4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 161 ve m. 166 çerçevesinde görülen boşanma davasında, erkeğin başka bir kadınla otelde konaklayarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve ortak yaşamdan kaçındığı sabit görülmüş; bu sebeple erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu belirlenmiştir. Kadın vekilinin, ilk derece ve istinaf aşamasında “evlilik birliğinin sarsılması” hukuki sebebine dayanmış olması nedeniyle, zina sebebine dayanarak boşanma talebi istinaf aşamasında ileri süremeyeceği kabul edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca onanmıştır.
Yargıtay 2. HD. – 2023/5927 E., 2024/5402 K.
“[…] boşanmaya neden olan olaylarda başka bir kadınla otelde aynı odada konaklayarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan, ortak evden ayrılarak birlikte yaşamaktan kaçınan birlik görevlerini yerine getirmeyen erkeğin ağır; eve maddî katkı sağlamayan, birlik görevlerini yerine getirmeyen, sosyal medyada güven sarsıcı paylaşımlarda bulunan, boşanacağı yönünde konuşan kadının az kusurlu olduğu […]” […] “kadın tarafından açılan birleşen davanın evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası olduğu, kadın istinaf aşamasında zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesini isteyemeyeceği […]” […] “temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup […] kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.”
T.C. Yargıtay Başkanlığı – 2. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2023/5927
Karar No.: 2024/5402
Karar tarihi: 04.07.2024
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2772 E., 2023/692 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/857 E., 2020/259 K.
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
- DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların yaklaşık bir senedir fiilen ayrı evlerde yaşadıklarını ve evlilik birliği kapsamında herhangi bir paylaşımda bulunmadıklarını, bu ayrılığın sebebinin kadının, müvekkilinden ayrılmak istemesinden kaynaklandığını, müvekkili resmi ilişkiyi sonlandırmak istese de kadının yabancı uyruklu olması ve oturum izni ihtiyacı nedeniyle sürekli müvekkilini oyaladığını, daha sonra müvekkilinden boşanmak için 100.000,00 TL para istediğini, sosyal medya hesabında evlilikten uzak bekar bir kadın gibi paylaşımlarda bulunduğunu, evlilik birliği içinde birlikte harcama yapmalarına, ekonomik özgürlüğü ve kazancı olmasına rağmen hiç bir gidere katılmadığını, müvekkilinin, eşinin bilgisayarında eski sevgilileriyle gitmiş olduğu tatillere ait samimi fotoğrafları ve bir fotoğrafçıya verdiği iç çamaşırlı pozlarını gördüğünü, tarafların evi paylaştıkları son 9 ayda da hiçbir şekilde cinsel ilişkide bulunmadıklarını, kadının telefonunda Erhan isimli bir şahısla olan yazışmalarını gördüğünü, boşanma kararı alan müvekkilinin bu süreçten sonra yalnızca kadının oturum izninin alınmasını beklemeye başladığını çünkü bundan sonra hızlıca boşanma gerçekleşeceği yönünde taraflar arasında anlaşmanın mevcut olduğunu, 2018 yılının Haziran ayında eşinin oturum izni aldığı haberini aldığını ancak eşin bu kez çalışma izni alması için müvekkilinin beklemek zorunda olduğunu ifade ettiğini belirterek evlilik birliğinin sarsılması huuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, erkek lehine 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
- CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçelerinde özetle; müvekkili evlilik birliğinin temelini korumak amacıyla ciddi gayretler sarf etmişse de erkeğin saygısız ve sorumsuz tavırları nedeniyle evlilik birliğinin yürütülmesinin imkansız hale geldiğini, erkeğin, evlilik birliğinin eşlere yüklediği gerekli özen ve sorumlulukları yerine getirmediğini, müvekkiline sürekli ekonomik ve sosyal şiddet uyguladığını, ortak evde yalnız bıraktığını ve boşanması için psikolojik şiddet uyguladığını, anlaşmalı boşanması konusunda baskı kurduğunu, şiddet içerikli eylemleri nedeniyle iki kere koruma kararı almak zorunda kaldığını, erkeğin üçüncü kişilerle görüştüğünü, boşanmada kusurlu olduğunu belirterek asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 100.000.00 TL manevî tazminata, aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların birbirlerine karşı sevgi ve saygılarının bittiği, aralarında fikir uyuşmazlığının olduğu, tarafların birbirlerine karşı birlik görevlerini yerine getirmedikleri, mesafeli davrandıkları, kadının, erkeğe vermiş olduğu sözleri yerine getirmediği, bu konuda sıkıntı çıkardığı, evin geçimine katkı konusunda sorumlu davranmadığı, güven sarsıcı hareketlerinin olduğu, erkeğin ise, alkol alışkanlığının olduğu, güven sarsıcı hareketlerinin bulunduğu, anlaşmalı boşanma konusunda ısrarcı olduğu, evlilik birliğinin sona ermesinde tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadının çalıştığı, düzenli bir geliri olduğu, boşanma sonucunda yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine, taraflar eşit kusurlu olduğundan erkeğin manevî tazminat kadının da maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
- İSTİNAF
- İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
- İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkeğin manevî tazminat talebinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi, eksik inceleme yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
- Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince davanın esasına tesir eden tüm delillerin toplandığı, kadın vekilinin 14.09.2020 tarihli sözlü yargılama celsesine katıldığı, eksik incelemeden bahsetmediği, bilakis, sözlü yargılama için süre taleplerinin bulunmadığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini istediği gerekçesiyle kadının eksik incelemeye ilişkin istinaf talebinin reddine, erkeğin başka bir kadınla otelde aynı odada konaklayarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, ortak evden ayrılarak birlikte yaşamaktan kaçındığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, kadının ise eve maddî katkı sağlamadığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, sosyal medyada güven sarsıcı paylaşımlarda bulunduğu, boşanacağı yönünde konuştuğu, İlk Derece Mahkemesince, tarafların birbirlerine karşı sevgi ve saygılarının bittiği, mesafeli davrandıkları, erkeğin alkol alışkanlığının olduğu yönünde kusur yüklenmiş ise de taraflarca dilekçelerinde boşanma sebebi olarak dayanılmayan bu vakıaların kusur tespitinde dikkate alınmasının doğru olmadığı, bunun yanı sıra, kadının eşine karşı vermiş olduğu sözleri yerine getirmediği, bu konuda sıkıntı çıkardığı, erkeğin ise anlaşmalı boşanma konusunda ısrarcı olduğunun kanıtlanamadığı, şu hale göre, boşanmaya neden olan olaylarda başka bir kadınla otelde aynı odada konaklayarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan, ortak evden ayrılarak birlikte yaşamaktan kaçınan birlik görevlerini yerine getirmeyen erkeğin ağır; eve maddî katkı sağlamayan, birlik görevlerini yerine getirmeyen, sosyal medyada güven sarsıcı paylaşımlarda bulunan, boşanacağı yönünde konuşan kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin kusur tespitine ilişkin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, kadın tarafından açılan birleşen davanın evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası olduğu, kadın istinaf aşamasında zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesini isteyemeyeceğinden kadın vekilinin birleşen davada zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesi yönündeki talebinin reddine, yasal koşulları oluştuğundan kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine ilişkin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, bu hususlarda yeniden hüküm kurulmak suretiyle kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, kadın lehine 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, taraf vekillerinin diğer istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
- TEMYİZ
- Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
- Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, erkeğin manevî tazminat talebinin reddi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, zinaya hukuki sebebine dayalı olarak davasının kabul edilmemesi, tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
- Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kusur belirlemesi, zina hukuki sebebine dayalı davanın reddi, tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
- İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
- Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
- KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.