düzeltme, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabilir.
    Tapu memuru, basit yazı yanlışlıklarını, Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelik uyarınca
    re’sen düzeltir.47
    47 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tüzük kuralları”
    ibaresi “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelik” şeklinde değiştirilmiştir.
    Yürürlükten kaldırılan kanun
    Madde 1028- 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenîsi yürürlükten
    kaldırılmıştır.
    Yürürlük
    Madde 1029- Bu Kanun 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girer.
    Yürütme
    Madde 1030- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
    22/11/2001 TARİHLİ VE 4721 SAYILI KANUNA İŞLENEMEYEN HÜKÜMLER
    1- 2/1/2003 tarihli ve 4778 sayılı Kanunun hükmüdür:
    Madde 36 – Bu Kanunla değiştirilen Türk Medenî Kanununun 92 nci maddesi hükmü,
    dernek ve vakıf dışındaki diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşlar hakkında da uygulanır.
    4721 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN VEYA
    ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ YÜRÜRLÜĞE
    GİRİŞ TARİHLERİNİ GÖSTERİR TABLO
    Değiştiren Kanunun/
    KHK’nin veya İptal Eden
    Anayasa Mahkemesi
    Kararının Numarası
    4721 Sayılı Kanunun Değişen
    veya İptal Edilen Maddeleri Yürürlüğe Giriş Tarihi
    4778 91, 92 11/1/2003
    4963 56, 64, 66, 82, 94 30/7/2003
    5253 58, 61, 62, 64, 74, 77, 79, 92, 93 23/11/2004
    5378 348 7/7/2005
    5399 313 15/7/2005
    5650 505, 506 10/5/2007
    5737 111 27/2/2008
    Anayasa Mahkemesinin
    27/11/2007 tarihli ve E.:
    2002/162, K.: 2007/89 sayılı
    kararı
    112 26/1/2008
    Anayasa Mahkemesinin
    25/6/2009 tarihli ve E.:
    2008/30, K.: 2009/96 sayılı
    kararı
    289 7/10/2009
    Anayasa Mahkemesinin
    2/7/2009 tarihli ve E.:
    2005/114, K.: 2009/105
    sayılı kararı
    321 7/10/2010
    6217
    138 14/4/2011
    164, 181, 598 1/10/2011
    Anayasa Mahkemesinin
    17/3/2011 tarihli ve E.:
    2009/58, K.: 2011/52 sayılı
    kararı
    713 23/7/2011
    Değiştiren Kanunun/
    KHK’nin veya İptal Eden
    Anayasa Mahkemesi
    Kararının Numarası
    4721 Sayılı Kanunun Değişen
    veya İptal Edilen Maddeleri Yürürlüğe Giriş Tarihi
    Anayasa Mahkemesinin
    27/10/2011 tarihli ve E.:
    2010/71, K.: 2011/143 sayılı
    kararı
    303
    7/2/2012 tarihinden
    başlayarak bir yıl sonra
    6462 313, 340, 408, 417, 674 3/5/2013
    Anayasa Mahkemesinin
    27/12/2012 tarihli ve E.:
    2012/35, K.: 2012/203 sayılı
    kararı
    319
    12/7/2013 tarihinden
    başlayarak altı ay sonra
    Anayasa Mahkemesinin
    10/10/2013 tarihli ve E.:
    2013/62, K.: 2013/115 sayılı
    kararı
    291 10/12/2013
    6518 194 19/2/2014
    6537
    659, 660, 661, 662, 663, 664,
    665, 666, 667, 668
    15/5/2014
    Anayasa Mahkemesinin
    29/11/2017 tarihli ve E.:
    2017/130, K.: 2017/165
    sayılı kararı
    40 20/3/2018
    KHK/700
    37, 104, 320, 417, 593, 609, 620,
    851, 913, 940, 997, 998, 1000,
    1003, 1012, 1017, 1027
    24/6/2018 tarihinde birlikte
    yapılan Türkiye Büyük Millet
    Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı
    seçimleri sonucunda
    Cumhurbaşkanının andiçerek
    göreve başladığı tarihte
    (9/7/2018)
    7181 883 1/1/2020
    7196 409,436,437 24/12/2019
    7343 182, 324 30/11/2021
    Değiştiren Kanunun/
    KHK’nin veya İptal Eden
    Anayasa Mahkemesi
    Kararının Numarası
    4721 Sayılı Kanunun Değişen
    veya İptal Edilen Maddeleri Yürürlüğe Giriş Tarihi
    7418 713 1/4/2023
    7445 437 5/4/2023
    Anayasa Mahkemesinin
    22/3/2023 Tarihli ve E:
    2022/105, K: 2023/54 Sayılı
    Kararı
    407, 471
    23/6/2023 tarihinden
    başlayarak 9 ay sonra
    (23/3/2024)
    Anayasa Mahkemesinin
    25/1/2023 Tarihli ve E:
    2020/30, K: 2023/12 Sayılı
    Kararı
    409, 436
    27/6/2023 tarihinden
    başlayarak 9 ay sonra
    (27/3/2024)
    Anayasa Mahkemesi’nin
    22/2/2023 Tarihli ve
    E.: 2022/155, K.: 2023/38
    Sayılı Kararı
    187 28/1/2024
    7499 407, 409, 436, 471 12/3/2024
    Anayasa Mahkemesi’nin
    26/7/2023 tarihli ve E.:
    2023/3, K.: 2023/139 sayılı
    Kararı
    314
    Resmî Gazete’de
    yayımlanmasından başlayarak
    dokuz ay sonra
    (19/7/2024)
    Anayasa Mahkemesinin
    26/7/2023 Tarihli ve E:
    2023/37, K: 2023/140 Sayılı
    Kararı
    286
    Resmî Gazete’de
    yayımlanmasından başlayarak
    dokuz ay sonra
    (22/7/2024)