4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 166/1 uyarınca, eve dön ihtarından önceki olaylar affedilmiş sayılacağından, bu olaylar esas alınarak eşe kusur yüklenemez. Eve dön ihtarından sonraki süreçte de kadının kusurlu bir davranışı ispatlanamadığı için erkek tamamen kusurlu kabul edilerek, kadının boşanma davası kabul edilmiş, erkeğin davası ise reddedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu gerekçelerle onandığına karar verilmiştir.
Yargıtay 2. HD. – 2023/522 E., 2024/4873 K.
“[…] erkeğin çektiği bu ihtarla kadının ihtardan önceki kusurlu davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörü ile karşılamış olduğu, bu haliyle eve dön ihtarından önce gerçekleşen vakıalar nedeniyle kadına kusur yüklenemeyeceği […] kadının kusurlu bir davranışının kanıtlanamadığı […] boşanmaya (TMK md. 166/1) karar verilmesi gerektiği […]”
T.C. Yargıtay Başkanlığı – 2. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2023/522
Karar No.: 2024/4873
Karar tarihi: 26.06.2024
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1454 E., 2022/1560 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/279 E., 2022/461 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü tamamen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davacı-davalı … vekili Avukat … ile karşı taraf temyiz eden davalı-davacı … vekili Avukat … geldiler. Gelenlerin sözlü açıklanması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
- DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların terk hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma gönderme kararından sonra 30.03.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle; erkeğin terk nedeniyle boşanma talep etmekte hukuki menfaati kalmadığını, kadının ikinci evliliğini ve kızını gizleyerek güven sarsıcı davranışta bulunduğunu, evlilikten yalnızca maddi beklenti içinde olduğunu, erkeği kötülediğini, asılsız ithamlarda bulunduğunu, erkeğin sağlık durumuyla ilgilenmediğini, dava açıldıktan sonra dışarıda başka biriyle görülerek sadakatsiz davranışta bulunduğunu, ruhsal ve fiziksel sorunlarını erkekten sakladığını, erkeğin sırlarını ifşa ettiğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, erkek yararına ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
- CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadına sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin uyguladığı duygusal ve ekonomik şiddet nedeniyle kadının ortak haneyi terk etmek zorunda kaldığını, erkeğin eve dön ihtarının samimi olmadığını, kadının erkekle konuşmak için Eskişehir iline geldiğini ancak erkeğin kavgacı tutumunu sürdürdüğünü ve yeniden evleneceğini söylediğini, erkeğin, kadının önceki evliliğinden olan çocuklarını görmesine engel olduğunu, 16 yıl boyunca kadının kızına sadece iki kez gidebildiğini, kadının oğlunun düğün yemeğine kadının gitmesine erkeğin müsaade etmeyerek kadına fiziksel şiddet uyguladığını, tarafların bağımsız bir yaşam kuramadığını, kadının kendi annesinin bakımını sağlamak için gitmek istediğinde erkeğin saat tutarak süreyle sınırlı izin verdiğini, kadın geç kaldığında ise kadına fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin annesi ve kızı …’nın kadına baskı ve şiddeti nedeniyle kadının evliliğin üçüncü yılında intihara teşebbüs ettiğini, erkeğin, kadının çalışmasına izin vermediğini, kadının oruç tutmasına müdahale ettiğini, evlilik birliğinin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, evin gelir gideri konusunda kadını bilgilendirmediğini belirterek erkeğin davasının reddini savunmuş, karşı dava ile; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 700,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
- İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 12.02.2019 tarih ve 2017/150 Esas, 2019/96 Karar sayılı kararı ile; asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede her ne kadar erkek, terk sebebi ile boşanma davası açmış ise de terk sebebi ile boşanma davasının kabule değer olabilmesi için erkeğin eve dön ihtarında samimi olması gerekmekte olup dosya arasında bulunan ve erkek tarafından kadına gönderildiği anlaşılan meşaj içeriğinden muhatap olmak istemeyip boşanma davası açacağını söyleyip mahkeme evreklarının gönderilmesi için adres isteyen erkeğıin eve dön ihtarında samimi olduğundan bahsedilemeyeceğinden asıl davanın reddine, karşı dava yönünden ise davacı taraf kendisine verilen kesin süre içerisinde tanıklarını bildirmeyip davalı tarafından sonradan bildirilen tanıkların dinlenmesine muvafakat etmediğinden ispatlanamayan karşı davanın reddine, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
- Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde erkek vekili tarafından asıl davanın reddi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden; kadın vekili tarafından karşı davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 06.04.2021 tarih ve 2019/1775 Esas, 2021/560 Karar sayılı kararı ile; kadının cevap ve karşı dava dilekçesi ile tanık deliline dayandığı, ancak ön inceleme duruşmasında kadına usulüne uygun biçimde ihtar yapılarak delillerini bildirmesi için süre verilmediği, İlk Derece Mahkemesinin kadına tanıkları yönünden verdiği sürenin usule uygun olmadığı ve hukuki sonuç doğurmayacağı, bu durumda İlk Derece Mahkemesince kadının bildirdiği tanıklarının dinlenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden kadının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kadının sair, erkeğin tüm istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “tarafların bir süredir fiilen ayrı yaşadıkları her iki tarafın da boşanma istemli davası söz konusu olup her iki tarafın da yeniden bir araya gelerek evlilik birliğini devam ettirmek istemedikleri, birliğin devamı için gereken sevgi, saygı ve hoşgörünün ortadan kalktığı, davacı erkeğin eşini annesiyle aynı evde yaşamak durumunda bırakıp fiziki ve psikolojik şiddet uygulamak suretiyle kusur sergilediği, davalı -karşı davacı kadının da her ne kadar evi terk etme konusunda haklılığını tanık beyanları ile ispatlamış ise de, evlilik birliği içerisinde eşinden sürekli takı, telefon türü isteklerde bulunup ev ve arabanın kendi üzerine yapılmasını şart koşarak evlilikten beklentisini sadece maddi konulara dayandırarak ayrıca eşinin aile fertlerini istemeyerek kusurlu olduğu, birliğin temelinden sarsılmasına her iki tarafın da kusurlu davranışlarının neden olduğu… erkeğin en azından eşine oranla daha ağır kusurlu olduğu” gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının, karar tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL’ye artırılmasına ve yoksulluk nafakası olarak devamına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
- İSTİNAF
- İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
- İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatlar, erkeğin manevi tazminat talebinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
- Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmiş ise de; erkek tarafından terk hukuki sebebine dayalı olarak 02.03.2017 tarihinde açılan davanın, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası olarak ıslah edildiği, erkeğin 02.12.2016 tarihinde eşine eve dön ihtarı çektiği, erkeğin çektiği bu ihtarla kadının ihtardan önceki kusurlu davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörü ile karşılamış olduğu, bu haliyle eve dön ihtarından önce gerçekleşen vakıalar nedeniyle kadına kusur yüklenemeyeceği, eve dön ihtarından sonraki dönemde de kadının kusurlu bir davranışının kanıtlanamadığı, o halde İlk Derece Mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen tüm kusurların gerekçeden çıkarılması gerektiği, erkeğe yüklenen kusurların ise dosya kapsamına göre isabetli olduğu, bu durumda İlk Derece Mahkemesince kabul edildiği ve gerçekleştiği üzere evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda; manevî bağımsızlığı olan konut temin etmeyen, kadına fiziksel şiddet uygulayan, kadının akraba ve yakınlarıyla görüşmesini istemeyerek, görüşmesini kısıtlamak amacıyla saat tutmak suretiyle baskıda bulunarak psikolojik şiddet uygulayan erkeğin tamamen kusurlu olduğu, erkekten kaynaklanan kusurlar sebebiyle ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, kadının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmediğine göre karşı davanın kabulü ile boşanmaya (TMK md. 166/1) karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince de kadının davasının kabulüne dair verilen kararın isabetli olduğu ancak, tamamen kusurlu erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeyle asıl davanın da kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş olup, kadının istinaf talebinin kabulü ile erkeğin davasının kabulüne yönelik İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak erkeğin davasının reddine karar verilmesine ve hatalı kusur belirlemesinin yukarıda gösterildiği şekilde düzeltilmesine, 4721 sayılı Kanun’un 169, 185/3 ve 186/3 üncü maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, Mahkemece kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi, tedbir nafakasının aradan geçen süre dikkate alınarak karar tarihinden itibaren artırılması isabetli ise de talep aşılarak tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL’ye çıkartılmasının doğru görülmediği gerekçesiyle erkeğin tedbir nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile; tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden itibaren aylık 700,00 TL’ye artırılmasına, boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurunun bulunmadığı, herhangi bir gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın yararına aylık 700,00 TL yoksulluk nafakasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine tazminata hükmedilmesi doğru ise de miktarların az olduğu gerekçesiyle kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkek tamamen kusurlu olduğundan erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğuna, sonuç itibarıyla erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarına, kadının asıl davanın kabulüne, kusur belirlemesine, maddî ve manevî tazminatın miktarına ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
- TEMYİZ
- Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
- Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; her iki boşanma davası ve fer’ileri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
- Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar ile miktarları noktasında toplanmaktadır.
- İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
- Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
- KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin …’den alınıp …’ya verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.